Çağımızın Dede Korkut’u Ozan Arif’in arkasından rahmet ve saygıyla * Bir Devrimcinin Gözünden Ozan Arif Açıklaması!

Yeniçağ – 15 Şubat 2019

Bir Devrimcinin Gözünden Ozan Arif Açıklaması!
Umarız Kendini Ülkücü Zanneden Zavallılar Utanır

Çağımızın Dede Korkut’u Ozan Arif’in vefatı, taraflı tarafsız herkesi hüzne boğuyor. O isimlerden biri olan Mehmet Kışlalı’nın “Bir devrimcinin gözünden Ozan Arif” yazısında son derece çarpıcı ifadeler var.

Bir çağa damgasını vuran Ozan Arif aramızdan ayrıldı. Ancak hayatıyla, duruşuyla, mücadelesiyle konuşulmaya devam ediyor. İsmi her geçen gün daha da büyüyor.

Ozan Arif’in vefatı Türkiye’deki birçok kesimde derin izler bıraktı. 1980 öncesinin “devrim”cilerinden Mehmet Kışlalı’nın Ozan Arif yorumu ise büyük ses getirdi.İşte Mehmet Kışlalı’nın kaleminden Ozan Arif yorumu:

Bir devrimcinin OZAN ARiF değerlendirmesi Gençlik yıllarımızın ülkücü ozanıydı..

Soğuk savaş yıllarının iki kutuplu dünyasında amansız bir çatışmanın içinde ve ortasındaydık.. Biz devrimciler Gezegenin tüm nimetlerinin tüm insanlığa eşit paylaştırıldığı bir dünya istiyorduk..

Emperyalist kapitalizmin yerini sosyalizme bıraktığı bir dünya istiyorduk.. Müttefiğimiz sosyalist bloktu…

Ülkücüler ulusal boyutta, sağda, sistem içiydiler… Onlar da bir değişme, daha adil dünya istiyorlardı muhtemelen ama, bu reformlar düzeyinde bir düzeltme, değişim isteği, sistem içi duruştu…

Çoğu taşralı yoksul köylü, çocuklarıydı.. 90’lı yıllarda “sosyalist” blok çöktü.. Kağıtlar yeniden karıldı… Kapitalist emperyalizm şimdilik paçayı kurtarmış, Dünyanın bakir alanlarına ağzı sulanarak bakıyordu… Biz devrimciler, Spartaküs’ten beri, Paris işçi komününün 70 gün, Sovyet işçi iktidarının 70 yıl, dolayısıyla insanlığın böyle düşe-kalka büyüyen bir çocuk gibi yara bere içinde gerçek sosyalizme varacağını bilsek-düşünsek de, çok üzülmüştük…

Beraber zindanları hatmettiğimiz ülkücüler de yeni dünyaya bakıyorlardı elbet.. Ve kapitalizmin yeni dünyası, artık karşılarında caydırıcı-frenleyici bir sosyalist sistem ve güç de kalmadığı için insanlığa, insan haklarına, bağımsız ülkelere vahşice saldırıyordu…

Başta Orta Doğu olmak üzere, dünya cehenneme dönmüştü… Ülkücüler de elbet bu manzarayı izliyorlardı… “Kahrolsun komünistler” derken, acaba Dünya bambaşka bir zulmün, işte bu günkü cehennemin ortasına mı atılmıştı… Acaba SOL bütün söylemlerin de haksız mıydı…

İşte bu ortamda ABD, CIA Türkiye’de eski soğuk savaş Müttefiklerini, Tayyip Erdoğan’ı, Abdullah Gül’ü, Muhsin Yazıcıoğlu’nu, Gazeteci Abdurrahman Dilipak’ı vb. İstanbul’da bir toplantıya çağırdı…

Konu yeni dünya düzeninde, daha önce yeşil kuşak çerçevesinde ABD’ye, NATO’ya, emperyalist kapitalizme çok ciddi katkılar sunan İslamcı ve Ülkücülerin yeni Dünyada üslenecekleri yeni görevler, rollerdi.. Kan gözyaşı işgal ve ihanet demek olan BOP ve Ortadoğu’nun yeniden fethi, kendi deyişleriyle içinde bizim de olduğumuz 22 ülkenin sınırlarının değişimiydi..

İşte ne olduysa o gece oldu… Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ABD’nin BOP projesine ve verilen tüm yeni görevlere “EVET” dediler.. Sadece Muhsin Yazıcıoğlu, “HAYIR” dedi…

T.Erdoğan “Niye hayır diyorsun…? Onları kandırır, yine bildiğimiz okuruz.. Yeterki iktidara gelelim..” deyince, Muhsin Yazıcıoğlu, “Hayır, o çarkın içinde bu asla mümkün değil.. Her türlü güç onlarda.. ancak uşak olunur…” dedi… ……..ve işte manzara ortada.. Yazıcıoğlu Emperyalizmce öldürüldü…

Erdoğan BOP Eşbaşkanı oldu.. Orta doğuda halen, Anti emperyalist, Libya’ya, Suriye’ye, Irak’a karşı işgalci emperyalistlerin yanında savaşıyor… İşte burası ülkücüler için bir yol ayrımıydı..

MHP Devlet Bahçeli önderliğinde Emperyalizmin amiral gemisi AKP’ katıldı.. Yani BOP’a yeni görevlere evet dedi…

YeniÇağ çevresiyse bir akıl ve vicdan muhasebesiyle “HAYIR” dedi…

Belkide Nihal Atsız damarıydı.. Sultan Galiyev, Ziya Gökalp, Nurettin Topçu, Cemil Meriç damarı…

Kuvayi Milliye damarı, yurtseverlik damarı…. İşte bu ayrışmada bir çok namuslu, yurtsever ülkücüyle birlikte tavır aldı

Ozan Arif… Son yazdığı bir şiirde şaşırtıcı bir ustalıkla ihaneti ve iktidarını anlatıyordu…

Bir duruşu, bir kaygısı, vicdanı olan idealist insanlardandı..Anti emperyalistti.. Devşirilmedi.. Zulme- sömürüye-ülkeyi satanlara karşıydı..

Türkiye namuslu bir çocuğunu, bir yurtseverini kaybetti…

Rahmet olsun…”

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/bir-devrimcinin-gozunden-ozan-arif-yorumu-223710h.htm

VAY EFENDİM DIŞ GÜÇLER(!)

Her türlü hatayı, yanlışı yap yap,
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”
Çarşıya uymazsa evdeki hesap,
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”

Dış güçler de hırlı değil elbette,
Ama önce kendine bak sen gitte,
Gözleriniz malda, mülkte, servette,
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”

Liyakati almayarak hiç kâle,
Akrabaya, tanıdığa ihale!..
Cenabı-Hak koyunca da bu hale,
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”

Fırsat deyip dört tarafa dal götür,
Kitabına uydur uydur mal götür,
Yol yaparken, yolsuzluk yap, çal götür,
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”

Etrafınız hep yiyici tip dolu,
Altlarında dört çekerli jip dolu,
Hepisinde cukka sağlam cep dolu,
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”

Prof bile cehl’e hizmet ederse!
Ulemanız dahi şöyle halt yerse;
“Yolsuzluk hırsızlık değildir…” derse,
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”

Dış güç, mış güç diye ötmeyin hadin,
Ben inanmam, başka kapıya gidin!
Eğtim sisteminin içine edin,
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”

Ne beş yıllık, ne on yıllık plan var,
On laf duysam dokuzunda yalan var,
Dıştan önce içimizde yılan var,
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”

Tekel, Sümer, Demir-Çelik, Limandı;
Telekomu, Seka’ları kim aldı,
Yabancıya satılmayan ne kaldı?
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”

Tek tek saysam çok sayarım daha çok,
Benim artık boş laflara karnım tok!
Satılmayan, fabrika yok, banka yok…
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”

Trabzon’a bile Katar’lı girmiş,
Uzun göle Arap postunu sermiş!
Verenler vatanı kiraya vermiş,
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”

Utanmadan hadi satmadık deyin,
Dalga geçin dalga, gönül eğleyin!..
Tek fabrika yaptınız mı söyleyin?
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”

Pirinç, buğday, nohut, bulgur, soğan, et,
Ne var ise hep dışardan ithal et…
Üretmeden yaşar mı bir memleket?
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”

Hiç bir sıfat yokken çağrılıp piste,
Ben mi ağırlandım “oval ofis”te?
Zeytin yağı gibi çıkmayın üste!
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”

Dış güçlerle dostluklara giren kim?
Piçlerine kol ve kanat geren kim?
Hatta onlar ne isterse veren kim?
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”

Şerefli Türk Ordusuna pusu kur,
“Ergenekon” “Balyoz” diye darbe vur,
Gâvur yapamazdı bunu lan gâvur,
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”

Her gelen dolmuşa bindirsin seni!
Her önüne gelen kandırsın seni!
Öpülmüş sıpaya döndürsün seni!
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”

Koktu artık bu dış güçler söylemi!
Kimin işi “BOP” başkanlık eylemi?
Yani sizde, hiç bir suç yok, öyle mi?
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”

Arif der ki; dış güçlere uyup be,
Bırakın bu ağızları ayıp be,
Sayenizde yıllarımız kayıp be,
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”

Ozan Arif

This entry was posted in EDEBİYAT - ANI - ÖYKÜ - ŞİİR. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *