AĞLAMANA DEĞDİ Mİ BE PATRON?..*** “çok çok çok para” mı yoksa, “kimsenin önünde eğilmemiş ve hep onuru için yaşamış bir dede adı” mı bırakmak, daha değerlidir?

Süleyman Çelik
scelik44@gmail.com

AĞLAMANA DEĞDİ Mİ BE PATRON?..

Türkiye’nin büyük holdinglerinden birinin sahibi olan Erdoğan Demirören, 81 yaşında vefat etti. “Allah rahmet eylesin, günahlarını bağışlasın,” diyelim.

Demirören Grubunun medya ile ilgisi yoktu. AKP iktidarı,“Yandaş Medya“ yaratmaya karar verince diğer işadamları gibi, sanırım bunlara da görev verildi ve Doğan Grubunun iki gazetesini satın aldılar.

* * *

AKP’nin PKK ile pazarlık yaptığı “Çözüm Süreci” döneminde, BDP (şimdi HDP) milletvekilleri, iktidar ile İmralı ve Kandil arasında kuryelik görevi yapıyorlardı. Bu kapsamda İmralı’da Abdullah Öcalan‘ın, BDP’li vekiller Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder ve Altan Tan ile yaptığı, bir MİT yetkilisinin de hazır bulunduğu görüşmenin tutanakları, 28 Şubat 2013 tarihinde Demirörenlerin gazetesinde, ‘İmralı zabıtları’ manşetiyle haberleştirilerek yayımlandı.

Tutanaklarda yazdığına göre Öcalan, “AKP’yi 10 yıldır ayakta tutan benim. Biz AKP’yi çıkartan gücüz. Başbakan, MİT’e darbe yapılınca sıranın kendisine geldiğini gördü, Vatana ihanet suçundan tutuklanacaktı. Bu yüzden ben devreye girdim, Darbeyi önleyebileceğimi fark ettim ve süreci başlattım” diyor.

Sırrı Süreyya Önder, başkanlık hakkında görüşünü soruyor; “kamuoyu bu konuda çok hassas. Osman Kavala’nın size selamları var. Totaliter bir yapıya dönüşmesinden endişe ediyorlar” diyor.

Öcalan, “Devlet düzeyinde karşılıklı olarak diyalog içindeyiz. Başkanlık sistemi düşünülebilir. Biz Tayyip Bey’in başkanlığını destekleriz. Biz AKP ile bu temelde bir başkanlık ittifakına girebiliriz” yanıtını veriyor.

Gene Sırrı Süreyya Önder, akil adamlardan söz ederek, “son günlerde sanatçıların duyarlı çıkışları var. Mesela Kadir İnanır bayağı etkileyici oldu” diyor.

Öcalan, “hepsini selamladığını ve saygılarını gönderdiğini” bildiriyor.

* * *

AKP’nin Terörist Başı ile pazarlık yaptığının açıklanması, Tayyip Erdoğan’ı çok kızdırıyor ve hıncını, telefonda görüştüğü Erdoğan Demirören’den çıkarıyor.

İnternete sızan telefon görüşmesinde, Demirören’in “sizi üzdük mü patron?” sorusuna Erdoğan, “duman ettiniz her tarafı, rezil ettiniz” diye yanıt veriyor. Gazetenin genel yayın yönetmeni ve haberi yazan muhabir için “adi, ahlaksız, namussuz, kepaze, rezil herif” gibi ağır hakaretler eden Erdoğan, “bundan sonra sizin gazetelerden kimseyi Başbakanlık uçağına almayacağım” diyor. Muhabir için, “iyi niyetliyse kimin sızdırdığını söylesin, benim ekibimden biriyse gereğini yapalım, BDP’den biriyse yine söylesin yine gereğini yapalım” diyerek haberin kaynağını öğrenmek istiyor. Bunun üzerine Demirören, “akşama kadar kimin sızdırdığı bilgisini kendisine ileteceğini” söylüyor ve konuşmanın sonunda “nasıl girdim bu işe ya, kim için” diyerek ağlamayabaşlıyor. Bu konuşma üzerine “hayatında hiç kimsenin kendisine bu kadar ağır laf etmediğini” söyleyen Demirören, yayın yönetmeni ile haberi öven bir yazarı gazeteden atıyor.

* * *

Bunları yazmamın nedeni Çözüm Süreci’ni anımsatmak ya da sorgulamak değil. O dönemdeki yanlışları nedeniyle Türk halkı, AKP’yi 7 Haziran 2015 seçimlerinde cezalandırdı ve oyu yüzde 40’a düşerek tek başına iktidar olma gücünü kaybetti. AKP’den kaçan oylar Sürec’i destekleyen CHP’ye değil, karşı çıkan MHP’ye gitti.

Bu arada Cumhurbaşkanı olmuş bulunan Tayyip Erdoğan, seçmenin mesajını aldı ve Çözüm Süreci’nin taçlandırıldığı, demokratik özerklikten özyönetime kadar birçok konuda görüş birliğine varılmış olan “Dolmabahçe Mutabakatı’nı tanımadığını” açıkladı. Bundan sonra AKP iktidarı, Çözüm Süreci’nde uyguladığı politikayı 180 derece değiştirdi. Askerin kışlaya, polisin karakola kapatılması nedeniyle adeta dokunulmazlık kazanan PKK’lı teröristlere karşı harekete geçildi. Kentlerde kazdıkları hendekler kapatılmaya ve Kandil bombalanmaya başlandı.

Bu arada muhalefet partileri anlaşıp koalisyon kuramayınca 1 Kasım’da seçim tekrarlandı ve AKP, MHP’ye kaptırdığı oyları geri alarak yeniden tek başına iktidar oldu ve o süreç geçti gitti…

* * *

Bu yazıyı yazmamın nedeni, sahip olduğu gazetede yayımlanan bir haber nedeniyle Tayyip Erdoğan tarafından azarlandığı için, medya işine girmekten pişmanlığını dile getirerek ağlayan Erdoğan Demirören’in, kısa bir süre önce, Doğan Medya Grubunu satın alarak Türkiye’nin medya imparatoru olmasının nedenlerini sorgulamaktır…

Azarlanma ile ilgili haberdeki görüşmeler gizli yapılmıyordu. HDP’li vekillerin, Mudanya’dan İmralı’ya gidiş gelişleri görüntülü olarak medyada yer alıyordu. Kandil’e, aralarında Devletin radyo- televizyon ve ajansının da bulunduğu medya mensupları ile birlikte gitmişler; oradan canlı yayın bile yapılmıştı. Erdoğan’ı kızdıran haberde tek bilinmeyen, Öcalan’ın doğruluğu kuşkulu magalomanca sözleriydi.

Diğer bir yandaş kanalda yaşanan “Alo Fatih” olayından da biliniyor ki tv’de geçen bir alt yazıdan dolayı bile yukarıdan her an fırça gelebilir.

Aydın Doğan, yukarıdan gelen tepkiler nedeniyle neredeyse tüm yazarlarını attı, yerlerine “en yandaş” yazarları aldı. Yöneticilerini sürekli değiştirdi. Ama bir türlü yaranamadı…

Sözün özü, medya sahibi olmanın en stresli iş olduğunu herkesten iyi bilmesi gereken Erdoğan Demirören, Aydın Doğan’ın içi kan ağlayarak satmak zorunda kaldığı Doğan Medya Grubunu neden satın aldı?

Satın alması için, çok uygun koşullarda verilen bir milyar dolara yakın, ballı Ziraat Bankası kredisinin cazibesine dayanamamış olabilir mi?

Buna karşılık, medyaya yansımış bir sağlık sorunu olmadığına göre, bunları satın aldıktan kısa bir süre sonra ölmesi, bu işin stresine bağlı olamaz mı?

“Kapitalizme dinamizm kazandıran itici gücün, patronların kazandıkça paraya tapmaya başlamaları ve artık onlar için paranın ‘yaşam aracı’ değil, ‘yaşam nedeni’ olmasıdır”, derler.

Peki, buna değer mi?

80 yaşına gelmiş bir adam, hala parayla oynayacağına, torunlarıyla, hatta torunlarının çocuklarıyla oynasa daha mutlu olmaz mı?

Onlara miras olarak, “çok çok çok para” mı yoksa, “kimsenin önünde eğilmemiş ve hep onuru için yaşamış bir dede adı” mı bırakmak, daha değerlidir?

This entry was posted in MEDYA, Uncategorized, YANDAŞ - ÇIKARCI - YAĞCILAR. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *