SON DÖNEMEÇ(Mİ?) KORKUYORUM!! KORKMALISINIZ!!

Zahide UÇAR
5.01.2018

SON DÖNEMEÇ(Mİ?)
KORKUYORUM!! KORKMALISINIZ!!

Otuz yıl önce Afganistan’dan ülkemize gelen bir doktor; “Siz de Afganistan olma yolunda hızla ilerliyorsunuz. 30 yıla varmaz..” diye uyardığında, yorumu çok uçuk gelmişti. Onbeş yıl önce İran Devriminden kaçıp ülkemize gelen İranlı; “Hızla İran olma yolunda ilerliyorsunuz. Biz İran’dan kaçıp Türkiye’ye geldik ama şimdi gitmek için yeni bir ülke arıyoruz” diye uyarmıştı.

O gün aslında tehlikeyi biz de görüyorduk. Son olarak da Irak’tan kaçarak ülkemizde bir süre kaldıktan sonra başka bir ülkeye yerleşen bir Türkmen, buradan tanıdığı bir dostunu uyarıyor. “Orada ekmeğinizi yedim. Türkiye çok hızlı bir şekilde IRAK’laşıyor. Tedbirinizi buna göre alın. Yatırımlarınızı doğru yapın.” Diyor.

Türkiye’nin Afganistan, Irak, Suriye, Libya sürecine sokulduğu görülüyor. Bu aralar bu ülkelerle ilgili kitaplar okuyorum. Okuduğum romanlar o ülkelerde yaşanan acıları, yıkımları da anlatıyor.

Afganistan’ı önce Ruslar işgal ediyor. Sonra sünni Taliban geliyor. Halk işgalden kurtulduk diye sevinirken, büyük bir kabusa uyanıyorlar ama iş işten geçmiş oluyor. Taliban Afganistan’da korkunç bir katliama girişiyor. Şia olan Hazaraları, çocuk, kadın demeden katlediyor. Taliban kadınların çalışmasını yasaklandığı için, tek başına kalan eğitimli kadınlar bile dilenmek zorunda kalıyor. Taliban istediğinin malına çöküyor. Silahlı militarist güçler, siyah jiplerle sokaklarda dolaşırken, keyfi olarak insanları kurşunluyor. Taliban döneminde Pakistan’a sığınan ve işgal öncesi iş adamı olan bir Afganlı, Taliban için diyor ki;

“İnsan olmana asla izin vermiyorlar…”

Ve Afganistan’da erkek çocukların fuhuşta kullanılması, Taliban zamanında başlıyor.
Bugün Afganistan’ın durumu, “12 Y.Y.’da kalmış barbarlar” olarak değerlendiriliyor.
Taliban öncesi Afganistan’ın, Cumhuriyetimizin ilk yıllarına benzediğini, geleneklerin ve halkın yapısının bize çok benzediğini biliyor musunuz? Ve Afganistan’daki Türk nüfusunu?
*** *** ***
Irak’ı herkes biliyor. Bir milletin sadece maddi değerleri yağmalanmadı, şerefi-onuru da yağmalandı. Savaş süreci ve sonrasında anne ve babaların “onurlarından vaz geçerek” çocuklarını nasıl doyurmaya çalıştıklarını… Tecavüze uğrayan kızların ailelerince infaz edildiklerini, ya da intihar ettiklerini biliyoruz.
*** *** ***
İran Devriminde, Şah yanlısı İranlılar, kanlı bir şekilde infaz edildi. Kendi vatandaşı olan kızları tecavüz ederek öldürdüler. Küçücük kız çocuklara, muta nikahı denilen bir kılıfla tecavüz ettiler.
*** *** ***
Gelelim ülkemize:
Ülkeyi gizli ajandaşı olan bir hükümet yönetiyor(görmek isteyene çok açık). “Kutlu Dava” dedikleri davaları, Cumhuriyet rejimini yıkarak yerine bir İslam Devleti kurmaktır. Ülkemizde din ve diyanetin geldiği noktayı gördükten sonra, istedikleri İslam Devletinin, Kur’an İslami değil, Evangelizmin içinde eritilmiş, Siyonist İslam olduğu açık bir şekilde görülüyor.

Rejim değişikliğinin alt yapısı uzun süredir oluşturuluyor. Diyanet, indirilen dini değil, uydurulan dini pompalıyor. Millete Suud gelenekleri din diye dayatılıyor. Din daraltılarak, kadının kılık-kıyafeti ve dinsel ritüellere hapsedildi. Bu uydurulan yeni din, Evangelizme(Siyonist İllimunatı) ve kapitalist düzene hizmet ediyor. Bu AKdin, “rüşvet-yolsuzluk-hırsızlık-yalan-talan-tecavüz-sömürü-zulüm düzenini kutsuyor.” Bu dini kutsayanlar; fakiri, mazlumu, iftiraya uğrayanları çoktan terk etti. Tıpkı Afganistan, Suudi Arabistan, Yemen ve benzeri ülkelerde olduğu gibi…
*** *** ***
AKP; Sibyan okullarıyla, Milli Eğitimi millilikten çıkartıp din(siz)leştirerek…. Diyanet’i fetva makamı gibi kullanarak… Camileri partinin arka bahçesi haline getirerek… Kadınların sistemli olarak aşağılanmasıyla… Kız çocuklarının çocuk yaşta evlenmesinin önünü açarak, yeni rejimin alt yapısını oluşturuyor.

Oluşturulan alt yapı, çıkarılan KHK ile taçlandırılıyor(!).. AKP Önderliği, 696 sayılı KHK ile son dönemece girdi(mi?). Bu kararname, kendilerine tehdit olarak kabul ettikleri kesimi, yandaş sivillere linç ettirmek için kullanılabilir mi? Rejimi, din devleti rejimine dönüştürmek için, paramiliter sivillere ihtiyaç var. Ve o siviller KHK ile korumaya alındı.696 sayılı KHK için hukukçular sert tepki gösterdi. Ümit Kocasakal: Türkiye artık hiç bir denetimin olmadığı, kimsenin hukuk güvenliğinin bulunmadığı bir Kanun Hükmünde “Kralname” devletidir!” Diye açıklama yaptı.

AKP’nin kurucuları arasında bulunan Abdüllatif Şener, 24 Kasım günü twitter sayfasından yaptığı paylaşımda;

“Herkesin aklına o gece kafa kesen, askeri linç edenler geliyor ama bu khk ile darbenin sahte olduğu, bunu planlayanların ileride yargılanmasının önüne geçmek olduğu ve en önemlisi bir teşebbüsün daha olacağını, katılımın artmasını sağlamak için çıkarıldığını Bilseniz iyi olur…” Diye uyarıyor.

AKP sivil paramiliter grupları zaten oluşturdu; “Osmanlı Ocakları, siyah minibüslerle gezen HÖH(Halk Özel Harekatı) ve SADAT…” Devleti korumakla görevli güvenlik güçleri bellidir. Güvenlik güçlerinin dışında siviller silahlandırılıyorsa, başka bir planın hazırlığı yapılıyor demektir.

AKP, muhalefet eden herkesi “TERÖRİST” suçlamasıyla hedef gösteren bir yapıdır. Gezi olayları sırasında, polislerin yanında gençlerimize pala ve sopalarla saldıran sivilleri gördük. Ali İsmail Eskişehir’de böyle öldürüldü. “Camide içki içtiler, Kabataş’ta 40-50 deri eldivenli erkek, başı kapalı, bebeği olan bacımıza saldırdı, üzerine isedi, bebeği bebek arabasından attı” yalanıyla, “evde zor tutuyorum” denilen kitle provoke edildi. Gaza getirilmeye çalışıldı.

Bugüne kadar yaşananlar, bundan sonra yaşanacaklara ışık tutuyor.Bundan sonra, her demokratik eylemi terör eylemi diye hedef gösterip, silahlı-palalı-sopalı paramiliter sivilleri halkın üzerine salabilirsiniz.Bu süreci yaşamış devletlerde neler olmuş, bir bakalım:

1-Hitler 696 iç savaş kararnamesi benzeri bir kararnameyi 1934 yılında imzalamıştır. Hitler kahverengi gömlekliler diye bilinen vurucu milisleri SA’ları darbe yapacağı iddiasıyla ortadan kaldırtır. Sonra, kanlı eylemleri gerçekleştiren Nazi paramiliter grupların eylemleri, meşru müdafa sayılarak hukuka uygun kabul edilmiştir.

2-Ruanda’da 100 gün içinde, sivil militarizm Hutu’lar, 800 bin Tutsi ve ılımlı Huti’yi öldürdü. Olaylar durulunca, göstermelik mahkemeler kuruldu. Üç kişiden fazla öldürene ceza verildi.

3-Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir, kurduğu milis gücü ile soykırım yaptı. 200 Bin Kişinin katili olan Beşir için, Uluslararası Ceza Mahkemesince tutuklama kararı çıkartıldı.
*** *** ***
Araştırmacı Yazar Mustafa Yıldırım, “SİVİL SİLAHLI GÜCÜN KANLI KOKU…” başlıklı yazısında, önemli bir hatırlatma yaparak uyarıyor;

“İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Velayeti, 1990’da “Türkiye İslam inkılabı ihraç edildi” demişti. Yakınlarda Doğu Perinçek’in ve yanındaki amiralın ziyaretiyle rahatlayan ve aklandığını sanan Velayeti, Türklere elbette hesap verecektir. Şimdi sıra Humey köyünden Hintli Ruhullah’ın yaptığı gibi, 12’işinden 70’ine sivillerden oluşan, eğitimli-silahlı bir güçle (Başıj, beşij gibi) inkılabı korumaya mı geldi?

Bakalım gününü birkaç sloganla idare eden Türkler, zifiri karanlıktan uyanabilecekler mi?”
*** *** ***
UYARIDIR!!
696 sayılı İç Savaş Kararnamesini imzalayanlar, muhalif kesimi kontrol edeyim derken, ters köşe olabilir. Çünkü, bu KHK yabancı güçler tarafından kullanılmaya açıktır. Şöyle ki;

Ülkemizin içinde uyuyan ajanların dışında, uyuyan çeşitli terör elemanları da bulunuyor. Bu terör elemanları yabancı istihbaratların kontrolünde olduğuna göre, her an harekete geçirilebilir. Kararnameden cesaret alanlar da sokağa çıktığında, bir iç çatışmanın fitili ateşlenmiş olur.

Yani, “Saraydaki hesap, sokağa uymaz.”
Olan da ülkemize olur.
*** *** ***
Gerçekten korkuyorum. Kendim için değil, ülkem için korkuyorum. Sizler de KORKMALISINIZ!! Korkun ki, korkunuz sizi uyutmasın!! Uyanık kalın ki, tuzağa düşürülmeyelim. Çünkü;

Kanlı Pazar’ın mimarlarıyla, 6. Filoyu kıble yapanların kaptan köşkünü ele geçirdiği bir ülkede yaşıyoruz. İçeriden-dışarıdan sarıldık. Çember daralıyor.Yemen, Afganistan, İran olursak, Cumhuriyetimizi ve ülkemizi geri almak yıllar alır. O karanlık bir defa üzerimize abanırsa, karanlığı yırtmak çok zor olur.Ekmek derdinde bir zabıta, müdürü tarafından BAYILANA kadar tokatlandı ama ekmek parasını kaybetmemek için, “büyüklerimiz haklıdır” dedi.

Erzurum’da çocuğunun korkulu gözleri arasında zabıta memurları tarafından dövülen bir baba var… Tıpkı Afganistan’da Taliban’ın yaptığı gibi, ŞİMDİDEN; “İNSAN OLMANA İZİN VERMİYORLAR.”

Yemen’de bedeni ve ruhu parçalanan bir çocuk; “Ben Nojoud, 10 yasındayım ve dulum” diye haykırıyor. 10 yasında, çocukluğu parçalanmış Yemen’li Najud, saray gibi camileri gördüğünde;

“Hayat çok garip, öyle değil mi? Bir yanda saray gibi camiler, öte yanda yiyecek hiçbirşeyi olmayan dilenciler…” Ve ülkemizde;

Emperyalizme hizmet eden Diyanet, 9 yasındaki çocuklarımıza göz dikmiş görünüyor. Bizlere Suudi Arabistan geleneklerini dayatan Diyanet…Najud’un ülkesi Yemen’de başlık parasıyla 10 yasında bir kız çocuğu, 50 yaşlarında bir Suud’a veriliyor. Çocuk üç gün sonra bilinmeyen bir nedenle(!) oluyor. Çocuğun ailesi çürük bir mal vermiş gibi, ölen çocuğun yerine 7 yasındaki kızlarını veriyor. İşte bize dayatılan rol model ülkeler…

Ben gerçekten korkuyorum. Kız çocuklarını diri diri toprağa gömmeye devam eden bir rejimle yönetilmekten çok korkuyorum. Sizler de korkmalısınız. Ve ölüm uykusundan uyanıp, kapımıza gelen karanlıklara “DUR” demenin yollarını bulmalıyız.

Zahide UÇAR
05.01.2018

This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, İrtica, ŞERİAT - İRTİCA - KARANLIĞIN AYAK SESLERİ, YOBAZLIK - GERİCİLİK, Zahide Uçar. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *