EĞİTİMİN HAL VE GİDİŞİ * ÖĞRETMENİM CANIM BENİM…

Nusret Kebapci
7.03.2018

ÖĞRETMENİM CANIM BENİM…

Başlığı görünce sakın ola ki bunun çok erken yazılmış
bir Öğretmenler Günü yazısı olduğunu düşünmeyin…

Amacım…Günden güne toplumdaki etkisi azaltılmaya çalışılan…Eğitimde yaşadığı sorunları kendi başına aşmaya çalışırken bir yandan da yoksulluk sınırının altında bir gelire sahip olması yanında ısrarla…

Performans değerlendirmesi adı altında ve üstelik…
İşin uzmanı olan müfettişlerce falan da değil…
Bu meslekle uzaktan yakından ilgisi olmamış…
Evdeki kendi çocuğu üzerinde bile otoritesi olmayan kişilere…

Hatta

Öğretmenin uygulayacağı disiplin ve eğitim öğretim yöntemlerinden doğrudan etkilenecek olan öğrencilere… Öğretmenlerin değerlendirtilmesi.

Başka bir deyişle de…
Tam bir aslanı kediye boğdurma…
Daha da açık söylersek…

Öğretmenliğin çoluk çocuk, önüne gelen hemen herkesin değerlendirme yapabileceği niteliksiz bir meslek olduğu anlamına gelmez mi?

Hem zaten tüm meslekler içinde sadece öğretmene uygulanması bile bunun böyle olduğunu göstermez mi?

Geçtiğimiz günlerde; bir okulun bir sınıfında yaşanan olay neredeyse tüm medyada uzun bir süre yer aldı…Neydi o olay; bir ilimizin okullarından birinde ve bir sınıfta öğrenciler öğretmene ders yaptırmadıkları gibi dalga geçip alay etmekteydiler…Tabi basından okuduğumuza göre öğretmen hakkında soruşturma falan da açıldı yazıldı ama olayın asıl yönü hep es geçildi…

Ya da şöyle soralım

Sahi siz sanıyor musunuz ki bu türden olaylar sadece o haberde adı gecen okulda olup diğer okullarda olmuyor…Doğrusunu isterseniz hiç öyle değil…Yüksek puanla girilen ve öğrencilerin ve ailelerin tamamen başarıya odaklandığı az sayıdaki okul dışında…Geriye kalan tüm okullarımızda benzer görüntüler neredeyse hemen her gün yaşanmaktadır dersek inanın abartma olmaz…

O halde öğrencilerin böyle davranmalarının mutlaka bir nedeni olmalı değil mi?

Aslında var…

Yıllardan beri uygulanan yanlış eğitim politikalarının sonucunda bugün öğrenciler eskisi gibi ders çalışmak zorunda falan değil, öncelikle bunun bilinmesi gerekiyor…Yani eskiden olduğu gibi sınıfta kalmak, ders sayısı belirli bir sayıya düşünce bütünleme sınavına girmek… Tek derse düşürülürse de yine sınavla bir üst sınıfa geçmek gibi herhangi bir uygulama ne yazık ki söz konusu değil…

Olmadığı gibi zaten kolay kolay da sınıfta da kalınamıyor…

Sistem gereği öğrencilere ve ailelerine kendileriyle ilgili hiç bir sorumluluk yüklenmeyip tüm sorumluluk öğretmene yüklenince de sınıf geçirilmesi bir anlamda zorunluluk oluveriyor…

Tabi öğrencilerin derse çalışmak gibi bir yükümlülüğü olmadığı gibi…
Özelikle ortaokulda okula devam etmek gibi bir yükümlülükleri de bulunmuyor…
Hem zaten ilgili yönetmelikte de devamsızlık süresi gibi bir kavram da yok…

Gelelim disipline…

Diyelim ki bir öğrenci, arkadaşlarına zarar verdiği gibi, öğretmeni de ders yapmaktan alıkoyuyor…Hemen çocukluğunuzdan akılda kaldığı için “disipline verilmeli” gibisinden bir düşünce geliyor ama şu kadarını söyleyim ne yazık ki böyle bir şey de mümkün olamıyor…
Ne mi yapılıyor bakın söyleyim…Önce öğrenciyle; yani size ders yaptırmayan öğrenciyle konuşarak ona yazılı olarak söz verdiriyorsunuz…

Sonra da uyarma ve kınama…
Daha da olmadı mı?

Bu kez de okul değiştirme cezası var ama bunu okul tek başına uygulayamıyor… Ancak İlçe Milli Eğitim başka okula gitmesini uygun görürse veya başka okul kabul ederse uygulanabiliyor…

Demek istediğim

Sizin gerçekten eğitimde bir şeyleri düzeltmek gibi bir düşünceniz varsa, önce öğrencilere yaptıklarının sorumluluğunu taşımalarını sağlayarak işe başlayın…

Ama asla öğretmene performansla değil…

07–03–2018
Nusret KEBAPÇI

This entry was posted in EĞİTİM, NUSRET KEBABÇI. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *