Neden geldiğini biliyorum . “Yine ALDATILDIM diyecek mi” !!! Nefeslendi , durdu ; … “YENİ ÖFKELİ ÇOCUKLARIN” HİKAYESİ

Naci Kaptan / 30 Ocak 2018

Bakkal Remzi efendi dedi ki ;

– Hakkı bey sokağımıza bir falcı taşındı kapısının önünde insanlar sıra oluyor.Yaşlısı genci , evde kalmışı , atanma bekleyen öğretmeni, Kredi almak isteyen tüccar , siyasete soyunmak isteyen taşra avukatları , sınava girecek öğrenciler .

Aklım karıştı . Güneydoğuda savaşan kahraman askerlerimiz ve yanında görevlendirilmiş ÖSO denilen Işid görünümlü karanlık yüzlü adamlar gözümün önünden gitmiyordu .Bir de bunun üzerine AKP’li başkomutan Cumhurbaşkanımız da bu adamları istiklal harbinde yapılandırılmış olan ve yedi düvele karşı savaşan KUVAY-İ MİLLİYE’cilerimize benzetmişti ,bu nedenle yüzüne yumruk almış boksöre dönmüştüm. 250 gram peynir ve zeytin alıp Remzi efendiye ;

– Yazıver hesaba diyerek . Dükkandan çıktım , akşam olmuştu . Ayaklarım beni falcının evine doğru götürdü,kapısının önü boştu . Kapıyı çaldım , baştan aşağıya siyah feraceli bir kadın açtı ;

– Hoca efendi müsait mi .. Yana çekildi içeri girdim . Koridorun ucundaki nerede ise karanlık bir odaya gittik.Beyaz cübbeli uzun sakallı hoca efendi bana uzun uzun baktı, dedi ki ;

– Neden geldiğini biliyorum . Yine ALDATILDIM diyecek mi !!! Nefeslendi , durdu ;

–  Afrin bölgesini  onlara terkedecek . Evet Üç zaman sonra yine aldatıldım diyecek …

GELELİM ÖSO’nun HİKAYESİNE

TSK, ÖSO’cular ile yan yana gelmemeli

Kılıçdaroğlu, Afrin operasyonuna dair eleştirilerinin merkezine Türkiye’nin ÖSO ile ilişkisini yerleştirdi. CHP Lideri, Suriye devleti ile ilişki kurulmasını önerdi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu televizyon ve gazetelerin Ankara temsilcileri ile kahvaltıda bir araya geldi. Kılıçdaroğlu’na iletilen soruların önemli bölümü Suriye ve Afrin’e dairdi. ÖSO ile ilişkiyi eleştiren Kılıçdaroğlu, sorunun çözümü için Suriye devletini işaret etti. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ı bir kez daha Cumhurbaşkanlığı makamını işgal etmekle suçlayarak “Benim Cumhurbaşkanım değil” dedi.

Kılıçdaroğlu’nun açıklamasının satır başları şöyle:

ÖSO kimdir, nasıl güvenirsiniz?
TSK çok başarılı bir operasyon sürdürüyor. Zor koşullarda ilerliyorlar. Ama şimdi bu başarının önüne ÖSO’yu geçirmeye çalışıyorlar. TSK, ÖSO’nun arkasına neden gizlenir, hangi gerekçe ile gizlenir? Biz bundan çok rahatsızız. Ben içime sindiremiyorum, ağrıma gidiyor. Koskoca Türkiye’nin ordusu ikinci planda, ÖSO birinci. Siz bölgede operasyon yapıyorsanız ve buna karar vermişseniz ve operasyon ülkenin birliği, bütünlüğü açısından önemliyse, bunu kendi silahlı kuvvetlerinizle yaparsınız. Biz, ÖSO’nun varlığını eleştirmeye devem edeceğiz.

Suriye ile ilişki kurulmalı
Suriye ile önümüzdeki süreçte bir barış sağlanacaksa, toprak bütünlüğü konusunda bir araya gelinecekse, bu başka bir aracı devlet ya da grup olmadan, Türkiye’yle Suriye’nin bir araya gelmesiyle olacaktır. Terör örgütlerinin konuşlanmasını istemiyorsak, o zaman Suriye ile ilişki kurmalıyız. Suriye’yle ilişkilerin düzelmesi açısından adımlar atılması gerektiğine inanıyoruz.

PYD’den şikâyet edemezler
Erdoğan, PYD-Amerika ilişkisini eleştiriyor. Oysa PYD’ye meşruiyet kazandıran kendisi. Erdoğan, Salih Müslim’i kırmızı halılarla Türkiye’de karşıladı, ağırladı. PYD’ye, ‘bizim yanımızda yer alacaksın, Esad’la çatışacaksın’ dediler. Onlardan ret cevabı alınca ‘biz de seni terör örgütü ilan ediyoruz’ dediler. Diyorum ya, ‘bunların yatacak yeri yok’. Sen terör örgütü kabul etmezsen, ABD de etmez. Sen caydın, ‘terör örgütü’ dedin. ABD caymadı ilişkisini sürdürüyor. PYD’ye meşruiyet kazandıran Erdoğan. Başımıza bela eden de odur. Suriye’nin içişlerine karıştıran odur, silahlı terör örgütlerini geçiren de odur. *1*

Kimdir/nedir bu ÖSO?

İktidarı, yandaşı, İslamcısı, milliyetçisi… Dört bir koldan ÖSO’ya yani Özgür Suriye Ordusu’na kol kanat germe arayışındalar. Öyle bir akıl tutulması ki, muktedirler kefil olmakla yetinmiyor üstüne bir de “şehit” ilan ediyorlar. “Öfkeli çocuklar”ın bakiyesi silahlı milislerden “iyi çocuklar” yaratma gayretkeşliği topyekûn bir savunma seferberliğine yol açmış durumda.

Öyle ki AKP ÖSO’nun El Kaide ile bağlantısı olmadığını kanıtlama derdine düştü. AKP Tanıtım ve Medya Başkanlığı, Zeytin Dalı Harekatı’nda Türk Silahlı Kuvvetleri’yle birlikte katıldığı için muhalefet tarafından eleştirilen ÖSO’ya methiyeler düzen dosya dahi hazırladı!

Cumhurbaşkanından başbakanına, dışişleri bakanından parti sözcüsüne kadar bütün yetkililerin dilinde bir ÖSO övgüsüdür sormayın gitsin. “Yerli ve milli” retoriği üzerinden ÖSO övücülüğü tam gaz sürerken sadece yandaşlar değil, merkez medya da koroya katıldı. ÖSO seviciler iddialarını güçlendirmek için “ABD’nin de ÖSO’ya terörist demediği” argümanını öne sürüyorlar!

ABD neden ÖSO’ya terörist demiyor?

Çünkü, ÖSO esasında bir CIA menşei. Afrin’e yönelik Zeytin Dalı Harekatı başlamadan on gün önce ÖSO, ABD yönetimi tarafından Washington’da ağırlandı. Saad Fahd Al Süveyş, Halid Eba ve Yasir Al Haci gibi isimlerden oluşan ÖSO heyeti Beyaz Saray, Pentagon ve Dışişleri Bakanlığı’nda temaslarda bulundu. Buralarda hangi sözlerin verildiği, neyin pazarlığının yapıldığı şimdilik bir sır!

Fırat Kalkanı’ndan Zeytin Dalı’na sınır ötesi operasyonların bileşenlerinden, siyasi İslamcı iktidarın “cici çocuğu” ÖSO’yu tanıyalım.

Kafa kesen, yürek yiyen savaşçılar!

»Suriye’de çatışmaların henüz yeni patlak verdiği bir dönemde CIA desteğiyle Türkiye-Katar ve Suudi Arabistan öncülüğünde 2011 Temmuz’unda Hatay’da Suriye ordusundan ayrılan Albay Riyad Esad ve Albay Hüseyin Harmuş tarafından ‘’Şam yönetimini devirmek’’ amacıyla kuruldu.

»İlk icraatlarından birisi Suriye’yi kanlı bir iç savaşa sürükleyen olayların başlangıcı kabul edilen Cisr eş-Şuğur Katliamı’ydı. 6 Haziran 2011 tarihinde Hatay’a yaklaşık 30 kilometre uzaklıktaki İdlib’e bağlı Cisr eş-Şuğur’da onlarca asker, polis ve memurun boğazı kesilerek Asi nehrine atıldı.

»AKP’nin beş sayfalık ÖSO kitapçığında da itiraf edildiği üzere ÖSO, ABD’nin öncülüğündeki Suriye’nin Dostları Grubu tarafından eğitildi. Eğit-Donat Projesi kapsamında Kırşehir Hirfanlı’da, Ürdün’de, Hatay’da eğitilen “Ilımlı muhalifler” Suriye’ye adım attıktan kısa bir süre sonra aslına rücu ederek, IŞİD ve El Nusra’ya katıldılar.

»Cihatçı grupların çatı örgütüdür ÖSO. Ceyşu’l İslam, Feylak eş Şam, Cephe Şamiyye, Sultan Murat Tugayı, Fatih Sultan Mehmet Han Tugayı, Muntasırbillah Tugayı, Tevhid Tugayları, Nureddin Zengi Tugayı, Kuzey Bölgesi Tümeni, Birinci Alay, Mücahitler Ordusu, Cebel Dağı Şahinleri Tugayı, 13. Tümen gibi grupları bünyesinde barındırıyor.

»Mayıs 2013’te ÖSO bünyesindeki Faruk Taburu’na bağlı bir cihatçının öldürülen bir askerin göğsünü keserek kalbini yemesi, ve “Allah’a yemin ederim ki hepinizin kalplerini ve ciğerlerini yiyeceğim Beşar’ın askerleri” konuşması hala hafızalarda.

»Mart 2015’te Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’ın organizasyonuyla oluşturulan el Kaide’nin öncülüğündeki ‘Fetih Ordusu’ Hatay sınırındaki İdlib vilayetinin tamamını ele geçirerek burada “El Kaide Emirliği” ilan etti. Fetih Ordusu’nun Nusra Cephesi ve Ahrar uş-Şam’la birlikte önemli bileşenlerinden birisi de ÖSO’ydu.

»Temmuz 2016’da ÖSO bünyesinde olan Nureddin Zengi Tugayları, Halep’te 12 yaşındaki Abdullah Taysir el İsa isimli bir Filistinli çocuğa ‘Esad’ın askeri’ diyerek işkence yapıp ardından da bir kamyon kasasına yatırarak kafasını kesmesiyle gündeme gelmişti.

»Ocak 2018’de Suriye Ulusal Koalisyonu’nun silahlı uzantısı olan ÖSO’nun da aralarında yer aldığı Suriye’deki cihatçı gruplar Türkiye’nin öncülüğünde biraraya gelerek Ceyş el Vatani adlı yani “Milli Ordu”yu kurdu. 30’dan fazla grubun birleşmesi ile kurulan 22 bin kişilik bu yapının başında Antep merkezli Suriye Geçici Hükümeti Başbakanı ve Savunma Bakanı Cevad Ebu Hatab var.

ÖSO dahi farklıyız demezken bu telaş niye?

ÖSO, IŞİD, El Kaide ve türevi örgütlerden farklı mı? Siyasi iktidarın iddiası bu yönde. Oysaki bizzat ÖSO’nun başındaki isimler dahi, örneğin bir dönem Genelkurmay Başkanlığı da yapmış olan Selim İdris El Kaide’nin Suriye kolu olan Nusra Cephesi’yle ilişki içerisinde olduklarını söylüyor, gizleme gereği hissetmiyor. Buna rağmen neo Osmanlıcı iktidar canhıraş bir şekilde ÖSO’nun, El Nusra’dan farklı bir yapılanma olduğunu tekrarlıyor.

Batı medyasının, emperyal güçlerin, siyasi iktidar ve yandaşlarının “özgürlük savaşçısı”, “demokrasi havarisi”, “zalim rejime karşı direnen gruplar” olarak lanse ettiği ÖSO’yu pazarlama gayretleri abesle iştigal. ÖSO ve ona bağlı irili ufaklı cihatçı grupların Suriye topraklarında işlediği savaş suçları, yaptıkları katliamlar IŞİD’i, El Kaide’yi aratmıyor. Bu çeteleri cilalayıp pazarlamanın ne bu ülkeye ne de Suriye’ye bir faydası yok. *2*

El Kaide’nin çocuğu, IŞİD’in kardeşi

Spiegel Online’ın 23 Ocak’ta ‘TSK Suriye’de’ açıklamasıyla paylaştığı fotoğraflar, dünya kamuoyunun alışık olduğu Türk askeri görüntülerinden farklı. Uzun sakallar, sırttaki ağır silahlar ve gökyüzünü işaret eden tek parmak. Türkiye, Afrin‘deki YPG güçlerine karşı başlattığı ‘Zeytin Dalı’ operasyonuna, 2016’daki sancılı Fırat Kalkanı’nda olduğu gibi yine Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile katıldı. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), 20 Ocak’ta başlayan operasyonda, 20 bin ÖSO’cu ile bölgeye ulaştı. Cihatçılar, Türkiye’den otobüslerle sınıra taşındı, Türk subayları ile birlikte namaz kıldı, selfie çektirdi.

Herkes kullandı

Savaş histerisi içinde geçmişi unutulan ÖSO, aslında soyut bir yapı. Alanı tanıyan yerel şahıslar, 8-10 kişi halinde bile bir araya gelip kendilerini Özgür Suriye Ordusu olarak tanıtabiliyor. Yapı, 29 Temmuz 2011’de Suriye Ordusu’ndan ayrılan Albay Riyad Esad tarafından ‘Suriye hükümetini devirmek’ amacıyla kuruldu. Disiplinsizlik ve kendi aralarındaki sürtüşmeler ÖSO’yu zayıflattı. Gruplar çözülerek ya El Kaide’nin karnından çıkan ve sahada daha etkili olan el Nusra Cephesi ya da IŞİD’e katılmaya başladı. ÖSO, hiçbir zaman savaşçı sayısı ve askeri yönetim şeması belli ‘düzenli ordu’ olamadı. Savaşın başından beri, Suudiler, Katar ve Türkiye tarafından finansal ve lojistik yardım bakımından desteklendi. ‘Kandan rant devşirme kurgusundaki emperyalistler’ de onları eğitip donatarak Suriye’de vekalet verdi. Para, silah ve eğitim desteği savaş boyunca sürdü. Suriye dışından savaşa katılan cihatçılar, geçişte Ürdün ile birlikte komşu Türkiye topraklarını kullandı. İnsan kaynağı ve silah geçişi de buralardan gerçekleşti.

Birbirlerinden farkları yok

Yapının ismi, ideolojisi ve amacı ile çelişkiliydi. El Bab, İdlip, Dera, Humus’un kuzey batısı, Şam çevresindeki küçük 2 bölge ve Tanaf’ta varlığını sürdürmeye çalışan ÖSO, Sünni İslam ideolojisini benimsedi. Hedefini ‘aldığı topraklarda şeriatla idare edilen bir yönetim kurmak olarak’ belirledi.

Suudi Arabistan Müftüsü Muhammed El Arifi Suriyeli, Ocak 2013’teki fetvasında, ÖSO’ya ‘ganimet’ için ilham veriyordu. ‘Muhaliflerin’ cinsel ihtiyaçlarını karşılamak için 14 yaş üzeri Suriyeli çocuk ve kadınları kısa süreliğine nikâhlarına geçirebileceklerini ilan etti. Arifi, meleklerin de muhaliflerle savaştığını anlattı.

2013 Mayıs’ında IŞİD, ÖSO ile kol kola, Halep’in kuzeyindeki Minniğ Askeri Hava Üssü’nü ele geçirdi. Dönemin komutanı Abdülcabber Akidi, Al Jazeera’ye verdiği mülakatta, “IŞİD’li kardeşlerimizle ilişkilerimiz çok iyi” dedi.

26 Nisan 2015’te Hatay sınırındaki İdlib’in Cisr eş-Şuğur kasabasını ele geçiren el Nusra, öncülüğündeki Fetih Ordusu’na bağlı ÖSO grupları, Alevi İştebrak köyünde katliam yaptı, 67 sivil öldürüldü. Katliamın, Fatih Camii’nde lokum dağıtılarak kutlanması, iktidarın ‘amaçları’, ‘yakınlaşmaları’ ve ‘mezhepçi’ yapısının sokağı nasıl kodladığının da bir göstergesiydi.

İstanbul’da Gedikpaşa’da, 2015 Haziran’ında gerçekleştirdiğimiz röportajda ise ÖSO içindeki Sukur’uş Türkmen’de (Türkmen Kartalı) savaşmış, 35 yaşındaki Muhammet Salih şu bilgileri verdi: “Motivasyonunu kaybetti, koordinasyon yok. Pişman değiliz, Allah adına Esad’a karşı savaştık. IŞİD’e katılan çok oldu.”

ÖSO’cular parayı seviyordu. Temel dayanakları menfaat olduğu için rahat saf değiştirip, ihanet edebiliyorlardı. Fırat Kalkanı’nda, ‘ılımlılar’ ile radikaller arasındaki temaslar ve bu ihanet görüldü. O operasyonda, bölgeden edindiğimiz ÖSO ile ilgili bilgileri kamuoyuna şöyle yansıtmıştık: “IŞİD ile farkları yok. Köylülerin evlerini soyuyorlar. IŞİD’den alınan yerleri kısa sürede yine onlara devrediyor ya da para karşılığında satıyorlar.”

Yine aynı şekilde öncü birlik olarak, 8 tank ve zırhı araçla El Bab bölgesine giren ÖSO’cuların, 680 bin dolar fiyatı olan bir zırhlı aracı IŞİD’e sattığı ya da devrettiğinin görüntüleri ile paylaşmıştık.

Kim bunlar, nereye bağlı?

Bu gruplar defalarca dağılıp, birleşti. Türkiye ile ÖSO ilişkilerini daha iyi anlamak için yapıyı kontrol eden siyasi kanada bakılabilir. Cihatçıları; tek çatıda amaçlayan siyasi otorite, ‘Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’ (SMDK) ismini alıyor. Çatı; savaşın başlarında kurulup ilk toplantısını Türkiye’de gerçekleştiren ve çatışmayı körükleyen ‘Suriye Dostları’ ile benzer. SMDK, ÖSO’yu bir kez daha birleştirmek için 2017 Eylül’ünde harekete geçti. Askeri kanadı oluşturulan siyasi çatıda yaklaşık 50 grup yer aldı. 43 birlik temsilcisinin katıldığı toplantının ilki Antep’te yapıldı. Belli dönemlerde ödenek sıkıntısı yasansa da, Türkiye, SMDK tarafından yeniden birleştirilen ÖSO’culara yardımlarını esirgenmedi. Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) ve Kızılay da destek verdi.

TSK, ‘Zeytin Dalı’nda da, SMDK’de yer alan bu gruplar ile çalışıyor. Afrin’deki ÖSO yapısı, Ceyşel Şamel (Kuzey Ordusu) adını taşıyor. Oluşumda, direkt olarak Türkiye tarafından kurulup desteklenen Ahrar-uş Şam’ın (Hür Suriye) yanı sıra Feylek’uş Şam (Büyük Ordu), Nurettin Zengi Tugayı, Semerkant Tugayları, Ceyşul Nıhbe (Seçkin Ordu) isimlerindeki birlikler var. ÖSO içinde Türkmenlere ait olan ve yine doğrudan Türkiye tarafından desteklenen Magavir Tugayı (Savaşçı Birlik), Muntasır Billah Tümeni, Fatih Sultan Mehmet, Sultan Murad, Abdülhamit Han Tugayları adlı ÖSO grupları da bulunuyor.

Terör tanımı: Kime göre neye göre?

ÖSO’cular ‘ılımlılar’ olarak tanımlansa da İstanbul’daki eğlence merkezi Reina’da 1 Ocak 2017’de 39 kişinin öldürüldüğü IŞİD saldırısı sanıklarından Abuliezi Abuduhamiti’nin savunması, ‘renk tonu’nun önemsiz olduğuna ve İslami örgütler arasındaki geçirgenliğe somut bir örnek: “Suriye’de 15 gün kaldım. Orada Sultan Abdülhamit Han Türkmen Tugayı’na misafir olarak gittim.”

TSK’nin imajının zedelendiğine yönelik tepkiler ve Afrin sonrasında ‘cihatçıların ne olacağına’ ilişkin sorular büyürken, iktidar temsilcileri açıklama yapıyor. Ortaya böylece bir ölçü çıkıyor. AKP Sözcüsü Mahir Ünsal’ın, “ÖSO’yu terörist gibi göstermek istiyorlar” sözleri önemli. İktidar, terör tanımı konusunda yeni bir eşik atlarken, aslında ideolojisini de açığa vurup meşrulaştırıyor. Bu; kendilerini solcu, sosyal demokrat ve muhalif olarak tanımlayan kişi, kuruluş ve partilerin de ‘korku’ ya da ‘genetik milliyetçilik sorunu’ nedeniyle endekslenip teslim olduğu akıl almaz bir ölçü. *3*

DİPNOTLAR

*1* https://www.birgun.net/haber-detay/tsk-oso-cular-ile-yan-yana-gelmemeli-202240.html
*2* https://www.birgun.net/haber-detay/kimdir-nedir-bu-oso-202211.html
*3* https://www.birgun.net/haber-detay/el-kaide-nin-cocugu-isid-in-kardesi-201833.html
This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, Bölücü KÜRTÇÜLÜK, BOP, İHANET VE YABANCI YANDAŞLAR, İrtica, ORTADOĞU ÜLKELERİ, PKK TERÖRÜ, Politika ve Gundem, RADİKAL İSLAM, ŞERİAT - İRTİCA - KARANLIĞIN AYAK SESLERİ, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *