AKP’nin Tufanı

 

Z.Engin Uçar / 1 Mart 2019 Cuma
z_eucar@yahoo.com.tr

AKP’nin Tufanı

Dört mevsimi yaşayan, verimli kadim toprakların ülkesi Türkiye… Artisti, sanatçı taklitlerini toplayıp Somali’ye gidenler, Somali’yi örnek almış olmalı ki;

Bu kadim toprakları Somali’nin kaderiyle birleştirdiler. Tarım ve hayvancılığı, küresel şirketlerin talepleri doğrultusunda bitirdiler.

İlk önce, Tarım Ve Köyişleri Bakanlığı’nı hadımlaştırıp, “KÖY” adını kaldırdılar. Geriye kaldı Tarım Bakanlığı… AB dayatmasıyla ekene-ekmeyene tarla yüzölçümüne göre para verip, “tarlasını işlememeyi” özendirdiler. Lüks yatların yakıtından vergiyi sıfırlayıp, çiftçinin mazotuna zam üstüne zam yaptılar. Yerli tohumu yasakladılar. Yerli tohum kullanan çiftçinin tarım desteğini kestiler. Çitçiyi pahalı yabancı kısır tohuma mahkum ettiler. Köylü kendi tohumunu elde edip saklayamadı. Birçok ürüne küresel şirketler istedi diye kısıtlama getirdiler. Yetmedi, başka ülkelerin çiftçilerini ayakta tutmak adına, ülkemizde yetişen ne varsa, nerede ise hepsinin ithal vergisini sıfırladılar. Yani, örtülü kapitülasyonları hortlattılar.

10 yıl önce ithal sütün vergisi sıfırlandı. Çapar Kanat nerede ise çığlık atarak; “yapmayın, ithal sütte verginin sıfırlanması hayvancılığı bitirir” dedi. Dinleyen olmadı. Yetmedi, meraları köylünün elinden aldılar. “Türk demeyin, utanırım” diyecek kadar Türk düşmanı olan Ethem Sancak’ın bir telefon konuşmasını hatırlıyorum. O konuşmada; “Köylünün elinden meraları nasıl aldık” diye mutluluk narası atıyordu. Sonra da aşık olduğu Erdoğan’a methiyeler düzüyordu.

İşte tarım ve hayvancılığı böyle bitirdiler.

Kooperatifleri kapattılar. Cahilin çok bilmiş halleriyle eskiye dair ne varsa küçümsediler. Yıktılar. TANSAŞ’ları kapattılar. Ve 21. Yüzyılın başında Tanzim Satışı keşfettiler iyi mi? ABD, ÇİN, RUSYA gibi devletler uzaya koloni kurmayı planlıyor. Bunlar tanzim satışları Merih’e çıkmış gibi pazarlıyor.

Benim aklıma Nuh Tufanı geliyor. Yaratıcı tarafından Dünyanın sular altında kalacağı bildirilen Nuh Aleyhisselam’a bir gemi yapması söylenir. İnanmayanlar gemiye gidip pisler. Pisleyenler kaşıntılı bir cilt hastalığına yakalanır. Çare olarak vücutlarına o pislikten sürmeleri söylenir. Her tarafını pisledikleri gemiye çıkıp, kaşınan vücutlarına sürmeye başlarlar. Öyle ki, gemide bir gram pislik kalmaz. Arkalarıyla pislediklerini, bütün vücutlarıyla temizlerler.

Bunların ahvali de onlara benziyor. Ülkeyi gemi gibi pisliğe buladılar. Pislik ayaklarına dolandıkça temizleyip, eskiye dönüyorlar. Bunlar hiçbir şeyi ülke yararına yapmaz. Mecburiyetten, oy kaygısıyla yapar. Milletin hayati ölçüde anlaması gereken gerçek şudur:

Bunların çıkarıyla ülke çıkarları çakışmıyor. ÇATIŞIYOR. En büyük yıkım budur!!. Bu konu ayrı bir yazı konusu olacaktır.

Zahide UÇAR / 01.12.2019 (Alanya)

This entry was posted in Zahide Uçar. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *