TREN KAZALARI ÜZERİNE BİR SOHBET ve İSTASYONDAN KAÇAN TRENİN ÖYKÜSÜ

Naci Kaptan 16.12.2018 / Güncellendi 18.12.2018

TREN KAZALARI ÜZERİNE BİR SOHBET 

Değerli okur ,

AKP’nin iktidara gelmesinden bu yana Dünyada en güvenli taşıt aracı olarak kabul edilen tren yolculuklarında göstere göstere gelen ve liyakatsiz yönetimler nedeniyle oluşan kazalar sonucunda son 15 yılda 91 vatandaşımız hayatını kaybetmiş ve sayısı tam bilinmemekle birlikte yüzlerce vatandaşımız yaralanarak sakat kalmış ve tüm yaşamları alt üst olmuştur. Ülkemizde meydana gelen tren kazalarının yüzdesi bize eş olan diğer ülkelere karşın çok yüksektir ve  ölümlü tren kazalarının sayısı AKP yönetimi sürecinde artmıştır. 

Bunun temel nedeni işin ehline verilmiyor olması ve popülist politikalardır . Siyasi çıkar sağlamak için güvenlikten taviz verilerek projeler kısa zaman sürecine sıkıştırılmış ve tam bitmeden hizmete açılmıştır. Uluslar arası güvenlik standartları ise görmezden gelinmiştir.  Bunun en güzel örneği zamanın başbakanı Erdoğan tarafından İstanbul – Ankara treninin tüm uzmanların ve mühendislerin uyarılarına rağmen EMİRLE HIZLANDIRILMASI sonucu eski ve bakımsız raylar üzerinde HIZI ARTTIRILMIŞ trenin Pamukova’da devrilerek 41 vatandaşın ölümü, 89 vatandaşın yaralanması ve sakat kalması olayıdır.

Verdiği emirle trenin hızına dahi karışarak tüm bilimsel verileri görmezden gelen zamanın başbakanı Erdoğan kaza ve ölümlere rağmen hiç bir sorumluluk almamış ve ÖLENLER ÖLDÜĞÜNLE kalmış.  Zamanın Ulaştırma bakanı Bin Ali Yıldırım ,TCDD Genel Müdürü ise Süleyman Karaman ise bırakın istifa etmeyi , daha başka ve yüksek görevlere getirilmişlerdir.  Kaza sonucunda TRENİN HIZLI GİTMESİ EMRİNİ VEREN zamanın başbakanı Erdoğan ne de  TCDD’nin başında olan kişiler ise hiç bir sorumluluk almadı istifa etmediler , soruşturulmadılar. Bilerek yaratılan bu kaza KADER diyerek geçiştirildi. Kabak trenin 2 makinistinin başına patladı onlar ceza aldılar.  

Pamukova kazasına ait olaylar çizelgesi daha sonra oluşan kazaların panoromik görüntüsüdür . Kazanın temel nedeni teknolojiye , bilime ve akıla karşı çıkmak yetkin olmadığı konularda ve alanlarda mantığa aykırı emirler vermek ve  liyakatsiz kişileri iş başına getirmekle bağlantılıdır . 

Ankara’da olan son kazadan sonra Demiryollarının temel güvenliği olan SİNYALİZASYON sistemine gerek olmadığı Ulaştırma Bakanı tarafından söylenmiştir. Aslında bu kaza SİNYALİZASYON SİSTEMİ YAPILMADIĞI için meydana gelmiştir. Uzmanlar tarafından hayretle karşılanan bu söylem kazaların neden olduğunun işareti ve yeni kazaların da yolda olduğunun göstergesidir. 

Ankara’daki tren kazasının sorumlusu 3 gariban memur olarak belirlenmiş ve hapse gönderilmişilerdir . Şimdi aşağıdaki ifadeleri okuyunuz ve Demiryollarındaki güvenliğin kimlere teslim edildiğini görünüz. Sistem işte böyle çalışıyor ,Hepimiz Allah’a emanet yollardayız. Böyle yöneticiler oldukça kaza ve ölümlerin sonu gelmeyecektir. Görevliye iş veriyor fakat eğitimini vermiyorsun .

Hacıyla hocayla ancak bu kadar oluyor . Liyakat yok , bilgi yok , sorumluluk almak yok , istifa erdemi yok . Aslında balık baştan kokuyor ve bu kişileri bu makamlara atayan kişi baş sorumludur . Eğitimsiz makasçı , makası açıp açmadığını dahi hatırlamazken , Ulaştırma bakanı SİNYALİZASYON gerekli değildir derken Eloğlu arı kovanı gibi çalışan raylı sistemde 10 saniyede bir makas açarak trenleri nasıl yönlendiriyor izleyiniz.

Geçmişte demiryollarındaki görevler insan emeği ve dikkati ile yapılırdı . Teknolojinin gelişmesine rağmen , güvenlik sistemlerinin makinistleri uyardığı , gereken önlemler alınmaz ise çarpışmalardan korumak için treni durdurduğu bu zamanlarda ülkemizde tren kazalarının ve can kayıplarının azalması gerekmesine rağmen kazalar ve ölümler artmıştır. Birmington Üniversitesi Raylı Sistemler Risk ve Güvenlik Yönetim bölüm Başkanı Prof. Felix Schmid ülkemizde olan kazalar için şöyle dedi ;

“Sinyalizasyon sistemi, hem hızlı hem de normal hızdaki trenler için kesinlikle gereklidir.Son birkaç yıldır Türkiye’de beklenenden fazla tren kazası olmaktadır”

Bu sözleri Ulaştırma Bakanına ithaf edelim.

Kışlık yazlık saraylara , yüzlerce binlerce lüks kamu aracına , sayısı 14 civarında dünyanın en lüks ve pahalı uçaklarına , sayısı bilinmeyen yüzlerce kamu görevlisi kadrolarına , ağaçları donmasın diye köklerine yapılan kalorifer sistemlerine , yazlık sarayın denizindeki iri kumun nazik ayacıklarına batmasın diye Karadeniz’den Akdeniz’e gemilerle kum taşınmasına ve daha nicelerine para bulan iktidar, toplum güvenliğine ilişkin konulara kaynak ayırmamasını ve halkını hiçe saymasını toplum bilmeli ve unutmamalıdır. Zamanında “Bize zenci muamelesi” yapıldı diyenler haneden saltanatı sürerken topluma köle dayatması yapmaktadırlar.

Anlarım ki atınızı , eşeğinizi sıkı bağlamadınız ve bağını çözerek kaçtı , siz de peşine takıldınız … Gelelim KAÇAN TRENİN  gülümsetecek kovalanma öyküsüne …

Claude MONET’in “St .Lazare İstasyonu”

Kaçan Tren

Alsancak Gar’ı; izlenimci ressam Claude MONET’in “St .Lazare İstasyonu” adlı tablosu ile dolaylı bir bağı vardır. Monet; çatısında, camdan tasarımlanmış ışıklığa sahip olan istasyonun içine hakim olan buharı, bulut yığını gibi geniş ve yoğun olarak kullanmıştır. Bu yönü ile; Alsancak Garı’nın, St. Lazar İstasyonu ile ortak mimari paydası vardır, üslup yönünden.

Henüz; dizel trenlerin bile, seferlerde kullanılmadığı yıllarda, Alsancak Gar’ı ,o dönemde,buharlı lokomotifleri, yük ve yolcu vagonları ve banliyö seferleri ile İzmir’İn önemli iki tren garından biri idi. Halen de öyle.İngiliz şirketi tarafından yapılan, İzmir-Aydın demiryolunun başlangıcıdır.Fransız Şirketi tarafından yapılan Basmane Gar’ı. Manisa ve Eskişehir üzerinden, Ankara’ya bağlanır. Her iki şirketin; farklı inşaa tekniği ile döşediği raylar, Hilal semtinden birbirlerini ( + ) şeklinde keserler…Demiryolcular buraya “Hilal Tekadü” derler.

Yine eski yıllara dönersek, ilde yayınlanan bölge gazetesi büyük bir sürmanşet atıp, olayı okuyucularına haber vermişti: “Tren Kaçtı”. Haberin ayrıntısını okumadan önce, lokomotifin, birileri tarafından kaçırıldığını düşündüm. Haberin ayrıntılarını okuduğumda, işin aslını öğrenmiş olduk.

Yorgun ve emektar lokomotiflerden biri olduğu yerde, makinist olmaksızın, adeta milim milim hareket etmeye başlar. Tabii, kimse bunu fark edemiyordu. Lokomotif, gara giriş makaslarını ustalıkla geçti. Garip olan, lokomotif makinistinin, makasçılara selam vermemesi idi. Bu garip durumu, önce makasçılar farketti. Makinistler selamsız asla geçmezlerdi. Telsiz ya da telefon olmadığı için makasçılar gar ile bir irtibat kuramadılar.

Lokomotif; önce yavaş, sonra tam yol, Aydın yönüne ilerliyordu. Hilal tekadüyü kazasız geçmesi, çok büyük bir şans idi. Tekadüdeki geçiş kontrol merkezi tarihi bir günü yaşıyordu.Memur Alsancak Gar Harekat merkezini aradığında, beyaz dumanlar İzmir’in mavi göğüne yükseliyordu. Bütün 3.Bölge, kaçan tren için seferber olmuşlardı adeta.

Valiliğin yanısıra, Gaziemir’deki askeri hava üssü de kaçan tren ile ilgili bilgilendirildi. Lokomotifin havadan takibi havacılar tarafından üst düzeyde değerlendirildi.

Kemer İstasyonu’nu büyük bir buhar pistonu homurtusu ve sisi içinde geçti. Alsancakta’ki memur telgraf makinası başında Kemer istasyonuna mesaj geçip kendi önlemlerini almasını istiyordu. Endişe ile bekliyorlardı. Bölge’de kimsenin ağzını bıçak açmıyor, müdürlerin emir ve talimatlarının ardı kesilmiyordu. Sinirler çelik gibi gerilmiş, herkes durumun ne olacağını endişe ile bekliyorlardı.

Bütün ömrünü; neredeyse, Anadolu’daki istasyonlarda geçirmiş bir makasçı o gün, 3.Bölge’nin kaderini değiştirdi. Lojman sırası gelmediği için demiryolu hattı boyunda mütevazi bir ev kiralayan makasçı, pencerelerindeki fesleğenleri koklayarak evden çıktı. Kemer yönünden, normal hızının üzerinde bir lokomotifin geldiğini görünce duraksamadan hattın boyuna adeta uçarak atladı.Beyaza boyanmış kare prizma biçimindeki ağaç kütüğünü büyük bir çeviklikle lokomotifin geçeceği rayların üzerine getirerek yolun diğer kıyısına kelepçe ile sabitledi. Saniyeler sonra; lokomotif, büyük bir gürültü ile ağaç kütüğe çarparak salimen durdu. Olduğu yerde öfkeli bir Portekiz boğası gibi burnundan buhar püskürtüyordu. İmdat ekibi ile gelen tecrübeli bir makinist karadayıyı Alsancak yönüne doğru sürmeye başladı.

Lokomotif; tahkikat sonuçlanıncaya kadar kör bir hatta çekilerek geçici olarak hizmet dışı bırakıldı.

Ülkü Sineması’nı geçer geçmez mevcut hemzemin geçitte kaçan tren tecrübeli bir makasçı tarafından durdurulmuştu. 3.Bölgedeki bu olayda yapılan soruşturma sonucunda bir çok personelin görev yerinin zorunlu değişmesine yol açtı.

Treni Alsancak Garı’na getiren makinist paydos sonrası Demiryolu Hastanesinin karşı sokağındaki evine gitmek üzere gardan ayrıldı. Sokak başındaki fırından bir ekmek alarak evinin dış kapısını açtı. Radyoda Çinuçen Tanrıkorur Neva makamındaki bir Türk Sanat Müziği şarkısına udu ile giriş taksimi yapıyordu.

Hasan Çakaloğlu

Kaçan Tren

This entry was posted in HAYATIN İÇİNDEN, Politika ve Gundem, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *