GÜNDEM SİYASET * AÇIK MEKTUP * CHP Genel Başkanı sayın Kılıçdaroğlu ve CHP yönetimi * 1938 Dersim, Türkiye Cumhuriyeti’nin cinnetidir

CHP Genel başkanı sayın Kılıçdaroğlu,
CHP Genel Başkan yardımcıları ,

Yaklaşan seçimlerin öncesinde , Türkiye her yönü ile ATEŞ ALTINA alınmışken, İktidarın aymaz , çıkarcı , liyakattan uzak İç ve Dış politikaları sonucu ülkemiz tam anlamıyla BEKA SORUNU yaşamaya başladığı bu süreçte AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın basiretsiz çıkarcı bölücü politikaları sonucu küresel emperyalizm tarafından ülkemize ağır operasyonlar yapılırken ne yazık ki bu operasyonlara bir katkı da CHP’den gelmiştir .

Konu ;
CHP Tunceli İl Teşkilatı adına basın açıklaması yapan CHP İl Başkanı Ali Rıza Güder’in Dersim hakkında yapmış olduğu açıklamadır.Ali Rıza Güder ;

“Devletin 1938 yılında “Dersim”in kapısında insanlığından, vicdanından, aklından ve mantığından soyunduğunu belirterek, “1938 Dersim, Türkiye Cumhuriyeti’nin cinnetidir.Tanıklarımız aynı zamanda bu zulmün müsebbibleridir. İnsanoğlunun en zalim kılıç darbesiyle bu dünyadan göçüp gitmiş atalarımızdan bir nebze hürmetin ve merhametin esirgenmesi duygularımızı incitmektedir. Sözümüz haklılığımızı ispat için değildir. Ne olursa olsun umudumuzu ve inancımızı korumakta kararlıyız”

Güder bu açıklamasıyla Devlete karşı yapılmış olan bir ayaklanmanın bastırılmasını CUMHURİYET CİNNETİ olarak nitelemesi ve bu açıklamaya Genel Başkan ile yöneticilerin sessiz kalması laik Cumhuriyete taraf olan toplum ve CHP tabanında üzüntü ve öfke yaratmıştır. Bu sessizliğiniz sonucu CHP yönetiminin niyeti de bu kaos döneminde sorguya açılmaktadır. Bu sessizliğiniz ile CHP kendi ayağına kurşun sıkmaktadır.

Varoşlarda yaşayan seçmenlere ulaşmak için bu bölgelerin dilini ve iletişim şeklini bilenler görevlendirilirken yapılmış olan bu talihsiz açıklama sonucu tabanınızdan kopmalar olacağını ve kararsız olan CHP seçmeninin İYİ PARTİYE yöneleceğini görmenizi dilerim.

Bu konuda sosyal medyada ve Internet haber gruplarında büyük tepki vardır . Sizlere örnekler sunacağım ;

* CHP eski Milletvekili Şahin Mengü:
“CHP Tunceli İl Başkanlığı,Hain Seyit Rıza için anma töreni düzenlemiş.Bu davranışı eleştirirsek yanlış mı yapmış olacağız. Onlar vatan haini Seyit Rıza’yı alenen anma töreni düzenlemeye utanmayacaklar AMA biz bunları alenen eleştirirsek partiye zarar vermiş olacağız”

***

* “GÖREVDEN ALINMALI”
Ali Rıza Güder’in Aydınlık gazetesinin bugünkü başyazısında ise CHP’nin Seyid Rıza anması yer aldı. Aydınlık, CHP’yi “Henüz 10 Kasım’ın üzerinden bir hafta geçti. Milyonların Anıtkabir akını hala zihinlerde. Hükümet medyası bile indirmedi manşetlerden. Köşe yazarları mürekkep tüketti özür dilemekten. Artık Türkiye’de yer gök Atatürk! Peki ne yapıyor Atatürk’ün kurduğu CHP? Cumhuriyet’e kurşun sıkan Seyit Rıza’ya sahip çıkıyor. Hem de ‘1938 Cumhuriyet’in cinnetidir’ sözleriyle. Eee ne diyelim, Dersimli Kemal olunca Genel Başkanı, kime sahip çıkacaktı İl Başkanı? ‘Yok öyle değil’ diyorsa yöneticiler, yapılacak tek şey görünüyor, görevden alınmalı”.

***

ÜMİT ZİLELİ
Cuma, 21 Kasım 2008

İhanetin Adı Dersim!.

Sonunda bu da oldu ve nedense ben hiç şaşırmadım!..Brüksel’de, Avrupa Parlamentosu binasında düzenlenen “Dersim Soykırımı” konferansında Prof. Dr. Ronald Mönch, Dersim’de (Tunceli) yaşananların insanlık suçu olduğunu vurguladı ve şu sözleri söyledi:

– Atatürk ve dönemin Bakanlar Kurulu üyeleri ile üst düzey askeri yetkilileri yaşasalardı savaş suçlusu olarak yargılanmaları gerekirdi!..

Yani?.. Yani, 1937’de, Türkiye sınırları içinde ağaların çıkardığı isyanı bastıran Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve arkadaşları, düpedüz soykırımla suçlanmaları bir yana, sanki yabancı bir ülkenin topraklarına tecavüz ederek bu suçu işlemişçesine “savaş suçlusu” olarak da ilan edildiler!..

Peki, Prof. sıfatlı Mönch bu konuşmayı cehaletinden mi yaptı?.. Tabii ki hayır!.. Diğer konuşmacıların konuşmaları ve sonuç bildirgesini bu alçakça konuşmanın yanına koyduğunuzda, amaç ve hedef olanca çıplaklığı ile ortaya çıkıverdi!..

Aynı toplantıda Avrupa Ermeni Federasyonu Başkanı Hilda Çoboyan da bir konuşma yaptı. İşte söyledikleri:

” Dersim Kızılbaşlığı, paganlık, Hıristiyanlık ve Alevilik karışımıdır… Osmanlı döneminde çok sayıda Ermeni Dersim’e gelip din değiştirdi…”

İyi mi ?.. Şimdi bu konuşmayı Mönch’ün konuşmasının yanına koyun, ne çıkıyor?.

– Dersim Türkiye’ye ait değildir, üstelik Müslümanlıkla da ilgisi yoktur. Ermeni yoğunluğu fazladır. Öyleyse Atatürk’ün yaptığı hem soykırım hem de savaş suçudur…

Şu haysiyet düşkünlüğüne bakın…

***

Konferansta Türkiye Cumhuriyeti’nin iki milletvekili ile bir belediye başkanı da vardı…

DTP Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk fazla konuşmadı, yalnızca “Üstümüzden ordular geçti” dedi.. DTP Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis ise Dersim isyanında Türk askerlerinin hamile Kürt kadınlarının karınlarını deşerek cinsiyet tespiti yaptıklarını anlattı… Halis, kendi sözlerinden heyecana kapılmış olsa gerek ki, soykırım değil isyan sözcüğünü kullandı!..

Tunceli Belediye Başkanı Songül Erol Abdil de Tunceli’deki yol yapım çalışmalarını şu sözlerle Dersim katliamına bağladı:

– 1930’lu yıllarda yapılan Dersim Harekâtı tekrarlanmak isteniyor!..Yani başkana göre, devlet yeniden katliam yapmak için öncelikle Tunceli’nin yollarını yapıyor!..

– Şu hastalıklı kafaya bakın…

Sonra ne oldu?.. Hepsi el ele Verdi, Dersim olaylarının “soykırım” olduğu bir güzel karara bağlandı ve Türkiye’nin soykırım mağdurlarına tazminat ödemesi talep edildi.

– Tıpkı Ermeni talepleri gibi!..

***

Gelelim Dersim meselesine…

Dersim bir soykırım, bir katliam mıydı?.. Hayır, Dersim, Kürt ağalarının Şeyh Seyid Rıza önderliğinde, köleliğin, ırgatlığın dolayısıyla feodal düzenin sürmesi için Cumhuriyet rejimine başkaldırdığı bir isyandı…

– Üstelik dış destekli hain bir isyandı!..

Belgesini mi soruyorsunuz, buyurun; isyanın liderinin 30 Temmuz 1937 tarihinde İngiliz Dışişleri Bakanı’na gönderdiği “Dersim Generali Seyid Rıza” imzalı mektubu okuyun:

“Üç milyon Kürt benim sesimden ekselanslarına sesleniyor ve hükümetinizin manevi etkisinden Kürt halkını yararlandırmanızı istirham ediyor…”

Bu mektubu 1987 yılında Londra Public Record ofisinde bizzat ben buldum ve Nokta dergisinin 28 Haziran 1987 tarihli sayısına da kapak oldu!.. İşte, Dersim toplantısının gülleri, önceden tasarlandığı apaçık ortada olan, liderinin kendisine “general” rütbesi yakıştırdığı bu ihanet isyanına “soykırım” etiketi yapıştırıyorlar!..

Yoksa Prof. sıfatlı Mönch, “savaş suçlusu” ilan ettiği kişinin 1930’larda Hitler rejiminden kaçan bilim adamlarına kucak açtığını bilmez mi?.. Soykırım diye yırtınan Hilda Çoboyan, Atatürk’ü hem de o yıllarda bizzat Yunanistan Başbakanı Venizelos’un “Nobel Barış ödülüne” aday gösterdiğinden habersiz olabilir mi?.. Peki, en alçakça yalanları Avrupa Parlamentosu salonlarından dünyaya haykıran Songül, Aysel, Şerafettin üçlüsü Atatürk’ün doğumunun yüzüncü yılında UNESCO tarafından olağanüstü bir devrimci, dünya barışının öncüsü, insanlar arasında hiçbir renk, din, ırk ayrımı gözetmeyen eşsiz devlet adamı ilan edildiğini bilmeyecek kadar cahil olabilirler mi?..

***

sayın yöneticiler ;
(Yeni) olmayan asli CHP’nin özüne dönerek bu tehlikeli süreçten ülkemizi çıkartması gerektir. Bu nedenle CHP İl Başkanı Ali Rıza Güder’in görevden alınarak ve bu konuda toplum hassasiyeti gözetilerek gereken açıklamanın yapılmasını dilerim.

saygılarımla

Naci Kaptan

This entry was posted in Bölücü KÜRTÇÜLÜK, İHANET VE YABANCI YANDAŞLAR, SİYASİ PARTİLER, SİYASİ TARİH, YOBAZLIK - GERİCİLİK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *