PERDE ARKASI ; Bir mektup * MUSTAFA SARIGÜL , DSP , CASA UÇAKLARI OLAYI VE ÖLEN TÜRK İSPANYOL ASKER VE SİVİLLERİN DRAMI

CASA TİPİ ASKERİ UÇAK – Dz.K.K. envanteri

Oğuz Tolga
oguztolga@gmail.com
31.01.2019

MUSTAFA SARIGÜL , DSP , CASA UÇAKLARI OLAYI VE
ÖLEN TÜRK İSPANYOL ASKER VE SİVİLLERİN DRAMI

MUSTAFA SARIGÜL’ÜN DSP’DEN ŞİŞLİ ADAYI OLMASI PARTİ MECLİSİNDE GÖRÜŞÜLECEK. DSP GENEL BAŞKANI AKSAKAL’A YAZDIĞIM UYARI MEKTUBUDUR.

Sayın Aksakal
1995-1999 DSP Şişli ilçe başkanıydım.Herkes benim karakterimi bilir.1998de DHKP-C İlçemi bastı korıuma polisimi öldürdü ama beni korkutamadı..Sarıgül ilk başkan adayı olduğunda onu “veto ettim”Rahşan hanıma 9 sayfa yolsuzluk ve CASA uçak alımındaki rezalete ortaklığını yazarak adaylığını neden veto edeceğimi yazdım.

Hatta çok yükselen bir DSP eğrisi vardı,ona dayanarak Şişlide %37 alacağımızı taş diksek Sarıgül kadar oy alabileceğini yazdım. Rapor istanbul il başkanlığı,Hasan Fehmi Yavuzalp ve DSP Genel Merkez arşiviyle Masum Türker arşivinden kolayca bulunabilir..
Biliyorsunuz Ecevit hastayken onu ilk terkedenler İsmail Cem,Hüsamettin Özkan ve Mustafa Sarıgüldü..

Ecevit onlara kızarak ve lanetliyerek öldü.İşte Rahşan hanım orada gidin sorun.Bülent Ecevit’in aziz hatırasına ve AKP karşıtı her güce ihanet etmemeniz ve tarihe “hain”olarak geçmemeniz için sizi uyarıyorum.Şişlide CHP rahat kazanır,buna engel olmanız demek AKP adayının kazanması demektir.

Bu vebalin hesabını veremezsiniz..Sizin alnınızda bir kara leke olarak çocuk ve torunlarınıza üzüntü vesilesi olur. Lütfen Bülent Ecevit’in aziz ve saygın hatırasına İsmail Cem, Hüsamettin Özkan ve Mustafa Sarıgül gibi ihanet etmeyiniz. Umarım bu mesaj elinize geçer ve yanlıştan dönersiniz.

Oğuz Tolga
Bilişimci

2005-1999 Şişli İlçe Başkanı
2002 iST.2.BÖLGE Milletvekili adayı

CASA OLAYI VE ÖLEN TÜRK İSPANYOL ASKER VE SİVİLLERİN DRAMI

Bir cinayetin çok tuhaf ve vahim hikâyesi

1 Kasım 1989 günü Meclis tarihinin en tuhaf olaylarından biri meydana geldi. 30 Ekim 1989 günü İspanyol CASA askerî uçaklarının alımındaki usulsüzlükleri bir soru önergesiyle Meclis gündemine taşıyan SHP Ankara Milletvekili Tevfik Koçak’ın önergesi imzasını taklit eden biri tarafından geri çekildi.

Olay 2001 yılında Malatya’da ve ardından Ankara’da peş peşe düşen CASA uçaklarıyla yeniden gündeme geldi. Tevfik Koçak o tuhaf olayı Milliyet’ten Derya Sazak’a anlattı:

“Önerge Meclis’te beklerken Başkanlık Divanı üyesi Mustafa Sarıgül (günümüzün Şişli Belediye Başkanı) bir sabah Tevfik Koçak’ı arıyor ve Ankara Hilton’da kahvaltıya davet ediyor. Sonrasını Koçak’tan dinleyelim:

“Otelde Sarıgül beni CASA uçaklarının temsilcisi olduğunu öğrendiğim Zeynel Abidin Erdem’le tanıştırdı. Buluşmanın maksadı, soru önergesiymiş. O bey, benim iddialarımın rakip firmanın uydurması olduğunu söyledi ve lütfen işleme koymayın diye önergemi çekmemi istedi. Tabii ki yapmadım, o sırada bana Hava Kuvvetleri’nden CASA’larla ilgili olumsuz raporlar geliyordu. Genel Başkanımız Erdal İnönü ile de görüşmüştüm. Üzerine gitmemizi istedi.Aradan birkaç ay geçti soru önergem âdeta kaybolmuştu.

Meclis Başkanı’na gittim. Kaya Erdem, kanunlardan soruşturdu, önergenin çekildiği söyleniyordu, bir görevli araştırdı ve dönüşte, sayın milletvekilinin imzası değil, Mustafa Sarıgült arafından taklit edilerek önerge geri çekilmiş…”

Tevfik Koçak’a soruyoruz:

“Sizi Zeynel Abidin Erdem’le buluşturanın Mustafa Sarıgül olduğunu söylüyorsunuz, bu durumda sahte imza kuşkusu da aynı kişide mi toplanıyor?”

Koçak, “O zamanki divan üyemiz Sarıgül’dü” demekle yetiniyor.”

Tartışmalar büyüdü, hedefteki Sarıgül iddiaları reddetti ve önergeyi Koçak’ın kendisinin geri çektiğini söyledi. Ama hikâyenin bundan sonrası için tuhaf kelimesi epeyce hafif kalabilir.

Sarıgül’ün uğruna belki de sahte imza gibi bir skandala imza attığı, rahatsız olduğu önergeyi geri çekmek için vekil arkadaşlarını buluşturduğu iş adamı Zeynel Abidin Erdem, “Marks’ın ve Lenin’in Dramı” diye anti-komunist bir kitabı bile olan ülkücü bir iş adamı olarak tanınıyor.

Daha fazlasını CHP teşkilatının ve İstanbul’daki sol camianın tanınmış isimlerinden İmambakır Üküş’ün “Bir Cinayetin Anatomisi” yazısından okuyalım: “O dönem Şişli’de ‘Ülkücü’ hareketle en çok sözü geçen kişilerin başında Zeynel Abidin Erdem geliyor… ‘Ülkücü’ gençlerin ‘abisi’ olan Zeynel Abidin Erdem’in her sözü ’emir’ kabul ediliyor…”

(5 Ağustos 2013- İstanbul Gerçeği)

Tuhafın yanında hafif kaldığı ilişkiler bundan sonra başlıyor.

Mustafa Sarıgül, Şişli CHP Gençlik kollarında çalışan aktif bir genç olarak tanışıyor CHP İstanbul milletvekili Abdurrahman Köksaloğlu’yla. Daha sonra kızı Hülya Köksaloğlu’yla evleniyor ve damadı oluyor.Abdurrahman Köksaloğlu adının pek duyulmamış olması tuhaf. Halbuki 1980 öncesinde öldürülen tek milletvekili o.

12 Eylül’e çeyrek kala 15 Temmuz 1980’de Şişli’deki iş yerinde öldürülüyor. MHP’li Bakan Gün Sazak’ın öldürülmesinden birkaç ay sonra, eski Başbakan Nihat Erim’in öldürülmesinden kısa bir süre önce. Cinayetin 12 Eylül’den önceki diğer siyasi cinayetlerle birlikte anılmaması, adına CHP’nin bile anmalar düzenlememesi, 80 öncesi suikasta uğrayan tek milletvekili olmasına rağmen adının Sarıgül’ün kayınpederi olması dışında pek duyulmamasının sebebini yine o çatışmalı yılları, CHP’yi, sol dünyayı iyi bilen Üküş’ün yazısında arayalım:

“Abdurrahman Köksaloğlu’nun MHP’li veya Ülkücülerin hedefinde olmasını gerektiren ‘özel’ bir neden yoktu…’Sivaslı Oto’da lastik bayiliğinin yanı sıra taksi işletmeciliği yapan bir ‘iş adamı’ydı… Otopark ve özellikle taksi işletmeciliği yapanların büyük bir çoğunluğu İstanbul’da ‘Para işi’ de yapıyor… Abdurrahman Köksaloğlu, CHP içinde de ‘Sol’da yer alan bir isim değildi… O dönemin anti-faşist mücadelesi içinde, Sol çevre ve örgütlerle de bir dayanışması veya bağı mevcut değildi…”

Pek çok görgü tanığına rağmen polis, cinayetin failini ancak 1.5 yıl sonra, darbe günlerindeki cadı avı sırasında yakaladığını açıkladı.

İktisat Fakültesi son sınıf öğrencisi ve İstanbul Ülkü Ocakları yöneticisi Osman Tüfekçi, profesyonel futbolcu olduğu Sarıyer’in bir maçı sırasında devre arasında yakalandı. Olay günü Adapazarı’nda olduğunu teyit eden 50 tanığa, cinayetin görgü tanıklarının çelişkili ifadelerine hatta yargılandığı sıkı yönetim mahkemesinin askerî üyesinin şerhine rağmen önce idama sonra da 29 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 1991’deki afla serbest kaldı. BBP’de siyaset yaptı, genel başkan yardımcısı oldu.

Tüfekçi’nin ağabeyi Mustafa Tüfekçi, önce haksızlığa uğradığını düşündüğü kardeşini kurtarmak için sonra da cinayetin gerçek faillerinin bulunması için büyük bir hukuk mücadelesine başlar. Liderlere, gazetecilere mektuplar yazar, belgeler toplar. Ama kimseye derdini anlatamaz. Ta ki üç hafta önce bir savcı ifadesini alana kadar…

This entry was posted in PERDE ARKASI, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *