NOBEL ÖDÜLLERİ , GELİŞMİŞLİK VE EĞİTİM

Naci Kaptan / 10 Ekim 2018

EĞİTİM VE NOBEL ÖDÜLLERİ

Stockholm’de Alfred Nobel tarafından 1895 yılında kurulan derneğin, insanlığa hizmet edenleri ödüllendirmek amacıyla verdiği Nobel Ödülleri, 1901 yılından beri dağıtılıyor. Fizik, Kimya, Edebiyat, Barış, Fizyoloji ve Tıp alanlarında olağanüstü başarı gösteren kişi ya da kurumları onurlandırmak üzere verilen ödüller yalnızca ödülü alanlar için değil, ödülü alan isimlerin ülkeleri için de büyük önem taşıyor. Her yıl bilim, edebiyat ve barış alanında dünyada öne çıkan kişilere verilen Nobel Ödülü yalnız onur kazandırmıyor , NOBEL’i kazananlara para ödülü de veriliyor 2017 yılında verilecek olan ödül toplamına yüzde 12.5 oranında zam yapıldı. Buna göre, Nobel Ödülü’nün miktarı 8 milyon İsveç kronundan 9 milyon krona (1.12 milyon dolar) yükseltildi.

Nobel Ödülleri, şimdiye dek 579 kez, toplamda 911 kişi ve kuruluşa verildi. Birden fazla kez Nobel Ödülü alanlar hesap edildiğinde toplam 881 farklı kişi ve 23 farklı kuruluşun bu ödülü almaya hak kazandığı belirtiliyor.

Nobel ödüllerinin verilmesinde erkekler egemen .Fizik ödülü kazanan 204 kişinin sadece 2’si kadın. Kimyada 175 kişinin 4’ü, tıpta 214 kişinin 12’si kadın. Ayrıca ödüle layık görülenlerin çoğu Avrupa kökenli.

ÖDÜLLERİ EN ÇOK HANGİ ÜLKELERİN VATANDAŞLARI ALIYOR

PEW Reseaarch Center’in 2015 araştırmasına göre Dünyada 1.8 milyar Müslüman yaşarken, bu kalabalık Müslüman nüfustan ancak 5 kişi Nobel Bilim ve 9’u da Nobel barış ödülü alabilmiş. Müslümanların yaklaşık %1’i kadar 16.5 milyon nüfusa sahip olan Musevilerin Nobel Bilim Ödülü alan 106 bilim adamını nasıl yetiştirebildikleri araştırmalıdır.

EĞİTİM

Bunun yanıtı genişletilmiş çağdaş ve sorgulayıcı eğitimdir.(teslimiyetçi din eğitimi değil), araştırıcı eğitimdir (ezberci değil), yaratıcı; bilgi üretmeye / bulmaya dönük eğitimdir.

İslam dünyasının büyük bölümünde ise çocuğun çağdaş ,bilime ve araştırmaya yönelik ve zihinsel gelişimine yararı olmayan, büyük ölçüde din eksenli, sorgusuz, ezberci, dayatmacı bir eğitim sistemi vardır. Özellikle ülkemizde AKP iktidarının eğitimle sürekli oynayarak ve eğitimi yönlendirenlerin de ilahiyat eğitimi alanlar veya çağdaş bilimsel eğitim yerine dogmatik , bilimselliği red eden eğitim sistemini tercih eden aydınlanma karşıtları olması ve yetkin görevlere atanması nedeniyle çağdaş ve bilimsel eğitimden uzaklaşılmış . Eğitim sisteminde DİN temasına büyük ağırlık verilmiştir. Okulların büyük çoğunluğu İmam-Hatip meslek okullarına çevrilmiş olup çocukların bu okullara gitmeleri dayatılmaktadır.

Eğitimin BİLİM ,YARATICILIK , TEKNOLOJİK GELİŞME ve BİLİMSEL ÖDÜLLERİN kazanılmasıyla ilintisini Pakistanlı siyasal bilimci Dr. Faruk Saleem, 2010’da “The News International” gazetesinde yayımlanmış olan çok önemli bir makalesi üzerinden tanımlamak gerçekçi olacaktır ;

“Neden Yahudiler bu kadar güçlü,
Müslümanlar bu kadar güçsüz?”

Dr. Faruk Saleem / January 8, 2010

“Dünyada nüfus bakımından azınlıkta olan Yahudiler Dünyayı yönetiyor. Dünyada yalnızca 14 milyon Yahudi / Musevi var.Peki, kaç Müslüman var: 1,4 milyar Müslüman. (2010 verileri) Yani dünyada 1 Musevi’ye karşın 100 Müslüman var…İyi ama Yahudiler Müslümanlardan niçin 100 kat daha güçlü ve daha zengin ve daha eğitimli ve daha mucitler?

Tüm zamanların en etkin bilim adamı Albert Einstein bir Yahudiydi.
Psikanalizin babası Sigmund Freud bir Yahudiydi. Karl Marks Yahudiydi.

Tüm insanlığa zenginlik ve sağlık katmış Yahudilere bakalım:

* Benjamin Rubin insanlığa aşı iğnesini armağan etti.
* Jonas Salk ilk çocuk felci aşısını geliştirdi.
* Gertrude Elion lösemiye karşı ilaç buldu.
* Baruch Blumberg Hepatit-B aşısını geliştirdi.
* Paul Ehrlich frengiye karşı tedaviyi buldu.
* Elie Metchnikoff bulaşıcı hastalıklarla ilgili buluşuyla Nobel ödülü kazandı.
* Gregory Pincus ilk doğum kontrol hapını geliştirdi.
* Bernard Katz nöromasküler iletişim (kaslarla sinir sistemi arası iletişim) alanında Nobel ödülü kazandı.
* Andrew Schally endokrinoloji (metabolik sistem rahatsızlıkları, diyabet, hipertiroid) tedavilerinde kullanılan yöntemi geliştirdi.
* Aaaron Beck Cognitive Terapi’yi (akli bozuklukları, depresyon ve fobi tedavilerinde kullanılan psikoterapi yöntemini) geliştirdi.
* Gerald Wald insan gözü hakkındaki bilgilerimizi geliştirerek Nobel ödülü kazandı.
* Stanley Cohen embriyoloji (embriyon ve gelişimi çalışmaları) dalında Nobel aldı.
* Willem Kolff böbrek diyaliz makinesini yaptı.
* Peter Schultz optik lif kabloyu, Charles Adler trafik ışıklarını,
* Benno Strauss paslanmaz çeliği,
* Isador Kisse sesli filmleri,
* Emile Berliner telefon mikrofonunu,
* Charles Ginsburg ilk bantlı video kayıt makinesini geliştirdi.
* Stanley Mezor ilk mikro-işlem çipini icat etti.
* Leo Szilard ilk nükleer zincirleme reaktörünü geliştirdi.

Peki, ama; son 100 yıl içinde Yahudiler sadece bilimsel alanda 180 Nobel ödülü kazanırken, 1.4 milyar Müslüman (Barış nobelleri dışında) neden yalnızca 3 Nobel kazandı. Yahudiler niçin bu kadar yaratıcı ve neden bu kadar güçlüler?

Yahudi inancına bağlı ve küresel çapta büyüyüp tanınmış şu yatırımcılara/işadamlarına ve markalarına bakalım:

Ralph Lauren (Polo) – Levi Strauss (Levi’s Jeans) – Howard Schultz (Starbuck’s) -Sergei Brin (Google) – Michael Dell (Dell Bilgisayarları) – Larry Ellison (Oracle) -Donna Karan (DKNY) Irv Robbins (Baskins & Robbins) – Bill Rosenberg (Dunkin Dougnuts) -Richard Levin (Yale Üniversitesi’nin kurucu başkanı)

Yahudi inancına bağlı ve küresel çapta
büyüyüp tanınmış şu sanatçılara bakalım:

Michael Douglas- Dustin Hoffman – Harrison Ford – Woody Allen – Tony Curtis –
Charles Bronson – Sandra Bullock – Billy Crystal Paul Newman – Peter Sellers-
George Burns Goldie Hawn – Cary Grant – William Shatner – Jerry Lewis – Peter Falk

Yönetmenler ve yapımcılar arasındaki Yahudiler:

Steven Spielberg – Mel Brooks – Oliver Stone – Aaaron Spelling (Beverly Hills 90210) – Neil Simon (The Odd Couple)- Andrew Vaina (Rambo 1 /2 / 3) – Michael Mann (Starzky and Hutch)- Milos Forman (One Flew Over The Cuckoo’s Nest, Amadeus)- Douglas Fairbanks (TheThief of Baghdat) – Ivan Reitman Ghostbusters) Kohen Kardeşler – William Wyler – William James Sidis,

Sorun kendinize: 250’lik IQ derecesiyle dünyaya gelmiş en parlak insan hangi dine mensuptur?

Sorun kendinize: Neden Yahudiler bu kadar güçlüdür?

Cevabı şudur: Her çocuğa ve her gence kaliteli eğitim verirler…Bu eğitim türü sorgulayıcı (teslimiyetçi değil), araştırıcı (ezberci değil) ve yaratıcıdır (bilgi üretmek/bulmak içindir)

Soru: Neden Müslümanlar bu kadar güçsüzdür?

Cevap:Yanlış eğitim verdikleri ve gelişime yararı olmayan birer eğitim sistemi uyguladıkları için (Büyük oranda Din Eksenli, Sorgusuz, Araştırmasız, Ezberci ve Dayatmacı eğitim…).

Oysa Gezegenimizde yaklaşık 1.476.233.470 Müslüman yaşamaktadır. Yani, toplam dünya nüfusu içinde her 5 kişiden biri Müslümandır.Her bir Hindu’ya 2 Müslüman düşmektedir, her bir Budist’e karşılık 2 Müslüman vardır ve her bir Yahudi’ye karşılık 100 Müslüman bulunmaktadır.

Müslümanlar bu kadar kalabalıklar ama neden güçsüzler?

Nedeni eğitim(sizlik)dir!!!

İslam Konferansı Örgütü’nün (OIC) 57 üyesi vardır ve ülkelerin tümünde sadece 500 adet üniversite bulunmaktadır. Yani üniversite başına 3 milyon Müslüman düşmektedir. Başka bir deyişle 3 milyon kişi için bir üniversite yapılmıştır (Bunların kalitesi de başka bir sorundur!)

Fakat sadece ABD’de 5 bin 758 adet üniversite vardır.

Shanghai Jiao Tong Üniversitesi tarafından 2004 yılında hazırlanan “Dünya Üniversitelerinin Akademik Deger Listesi”ne Müslüman çoğunluğa sahip ülkelerin hiç birinden ilk 500’e giren tek bir üniversite yoktu.

Neden?.. Yanıt: Kalitesiz ve ezberci eğitim

OKUMA YAZMA ORANLARI DA ÇOK DÜŞÜK!

UNDP tarafından toplanan verilere göre Hıristiyan dünyasında okuma-yazma bilenlerin oranı % 89’dur. Bunların %98’i ise en az ilkokul mezundur ve 100 kişiden 40’ı üniversite mezunudur. 15 Hıristiyan çoğunluğa sahip ülkedeki okuma-yazma oran ise %100’dür, yani bu 15 ülkede okuma-yazması olmayan tek kişiye rastlamak olası değildir!.

Müslüman ülkelerde durum bunun zıddıdır: 100 kişiden sadece 40’ı okuma-yazma bilir ve herkesin okuryazar olduğu bir tek Müslüman ülke bulunmamaktadır! Bunların %50’si ilkokul mezundur ve sadece %2’si üniversiteyi bitirmiştir.

BİLİM İNSANLARININ ORANLARI DA ÇOK DÜŞÜK!

ABD’de toplam bilim insanı sayısı 4.000, Japonya’da 5.000’dir. 57 Müslüman çoğunluğa sahip ülkelerdeki toplam bilim adamı sayısı ise sadece 230 kişidir. (Akademisyenlerin hepsi bilim insanı değildir. Bilim insanı demek, pozitif bilimlerle aktif olarak uğraşan kişi demektir.) Ve her 1 milyon Müslüman kişiye sadece 1 bilim insanı düşmektedir.

Teknisyenler bakımından Müslüman çoğunluklu Arap ülkelerdeki durum daha da kötüdür: Her 1 milyon Müslüman Arap nüfus içinde 50 teknisyen bulunmaktadır. Hıristiyan dünyasında ise her bir milyon kişi içinde 1000 teknisyen bulunmaktadır.

NEDEN?..

Yanıt: Kalitesiz-ezberci eğitim ve ARGE’ye (araştırma geliştirmeye) yeterli kaynak ayrılmaması…Çünkü Müslümanlar gayri safi milli gelirin yalnızca % 0,2’sini araştırma-geliştirme bütçesi olarak ayırıyor. Buna karşın Hıristiyan dünyası araştırma-geliştirmeye % 5 oranında, yani 25 kat daha fazla fon ayırmaktadır.

SONUÇ:

İslam dünyası yeni bilgi üretebilecek kapasiteden yoksundur. Ayrıca dünyanın ürettiği bilgiyi kendi halklarına öğretmekte de başarısızdır. Bunun kanıtı ise ileri teknoloji ihracat rakamlarında saklıdır:

Pakistan’ın ileri teknoloji ihracatının toplam ihracatın içindeki oran %1’dir. Suudi Arabistan, Kuveyt, Fas ve Cezayir’in ise % 0,3’tür. Hristiyan Singapur’da bu oran % 58′dir.

Gelecek Bilgi temelli toplumların olacaktır

Ilginçtir, Müslüman 57 ülkenin gayri safi milli hâsılalarının toplamı 2 trilyon doların altındadır. Buna karşın 310 milyonluk ABD tek başına 12 trilyon dolar değerinde mal ve hizmet üretmekte; Çin 8 trilyon dolar,

Japonya 3,8 trilyon dolar ve Almanya 2,4 trilyon dolarlık üretim yapmaktadır. (Satın alma gücü eşitlenerek hesaplama yapılmıştır.)

Mal ve hizmet üretimi

İspanya’da 1 trilyon doların üzerindedir. Katolik Polonya 489 milyar dolarlık mal ve hizmet üretimi gerçekleşmektedir. Budist Tayland 545 milyar dolar değerinde mal ve hizmet üretimi yapmaktadır. İşin daha acıklı tarafı ise şudur: İslam Dünyasının gayri safi milli hâsılasının tüm dünya gayri safi milli hâsılası içindeki oranı hızla azalmaktadır.

O halde Müslümanlar neden bu kadar güçsüzdür?

Cevap: Eğitim Yoksunluğu. Tam anlamıyla söylersek; kaliteli ve çağdaş eğitim yoksunluğu. Çok kesin biçimde söylersek; akılcı olmayan, ezberci, teslimiyetçi, din eksenli ve çağdışı eğitim…

Dr. Faruk Saleem – İslamabat, Pakistan

https://themuslimtimes.info/2012/01/26/why-are-jews-so-powerful-and-muslims-so-powerless/

Makalenin ingilizcesi ; Why are Jews so powerful and Muslims so powerless?
by Dr. Farrukh Saleem / January 8, 2010 – Farrukh Saleem – is an Islamabad-based Pakistani political scientist, economist, financial analyst, journalist and a television personality

***

TÜRKİYE’NİN EĞİTİM DURUMU VE GERİ KALMIŞLIK

34’ü OECD üyesi ülkeler olmak üzere toplam 70 ülkeden 540 bin öğrencinin katılımı ile yapılan PISA testinde eğitim sıralamasına neden düşüş yaşadığı eğitim sistemindeki kötüye doğru evrilmeden kolayca anlaşılmaktadır. PISA Direktörü Andreas Schleicher Türk eğitim sistemi için “Öğrettikleriniz artık gereksiz” ifadesini kullanmış, ezberde iyi olduğumuzu fakat yaratıcılıkta kötü olduğumuzu vurgulamıştır.

Türk eğitim sisteminin kalitesi World Economic Forum 2017 verilerine göre dünyada 138 ülke arasında 104. sırada. Türkiye sıralamada birçok gelişmemiş Afrika ülkesinin de gerisine düştü. Madagaskar 101 ve Etiyopya ise 103’üncü sırada Türkiye’nin önüne geçmeyi başardı. (WEF) 2018 yılı verilerine göre ise Türkiye’deki eğitim sistemi yine sınıfta kaldı. WEF’in 137 ülkenin eğitim sistemini puanlandığı, “Eğitim Kalitesi 2018” raporunda ise 101.sırada yer alabildi. Katar, Malezya, Endonezya, İran ve Pakistan gibi ülkeler Türkiye’nin önünde sıralandı.

Ayrıca internette “QS World University Ranking” başlığında arama yaptığınızda “Turkey” diye arama yaptığınızda sonuç alamayacaksınız.

İngiltere merkezli yükseköğretim derecelendirme kuruluşu QS, ‘Dünya Üniversiteleri Sıralaması 2019’u yayınladı.

Geçen yıllardaki gibi hiçbir Türk üniversitesi ilk 400’e giremedi.Önceki yıllarda Türkiye’den en iyi dereceye sahip Bilkent geçen yıl yer aldığı 421-430 sıra bandından, 456’ncılığa geriledi. Koç ise 448’incilikle Bilkent’i bu yıl geride bıraktı. Sabancı 501-510; ODTÜ 551-560; Boğaziçi 571-580 ve İTÜ 651-700 sıra bandında kendisine yer buldu. Hacettepe, Gazi, Ankara ve İstanbul üniversiteleri 801-1000 sıra bandında.

NOBEL ÖDÜLLERİ VE PROF.DR.AZİZ SANCAR’IN KONUŞMASI

Nobel Ödüllü Prof. Dr. Aziz Sancar, Mayıs 2016’da Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Kampüsü Kongre Kültür Merkezinde düzenlenen ‘Dahiler Dahildir’ programında gençlere yaptığı konuşmasında, bilim yapmanın ve bilim kültürünün geliştirilmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları anlattı:

“Bu Amerika’da birçok seminerin konusu olmuştur. Museviler dünya nüfusunun yüzde 0,2’sini teşkil ediyor ama bilim Nobellerinin yüzde 20’sini aldılar. Onlar bütün insanlardan daha üstün zekâlı mı? Yok değiller. Onların kültüründe eğitime, bilime önem veriliyor. Bu asırlarca öyle gelmiştir. Bunu Türkiye’de geliştirmek lazım.”

***

2011 yılında fizik, kimya ve tıp alanlarında verilen ödüllerin tamamını Yahudi kökenli bilim adamları almaları şaşırtıcı derecede ilginç. Üç pozitif bilim dalında böylesi bir başarı belki de ilk kez gerçekleşiyor. Dünya nüfusunun ancak binde 2’sine sahip bir etnik grubun BİLİM/SANAT dallarında başarı grafiğinin bu kadar yüksek olmasını nasıl açıklanabilir ?

Nobel ödüllerinin 117 yıllık tarihinde NOBEL
alabilen Müslüman sayısı, sadece 14 KİŞİ.

14 kişinin 9’u zaten Barış Ödülü almış ki, Barış Ödülü’nü almak için diğer Nobel ödüllerinde aranan kriterlere sahip olunması gerekmediğini hepimiz biliyoruz. Zaten diğer Nobel ödülleri İsveç’te verilirken, sadece Barış Ödülü Norveç’te veriliyor.Müslüman ülkelerin aldığı geri kalan 5 Nobel’in 2’si edebiyat, 3’ü bilim dalında.

TÜRK’lerin ALDIĞI NOBEL ÖDÜLLERİ

2006’da yazar Orhan Pamuk ile Türkiye Müslüman dünyanın 2. Edebiyat Ödülü’nden birini aldı. Orhan Pamuk’un NOBEL edebiyat ödülü alması ,Ermeni tezlerini desteklediği açıklamasından sonra geldiği için Türkiye’de gereken ilgiyi görmedi. Bu ödül siyasi olarak algılandı.

İsveç Akademisi, ‘2006 Nobel Edebiyat Ödülü’nün, kentinin melankolik ruhunun izlerini sürerken kültürlerin birbirleriyle çatışması ve örülmesi için yeni simgeler bulan Orhan Pamuk’a verildiğini’ açıkladı. Açıklamada, Pamuk’un ‘roman sanatında, kimliklerle ve çift kişiliklilik motifleriyle oynamasıyla ün kazandığı’, ‘büyürken geleneksel Osmanlı tarzı aile yaşamından Batı yaşam tarzına geçişi yaşadığını’ söylediği ifade edildi.Orhan Pamuk, 1.4 milyon dolar para ödülü ile altın madalya aldı. Nobel Edebiyat Ödülü’nü veren İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi Sekreteri Horace Engdahl, Engdahl, “elbette ödül bazı siyasi dalgalanmalara yol açabilir, ama biz bununla ilgilenmiyoruz kendi ülkesinde tartışmalı bir kişilik, ama neredeyse ödülümüzü alanların hepsi böyle” dedi.

2015’de Prof.Dr. Aziz Sancar ile Bilim dalında Ülkemiz Nobel Ödülü’nü ikinci kez aldı. Prof.Dr. Aziz Sancar ; Hücrelerin hasar gören DNA’ları nasıl onardığını analiz eden araştırmaları sonucunda 2015 yılında Nobel Kimya Ödülü’nü aldı.Çalıştığı kanser konusu ile ilgili Prof. Dr. Aziz Sancar farklı ödüller almıştır. 2001 yılında Amerika Kimya Cemiyeti tarafından verilen North Carolina Distinguished Chemist Award ( Kuzey Carolina Seçkin Kimyager Ödülü) ne layık görülmüş, 2005 yılında ise bilim dünyasının en önemli üyelikleri arasında bulunan “ABD Ulusal Bilim Akademisi” ne seçilen ilk ABD’li Türk olmuştur. Türkiye Bilimler Akademisi’ne asil üye olarak seçilen Sancar, Nobel Ödülü alan ikinci Türk olmuştur. Aziz Sancar bu ödülü DNA’nın onarılması alanında yaptığı katkılardan dolayı almıştır. Prof. Dr. Aziz Sancar’ın 33 kitabı ve 415 makalesi vardır.

MÜSLÜMAN BİLİM ADAMLARININ ALDIĞI NOBEL ÖDÜLLERİ

1988 Mısırlı Necib Mahfuz’a EDEBİYAT NOBEL ödülü Mısır’da Enver Sedat’ın İsrail’le barış girişimlerine destek verdiği için verildi. Necip Mahfuz’un kitapları Arap ülkelerinde yasaklanmıştı.

1979 – Pakistanlı Abdus Salam, elektromanyetik etkileşimle elementel parçacıkların zayıf etkileşimini kapsayan kuramı birlikte geliştirdikleri 2 Batılı bilim adamı Steven Weinberg ve Sheldon Lee Glashow ile 1979 Nobel Fizik Ödülü’nü paylaşmış. Pakistan listesine kayıtlı 1926 Lahor doğumlu ve 1979 fizik ödülü sahibi Abdus Salam ise 1964’den beri İtalya’da Uluslararası Kuramsal Fizik Merkezi yöneticisi. 1952’de doktora için Avrupa’ya (Cambridge-İngiltere) gitmiş ve orada kalmış.

1999 – Mısırlı Ahmed Zewai .Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’nde Fizik ve Kimya profesörü olan Mısırlı Ahmed Zewail femtokimya üzerine çalışmaları nedeniyle Nobel Kimya Ödülü’nü kazanmış.1999’da kimya ödülünü alan üç bilim insanından biri olan Mısır doğumlu Ahmed Zewail ABD vatandaşı,

NOBEL Barış Ödüllü Müslümanlar

* 1978 Nobel Barış Ödülü, Camp David anlaşmasını imzaladığı için Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat’a İsrail Başbakanı Menahem Begin’le birlikte verildi.

* 1994 Nobel Barış Ödülü, Oslo’da yapılan müzakerelerden ötürü Filistin lideri Yaser Arafat’a İsrailli liderler İzak Rabin ve Şimon Peres ile birlikte verildi.

* 2003 Nobel Barış Ödülü, kadın ve çocuk hakları alanındaki çalışmaları nedeniyle İran’lı kadın Şirin Ebadi’ye verildi.

* 2005 Nobel Barış Ödülü, nükleer enerjinin askeri amaçlar için kullanımını engellemeye yönelik çabalarından ötürü Mısırlı Muhammed el Baradey’e verildi.

* 2006 Nobel Barış Ödülü, kadın yoksulluğuna karşı geliştirdiği mikrokredi kavramı nedeniyle Bangladeşli ekonomi profesörü Muhammed Yunus’a verildi.

* 2011 Nobel Barış Ödülü 2 önemli kadın ve insan hakları savunucusuyla birlikte Yemenli Tawakel Karman’a…

* 2014 Nobel Barış Ödülü : Malala Yusufzay (Pakistan), Kailash Satyarthi (Hindistan).

* 2015 Nobel Barış Ödülü, iç savaşı önleyici bir aktör olması nedeniyle Tunus Ulusal Diyalog Dörtlüsüne verildi.

* 2018 Nobel Barış Ödülü Ezidi kürt aktivist Nadia Murad, Ağustos 2014’te Sincar’daki köyleri Kocho IŞİD tarafından saldırıya uğradığında bir başka Ezidi kadınla birlikte kaçırılmıştı. Kız kardeşleriyle birlikte alıkonulurken, annesini ve altı erkek kardeşini de kaybetmişti. Kongo’da cinsel şiddete maruz kalanlara yardım eden hekim Denis Mukwege’le birlikte 2018 Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü.

BİLİM BARIŞ SANAT ALANLARINDA İLERLEMEK VEYA GERİ KALMAK

Ülkeyi yönetenlerin , eğitimcilerin , sessiz kalan akademisyenlerin , aydınların DEĞERLENDİRME yaparak GÜNAH ÇIKARTACAKLARI zamandır. Var olan EĞİTİM(sizlik) sistemi içinde . Dini doğmatik dayatmalarla , akıl ,bilim , araştırma , düşünme yeteneğini körelten , Türkiye’yi çağdaş bilim dünyasından ve teknolojik gelişmelerden kopartan eğitim sistemi gecikmeden AKIL ve BİLİM yoluna dönüştürülmelidir.

Naci Kaptan / 10 Ekim 2018

Bu  makale, http://www.turkishlibrary.us/ sitesiyle ortak bir  yayındır. 10 Ekim 2018 tarihinde yayınlanmıştır.

This entry was posted in Bilim ve Teknoloji, CUMHURİYET - DEMOKRASİ - ÇAĞDAŞLIK, EĞİTİM. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *