AKP’nin ileri demokrasisi üzerine bir yazı *** Sizi seviyorum çocuklar…‏

AKP’nin ileri demokrasisi üzerine bir yazı
 
Sizi seviyorum çocuklar…
 
 
 
Dün Ankara’dan, Eskişehir’den İstanbul’a gelmeye çalışırken “Çevik Kuvvet” tarafından çevrilip, biber gazlı saldırıya uğrayan…
 
Yandaşlarının türban özgürlüğü için canlarını vermeye hazır olanların verdiği emirle, “seyahat özgürlükleri” bile engellenen…
 
Kabataş’tan Beşiktaş’a yürümek isterken dövülen, yerlerde sürüklenen, gözaltına alınan çocuklar; seviyorum sizi…
 
***
 
Hırçınsınız; tıpkı unutmaya başladığım gençliğim gibi!
Delifişeksiniz ki; tutabilene aşk olsun!
Deniz kadar kararlı…
Sinan Cemgil gibi gururlu…
Şehit Mehmetçik kadar masumsunuz…
Ve hepiniz, onların öldürüldüğü yaştasınız…
 
***
 
Yurtseversiniz; gönülden…
Kıpır kıpır, yaratıcı ve gözü karasınız…
İsyanınız, bitmeyen isyanıma… Öfkeniz, dinmeyen öfkeme ne kadar benziyor; ah bir bilseniz!
 
Gözlerinizde işkencelere alınan, cezaevlerine tıkılan ama yılmayan gençlik arkadaşlarımın bakışı…
 
Dudaklarınızda, “Ben yok, biz varız” haykırışı…
Ve…
 
“Ballı incirleri hep beraber yiyebilmek / Yarin yanağından gayrı, her şeyde hep beraber diyebilmek” anlayışı…
 
***
 
Koruma ordularıyla gezen birileri, Dolmabahçe açıklarına yanaşan 6. Filo askerlerinin bir avuç kor yürekli gençten korktuğu gibi korkuyor sizden…
 
Siz biraz daha ileriye, Beşiktaş’a gidiyorsunuz fark olarak…
 
Padişahın sarayını kendilerine mesken tutanların uykularını kaçırıyor; üçer kuruşluk harçlıkla aldığınız yumurtalar…
Geceleri rüyalarında “uçuşan yumurtalar” görüyor, bilmem ne başkanları!
 
Sizin korkunuz yüzünden boş gidip, boş geliyor zırhlı makam arabaları!
 
Düşünebiliyor musunuz; atacağınız yumurtaların zırhı delmesinden…
 
Delip, kafalarına gelmesinden korkuyorlar…
Oysa kan dökmüyor ve şiddetten nefret ediyorsunuz hepiniz; bilmiyorlar!
 
Karşılıksız koyuyorsunuz yüreklerinizi memleketin orta yerine; görmüyorlar!
 
***
 
Pahalı üniversitelerin paralı çocukları gibi, “ABD’de master, bir de Çinli sevgili, sonra parlak kariyer ve birkaç pasaport” hesabı yapmıyorsunuz…
Cebinizde ay yıldızlı kimlik, elinizde pankart, yürüyorsunuz sadece…
 
Gericiliğe, bölücülüğe direniyorsunuz, aslanlar gibi…
Bu yüzden okulunuzdan atılıyorsunuz; yetmiyor, hapsinize hüküm veriyor koca koca hakimler!
 
Yılmıyorsunuz; vız gelip tırıs gidiyor hakkınızda kırılan kalemler…
 
“15 ay değil, 15 yıl ceza alsam ben vazgeçmem bu işten” diye türkü söylüyorsunuz…
 
Bu tavrınızla zalimleri ve dönekleri öfkeden kudurtuyorsunuz…
 
Kuvvacılar gibi, göğsünüze dayanan süngülere sokuyorsunuz yüreğinizi…
 
Zorbanın silahından değil, bir tek garibin ‘ah’ını almaktan korkuyorsunuz!
 
Ah; ne kadar bize benziyorsunuz çocuklar…
Ah; ne kadar biz kokuyorsunuz!
 
***
 
Sizi seviyorum; yozlaştırma bombardımanından kendinizi kurtarabildiğiniz için…
 
Sizi seviyorum; emeğin en yüce değer olduğunu haykırabildiğiniz için…
 
Sizi gerçek sosyal, laik ve demokrat bir hukuk cumhuriyetinden yana olduğunuz…
 
Sizi insanları sevdiğiniz…
Bu ülkenin derdini dert edindiğiniz için seviyorum…
 
***
 
Siz, “Türkiye”siniz çocuklar…
Siz, “Gençlik”siniz…
 
Siz İsmet, siz Fevzi, siz Kâzım, siz Halide, siz Deniz…
Siz Mustafa Kemalsiniz!
 
Siz, bu umutsuz halkın, henüz farkında bile olmadığı umudu… Bizim onurlu mazimizsiniz…
 
Sizi seviyorum kardeşlerim, oğullarım, kızlarım…
Ne iyi ettiniz de geldiniz…
 
***
 
Sahi… Bunca yıldır neredeydiniz?
This entry was posted in Gundem, Yazarlar. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *