RANT – RANT – RANT *** Botanik bahçesi de neymiş !!! * İstanbul Üniversitesi gibi köklü bir kurumun Rektörü bunu yaparsa !!! * Heilbronn’un botanik bahçesi 1933’te Atatürk’ün davetiyle Türkiye’ye gelen Alfred Heilbronn’un kurduğu İstanbul Üniversitesi Botanik Bahçesi, İstanbul Müftülüğü’ne tahsis edilmek için tahliye ediliyor. 400’e yakın farklı ağaç türü ile 5 bin bitki türü yok olacak.

Dünyanın en geri kalmış ülkesinde dahi 83 yıllık büyük emeklerle oluşturulmuş bir DOĞA MÜZESİ , bir kültür varlığı , içinde yaklaşık 5 bin bitki türü barındıran bir botanik bahçesi başka bir amaçla , içine dini binalar ve dahi rant sağlayacak yapıların yapılması için varlığı yok edilmez , devredilmez , koruma altına alınır . 

AKP İKTİDARININ ve AKP’nin devlet başkanı Erdoğan’ın kültür , eğitim , çağdaşlık , bilim adına Türkiye’yi getirdiği nokta budur . 

Naci Kaptan – 29.07.2019 

01.08.2017
Odatv.com

Atatürk’ün mirası ;
tarihi bahçe de imamlara verildi

Uluslararası Botanik Bahçeleri’ne kayıtlı iki bahçeden biri olan ve 3 bini aşkın canlı bitki türüne ev sahipliği yapan İstanbul Üniversitesi Alfred Heilbronn Botanik Bahçesi, İstanbul Müftülüğü’ne devredildi.

Uluslararası Botanik Bahçeleri’ne kayıtlı iki bahçeden biri olan ve 3 bini aşkın canlı bitki türüne ev sahipliği yapan İstanbul Üniversitesi Alfred Heilbronn Botanik Bahçesi, İstanbul Müftülüğü’ne devredildi. 1933 yılında üniversite reformu gerçekleştiğinde bizzat Mustafa Kemal Atatürk’ün daveti üzerine Türkiye’ye gelen Prof. Dr. Alfred Heilbronn ve Prof. Dr. Leo Brauner tarafından 1935’te kurulan İstanbul Üniversitesi Botanik Bahçesi, Osmanlı döneminde bu alanda Şeyhülislamlık bulunduğu gerekçesiyle Müftülüğe devredildi.

‘DİYANET’E TAHSİSİ UYGUN GÖRÜLMÜŞTÜR’

BirGün’den Uğur Şahin’in haberine göre; Fatih Belediyesi’nin CHP’li Meclis Üyesi Fazıl Uğur Soylu, konuya dair Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BİMER) bir dilekçe yazdı. CHP’li Soylu’ya Topkapı Emlak Müdürlüğü’nden gelen yanıtta, şu ifadelere yer verildi:

“Bakanlığımızdan (Milli Emlak Genel Müdürlüğü) alınan 03.06.2015 tarih ve 83889 sayılı muvafakat yazılarına istinaden söz konusu taşınmazın İstanbul Üniversitesi’ne tahsisli 14.878.00 m2’lik kısmının tahsisinin kaldırılması ve Botanik Anabilim Dalı Binası’nın yeni inşa edilecek Biyoloji binasına taşınıncaya kadar süre verilmek kaydıyla, Müftülük hizmetlerinde kullanılmak üzere Diyanet İşleri Başkanlığı’na tahsisin uygun görüldüğü bildirilmiştir.”

MÜFTÜLÜK HANGİ AMAÇLA KULLANACAK?

BirGün’e konuşan CHP’li Soylu, “Müftülük bu dev araziyi hangi amaçla kullanacak?” diye sordu. Fazıl Uğur Soylu, şöyle devam etti:

“Bahçede, Uluslararası Botanik Bahçeleri’ne kayıtlı dokuz adet sera ve yaşayan fosil bitkileri var. Bahçede Türkiye’nin ilk Herbaryum’u (kurutulmuş bitkilerin sınıflandırılmış kütüphanesi) ve 40 bine yakın bitki kayıtları mevcut. Bahçe bugününe kadar doğadan zor şartlarla toplanan bitkilerden oluşmakta ve öğrenciler için uygulama alanı olarak hizmet vermektedir. Bu bitkilerin taşınması ve tekrardan tutmasının para olsa da pek mümkün olmadığı bilinmektedir. Müftülük 14.878.00 m2’lik bu dev araziyi hangi amaçla kullanacak? Atatürk’ün kurdurduğu, cumhuriyetimizin en eski Botanik bahçesi Şeyhülislamlık mı olacak? Bu işin takipçisi olacağız.”

http://www.sanalbasin.com/istanbul-universitesinde-tartisma-yaratan-gelisme-20392128/

Cumhuriyet
Orhan Bursalı
obursali@cumhuriyet.com.tr
12 Temmuz 2018

Botanik Bahçesi

İstanbul Üniversitesi’nin bir Botanik Bahçesi vardı. Tam adını bilmiyorsunuz, yazayım: Alfred Heilbronn Botanik Bahçesi. Peki neden? 1933 İstanbul Üniversitesi’nin kuruluşu. Büyük çoğunluğu Alman olan evrensel çapta bilim insanlarının Atatürk ve İnönü’nün ülkemize daveti ile, İstanbul Üniversitesi’ne bilimsel bir karakter kazandırıldı.

Biyoloji Bölümü, 1933 yılındaki üniversite reformu ile bizzat Atatürk’ün daveti üzerine Türkiye’ye gelen ünlü bitki-bilimciler (botanik), Prof. Dr. Alfred Heilbronn ve Prof. Dr. Leo Brauner biyoloji bölümünü kurdu. Heilbronn, botanik bahçesiz olmaz dedi ve 1935’de yılının ilkbaharında İstanbul Üniversitesi Botanik Bahçesi kuruldu. 2003’te de isme Alfred Heilbronn eklendi! Bir vefa!

Üniversite sitesinden okuyorum: Bahçe’de “ağaç, çalı, otsu, tropik ve subtropik yaklaşık 5000 adet bitki bulunur. Bahçe, bitki çeşitliliği ve Türkiye’nin en eski botanik bahçesi unvanı ile gerek yurtiçi gerekse yurtdışında (400 botanik bahçesi ile tohum alışverişi yapmaktadır) tanınan, saygın bir konuma sahiptir. Bahçe ve seralar her yıl 1000’den fazla biyoloji lisans öğrencisinin eğitim ve öğretimine katkıda bulunurken belirli günlerde de ilköğretim öğrencilerine, İstanbul ve yakın çevresinde yaşayan insanlara ve yabancı konuklara, bitki dünyasından ilginç örnekler sunmaktadır..”

Şeyhülislamın evi varmış
1995’te, 14 dönümlük bahçe sahip olduğu eşsiz ve zengin bitki içeriği nedeniyle sit alanı ilan edildi. Fakat bahçe 2015’te kimsenin haberi olmadan Diyanet’in malı yapıldı.

Neden? Botanik Bahçesi olmadan önce arazi Osmanlı’nın Şeyhülislam kurumuna aitmiş. Şeyhülislamın evi varmış arazide! Şimdi ise “müftülük hizmetleri” için kullanılacakmış. Müftülük için yer mi bulunamamış da 82 yıllık bahçe peşkeş çekilmiş? Yoksa “Osmanlı’nın Şeyhülislamlık makamını belki yeniden canlandırırız, şimdiden bizim olsun” gibi bir düşünce mi arka planda var?

82 yıllık bir bilimsel emeğin üzerinden buldozer gibi geçen bir iktidar kafası. Bu topraklarda bilimin gelişmesi için kafa patlatan Alman bilim insanlarına da yapılan büyük vefasızlık. Tabii, olayın öbür yüzünde Cumhuriyet kurucularına duyulan nefret var. Bu, nefret tersini yaptırıyor onlara. TÜBA’yı halletmekle Botanik Bahçesi’ni halletmek arasında bir fark mı var?

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1024088/

KONUYA İLİŞKİN GÖRÜŞLER 

24.07.2018
Kemal Rastgeldi

Değerli Dostlar,

Doğa konusu bugün Cumhuriyette okuduğum alttaki yazıya denk geldi ve sizlerin de ilgisini çekeceğini düşünerek paylaşmak istedim. Dincilerin (hayal ürünü) “öbür dünyada” boşuna aradıkları cenneti, siz bu gerçek dünyada kendi ellerinizle ve aklınızla yaratmaya çalışıyorsunuz. O güzelim resimlere sadece bakmak bile insanı mutlu ediyor. Teşekkürler, sevgi ve selamlar.

Asim Esen
aevatan@vt.edu
25 Temmuz 2018 Çarşamba

Evet, biz bu dünyadakinin ötesinde yaşamın varlığını kabul etmediğimiz için mümkün olduğu kadar bu dünyayı kendimiz ve herkes için cennet yapmaya uğraşıyoruz. İnsan, bu dünyadaki sayısı 8 milyon civarında olduğu tahmin edilen türlerden sadece birisi. Üç kitaplı dinin tanrısı da insan-sentriktir. Kitaplarına göre, diğer canlılar insanlara yemeleri, içmeleri, kullanmaları, tahrip etmeleri için rızk kılınmıştır. Bu nedenle dinciler için doğa ve çevre kavramı anlamsızdır. Onlar için Heilbronn’un 17 dönümlük botanik bahçesi büyük rantlar kazanılacak, AVM, cami, mescid yapılacak bir arsadır. Tayyibistanda böyle tarihi, anlamlı bir güzelliğin hele bir üniversite tarafından müftülüğe devri sadece bizi üzer ve yaralar. Uygar bir ülkenin 15 milyon nufuslu bir şehrinde böyle bir şey olsaydı, en azindan 5 milyon sokaklara dökülür, barikatlar kurar, engellerdi. Demek ki kimsenin umurunda değil.

Asim Esen

Olaylar Ve Görüşler
FARUK GÜÇLÜ Doç.D.
24 Temmuz 2018 Salı

Heilbronn’un botanik bahçesi

1933’te Atatürk’ün davetiyle Türkiye’ye gelen Alfred Heilbronn’un kurduğu İstanbul Üniversitesi Botanik Bahçesi, İstanbul Müftülüğü’ne tahsis edilmek için tahliye ediliyor. 400’e yakın farklı ağaç türü ile 5 bin bitki türü yok olacak.

Das Bild wurde vom Absender entfernt. [Haber görseli]

Alfred Heilbronn ismi uzun zaman aralığından sonra tekrar ülke gündemine geldi. Sebebi ise ülkemizin ilk ve tek botanik bahçesi olan İstanbul Üniversitesi’nden 2015’te alınarak İstanbul Müftülüğü’ne devredilen “Alfred Heilbronn Botanik Bahçesi”nin tahliye edilecek olması. 1935 yılında Alman asıllı biyolog Prof. Dr. Alfred Heilbronn, tarafından 17 dönümlük alan üzerine kurulan ve beş bin bitki barındıran bahçe, içinde “Şeyhülislamlık makamının olması” gerekçe gösterilerek yok edilmek isteniyor. Heilbronn’un kurucusu olduğu İstanbul Üniversitesi Alfred Heilbronn Botanik Bahçesi’nin girişi (2018).

Nazilerden kaçtı
Öncelikle Alfred Heilbronn’u kısaca tanıtmak gerek. 28 Mayıs 1885’te Almanya’da dünyaya gelen Heilbronn, Almanya’da Münih Ludwig Maximilian Üniversitesi’ndeki tabii ilimler fakültesinde eğitim gördü. Üniversitede akademisyen olarak çalışırken Nazi baskısı sonucu 1933’te Atatürk’ün daveti üzerine Türkiye’ye geldi. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Botanik Bölümü’nü kurdu ve Türkiye’nin bitki haritasını inceledi. Bir anlamda Türkiye’deki modern botaniğin kurucusu oldu.

İstanbul Üniversitesi Farmakolojik Botanik Enstitüsü’nü kuran ve 1935-1955 yılları arasında burada çalışan Heilbronn, ikinci eşi Fatma Mehpare Başarman ile 1948’de burada evlendi. Bu evlilikten Kurt isimli bir oğlu olmuştu. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde ordinaryüs profesör ve enstitü direktörü oldu. Öte yandan Tıp Fakültesi, Eczacılık Fakültesi ve Diş Hekimliği Fakültesi’nde botanik, genetik, farmakobotanik, bitki anatomisi ve biyoloji gibi dersleri verdi. Asistanlarıyla beraber Anadolu’nun farklı bölgelerine yaptığı geziler ile fakülteye kurduğu herbaryumu daha da genişletti. 1941’de Alman vatandaşlığından çıkarılınca 1947’de Türk vatandaşlığına geçti. 1955 yılında emekli oldu ve Almanya’ya dönüp Münster Üniversitesi’nde çalıştı.

Bahçenin kuruluşu
İstanbul Üniversitesi’ne bağlı bir botanik bahçesi kurulması fikri Alfred Heilbronn’un İstanbul’da derslerine başladığı ilk günden beri aklındaydı. Bu sırada kendisi de buraya bir botanik bahçesi yapımı için görevlendirilince, beklediği fırsat doğmuş oldu. Heilbronn kendisine büyük destek olan L. Brauner ve Alman bahçe uzmanı Walter Stephann ile birlikte botanik bahçesinin kuruluş ve düzenleme çalışmalarını başlattı. Bahçe 1936 ilkbaharında açılışa hazır duruma geldi. Yine bu üçlünün ilk büyük başarısı da 1935’te yayımlamış oldukları botanik bahçesine ait ilk tohum kataloğu oldu. “İstanbul Üniversitesi Nebatat Bahçesinin Tohum Katalogu /Index Seminum Hortus Botanicus İstanbulensis” adını taşıyan bu son derece sade fakat o ölçüde değerli olan ilk tohum kataloğunda bahçenin amaçları anlatılıyordu.

Adı verildi
Botanik bahçesinin Avrupa’daki gelişmiş benzerlerine uygun şartlara sahip olması için Heilbronn çok emek sarf etti, gerek bahçe planının çiziminde gerek seraların projesinde, gerekse ısıtma-soğutma sistemlerinin seçiminde çok titiz davrandı. Günün koşullarına göre Almanya’nın köklü firmalarından en iyi ve uzun ömürlü ekipmanların alımı için bizzat yazışmalarda bulundu.

İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanlığı, Biyoloji Bölümü ile Botanik Ana Bilim Dalı Başkanlıklarının ortak çalışması ve önerileri doğrultusunda, 1933 Üniversite Reformu’nun 70. yılında bahçenin ismine “Alfred Heilbronn” adının eklenmesi kararlaştırılarak, bahçenin kurucusunun isminin sonsuza değin İstanbul’da yaşatılması sağlandı. Bu nedenle 12 Aralık 2003 günü yapılan bir bilimsel toplantının ardından bahçe yeni adı olan “İstanbul Üniversitesi, Alfred Heilbronn Botanik Bahçesi”ni taşımaya başladı. Akademik kaynaklara göre Ord. Prof. Dr. Alfred Heilbronn Türkiye’de kaldığı sürece 11 kitap, 24 makale yazdı, 11 doktora yönetti. 1955’te Almanya’ya dönen Heilbronn,17 Mart 1961’de vefat etti.

Her şeyin bahçesi
2014’te Evrensel’de Nazife Yaşar şöyle anlatıyordu bahçeyi:

“1935 senesinde hizmete giren İstanbul Üniversitesi Alfred Heilbronn Botanik Bahçesi, Türkiye’nin en eski botanik bahçesi. Hitler faşizminin baskısıyla Almanya’yı terk etmek zorunda kalan bilim insanlarından botanikçi Prof. Dr. Alfred Heilbronn ve Prof. Dr. Leo Brauner ile Zoolog Prof. Dr. Andre Naville, 1933 yılında Türkiye’ye gelirler ve biyoloji enstitülerinde botanik ve zooloji dersleri vermeye başlarlar. Daha sonra Prof. Dr. Alfred Heilbronn önderliğinde İstanbul Üniversitesi’ne bağlı botanik bahçesinin kuruluş ve düzenleme çalışmaları başlar. Tropikal bitkilerin bulunduğu seraları, açık hava gezi alanı ile büyüleyici bir mekân.Dünyanın ve ülkemizin birçok bölgesinden gelmiş kardelenler, Trakya lalesi, kahve ağacı, vanilya, böcek kapanı, muz ağacı, avokado gibi bitki ve ağaç örneklerini görmek mümkün.”

Ne yazık ki şimdi uzun zamandır İstanbul halkına hizmet sunan bahçe yok edilmek isteniyor. Bahçenin yerinden taşınması durumunda 400’e yakın farklı ağaç türü ile 5 bin bitki türü yok olacak. Öğrenciler yararlanamayacak. İstanbul Üniversitesi’nin 2015 yılında kendisine ait bu tarihi bahçeyi İstanbul Müftülüğü’ne devretmesi son derece hatalı bir karardı. İstanbul Müftülüğü’nün aldığı tahliye kararını da anlamak mümkün değil. Halkımız bu tarihi bahçeyi ya da bir başka deyişle bir Cumhuriyet değerini kaybetmekle karşı karşıya. Bahçeye sahip çıkmak hepimizin görevi olmalıdır.

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1035371/Heilbronn_un_botanik_bahcesi.html

BAĞLANTILI YAZILAR 

This entry was posted in DOĞA - ÇEVRE, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *