EKONOMİ ve GİNİ *** BİZE AK’ÇA DEĞİL, HAKÇA PAYLAŞIM GEREK…


ABC GAZETESİ; 10.05.2018
Dr. Noyan UMRUK

BİZE AK’ÇA DEĞİL, HAKÇA PAYLAŞIM GEREK…

Analar için genetik, içgüdüsel bir duygudur hakça paylaşım… Allah vergisi… Tüm yaşamlarını hakça, özveri ile paylaşan analarımızın analar günü kutlu, yaşayan analarımız uzuuun ömürlü, rahmetli analarımız ışıklar içinde olsun..

Gelelim asıl meselemize…
Şu AK’ça paylaşım nasıl oluyor… Bir bakalım hele…

Gelir dağılımında adaleti ölçmek için kullanılan araçlardan en önemlisi Gini katsayısı. Gini katsayısı bir ülkede yaratılan ekonomik değerin nüfusa ne derece adil paylaştırıldığını ölçmek için kullanılan bir ekonomik gösterge…

Sıfır ile bir arasında değişen katsayı, sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımı eşitliği, bire yaklaştıkça gelir dağılımı eşitsizliği söz konusu.

Dünyada yapılan gelir dağılımı araştırmaları Gini katsayısının gelişmiş ülkelerde, özellikle K.Avrupa’da (İngiltere, İsveç, Norveç gibi) 0.25-30’larda seyrettiği, en iyi durumdaki Almanya’da 0.28 olduğu, az gelişmiş ülkelerde ise uçurumun büyüklüğüne göre 0.50’leri aştığını gösteriyor. Bu açıdan Türkiye’nin durumu 0.402- 0, 404 düzeylerinde…(Mahfi Eğilmez, “Gelir dağılımında düzelme yok!”, Yazılarım Portalı)

Görülüyor ki; gelir dağılımında adaleti ifade eden %25 Gini oranından çok uzaklardayız…

Nitekim İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı da (OECD), son raporunda tüm dünyada üye ülkeler arasında zengin ve fakir arasındaki uçurumun giderek arttığı, üye ülkelerin çoğunda son 30 yılın en büyük gelir dağılımı eşitsizliğinin yaşandığı vurgulanırken, gelir dağılımı eşitsizliği hesaplamalarında kullandığı Gini parametrelerine göre 21 ülke içinde gelir eşitsizliğinde Meksika zirvede yer alıyor; Türkiye ikinci, ABD üçüncü, Yunanistan ise dördüncü sırada.

Türkiye maalesef küresel geçen yıllarda ekonomik krizden ciddi şekilde etkilenen şu ülkelerden İtalya, İspanya ve hatta adeta iflas etmiş olan Yunanistan’dan daha yüksek bir gelir dağılımı eşitsizliğine sahip…

Diğer taraftan, Türkiye’ye ilişkin karşılaştırmalı göstergeler bununla da sınırlı değil. Türkiye’de göreli yoksulluk oranı yüzde 19.3 iken OECD ortalaması % 11.1.

Ayrıca, gelir dağılım eşitsizliğinin en yüksek olduğu Meksika’da, en zengin yüzde 10 geliri, en yoksul yüzde 10’dan 27 ila 30 kat daha fazla(Tevekkeli değil hazret Meksika başkanlık modeline pek imreniyor…)

Bu oran, ABD, İsrail, Yunanistan ve Türkiye grubunda 13 ila 16 kat… Türkiye nüfusunun en zengin yüzde 10’luk kesiminin geliri ise , en yoksul yüzde 10’luk kesimin elde ettiği gelirin 15 katına denk geliyor. Bu oranın OECD’de ortalaması ise 9.8…

Gelir eşitsizliği ekonomik büyümeye zarar verir mi?

Ülkelerin Gini katsayılarını karşılaştırmalı olarak inceleyen raporda bir önemli nokta da “Gelir eşitsizliğinin ekonomik büyümeye de zarar verdiği” sonucu…

Kullanılan tablolar, 1985 sonrası yıllarda Türkiye’nin büyümesinin yüzde 4,6’sını gelir adaletsizliği nedeniyle kaybettiğini gösteriyor. Aynı dönemde Meksika’nın yüzde 10, Yeni Zelanda’nın ise yüzde 9’luk büyüme kaybı yaşadığı vurgulanıyor. Rapor büyüme-gelir eşitsizliği ilişkisi şöyle açıklıyor:

Gelir eşitsizliği dezavantajlı grupların eğitim fırsatlarını azaltıyor. Ayrıca, sınıf değiştirme sıklığını da aşağı çekiyor. Bireyler yeteri kadar beceri geliştiremiyorlar.

Rapordan çıkan sonuç ise ülkelerin gelir eşitsizliğini azalttığı ölçüde daha fazla büyüyebilecekleri şeklinde.

Sonuç:

Toplumun en üst %20’lik gelir grubunun payına gayrisafi milli hasılanın %47-50’sini, geriye kalan tüm çalışanlar %49- 53’ünü, en alt %20’lik gelir grubunun %5-6’sını aldığı bir ülkede fazla söze ne hacet…

Tüm bu veriler göz önünde tutulduğunda,15 yıllık AK’ça paylaşım dönemini şöyle özetlemek mümkün:

Siyaset ve oy mekanizması ile doğrudan bağlantılı olarak, “itaat eden herkese çapına göre” yukarıdan aşağıya ihale, iş, para, makam, makarna, kömür, erzak, yeşil kart vb. dağıtılarak kendi dünya görüşlerine, “cemaat sosyolojisine” uygun düşen bir paylaşım sistemi… Devasa yolsuzluklar ise cabası…

Pek tabii ki; çalışanlar söz konusu olunca akla gelen ” Kemer Sıkma adı altında uygulanan ücret politikaları ile gelir dağılımındaki bu uçurumun küçültülmesi mümkün değil.

Özet olarak manzara: Bir yanda işsizlik ve yoksulluk labirentinde günü kurtarma çabası ve hayat gailesi ile hemhal, çaresiz emekçi ve emekli kesimler… Öte yanda ise arsızca“Kumarhane Kapitalizmi”oynayan egemenler…(1)

İşte böyle…Tamam mı, devam mı? Karar hepimizin…

(1)Işıklı, Alpaslan, Kumarhane Kapitalizmi, Otopsi Yay.,2002

This entry was posted in Uncategorized. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *