EDEBİYAT * Yokluk yoksulluktan Dünya yazarı olmaya * YAŞAR KEMAL

YAŞAR KEMAL YER DEMİR GÖK BAKIR ROMANINDAN

“Tam ocaklığın alnında, orta yerinde de büyük bir Mustafa Kemal resmi asılıydı. Başında kalpak vardı. Kaşları kalkıktı. Yüzüne inceden, alay eden bir hal takınmıştı. Taşbaşoğlu ona baktıkça, içinden bir hoş,acımaya benzer bir duygu geçiyordu. Ona göre Mustafa Kemal iyi adamdı, hem de babayiğit bir kişiydi. Azıcık da alaycı. Bu neden böyleydi? Çok çalışmıştı. Varını yoğunu bu millete vermişti. Hocalar ona karşı koymuşlar, millete gâvur diye ilanat vermişlerdi. Çok şey yapmış,çok engeli aşmış… Ama bir eksik yönü vardı, bir yapamadığı işi vardı.Üstesinden gelemediği… Yoksa bir insan böyle inceden inceye oturup da dünyaya gülmezdi. Hiç kimseye belli etmeden.”

YAŞAR KEMAL’İN HAYATI ve ESERLERİ

Yaşar Kemal (Kemal Sadık Göğceli) 1923 yılının ekim sonlarında Adana’nın,(o günlerde) Osmaniye ilçesinin, Hemite (Göğceli/Gökçeli) köyünde doğmuştur.Köylerinde okul olmadığı için ilkokula dokuz yaşında, köyüne bir saat uzaklıktaki Burhanlı Köyü’nde başlar. Yazar bu süreci şöyle aktarır:

Burhanlı köyü öğretmeni Ali Rıza Bey’di. Mehmet’le (Mehmet, en yakın çocukluk arkadaşıdır) huzuruna çıktık. Ben, dedim okumaya geldim.Olur, dedi öğretmen. Ama senin ayakkabın, kafa kâğıdın var mı? Yok. Kalem, defter? O da yok… Giyitler yırtık pırtık… Ben başladım, ben dedim, üç ayda okuryazar olur, sana fazla zahmet vermem. Yemini billâh ettim ki, üç aydan çok başına bela olmayacağım. Adamla uzun bir tartışma…

Öğretmen bana kafa kâğıdının gerekirliğini, ayakkabısız olmayacağının sebebini bir türlü anlatamıyordu. Sonunda bana yirmi beş kuruş verdi, git dedi, kendine defter kalem al. Beni bir sınıfa koydu. Bir de alfabe verdi… Defterimi koltuğuma alarak eve döndük Mehmet’le.

Bu, büyük bir utkunun sevinciydi. O gece sabaha kadar, evde öteki evlerde, ne kadar kâğıt bulmuşsam, Mehmet’in defteri de içinde, doldurdum. Dünyanın en iyi insanlarından birisi olan amcam o gün beni okula göndermedi, birlikte kasabaya gittik. Orada bana beş tane defter, kalemi de bitirmiştim, bir düzine de kalem aldı. Ayakkabıcıdan çok güzel bir ayakkabı seçti. Bir de şalvar, gömlek, bir de okul kasketi…Yaşar Kemal daha sonra Adana 1. Ortaokulu’na yazıldı. Geceleri Belçika Çırçır Fabrikası’nda çalışarak, gündüzleri okula devam etti. Son sınıfta ayrılmak zorunda kaldı:

Adana’da o yaz bir fabrikaya girdim. Bu, Belçikalıların kurduğu bir çırçır fabrikasıydı. Çocuklar da çalışıyorlardı. Fabrikanın müdürü Aslan Bey almıştı beni oraya. Hiç kimseden herhangi bir yardım kabul etmediğimi biliyordu. Çerkez asıllı, Kafkasyalı eski bir subaydı.

O yaz orada çalıştım. Kendime bir giyit, ayakkabılar ve bir de ortaokulu kasketi aldım. Giyinmiş kuşanmış eve döndüm. Ondan sonra da ortaokula başladım. Yatacak yerim yoktu. Fabrika müdürü Aslan Bey bana yatacak yer verdi fabrikada. Geceleri fabrikada çalışıyor, sonra da derslerimi yapıyor, fabrikadan her gün ortaokula gidiyordum.

Aslan Bey, bana, bir çocuğa değil de saygıdeğer bir insana gösterilen saygıyı gösteriyordu.Hiçbir kimseden hiçbir yardım kabul etmediğimi biliyordu. Böyle bir çocuk, bu Kafkasyalı insan için değerliydi. Beni fabrikaya almasını Aslan Bey’e öneren kişi, Adana’nın fabrikatörlerinden, anası bizim kasabadan olan, İbrahim Burduroğlu’ydu.

O da bana evinde kalarak okuyabileceğimi önermiş, onun da bu önerisini kabul etmemiştim. İbrahim Burduroğlu babamın dostlarındandı. Çok da cömert bir adamdı.Yaşar Kemal, Kuzucuoğlu Pamuk Üretme Çiftliği’ne ırgat kâtipliğine girdi (1941). Adana Ramazanoğulları Kitaplığı’nda memurluk yaptı (1942).

Bu yıllarda Orhan Kemal ile tanıştı. Zirai mücadele ırgatbaşılığı, Osmaniye Bahçe Köyü İlkokulu’nda vekil öğretmenlik (1942-1943), patos ırgatlığı, traktör sürücülüğü,pirinç tarlalarında su bekçiliği, Kadirli’de arzuhalcilik… gibi sayısı yirmiyi bulan çeşitli işlerde çalıştı. Askerliğini Kayseri’de tamamladı (1946-1947). Adana’ya döndü.

1950’de komünist bir parti kurmaya teşebbüs ettiği iddiasıyla Kadirli’de tutuklanan yazar, Kozan Cezaevi’ne gönderilir. Yaşar Kemal bu süreci şöyle aktarır:

Bin dokuz yüz elli yılı nisanında hapse girdim. Adana’da Kadirlili bir çocuk komünist propagandası yaparken yakalanmış. Ben o zamanlar Kadirli’deydim. Arzuhalcilik yapıyordum. Küçük bir tahta kulübeydi dükkânım. Çocuğu çok dövmüşler. O da bildiği adların hepsiyle bir olmuş Çukurova’da Komünist Partisi kurmuş. Ben de o kurucular arasındaydım. Bir sabah candarmalar geldiler. Şangır şungur, ellerinde kelepçeler, birini bana taktılar; savcıya, sorgu yargıcına götürdüler,oradan da doğru hapishaneye. Kadirli Hapishanesi’nde on beş gün kaldım.

Yazar, cezaevinden çıktıktan sonra İstanbul’a gider. Yazmış olduğu Bebek adlı hikâyesini Nadir Nadi’ye gönderir. Eseri beğenen Nadi, Yaşar Kemal’e röportaj yazarı olarak iş verir. Bu iş yazarın ilk gazetecilik deneyimidir. 1952 yılında ilk öykü kitabı (Sarı Sıcak) yayımlanan Yaşar Kemal’in, eşi Thilda Hanım ile tanışması da bu senededir. İlk röportaj dizisi olan ‘Sünger Avcıları’ büyük ilgi toplar (1953).

1955 yılında kendisine büyük ün kazandıran İnce Memed’i yayımlayan Yaşar Kemal’in,‘Yanan Ormanlarda Elli Gün’ gibi dizi röportajları da bir yandan yayımlanmaya devam eder. Dağın Öte Yüzü serisinin ilki olan Ortadirek romanı, 1959’da Cumhuriyet’te tefrika edildikten bir yıl sonra kitaplaşır.

Bu üçlemenin ikinci romanı Yer Demir Gök Bakır , 1962 yılında Cumhuriyet’te tefrika edildikten bir yıl sonra, 1963 yılında, kitaplaşır. Serinin üçüncü eseri Ölmez Otu , 1968 yılında Yeni Gazete’de tefrika edilir. Aynı yıl eserin ilk baskısı yapılır.Edebi ve siyasi faaliyetlerine devam eden yazar, dönemin en popüler haftalık siyasi dergilerinden olan Ant’ın (Doğan Özgülen ve Fethi Naci ile birlikte) kurucuları arasında yerini alır.

(3 Ocak 1967-Mayıs 1971) Sorumlusu olduğu Ant Yayınevi’nin yayımladığı ‘Marksizmin Temel Kitabı’ adlı yapıttan dolayı 18 ay hüküm giyer.Karar, Yargıtay’ca bozulur.9Yazar, 1974-75 yılları arasında Türkiye Yazarlar Sendikası’nın ilk genel başkanı olur. 1988 yılında da PEN Yazarlar Derneği’nin ilk başkanlığını üstlenen Yaşar Kemal, ileri yıllarda yazıları nedeniyle defalarca yargılanır.

Birçok sanatçı ve bilim insanıyla (Orhan Kemal, Abidin Dino, Güzin Dino,Pertev Naili Boratav, Ahmet Kutsi Tecer v.s.) münasebet halinde bulunması onun sanatçı kişiliğini müspet olarak etkilemiştir. Sanat hayatına şiir ile başlayan Yaşar Kemal, öykücülüğe ve romancılığa yönelmiştir. Romanları birçok dile çevrilip ödüller almıştır. Böylece entelektüel dünyanın saygın kişileri arasında yerini almıştır.

Köylü kesimin sesini keskin bir çığlığa dönüştürmeyi başaran yazar, fakir insanların sorunlarını kravatlı adamlara duyurabilmeye gayret etmiştir. Bu tutumuyla toplumcu görevini yerine getirmeye çalışmıştır. Kendi kendini yetiştirmeyi ve geliştirmeyi başaran yazar, kendi coğrafyasından yola çıkıp bütün insanlığa sesini duyurabilmiştir. Kendi deyişiyle onun “bir ayağı Anadolu’da, bir ayağı da dünyadadır.” Yaşar Kemal, modernleşme sürecindeki Türkiye’nin köylü aydınıdır.Köy ile büyük dünya arasında bir nevi katalizördür.

KAYNAK
Burak Yardım’ın Lisansüstü Eğitim, Öğretim ve Araştırma Enstitüsü’ne Türk Dili ve Edebiyatı dalında Yüksek Lisans Tezinden alınmıştır.

http://i-rep.emu.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11129/273/Yardim.pdf?sequence=1

This entry was posted in EDEBİYAT - ANI - ÖYKÜ - ŞİİR. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *