POLİTİKA GÜNDEM * CHP Kurultay bildirgesindeki vehamet !

03 Şubat 2018 günü başlayan CHP 36. Kurultay’ında kabul edilen 17 maddelik Kurultay Bildirgesi irdeleyen makalemi ekte bilgi ve değerlendirmelerinize sunuyorum.

Saygılarımla,
Haluk DURAL

Özet

Dün, 3 Şubat 2018 günü başlayan CHP 36. Kurultay’ında
kabul edilen 17 maddelik bir Kurultay Bildirgesi yayınlandı.

Bildirgenin “CHP, kökleri Kuvayı Milliye’ye dayanan ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde tam bağımsız, laik, demokrat ve çağdaş Türkiye’nin kurucu Partisidir.” olan ilk cümlesi, haklı bir gururu ifade etmektedir. Ancak bildirge, “Kuvayı Milliye” ruhunu yansıtmaktan çok uzaktır.

Haluk DURAL, 4.02.2018

CHP Kurultay bildirgesindeki vehamet !

Dün, 3 Şubat 2018 günü başlayan CHP 36. Kurultay’ında kabul edilen 17 maddelik bir kurultay bildirgesi yayınlandı. Bildirgenin “CHP, kökleri Kuvayı Milliye’ye dayanan ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde tam bağımsız, laik, demokrat ve çağdaş Türkiye’nin kurucu Partisidir.” olan ilk cümlesi, haklı bir gururu ifade etmektedir. Ancak bildirge, “Kuvayı Milliye” ruhunu yansıtmaktan çok uzaktır.

Bilindiği üzere Kuvayı Milliye, Osmanlı Devleti ile Birinci Dünya Savaşı galibi ülkeler arasında imzalanan 31 Ekim 1918 tarihli Mondros Mütarekesi sonrasında İstanbul ve Anadolu’nun emperyalist İtilaf Devletlerinin işgallere başlaması üzerine vatanı savunmak, emperyalistleri kovmak için silaha sarılanların yaktıkları çoban ateşidir.

Bildirgede bulunanlar ve bulunmayanlar

Emperyalizm
Cumhuriyetimizin gerçek kuruluş günü 23 Nisan 1920’de açılmış olan Büyük Millet Meclisi, 18 Kasım 1920’de oybirliği ile kabul ettiği “Büyük Millet Meclisi’nin Beyannamesi”nin[1] ilk iki paragrafı:

“Emperyalist devletlerin, devlet ve milletimizin hayatına açıkça kastetmeleri neticesinde meşru müdafaa için toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi, şimdiye kadar muhtelif vesilelerle açıkça veya zımnen ilân ettiği maksat ve mesleğini bir kere daha bütün cihana arz için şu beyannameyi yayımlamaya lüzum görmüştür:

Türkiye Büyük Millet Meclisi, millî sınırlar dahilinde hayat ve bağımsızlığı temin ve hilâfet ve saltanat makamını kurtarmak ahdiyle teşekkül etmiştir. Dolayısıyla hayat ve bağımsızlığını yegâne ve mukaddes emel bildiği Türkiye halkını emperyalizm ve kapitalizm tahakküm ve zulmünden kurtararak, irade ve hâkimiyetinin sahibi kılmakla gayesine ulaşacağı kanaatindedir.”
şeklindedir. CHP Kurultay Bildirgesinde Kuvayı Milliye’ye atıf yapılmakla birlikte, bildirgenin hiçbir yerinde savaşarak yendiğimiz “emperyalizm”den hiçbir bahis yoktur.

Bağımsızlık
Bildirgede Fransa’daki mutlak monarşiye karşı yapılan 1789 Fransız ihtilâlinin “Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik” (Liberté, égalité, fraternité) olan ana sloganına benzeterek “Eşitlik, özgürlük ve dayanışma” vardır ama emperyalist işgale karşı savaş ilanı olan Halkçılık Beyannamesinin “bağımsızlığı temin” ideali yoktur. Özgürlük bireysel bir kavramdır. Esas olan ise devletin bağımsızlığıdır. Çünkü ancak tam bağımsız devletlerin bireyleri özgür olabilir.

Altı Ok
Bildirgede “CHP’nin Cumhuriyetin temel değerleri[2] ve sosyal demokrasinin evrensel ilkelerinden ödün vermeyeceği” belirtilmekte ama CHP Programının özünü oluşturan 6 OK’un “Halkçılık, Devletçilik ve Devrimcilik” ilkelerinden hiç bahsedilmemektedir.
Ama altında Türkiye Reîs-i Cumhûru Gazi M. Kemâl ve vekillerin imzası bulunan 13 Mayıs 1925 tarih ve 2084 sayılı mükerrer (bis.) Kararname ile yasaklanmış Sosyal Demokrat Fırkası’nın paylaştığı sosyal demokrasi ilkelerine atıf vardır.

Eşit Yurttaşlık PKK’nın talebidir
Bildirgede “Kürt sorunu eşit yurttaşlık temelinde, ulusal bütünlük ve toplumsal uzlaşı ile çözülecektir.” denilmektedir. Eşit Yurttaşlık, CHP’nin Programında yazan, sahip çıktıklarını ifade ettikleri “uluslaşma süreci”ne aykırı olup, birleştirici değil, millet birliğini bölücü bir ifadedir.

Bu beyanda kullanılan “Kürt sorunu” ifadesi ile CHP, partinin kurucusu olan edebî önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1936 yılında Milli Eğitim Bakanlığının yayınladığı Yurttaşlık Bilgisi kitabının önsözüne kendi el yazısıyla yazdığı “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir” şeklindeki özlü millet tarifine aykırı olarak, Türk Milletini etnik temelde bölen bir tanımlama yapmaktadır. Ayrıca, “toplumsal uzlaşı” diyerek, bu bölücü ifadeyi, sanki Kürt ve diğer toplumsal kesimler varmış gibi vurgulayarak, kuvvetlendirmektedir.

Türkiye’de Kürt sorunu yoktur, başını ABD’nin çektiği batı emperyalizminin desteğiyle Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı silahlı isyana kalkışmış bir terör örgütü vardır.

Yurt ve vatan genellikle aynı anlamda kullanılmakla beraber, yurdu paylaşanların yaşadıkları toprakları tam egemen ve bağımsız yapmak için kanlarıyla suladıkları toprak, “vatan” haline gelir. Yurttaş egemen bir toplumun bireyleri iken, vatandaş o toprakları vatan haline getirenlerin anayasal tanımıdır.

Bu bağlamda, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin vatanı üzerinde yaşayan herkes Anayasa’nın 10. maddesi uyarınca “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir…”

CHP’nin Kurultay bildirgesiyle “eşit yurttaşlık” talep etmesi Türk vatandaşlığından vazgeçilmesi ve halkın etnik topluluklara bölünmesi isteğidir. Bu taleple istenen, etnik toplulukların anayasada kimlik olarak tanınması, etnik anadillerin ulusal ve bölgesel resmi dil haline gelmesi, tüm devlet ve toplum hizmetlerinde birden çok resmi dilli olması, seçimlerde parlamentonun ve belediye meclislerinin etnik topluluk kotaları temelinde oluşturulmasıdır.

“Eşit Yurttaşlık” talebi, 35 yıldır 40 bin dolayında asker, polis, korucu ve vatandaşımızı şehit eden PKK’nin lideri Abdullah Öcalan’a aittir. Nitekim bu talep, 24 Ocak 2016’da yapılan HDP 2. Olağan Kongresi Kongrede büyük ekrana PKK lideri Abdullah Öcalan ve Türk bayrağıyla yansıtılan ‘Eşit Yurttaşlık Ortak Vatan’ sloganı ile açıkça tekrarlanmıştır.[3]

Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı talebi
Eşit Yurttaşlık talebinin altyapı çalışmaları, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, 2011 Mayıs ayında Van’da düzenledikleri mitingin ardından bölgedeki STK yöneticileriyle yaptıkları kapalı salon toplantısında “Avrupa’da kabul edilen Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı aynen kabul edeceğiz, bütün şerhleri kaldıracağız, bu sözleşmenin tamamını onaylayacağız” açıklamalarıyla başladı.[4]

Nitekim, CHP’nin 15 Ocak 2016 tarihli 35. Olağan Kurultay Bildirgesinin 6. Maddesi’nde “Merkezi yönetim ve yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluk paylaşımı, halkın ihtiyaçlarını gözeterek, en üst düzeyde katılım sağlanabilecek şekilde belirlenmelidir. Yerel yönetimler güçlendirilmeli, bu doğrultuda ilk adım olarak Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı[5] üzerindeki şerhler kaldırılmalıdır.” denmektedir.

Bu Sözleşme 12.04.1991 tarih ve 3723 sayılı yasa[6] ile TBMM tarafından onaylanmış olmasına rağmen, Anayasamızın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez olan 3. Maddesinin birinci fıkrasına göre “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.” maddesi uyarınca yürürlüğe girmemiştir. CHP’nin bu Sözleşmede ısrarcı olması Türkiye’nin üniter yapısını parçalamaya, önce özerk bölgelere, sonra federasyona, kurulacak güneydoğu federasyonunun Barzanistan ile birleşerek ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesine hizmette, BOP Eşbaşkanı ile kolkola yürümek demektir.

Özerklik Sözleşmesinin uygulanacağı sözünü vermek, anayasanın değiştirilemez ilk üç maddesini değiştirmek ve bunun için ise ilk üç maddeyi koruyan 4. Maddeyi yürürlükten kaldırmak sözü demektir. TBMM’nde 10.10.2011 tarihinde kurulan “Anayasa Uzlaşma Komisyonu” 25 Aralık 2013 tarihinde son toplantısını yaparak dağılmıştır. AKP, Anayasa Uzlaşma Komisyonuna katıldıkları son toplantıda gerçek niyetlerini açıklamışlar, komisyona Mehmet Ali Şahin tarafından “anayasanın 4. Maddesini yürürlükten kaldırılması” hakkında bir öneri getirmişlerdir. Önergeye en şiddetli tepkiyi verip gündeme alınmasını engelleyen komisyonun CHP’li üyeleri Süheyl Batum, Rıza Türmen ve Atila Kart, 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde bir daha milletvekili yapılmamışlardır.

Bildirgede hiç olmayanlar
Bildirge; sanki sadece ekonomik, sosyal sorunlardan, OHAL’den bunalmış, fikir ve ifade özgürlüğü sınırlanmış olan ülkemizde başkaca sorun yokmuş gibi, bunların dışındaki Fetö, PKK/PYD/YPG ve IŞİD sorunlarını görmezden gelen bir hafiflikle hazırlanmıştır.
Bildirgede;

Normal takvime göre Mart 2019’da yapılacak yerel yönetimler ve Kasım 2019’da yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri için 16 Nisan 2016 anayasa referandumunda oluşan “hayır cephesi”nin birlikteliğini pekiştirmek için yapılması gerekenler yoktur.
ABD liderliğindeki İngiltere, İsrail, Almanya, Fransa gibi emperyalist devletler koalisyonunun bölgemizde yarattığı yüzbinlerce ölüm, vahşet, kan, mülteci sorunu yoktur.

Suriye, Astana ve Soçi süreçleri, Türkiye-Rusya-İran ittifakı yoktur.
ABD’nin kuzey Suriye’de Türkiye sınırında, ülkemize karşı kullanmak için kurduğu 50 bin kişilik PKK/PYD/ABD ordusundan bahis yoktur. Bu PKK/ABD ordusunun toprak bütünlüğümüzü tehdit ettiği ve devletimiz için beka sorunu yarattığı gerçeği yoktur.
Geç de olsa, ABD’nin kuzey Suriye’de Barzanistan’ın Akdeniz’e bağlanması için açmak istediği “enerji-kürt” koridorunun en batı ucu olan Afrin’e yapılan askeri harekât yoktur.

SONUÇ
CHP’nin 36. Kurultay Bildirgesi ile parti teşkilatına verilen hedef ve öncelikler, vatansever Atatürkçü gerçek CHP’lilerde büyük bir hayal kırıklığı yaratacaktır. Bu hedeflerle meşgul edilecek parti örgütleri halktan iyice kopacak, parti işlevsiz hale gelecek, 2019 seçimlerini AKP Genel Başkanına hediye ederek, parti yönetimine hakim olan sosyal demokratlar, partiyi küçültme görevlerini bihakkın yerine getirmenin mutluluğu için “demokrasi, özgürlük, insan hakları” tiyatrosuyla vakit geçirmeye devam edecekler, tek adam rejimine geçildikten sonra millet birliği ve vatanın bölünmez bütünlüğüne parçalayacak eyaletleşme, federalizm, konfederal cumhuriyet için yapılacak anayasa değişikliklerine “demokrasi ve özgürlükler” adına destek vererek ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin gerçekleşmesindeki görevlerini tamamlayacaklardır.

Ama hiç kimse sürecin böyle işleyeceğini beklemesin.
CUMHURİYET HALK PARTİSİ’ni kuran Kuvayı Milliye tarihi sorumluluğunu tekrar yerine getirecektir.

Haluk DURAL 4 Şubat 2018

[1] : (Halkçılık Beyannamesi olarak bilinen bu belge İstiklâl Harbimizin savaş ilanı olup, ilk anayasamız olan 20 Ocak 1921 tarihli Teşkilâtı Esasiye Kanununun gerekçesidir)

[2] : II. Cumhuriyetin nitelikleri MADDE 2.– Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.

[3] : http://www.diken.com.tr/hdp-kongresi-sona-erdi-ocalan-ve-turk-bayragiyla-esit-yurttaslik-mesaji/ [4] : http://www.haber7.com/partiler/haber/746731-kilicdaroglu-ozerklik-sozu-verdi [5] : http://www.avrupakonseyi.org.tr/antlasma/aas_122.htm [6] : http://www.yerelnet.org.tr/basvuru_kaynaklari/yy_mevzuati/mevzuat_detay.php?kod=48&turu=ka

This entry was posted in DUYURULAR, Politika ve Gundem, SİYASİ PARTİLER. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *