İlk Kez Yayımlanan Özgün Belge ve Bilgilerle Atatürk’ün Bilinmeyen Onuncu Devrimi

İlk Kez Yayımlanan Özgün Belge ve Bilgilerle
Atatürk’ün Bilinmeyen Onuncu Devrimi

Amerikalı General Charles Hitchcock Sherrill, 20 Mayıs 1932 – 8 Nisan 1933 arası yaklaşık bir yıl süreyle Türkiye’de ABD Büyükelçisi olarak görev yaptı. Atatürk’le yaşam öyküsünü yazabilecek düzeyde arkadaş oldu.

Türkiye’den ayrıldıktan bir yıl sonra ABD’de yayımlanan “A Year’s Embassy to Mustafa Kemal” adlı kitabında; ‘reform’lar olarak sözettiği Atatürk Devrimleri’ni de kendince (ı)- Cumhuriyet, (ıı)- Laiklik, (ııı)- Şapka, (ıv)- Uluslararası Takvim, (v)- Hukuk (Medeni Yasa, Ticaret ve Ceza Yasaları) Devrimi, (vı)- Uluslararası Rakamlara Geçiş, (vıı)- Yazı Devrimi, (vııı)- Dil Devrimi (ıx)- Tarih Tezi Devrimi (x)-Uyuşturucu Maddelere Karşı Savaş, (xı)-Komşularla Barış olmak üzere onbir devrim olarak irdelemişti. Sherrill’in irdelediği bu onbir devrimden bir tanesi dışında, diğerleri yerli, yabancı pek çok yazar tarafından ele alınmış, bir çok dilde binlerce yapıtta incelenmişti. Bugüne dek üzerinde hiç denecek denli az durulan, pek az kişinin bildiği, Sherrill’in kitabında Atatürk’ün Onuncu Devrimi olarak nitelediği Uyuşturucu Maddelere Karşı Savaş Devrimi’dir.

Sherrill’in kitabında Atatürk’ün Onuncu Devrimi olarak nitelediği, Uyuşturucu Maddelere Karşı Savaş Devrimi’dir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucuları, son yıllarda soykırımcılık vs. pek çok iftiralara uğratıldı; bunları dergimizde belgelerle çürüttük; ancak karalamaların ardı arkası kesilmiyor. Sherrill’in 1934’te yayımlanan kitabında sözünü ettiği Atatürk’ün Onuncu Devrimi çoktan unutulduğu içindir ki, Atatürk ve İnönü, son yıllarda, eroin, afyon, uyuşturucu ticaretiyle de suçlanmaya başlandı.

Kaliforniya Deniz Kuvvetleri Yüksek Okulu Ulusal Güvenlik Bölümü’nde Asistan Profesör Ryan Gingeras, iki yıl önce Oxford Üniversitesi’nce yayımlanan “Eroin, Örgütlü Suç ve Modern Türkiye’nin Kuruluşu” adlı kitabında;

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluş ve gelişimini örgütlü suç, uyuşturucu, eroine borçlu olduğunu ileri sürüyor: Petrol hesaba katılmadıkça Suudi Arabistan, İran ve Azerbaycan’ın kuruluşu anlaşılamayacağı gibi, eroin hesaba katılmadıkça, kimse modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu anlayamaz, diyor. Türkiye Cumhuriyeti’n uyuşturucu mafyası ve kurucularını mafya babaları gibi gösteren yayınlar, ülkemizde giderek çoğalıyor. Atatürk Dönemi’ne yönelik bu karalamalar internette 208.000 kez aktarılmış; televizyon programları aracılığıyla milyonlarca izleyiciye ulaşmış; sayı her geçen gün artmakta.

Şu sözler böylesi bir TV programından: “İnönü eroin fabrikası kurmuş. Bakıyorlar ki kazanç iyi, ikinciyi, hemen arkasından üçüncü eroin fabrikasını açıyorlar. Şimdi ne diyecek bizi izleyen izleyicilerimiz?! Hâlâ gurur duyacaklar mı geçmişleriyle?! Eroin bile satmışlar!” [1]

Oysa, bu karalamaların tersine, Atatürk, Milletler’i olan Milletler Cemiyeti’ne davetle üye olduğumuz 18.07.1932’den başlayarak, gerek Milletler Cemiyeti tutanaklarında gerekse ABD Kongre tutanaklarında uyuşturucuya karşı savaşın önde gelen uluslar arası önderlerinden biri olarak nitelenmiştir. Mısır’da ve Milletler Cemiyeti’nin uyuşturucu masasında görevli Thomas W. Russell Pasha, 15.07.1932 günü BBC’de yaptığı konuşmada, Türkiye’nin, aydınlanmış önderi Gazi Mustafa Kemal yönetiminde, uyuşturucuya karşı savaşta etkin çaba gösterdiğini uzun uzun anlatmış; Milletler Cemiyeti üyeliğine davet edilmesini olumlamıştır.

25.12.1932 günü Bakanlar Kurulu Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal (Atatürk) Başkanlığında toplanmış; yasadışı uyuşturucu trafiğinin engelleneceği, bu amaçla verilen kararlarla, çıkartılacak yasalarla, haşhaş, afyon ve türevleri üretiminin devlet tekeli altına alınacağı duyurulmuştu. Anadolu Ajansı’nın bu haberi, dünyada ve ABD’de büyük bir ilgiyle karşılanmıştı.

27.12.1932 günlü New York Times gazetesi; Cumhurbaşkanı Kemal’in bu davranışı ve Türkiye’de reformlarını epeyce sert uygulama konusundaki rekoru, onu uyuşturucuya karşı uluslararası savaşın önde gelen liderlerinden biri konumuna getirdi, diyordu.

Birkaç gün sonra, ABD Senatosu’nun 03.01.1933 günlü oturumunda, Senatör James J. Davis: “Bütün dünya ve özellikle Amerika, bugün Türkiye Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal’in uyuşturucu maddeler ticareti üzerine koyduğu yasakla, muhteşem bir yılbaşı armağanı almıştır. Gazi, haşhaş ekimini tıbbi afyon gereksinimlerini karşılayacak sayıda sınırlamaya karar vermiştir. Bu davranış, Türkiye Cumhurbaşkanı’nı uyuşturucu maddelere karşı uluslararası savaşımın seçkin önderlerinden biri konumuna getirmiştir.” diyecekti. [2]

Bir kaç ay sonra, 13 Nisan 1933 günü, Milletler Cemiyeti’nde, Uyuşturucu Maddelerin Üretimini Sınırlayıcı ve Dağıtımını Düzenleyici 1931 Cenevre Sözleşmesi’nin imzalanmasıyla ilgili oylamada, Türkiye dünyayı bir kez daha şaşırtmıştı. Sözleşme’nin onaylanması 27 “hayır”a karşılık 28 “evet” oyuyla (tek oy farkla) kabul edilmiş; sonucu Türkiye’nin kullandığı “evet” oyu belirlemişti. Türkiye “hayır” oyu vermiş olsaydı, afyon ve türevlerini sınırlamak için o güne dek yapılan bütün uluslararası çabalar boşa gitmiş olacaktı. [3]

Türkiye oylamadaki bu tutumuyla bir kez daha uyuşturucuya karşı savaşımın önderleri arasına girmişti. Öyle ki, Milletler Cemiyeti’nin Afyon Danışma Komitesi, 15-31 Mayıs 1933 Toplantı Raporu’nda, Türkiye’ye teşekkür ediyor: “Komitemiz, Türkiye delegesinin de burada bulunmasından yararlanarak, Türkiye’nin 1912, 1925 ve 1931 Sözleşmelerini onaylayıp, haşhaş ekiminin denetimi, ham afyonun dışsatımı, uyuşturucu maddeler üretimi ve hindkeneviri ekiminin yasaklanması konularında aldığı önlemlerden dolayı, bütün komitenin büyük övgülerini açıklar.” diyordu.

Türkiye Cumhuriyeti, 1931 Cenevre Sözleşmesi’ni İngiltere, Fransa, İtalya vs. büyük Avrupa devletlerinin hepsinden önce imzalamıştı. ABD Dışişleri Bakanı Cordell Hull, 9 Temmuz 1934 günü yayımladığı duyuruda: “Türkiye’nin 1931 Cenevre anlaşmasını 3 Nisan 1933 günü onaylaması, bu büyük insani davada Türk işbirliği, dünyanın bütün ülkeler tarafından, bu büyük ulusun uyuşturucu ilaçların kötüye kullanımını önlemek için uluslar arası çaba göstermekte istekli ve kararlı olduğunun kanıtı olarak mutlulukla kaydedildi.” diyordu.

Türkiye’deki büyükelçilik görevi 08.04.1933’te sona eren Charles H. Sherrill, ABD Senatosu’nun 24.03.1934 günlü oturumuna, Türkiye’nin uyuşturucuya karşı savaşımını anlatan bir mektup göndermişti. Tutanağa geçirilen bu mektupta, Atatürk’ün afyon, haşhaş üretimini ilaç yapımı için gerekli miktarla sınırlarken, haşhaş üreticisi köylülerin zarara uğramasını önlemek üzere, onların bundan sonra haşhaş yerine şeker sanayi için şeker pancarı yetiştirmesine karar verdiğini belirten Sherrill, Türkiye Cumhurbaşkanı’nın uyuşturucu maddelere karşı uluslararası savaşın seçkin önderlerinden biri olduğunu bir kez daha yineliyordu. [4]

Sherrill 1934’te ABD’de İngilizce olarak yayımlanan Gazi Mustafa Kemal Nezdinde Bir Yıl Elçilik (A Year’s Embassy to Mustafa Kemal) [5] adlı kitabında; Türkiye’nin Atatürk yönetiminde, uyuşturucuya karşı verilen uluslararası savaşta hangi girişimlerle nasıl önderlik konumuna yükseldiğini ayrıntılarıyla anlatacaktı.

Nitekim, Senatör Joseph Taylor Robinson da ABD Senatosu’nun 22.03.1935 günlü oturumunda yaptığı konuşmada: “Senatörler ayırdındadır ki, insanlığın yasadışı uyuşturucu trafiğine karşı dünya çapında savaşımında, önderliği Cumhurbaşkanı Kemal’in kılavuzluğunda Türkiye Cumhuriyeti almıştır.” [6] diyecekti

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu önderleri, uyuşturucuya karşı savaşın dünya çapında önderi oldular. Bütün dünya bunu Sherrill’in adlandırmasıyla Atatürk’ün Onuncu Devrimi olarak selamladı.

Belgeli, kanıtlı, somut gerçek bu iken; doksan yıl sonra, onları uyuşturucu mafyası, mafya babası gibi gösterenlere son sözümüz:

Edep Ya Hu!.

[1]  Gösterimden kaldırılmış
[2]  ABD Kongre Tutanakları, 72. Kongre, 2. Oturum.
[3]  Bkz: Charles H Sherrill, “Gazi Mustafa Kemal Hz. Nezdinde Bir Yıl Elçilik”, 1934.
[4]  ABD Kongre Tutanakları, 73. Kongre, 2. Oturum.
[5]  Charles H. Sherrill’in Türkiye Büyükelçiliği görevi 20 Mayıs 1932 günü başlamış; 8 Nisan 1933’de sona ermiştir.
[6]  ABD Kongre Tutanakları, 74. Kongre, 1. Oturum.

Cengiz ÖZAKINCI, “Bütün Dünya”, Haziran 2016
cengizozakinci@butundunya.com.tr
PDF

This entry was posted in ATATURK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *