HAYATIN İÇİNDEN * Şiir molası * EMPERYALİZME KARŞI Nazım Hikmet * DUVAR

DUVAR

İzmir’den Akdeniz’e dökülen
ve yakında Bombay’dan Hint Denizi’ne
dökülecek olan Emperyalizm’in,
Şark’ı saran duvarı
hakkında yazılmıştır.

Karataştan çerçeveye gömülen,
güneşi parça parça bölen
demir parmaklık…

Dayadım
alnımı
demir parmaklığa;

parmaklık alnıma
gömüldü.

Kemikli geniş alnımı parça parça böldü..

Alnım:
parmaklığa dayalı.

Yüzüm:
kana boyalı.

Bu kan benim kanım.
Eşyayı bu kanlı perdeden görüyor gözüm.

Karataştan çerçeveye gömülen,
güneşi parça parça bölen
demir par-mak-lık

Orda;
o duvarda,
o duvarın dibinde
bizimkilerin bağlandı kolları.

O duvarı
bizim için yaptılar..

O duvar
darağaçlarının sabunlu ipi
gibi
parlıyor.

O duvar;
o duvarda keskinliği var
taze kanlı etleri parçalayan
yosunlu, ıslak
dişlerin…

O duvar;
gözleri afyon dumanlı kesişlerin
bellerindeki kara kuşak gibi sarılmış
kürenin gırtlağında!.

O duvarın ilk temel taşı,
emperyalizmin ilk adımından geliyor.
O duvarın dibinde
bizimkilerin
Eyfeller gibi kemikleri yükseliyor.

O duvarın bir ucu:
tahta sapanlı sarı Çin’de;

öbür ucu:
çelikleri elektrikli New-York’un içinde.

Her bankada hisse senetleri var
onun.

O duvar
Lordlar kamarasından lord Gürzon’un
noktaları imparator armalı bir nutku gibi geçiriyor.
Eyfel’in tepesinden avlarını seçiyor,
dayanarak Hinderburg’un altın cıvılı heykeline
topluyor Berlin sokaklarını eline.

O duvarın taşlarına sürterek dilini
kara gömlekli Mussolini
bekliyor nöbet.
İtalya’nın çizmesi
yüzüyor kanda!!

O duvar
İkinci bir Balkan gibi yükseliyor Balkan’da!
O duvar
O duvar, o duvar…
O duvarın dibinde
bizimkiler kurşunlanıyorlar!..

O duvar
kadar
uzun bir destanı var,
o duvarın dibindeki her bir karış yerin.

O duvarın dibinde ölenlerin
koparıyorlar erkekliğini,
gençlik aşısı yapmak için
milyonerlerin
kibrit çöpünden frengili iskeletlerine!

Milyonerler
gömülüp orospuların etlerine
bir radyo-konser gibi dinliyorlar:
o duvarın dibinde yere serilen
idam emirlerini!.

O duvar,
o duvarın dibinde seferberlik var.
1914 den daha büyük,
daha mel’un
bir seferberlik…

Karanlıklar
güneş altında nasıl kaçarsa bir deliğe,
koşuyor emperyalistler
bu seferberliğe:

Britanya dretnotlarının cemiyeti akvamı,
beyaz eldivenleri barut kokan diplomat,
çürümüş insan eti müstahsili
emperyalist Jeneral,

II nci Enternasyonal;
zehirli çiçeklerini toplamak için
“din”in
toprağını gübreleyen, kazan,
eserlerini banknotlara yazan
filozof,

permanganatın âsıkı şair,
ölüm suai satan kimyager,
hepsi seferber
seferber
o duvarın bayrağı altında..

O duvar
o duvar, o duvar
O duvarın dibinde
bizimkiler kurşunlanıyorlar…

CEVAP

O duvar
o duvarınız,
vız gelir bize vız!.
Bizim kuvvetimizdeki hız,
ne bir din adamının dumanlı vadinden,
ne de bir hülyanın gönlü yakışındandır.

O yalnız
tarihin o durdurulmaz akışındandır.

Bize karşı koyanlar
karşı koymuş demektir:
maddede hareketin,
yürüyen cemiyetin
ezelî kanunlarına.

Şükûn yok, hareket var
Bugün yarına çıkar,
Yarın bugünü yıkar
ve bu dumandan akar
akar
akar.

Biz bugünün kahramanı,
yarının
münadışıyız.

Bu durmadan akan,
yıkıp yapan
akışın
çizgilenmiş sesiyiz.

Biz,
adımlarını tarihin akışına uyduran
temelleri çöken emperyalizme vuran,
yarını kuran
larız.

O duvar
o duvarınız
vız gelir bize vız!..

Nâzim Hikmet Ran

Yıldırım Alkan’a teşekkürlerimle

This entry was posted in EDEBİYAT - ANI - ÖYKÜ - ŞİİR, HAYATIN İÇİNDEN. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *