KISSADAN HİSSE ; Kastamonu’dan Arifiye Tank ve Palet fabrikasına

Naci Kaptan / 17.01.2019

KISSADAN HİSSE ;
Kastamonu’dan Arifiye Tank ve Palet fabrikasına

İnsanlar akıllı olsa ve tarihteki hatalardan gereken dersi
çıkarsa idi Toplumlar daha mutlu ve Zengin olurlardı .

Akıllı ve bilge olmanın yolu ise bildiğimiz gibi iyi bir eğitim ve çağdaş bilgiyi özümsemekle gerçekleşir . Eğitimli toplumların seçkin olanları ise O toplumların yöneticisi olurlar. İşte bu insanlar toplumlarını yüceltir , zenginleştirir ve özgür kılar. Onların hedefi zenginleşmek , para ve güç sahibi olmak değildir. Amaçları halkına toplumuna ülkesine hizmet etmektir. Başarısız olduklarında “Milletim beni affetsin” demezler . Sorumluluklarını kabul ederek istifa eder ve giderler .

Özetle çağdaş ülkelerin siyasetçilerinin yöneticilerin amaçları
bizde ve bizim gibi ülkelerde olduğu gibi değildir …

Bu girişten sonra tarihin içinden bir öyküyü anımsatacağım ;

Her bir kentin tarihin koridorlarından gelen bir hikayesi vardır . Kentler bu öykülerle isim bulur ve anlatılırlar … Bizim öykümüz Kastamonu üzerinedir . Hani ilkokul sıralarında nidalandığımız “Ilgaz Anadolu’nun sen yüce bir dağısın… / Eteklerinde otlar / Sürülerle kuzular” diyen şarkıya sırt veren Kastamonu.

Hani bir döneme tanıklık etmiş ‘Markopaşa’nın, ‘Karartma Geceler’ ve ‘Hababam Sınıfı’nın yaratıcısı Rıfat Ilgaz’ın doğduğu Kastamonu. Üsküdar’a Kadar Kastamonu” diyen şair Akgün Akova’nın, “Sırtında bir saat kulesiyle gezinen sabırlı bir dervişi görür gibi olurum” dediği Kastamonu.

Bir deyişe göre , Osmanlı döneminde,eyalet şehri olan Kastamonu topraklarının sınırı taa İstanbul Üsküdar’a kadar dayanıyormuş, yani Üsküdar, Kastamonu toprakları içinde yer alıyormuş.

O Kastamonu ki , rivayete göre Sarayburnu’ndan sökülüp kente getirilen ve aynı biçimde inşa edilen Saat Kulesinin barınağıdır. Efsanelerle dolu kente, bir tanesini daha ekleyen Saat Kulesi için anlatılır ki ;

Padişahın haremindeki bir gözde cariye, saat kulesinin sesinden korkarak çocuğunu düşürmüş; kule de padişah tarafından cezalandırılarak Kastamonu’ya sürgün edilmiş. Ne hoş değil mi , sırtına aldığı sürgüne gönderilmiş olan saat kulesiyle gezen bir dervişin öyküsü .

Şimdi diyeceksiniz ki bu işlerin Sakarya tank ve palet fabrikasıyla bağlantısı nedir ? Azıcık sabırlı olun anlatacağım ama önce Kastamonu’nun tarihini kısaca yazmam gerek 

1100’lü yıllarda Türk’ler Orta Asya’dan Kastamonu yöresine gelirler . Kastamonu’nun O tarihlerde Bizans’lıların yönetiminde olduğu söylenir. Tekfur dağın yamacına kurulmuş ve Bizans mimarisi ile yapılmış olan korunaklı kalesinde yaşamaktadır..

Türk ordusu sarayı kuşatır ve fethedebilmek için savaşlar yapılır fakat kaleyi alamazlar  Savaş uzar . Kalede yaşayanlar korku içindedirler . Tekfur’un Moni isimli dünya güzeli bir kızı vardır . Hergün burçlardan kuşatma yapan askerleri izlerken komutanı görür ve aşık olur. Kuşatma uzadıkça aşkı derinleşir ve bir akşam vakti burçlardan aşağıya bir mektup atar. Der ki ;

“Size olan aşkımdan , yarın sabah kalenin size anahtarını atacağım . fakat ailemin ve kalede yaşayanların canlarını bağışlayacaksınız . Bana beyaz bir mendil sallarsanız kabul ettiğinizi anlayacağım “

Komutan beyaz mendili sallar . Ertesi sabah gün ağarırken Moni Burçlara gelir ve anahtarı tam aşağıya attığında babası görür ve bağırır ;

“KASTIN NEYDİ MONİ” bunu birkaç kez tekrarlar. Bunun üzerine Moni de kendisini kalenin burçlarından aşağıya atar. Türk’ler ise kaleyi fethederler .

Zaman içinde bu kentin adı söylene söylene dönüşür ve KASTAMONU olur .

Şimdi diyeceksiniz ki ; Eeee sonra ;

Moni tekfur babasına ve halkına ihanet ederek Kalenin anahtarını atmış ve kaleyi teslim etmiştir. Arifiye’de ise Ulusal savunmanın anahtarı , bekamızın teminatı teslim edilmiştir

Sakarya Arifiye’de ordumuzun , Ulusal savunmamızın ana direklerinden birisi ve kendi alanında Dünyada 5. olan , 3 kez en iyi fabrika ödülü alan . 24 saat vardiyalı çalışmasına rağmen üretim zamanının dahi yetmediği , bugünlerde yüzlerce milyar dolara kuramayacağımız , silah sanayimizin yüz akı Arifiye TANK/PALET fabrikası AKP cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kişisel kararı ile , adeta Moni öyküsünde olduğu gibi Erdoğan’a aşık olduğunu söyleyen ve Erdoğan tarafından akıl almaz şekilde ihalelerle zenginleştirilmiş olan Ethem Sancak’a ve onun ortağı Katar’a devredildi ve KALENİN / FABRİKANIN ANAHTARI teslim edildi.

İnanıyorum ki gün gelecek ve tarih bunun hesabını soracaktır.

Kıssadan hissedir …

Uyusun da büyüsün ninni ……

This entry was posted in BOP, EDEBİYAT - ANI - ÖYKÜ - ŞİİR, Ekonomi, İHANET VE YABANCI YANDAŞLAR, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *