KÜRESEL POLİTİKALAR * Amerika ve Türkiye Artık Geri Adım Atmalı Washington ve Ankara, Suriye’de tehlikeli bir ‘‘Tavuk Oyunu’’ oynuyor!

Donald Trump, 16 Mayıs 2017 günü, Beyaz Ev Batı Kanadında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı karşılarken. Foto: Alex Wong/Getty Images)

Yazar: Charles Kupchan, Foreign Policy, 15 Mart 2018
Çeviren: Ercan Caner, Sun Savunma Net, 22 Mart 2018

Amerika ve Türkiye Artık Geri Adım Atmalı
Washington ve Ankara, Suriye’de tehlikeli bir ‘‘Tavuk Oyunu’’ oynuyor!

Suriye günümüzde dünyanın en tehlikeli yeridir. Birleşik Devletler, Rusya, Türkiye, İran, İsrail, Suriye rejimi, Özgür Suriye Ordusu, Suriye Demokratik Güçleri, Hizbullah ve çeşitli aşırılık yanlısı grupların askeri kuvvetleri, muharebe sahasında rekabet halinde olan oyuncular arasındadır.

Sivillerin katledilmesi sürerken, belirli bir tehlike özellikle oldukça büyük görülmektedir: Birleşik Devletler ve Türkiye, kuzey Suriye konusunda ciddi bir anlaşmazlık içindedir. Amerikan kuvvetleri, Türkiye’nin geçenlerde askeri bir saldırı başlattığı, Suriyeli Kürtlerin bir kolu olan Halk Koruma Birlikleri (YPG) ile ittifak halindedir. Amerikan ve Türk kuvvetleri, Suriye muharebe sahasında, iki NATO üyesinin karşı karşıya gelmesine ve Birleşik Devletler-Türkiye ilişkilerini kırılma noktasına götürecek fiziksel bir çatışmaya girebilirler.

Washington ve Ankara, çok geç olmadan uçurumun kenarından geri adım atmak zorundadırlar. Birleşik Devletler ve Türkiye’nin, kargaşa içinde olan Orta Doğu’nun istikrarlı hale getirilmesine yardım edebilmek için hala birbirlerine ihtiyacı bulunmaktadır. Ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın otokratik dönüşü ile zaten tehlikede olan Türk demokrasisi, Birleşik Devletler ile bir kopma sonrasında, onun baskıyı daha da artırmasına ve hem Türkiye hem de Atlantik topluluğuna nihai bir darbe olarak, Türkiye’nin Batı ile arasındaki jeopolitik iş birliğinin sona ermesine neden olabilir.

Kürt Halk Koruma Birlikleri (YPG) tarafından eşlik edilen Birleşik Devletler kuvvetleri, kuzey Suriye’de bulunan Türk sınırındaki Darbasiyah köyü yakınlarında devriye görevi yaparken. 28 Nisan 2017. Foto: Delil Souleiman /AFP / Getty Images

Birleşik Devletler ve Türkiye’nin, Suriye’de kaçınılması mümkün olmayan çıkar çatışmaları ile yüz yüze geldikleri, herkesin kabul ettiği bir gerçektir. Washington, İslami Devlete karşı saldırıya liderlik etme ve Rakka’dan atılmasında güvendiği Kürt milisler YPG ile askeri ortaklığını sürdürmekte haklıdır. Alternatif olarak ileri sürülen milislerin, tek kelimeyle bu işi başarıyla yerine getirebilecek askeri imkân ve kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun yanı sıra Ankara da Birleşik Devletlerin, Türkiye’ye karşı uzun bir süredir, ayrılıkçı bir mücadele yürüten Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ile olan bağlantısı nedeniyle, YPG’yi desteklemesinden derin bir rahatsızlık duymakta tamamen haklıdır.

İslami Devlet artık bir gerileme sürecine girdiğinden, Birleşik Devletler ve Türkiye aralarındaki problemleri çözmek için sıkı çalışmak zorundadırlar. Fakat iki taraf da işleri daha da kötüleştirmektedir. Birleşik Devletler, savaş sonrası Suriye’sinde, Birleşik Devletler etkisini korumada bir araç olarak gördüğünden, YPG ile olan ilişkisini giderek artırmaktadır. Washington tarafından ihanete uğradığını düşünen Türkiye de Kürt bölgesi Afrin’de, YPG’ye karşı askeri mücadelesini kararlı bir şekilde sürdürmekte ve sonrasında da harekâtını, Afrin’in doğusunda hatırı sayılır miktarda YPG ve Birleşik Devletler birliklerinin bulunduğu, Menbiç kasabasına yönelteceği tehdidinde bulunmaktadır. Türk saldırısı daha şimdiden İslami Devlete karşı yürüttüğü savaşın son safhalarında YPG’nin dikkatini dağıtmış durumdadır.

Birleşik Devletler ve Türkiye vakit geçirmeksizin geri adım atmak zorundadırlar. İslami Devlet terör örgütünün görünürdeki yenilgisi ile Washington, YPG’ye olan desteğini azaltmaya başlama ve Türk önceliklerini öne ve merkeze almayı göze alabilir. Birleşik Devletler, Suriye’de İran ve Rusya’nın etkisini azaltmada, kendisinin dayanma imkân ve kabiliyetini azaltacağı endişesiyle, Kürtlerden geri adım atmakta isteksizdir. Fakat Washington, Tahran ve Moskova’nın bölgesel nüfuzunu kontrol etmekte, Kürtlere güvenme yeteneğine olduğundan fazla değer vermektedir. Birleşik Devletler bu görevi en iyi şekilde Türkiye ile olan ilişkilerine yatırım yaparak ve Ankara’ya Suriye’deki etkisini artırmakta yardım ederek gerçekleştirebilir.


Yıllarca süren iç savaş sonrasında ülkede kimin nereleri kontrolü altında tuttuğunu gösteren Suriye haritası. İllüstrasyon: TRT World.

Şüphesiz Birleşik Devletler Suriyeli Kürtlere sırtını dönüp gidemez; onlar sadık müttefiklerdir ve İslami Devlet terör örgütüne karşı yürütülen savaşta ağır kayıplar vermişlerdir. Fakat IŞİD terör örgütü hazır gerilerken Washington, Rakka’nın alınması maksadıyla YPG’ye aktardığı ağır silahların geri verilmesini talep etmeli ve gruba savaşçılarını geri çekmesi ve İslami Devlet terör örgütünün elinden aldığı, Kürt olmayan bölgelerde, siyasi gücü yerel topluluklara devretmesi hususlarında baskı yapmalıdır. Başlangıç olarak Washington, defalarca tekrarladığı ve geçtiğimiz hafta yeniden ifade ettiği, YPG savaşçılarının Menbiç’ten çıkarak Fırat Nehrinin doğusuna çekilmelerini sağlamak zorundadır. Birleşik Devletler bunun yanı sıra Suriyeli Kürtlere, PKK terör örgütü ve Türkiye’ye karşı sürdürdüğü terör mücadelesinden vaz geçmeleri durumunda, istedikleri bölgesel özerklik konusunda yardım edeceğini de açık bir şekilde anlatmalıdır.

Karşılık olarak Türkiye de şimdiden bir çıkmaza giren, YPG’ye karşı sürdürdüğü askeri saldırısından geri adım atmalı, PKK’den kendisini ayıran Suriyeli Kürtler ile pragmatik ilişkiler geliştirmeye yatırım yapmalı ve savaş sonrası Suriye’de onları sorumlu paydaş haline getirmeyi hedeflemelidir. En ideali; Erdoğan’ın, PKK dâhil, daha geniş Kürt toplulukları ile yakınlaşmayı gerçekleştirmek maksadıyla, milliyetçi kimliğini kullanmasıdır. Türkiye’deki 15 milyon Kürt ve Irak ile Suriye’nin kuzeyindeki milyonlarcası ile askeri çatışma çıkmaz bir sokaktır. Fakat gelecek yıl yapılacak olan seçimler nedeniyle Erdoğan’ın, askeri milliyetçiliğe sarılması göz önüne alındığında, PKK ile yakın zamanda görüşmeleri uygun karşılayacak ileri görüşten yoksun olduğu görülmektedir.


Rakka’nın İslami Devlet terör örgütünden temizlenmesinde savaşan 20 yaşındaki YPJ’li kadın savaşçı Avril Difram. Foto: CNN

Bununla beraber Suriyeli Kürtler ile bir diyalog başlatması, Erdoğan’a hem siyasi hem de stratejik açılardan zafer sunacaktır. Erdoğan bu yönde hareket ederek, küstah konuşmaları ve kurusıkı atmalarının yanı sıra, diplomatik bir hünere de sahip olduğunu gösterebilir. Ve Suriye’de üzerine aldığı stratejik kargaşadan da kurtulabilir.

YPG’ye saldırmakla Ankara, bu grubu PKK’nin kollarına doğru itmektedir. Aksine Suriyeli Kürtlere kucak açmak, onları PKK’den vaz geçirebilir ve Kürtler, Suriye’de savaş sonrasındaki politik arenadaki yerlerini sağlamlaştırmanın yollarını ararken, onların uluslararası destek ve meşruluk kazanma yönündeki heveslerinden faydalanılabilir.

Erdoğan bunun yanı sıra Türkiye sınırının Suriye tarafında, Suriye’yi bir süre daha etkisi altında tutacak olan aşırılık ve şiddeti uzakta tutmak ve ülkesine sığınan Suriyeli mültecileri geri gönderebileceği emniyetli alanları güvenceye almak maksadıyla da istikrarlı bir tampon bölgeye ihtiyaç duymaktadır. Ankara’nın, kuzey Suriye’nin çoğunu kontrolleri altında tutan Kürtlerin düşmanlığına değil iyi niyetine ihtiyacı bulunmaktadır.

Türkiye güvenli limanlara geri dönmelidir. Ankara izole edilmenin çok ötesinde tam bir yalnızlık içindedir. Avrupa ve Birleşik Devletlere yabancılaşmış, Rusya, İran ve komşularının çoğunluğu ile arası açılmış durumdadır. Ülkede, Orta Doğu için uzun süredir bir model olarak gösterilen Türk demokrasisi de hızla karanlığa doğru gitmektedir.

Batı Türkiye’yi kaybetmektedir, bunun olmasını önlemek için Washington ve Ankara tarafından atılacak ilk adım; Suriyeli Kürtler konusunda gelecek vadeden bir eylem planı üzerinde anlaşmaktır.

Çevirenin Notları: Yazı aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. Yazının çevrilmesi ve paylaşılması, makalede ifade edilen ve ileri sürülen görüşleri Sun Savunma Net ve çevirenin paylaştığı anlamına gelmemektedir. Yazının orijinal metnine aşağıda verilen link üzerinden erişebilirsiniz.

Uzun uzun yorumlamaya gerek yok, sanırım önümüzdeki günlerde çok ama çok ilginç olaylara tanıklık edeceğiz.

Amerika ve Türkiye Artık Geri Adım Atmalı

This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, DIŞ POLİTİKA, SUN SAVUNMA NET. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *