Gergin bekleyiş ve bir uyarı! * Seçimlerin adil ve güvenilir yapılması için hakemlik görevi YSK’dedir. Ancak Saray düzenine toplumun (en azından yarısının) güveni olmadığı için baştan hakem şaibe altında oyunu başlatıyor.

Enver Aysever
4 Nisan 2019 Perşembe

Gergin bekleyiş ve bir uyarı!

Seçimlerin adil ve güvenilir yapılması için hakemlik görevi YSK’dedir. Ancak Saray düzenine toplumun (en azından yarısının) güveni olmadığı için baştan hakem şaibe altında oyunu başlatıyor.

Kuşkusuz insanlar havadan nem kapmıyor, hukukun ayaklar altına alındığı günlerdeyiz. Herhangi demokratik ülkede siyasi partiler oyları çalınmasın diye sabah akşam çağrı yapıp, seçmeni sandıkları korumaya davet etmez. Yeni düzen şeklen inşa edildi, ancak toplum benimsemedi. Görünen o ki iktidar partisi seçmeni de güvenoyu vermedi bu düzene. 

Seçimin birinci partisi AKP! Ancak nereleri kazandığına ve o bölgelerin ülkenin siyasal, kültürel, iktisadi yaşamına ne oranda katkı yaptığına bakarsak, bir başka gerçekle karşılaşıyoruz. Ülkenin eğitimden, sağlığa olanaklarının eşit dağılmadığını ve seçmen davranışının da buna göre biçimlendiğini görüyoruz. Yoksulluk/yoksunluk içinde kıvranan insanlarımız milliyetçiliğe, dinciliğe savruluyor. Darbelerle, neo-liberal saldırıyla yenilgiye uğrayan sosyalistler, giderek düşkünleşen halka dokunmaktan uzak. Hal böyle olunca popülist muhafazakâr AKP bu alanı doldurdu. Artık ülkeyi bu dille, anlayışla yönetmek mümkün değil.

İmamoğlu’na iki tuzak
AKP’nin İstanbul’u teslim etmeye niyeti yok anlaşılan. Bu çapta bir şehri kaybetmek, başka neden olmasa bile psikolojik olarak çöküş demektir. Kaldı ki olağanüstü büyük bütçeli, siyasete yön veren şehir İstanbul. AKP’den yorgun kesimlerin sevinçleri anlaşılır, ancak biraz havuz basınını izlerseniz, nasıl bir kampanyaya başlandığını göreceksiniz. AKP yenilgiyi kabul etmedi. Burada ne türden tuzak kurulur kestirmek güç. Yeni Şafak’ın yayın yönetmeni İbrahimKaragül açıkça yazdı. “İmamoğlu kazanırsa İslam kaybeder” savı tepeden aşağı tüm AKP’lilere şırınga edilmiş durumda. Deyim yerindeyse “seçim karakolda bitecek”! Karakolun sahibi de AKP! 

Bir diğer tuzak muhalif görünen gazeteciler, kanaat önderleri tarafından kuruluyor İmamoğlu’na. Şimdiden “aranan lider, CHP’nin yeni genel başkanı” demeye başladılar. Bırakın da adam İstanbul’u yönetsin. Neden hemen onu Kılıçdaroğlu’nun olası rakibi olarak ilan ederek tartıştırıyorsunuz? (Şu notu düşmekte yarar var; eğer AKP zorla İmamoğlu’nun elinden İstanbul’u alırsa, o koşulda mağduriyet başlar ve rota başka yöne döner İmamoğlu için. Ülke insanı mağdur olanın peşine düşmeyi sever, biliyoruz.) Şu an toplum İmamoğlu’nun arkasında ve belediye başkanı olmasını istiyor. Bundan öte kurguları iyi niyetli bulmam doğrusu.

Asıl mesele
Nisan ayı itibarıyla krizin ağır hissedileceğini söyledi tüm iktisatçılar. Büyük çaplı borç ödemesi için paraya gereksinim olacak. Dövizin seyri belli değil. Siyasal istikrar sorunu piyasaları vuracak, üretmeyen toplum iyice köşeye sıkışacak ve elbet işten çıkarmalar başlayacak, ciddi rakamlara erişen işsizlik daha da artacak. İşte böyle ortamda, batık belediyeleri devralacak yeni başkanlar. 

Erdoğan, para musluklarını daha sıkılaştırarak boğmak isteyecektir onları. Yıllardır herhangi bir kamu görevinde yer alamayan milyonlar, oy verdikleri insanlardan iş, aş isteyecek. Unutulmaması gereken bir husus da, kazanan belediye başkanlarının, çoğunluğu muhalefette olan meclislerle görev yapmak zorunda kalacağıdır. Eskişehir’de Büyükerşen’in son dönem ne kadar zorlandığını biliyoruz. Bu çok önemli sorunla nasıl baş edileceği mutlaka düşünülmeli. Önerim göreve gelir gelmez, tıpkı seçim gecesi İmamoğlu’nun yaptığı gibi toplumla her bilginin paylaşılmasıdır. Belediyeler bağımsız, hatta uluslararası denetime açılmalı, halka bilgiler düzenli verilmelidir. Devletten payına düşen rakamları da açıklamalıdır başkanlar halka. Bunca borcu yapanlar ortaya konmalı, algı yönetimine izin verilmemelidir. (Bunu öngören kaybeden başkanlar zaman kazanarak evrak temizliği yapmaya başladılar gerçi.)

Kolay değil
25 yıl ardından oluşan bu tabloyu yönetmek kolay değil. AKP çöp dağları oluşturmak için elinden geleni yapacaktır. Çalışanlara maaş ödeyemeyen belediyeler yaratmak isteyecektir. Hemen her konuda müfettişler gönderecektir. İçişleri bakanı seçilen başkanların ensesinde olacak, nefes aldırmayacaktır. Dahası; koltuğa oturan başkanlar, sandıklarından çok daha ürkütücü tablo ile karşı karşıya kalacaktır. En azından ne halde olduğumuzu ilk kez tahmin dışında, açıklıkla göreceğiz. Mücadeleye tüm bunlar dahil!

This entry was posted in SEÇİM - SEÇSİS, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *