28 Şubat 2015 – “Bir zamanlar, bu şehirde konuksever, sıcak yürekli, dost canlısı iyi insanlar, ceren gibi, kırmızı mercan gözlü, uzun boyunlu, kalem kulaklı, suna gibi cins atlar vardı. Onlara ne oldu?” diyerek aradığı O güzel atlara binerek gitti…

O iyi insanlar gibi ,o güzel atlara binip çekip gitmesinin 4.yıl dönümünde
İnce Memet’in babası Yaşar Kemali saygıyla anıyoruz.Işıklar içinde olsun.

O İYİ İNSANLAR, O GÜZEL ATLARA BİNDİLER, ÇEKTİLER GİTTİLER

Genç adam atından indi, baktı ki bu şehir başka, öteki şehirlere hiç benzemiyor. Şehrin insanları, dünyanın en kanı sıcak, en cana yakın insanları. Konuk için dersen deli divane oluyorlar… Bet bereket dersen, yedi iklim dört bucaktan taşıyor. Bütün şehrin insanlarının, yüzyıllardan beri büyük bir mutluluk içinde oldukları besbelli… Bir şikayetleri varsa, o da ölümden. Herhal, ölüm bile güzel olur bu şehirde. Yolcu böyle düşündü.

Bu şehirde, bir de çok güzel atlar vardı… Her birisi sürmeli gözlü, ceren gibi… Adam bu güzel şehre, bu iyi insanlara, bu cins atlara hayran kaldı. Bu şehirde, bir süre kaldı. Sonra ayrıldı. Aradan zaman geçti ve adam çok yaşlandı. Günlerden bir gün, kendi kendine dedi ki, ölmeden, şu güzelim dünyayı terk etmeden varayım da o güzel şehri, o iyi insanları, o soylu atları bir daha göreyim de, hiç olmazsa, şu dünyadan ağız tadıyla ayrılayım…

Geldi ki ne görsün, şehir ne o eski şehir, insanlar ne o eski insanlar, atlar da yok. Her şey değişmiş, her şey bambaşka. Yüzleri kara, karanlık, mutsuz… Bu ıssız ve yıkık şehri dolaşırken o eski, mutlu günlerden kalmış yaşlı bir adama rastladı ve sordu: “Bir zamanlar, bu şehirde konuksever, sıcak yürekli, dost canlısı iyi insanlar, ceren gibi, kırmızı mercan gözlü, uzun boyunlu, kalem kulaklı, suna gibi cins atlar vardı. Onlara ne oldu?”

Yaşlı adamdır ki, azıcık doğruldu, yüzü eski bir ışıkla parıldadı, derin bir ah dedi, ciğeri söken. Duvara sırtını iyice verdi. Neden sonra gözlerini açtı:

“O iyi insanlar,” dedi, “o güzel atlara bindiler, çekip gittiler…

(Yaşar Kemal’in ‘Demirciler Çarşısı Cinayeti romanından bir bölüm )

YAŞAR KEMAL 

1923 yılında Osmaniye’ye bağlı Hemite köyünde doğdu. Asıl adı ‘Kemal Sadık Göğçeli’. Henüz ortaokul sıralarında folklor derlemeleri yapmaya başladı. O dönemde şiirleri Adana Halkevi’nin yayını olan Görüşler dergisinde yayınlandı. Ortaokul son sınıfındayken okulu bırakmak zorunda kaldı. Irgatlık, amelebaşılık,  pirinç tarlalarında su bekçiliği, arzuhalcilik, öğretmenlik ve kütüphane memurluğu gibi işlerde çalıştı. Bu arada Ülke, Kovan, Millet ve Beşpınar dergilerinde şiirleri görüldü.

1951 yılında İstanbul’a yerleşti. Cumhuriyet gazetesinde fıkra ile röportaj yazarlığı yapmaya başladı. ‘Dünyanın En Büyük Çiftliğinde Yedi Gün’ başlıklı röportajıyla Gazeteciler Cemiyeti Özel Başarı Armağanı’nı kazandı. O yıllarda öyküleriyle de ilgi çekti. 1952 yılında ‘Sarı Sıcak’ adlı öykü kitabı yayınlandı. İlk romanı ‘İnce Memed’ 1955 yılında çıktı. Bu romanla 1955 yılında Varlık Roman Armağanı’nı kazandı. 1974 yılında ‘Demirciler Çarşısı Cinayeti’ adlı eseri, Madaralı Roman Ödülü’nü aldı. 1977 yılında ‘Yer Demir Gök Bakır’ romanı Fransa’da Edebiyat Eleştirmenleri Sendikası tarafından yılın en iyi yabancı romanı seçildi. ‘Binboğalar Efsanesi’ 1979 yaz dönemi için Büyük Edebiyat Jürisi tarafından seçilen kitaplar arasında yer aldı. 1982 yılında uluslararası Del Duca Ödülü’ne değer görüldü. 1984 yılında Fransa’nın Légion D’Honneur nişanını aldı.

Eserlerinde Torosları, Çukurova’yı, Çukurova insanının acı yaşamını, kan davasını, ağalık ile toprak sorununu çarpıcı bir biçimde ortaya koydu.

28 Şubat 2015 tarihinde İstanbul’da vefat etti.

Mehmet Boz’a teşekkürlerimle

This entry was posted in EDEBİYAT - ANI - ÖYKÜ - ŞİİR, GEÇMİŞİN İÇİNDEN, KÜLTÜR - EĞİTİM - ÇAĞDAŞLIK, Sanat Edebiyat ve Kultur, TARİHE - AYDINLANMAYA - CUMHURİYETE NOT DÜŞENLER. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *