Akıl Fikir yazıları * KATAKULLİ..

Serendip Altındal
serendipaltindal@gmail.com
28 Ocak 2019 Pazartesi

KATAKULLİ..

Bugün ülkemizde en hayati ilaçların karaborsada bile bulunamadığına bakınca, gidişatımız Venezüella’dakiyle özdeş gözüküyor. İyi de bizdeki BOP eş başkanı, her ne kadar başarılı olamasa da milli görüşçü Chavez’in vasiyetine olan sadakatiyle iktidarda kalabilen Maduro ile bir tutulabilir mi hiç. Hayır! O halde nedir bizdeki sıkıntının aslı astarı.

Bizdeki Başkan’la Trump’ın dar alandaki paslaşmasına bakarsak, milletçiliği nedeniyle Maduro’dan esirgediği desteği Erdoğan’a fazlasıyla verdiğine göre, kendisinden daha fazla bir ekonomik yumuşama beklememiz gerekmez mi? Yani hep böyle uyutulmadık mı şimdiye kadar.

Muhtemelen Erdoğan politikasının, yüreğimize kazınmış Cumhuriyet derinliğinde ister istemez boğulacak olma korkusuyla, kendisinden beklenen misyonu geciktirmesi bağlamında Trump’ın; ‘ülkeni mahvederim’ paradoksunun, aslında Kemalist aydınlarımıza ve tüm milliyetçilerimize, Erdoğan sıfatında verilmiş bir tehdit mesajı olduğu anlaşılıyor. Lakin bu mesajda Erdoğan’a da bir pay ayrıldığı hiç yadsınmamalıdır.

Hani, ‘bak projemizi bir takım ayak oyunlarıyla geciktiriyor, kişisel kaprislerinle işi yokuşa sürüyorsun. Ona göre dikkatli ol!’ Demek mi istemişlerdi acaba. Çünkü diğer yanda amaçlanan hedefe doğru yürütecek olan, Venezüella ile benzerlikler bu denli yoğunlaşıyorken.

Bu benzerlikleri nasıl gözardı edebiliriz. Mesela zengin fakir arasındaki uçurumun derinleşmesi, suç oranının aşırı yükselmesi, toplumun yandaşlar ve muhalifler bileşkesinde ikiye bölünmesi. Fark şimdilik Türkiye’mizin üniter yapısına karşın Venezüella’nın eyaletler yapısıdır. Oysa bu fark da, şayet BOP misyonunu Erdoğan Hükümeti sonuçlandırabilirse, ortadan kalkacaktır. Ki gidişat, her ne kadar saklasalar da bu yöne doğrudur.

16 yılda açılımından, Ergenekon’una kadar çeşitli manevralarla, sonunda da kontrollü bir darbeyle, adım adım oluşturulan tek adam sultasıyla, nihai son vuruşa zemin hazırlanıyor giderek. İş artık bir iç savaşla, eyaletler Devletinin kurulmasına kaldı. Hele Venezüella’nın tek adamı Maduro’nun yaptığı gibi birde muhalefetin seçim hakkı gasp edilirse, sen o zaman gör kıyameti.

İşte hızlandırılmak istenen de böyle bir Armegedondur. Çünkü bunu iştiyakla bekleyen emperyalist Gladyo, USA liderliğinde biçtikleri model Devlet entarisini üstümüze giydireceklerdir o zaman. Adım adım yaklaşmakta olduğumuz bu noktada, inanın ‘iyi seyirler’ demeye espri bile olsa dilim varmıyor dostlar.

Ve tehlikeyi kendisi de gören Erdoğan ister istemez İslam bayrağının arkasına saklanarak yavaştan almak zorundadır. Yoksa Erdoğan İslam yaftasıyla bugünün Dünyasında artık bir yere varılamayacağının bilincinde olacak kadar da akıllıdır kuşkusuz. Durum bu kadar açık olduğu halde, her gün oluşturulan çeşitli gündem çarpıtmalarıyla zamana oynamaktadırlar sadece.

Çünkü en fazla korktukları Atatürkçü, milliyetçi Türk cephesidir ki bunu göğüsleyemeyeceklerini de çok iyi bilirler aslında. İşte son günlerde aşırı bel bağladıkları vatan, millet Sakarya edebiyatları hele de ağızlarına hiç yakışmayan, Türk, Atatürk, milli lafları da bu nedendendir. Lakin yine de dikkate almaları gereken, sahtekârlığı tavan yapmış USA yerine, Venezüella vatandaşının yine diktatörünün yanında, sırf milli duruşu nedeniyle yer almasıdır.

Dünyanın en büyük hidrokarbon rezervine rağmen bugüne kadar genel fakirliğin ve münferit zenginliğin tavan yaptığı bir gecekondu ülkesi olarak kalmış veya bırakılmış Venezüella ile bizimde toprağımızda olduğu halde sahip olamadığımız değerli madenlerimiz, bin bir meşakkatle çıkarabildiklerimizin ise katakulliyle elimizden çıkarılması, size bir şeyler anlatıyor, ortak benzerlikleri çağrıştırıyor mu?

Venezüella da bir yanda vaktiyle Maduro’yu desteklemiş olan USA, diğer yanda muhalefeti da sarmalayıp birden büyüttüğü genç Guido mantarıyla da ülkeyi, iktidarı ve muhalefetiyle prensipte tek paket haline getiriyor. Ve 16 yıl önce Erdoğan’ı bugünlerin tek adamı olmak üzere iktidar yaparken, aynı bileşkede ana muhalefeti de revize ederek Amerikancıları işbaşı yaparak bugünlerin iktidar stepnesi, etkisiz muhalefetini de nasıl yarattığını, sanki unuttuk sanıyor.

Trump karşıtı olmak, Amerikan karşıtı olmak değildir. İşte bu doğrultuda içimizdeki, dışımızdaki bize el sallayanlara, göz kırpanlara azami dikkat ve itina ile yaklaşmalıyız. Zira Dimyata pirince giderken, elimizdeki bulgurdan da olmak vardır.

Ticarete karşı değiliz aslında, şöyle ki: İslam öncesi Pagan Arapların birinci tanrıları Allah’tı farklı amaçlara hizmet ettikleri var sayılan diğerleri ise gerektiği zaman ve zeminlerde kurbanlarla kutsanırlardı. Ensar’ı ile birlikte Mekke’den kovulan Muhammed, henüz Hazret değildi. Medine’ye hicret ettiklerinde çulsuz ve yoksul idiler. Yaşayabilmek için hep birlikte, tarımcılıkta bilmediklerinden, zenginlerin konaklarında, arazilerinde işçilik, uşaklık, seyislik vs. gibi işlerde çalışmak zorunda kaldılar.

Borç istedikleri Kureyşli, Yahudi tüccar ve tefecilerden ise güvence veremedikleri için yüksek faizle borç bile alamadılar. İşte bu yokluğun ve çaresizliğin canlarına tak dedirttiği Muhammed ve Ensar’ı Kureyş kervanlarını soymaya yöneldi. Beyaz bayraklı bir soygun çetesi kurdular. Böylece ilk İslam Devletinin de kurucu meclisi doğmuş oldu.

Aslında yaptıkları, soygun çetesi kurmak zorunda kalarak kendilerinden esirgenen varlığa karşı yaptıkları isyandı. Bu tarihin belki de ilk Sosyalist ihtilaliydi. Ve Karl Marx’ı da fazlasıyla etkilemişti gerçekte. Artık nasıl kabul ederseniz. Ve nitekim nasıl bir tesadüftür ki, Kuranda ’ki ilk ayetlerden biri faizin haram edilmesidir. ‘Şayet Cennet de ticarete müsaade edilirse, ben kumaş ticareti yaparım’ dediğini de yazar Hz. Muhammedin İslam tarihi.

Evrensel yalnızlığının idrakine varmış olan Arap insanı sığınmak için Allah’ını da yaratmıştı artık. İşte Muhammed’den önce Allah fikrine varmış olan Arap dünyasının başka da bir açıklaması yoktur. Öyleyse İslam emperyalist Arap’a karşı Muhammed liderliğinde tarihin ilk Sosyalist Devrimiydi.

Böylece Allah’ı da tezgâh malı yapan şeriatçı emperyalist ilkellerin, Sosyalistleri neden sevmedikleri şimdi daha iyi anlaşılır belki. Ve görülmüştür ki nihai zihinsel evrim olan Komünizme bile ancak, İslam’ın evrensel birliktelikle evirilerek aslına dönmesiyle ulaşılabilecektir. Bugün getirdikleri noktada, İslam’ın tarumar yoksulluğu ise sahte Müslümanlarla onların Vatikan İmamlarının Ehli Beyt olanlara bindirdiği daha çetrefil bir katakullidir işte.

Ne İslam’a ne de onunla özdeş olan ticarete karşı değiliz. Lakin sadece karısı Hatice’den ticarete aşina olan Hz. Muhammedin ki gibi karnı tok, hakkına razı ve dürüst ticaret ve tüccar sınıflamasını da yapmak zorundayız. Haydi, gel de bugün o hakkına razı, dürüst tüccarı bul bakalım. İstisnalar da bu inancı değiştirecek kadar çok değil maalesef.

Başlangıç döneminde (Asrı Saadet) Ehli Beyt adaletinin sosyal ve mutlu sükûnetinden sonra Peygamberin ölümünden itibaren başlayan Ebu Bekir ve Ömer devirlerinin nihayetinde, Osman’la yaşanan sınıfsal İslam dönemi – Osman varlıklıydı ve çevresine yakınlarını toplayarak idari ve imtiyazlı bir sınıf yaratmıştı – onun öldürülmesinden sonra başlayan menfaat kargaşası, Peygamber soyundan Ali’yi de harcayarak İslam’ı şirazesinden iyice saptırdı.

Hele Muaviye ile başlayan Emevi döneminde ise İslam’da ‘Mal al Müslim’in’ iken ‘mal al Devletin’ – merkezi Devlet olmadığından, devletten kasıt Halife ve soyudur – haline dönüşerek tahammül edilmez bir sınıfsal çatışkılı kaotik bir döneme girildi. Ancak Peygamberin amcası Abbas soyundan Abbasilerin ihtilalinden sonra Abbasi döneminde adalet taşları yine yerine oturup İslam’ın taraftar kazanmasıyla, yeniden bir ikbal dönemi başladı.

Ne yazık ki bugün sübyancılığı, oğlancılığı, kadın kasaplığını ve her türlü haramı bırakın telin etmeyi neredeyse teşvik eden ve utanmadan kendisine Müslüman diyebilen sapkınlarla aynı terazide tartılmak, aynı Sırat köprüsünü kullanmak istemiyor, Ehli Beyt tutkunu gerçek Müslüman artık…

Serendip Altındal

Özün Kişiliğinin Aynasıdır…

serendipaltindal.blogspot.com
serendipaltindal@gmail.com

This entry was posted in AKIL FİKİR YAZILARI. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *