ORTADOĞU – BÖLÜCÜ KÜRTÇÜLÜK * KÜRDİSTAN’DA REFERANDUMLA 3. AŞAMAYA GEÇİLDİ

Mehmet Ali Güller
26 Eylül 2017
ABC Gazetesi

KÜRDİSTAN’DA REFERANDUMLA 3. AŞAMAYA GEÇİLDİ

Tedbir, caydırmak içindir. Öz Türkçe kelimeler daha net anlatır: Önlem, önlemek içindir!

Barzani referandum yapacağının ilk işaretini yaklaşık 2,5 yıl önce Mayıs 2015’de verdi, Ocak 2016’da referandum takvimini başlattı, Haziran 2017’de de 25 Eylül’ü referandum tarihi ilan etti.

Peki AKP Hükümeti Barzanistan referandumunu önlemek için bu kadar sürede hangi önlemleri aldı? Hiçbir önlemi!

Dahası referandum konusundaki tavrının ne olacağını bile referandumdan üç gün önce topladığı Milli Güvenlik Kurulu toplantısına bıraktı. Oradan da “referandum gayrimeşrudur” gibi “önlem” içermeyen bir karar çıkardı. Ardından TBMM’yi toplayan hükümet, 2014 yılından beri her yıl uzatılan Irak ve Suriye tezkeresini sanki referanduma karşı bir tedbirmiş gibi yeniden uzattı. Üstelik bu kez tezkereye hangi ajandasının gereği ise “hükümete Türkiye’de yabancı silahlı kuvvetleri bulundurma yetkisi verilmesini” de ekledi!

REFERANDUM ÖNCESİ TEDBİR YOK, REFRANDUM GÜNÜ YAPTIRIM YOK!

Referandum günü bile, Türkiye’nin hâlâ ciddi bir tedbir hamlesi yoktu! Önce Habur Sınır Kapısının kapatıldığı haberi servis edildi. Ancak bunun doğru olmadığını bizzat Gümrük Bakanı açıkladı: Sadece Kuzey Irak’tan gelenlere yönelik kontroller sıklaştırılmıştı. Bir de 2014 yılından beri yayımda olan Irak’a seyahat uyarısı, Kuzey Irak kentleriyle genişletildi.

En somut tedbiri ise RTÜK aldı! Barzani’nin Türkiye’nin güneydoğusunu Kürdistan’da gösteren kanalı Rudaw Türksat’tan çıkarıldı!

TSK’nin sınırda tatbikat yapması, Irak askerlerinin de bu tatbikata katılacak olması dışında referandum günü başka da bir gelişme olmadı. Sandıkların kapanmasına doğru ise Erdoğan şöyle dedi: “Bir hafta içinde gerekli tedbirleri açıklayacağız.”

Bir hafta içinde, yani referandum bittikten ve Barzanistan projesinde 3. aşamaya geçildikten sonra…

Oysa mesele referandumu önlemek ve 3. aşamaya geçişi engellemekti!

İNŞA, FEDERASYON VE BAĞIMSIZLIK AŞAMALARI

Referandumla birlikte Barzanistan’da 3. aşamaya geçilmiş oldu.

aşama, ABD’nin Irak’ı işgali sonrası 1992’de Kuzey Irak parlamentosunu kurmasıyla başlayan inşa süreciydi. aşama, ABD’nin Irak’a ikinci kez saldırdığı 2003’de başlayan federasyon süreciydi. aşama, 25 Eylül 2017’de referandumla başlayan bağımsızlık sürecidir! Kuşkusuz bu aşamaların asıl belirleyeni ABD olmuştur, zaten Washington bu projenin sahibidir, fakat Türk hükümetleri de ilk iki aşamada kimi roller almıştır.

aşamada PKK’ye karşı Barzani’yi desteklemek, bir devlet stratejisi olarak belirlenmiş ve tüm hükümetlerce uygulanmıştı. Peşmerge başına 100 dolar aylık ödenmesinden şehirlerin altyapılarının kurulmasına kadar pek çok desteğiyle Türkiye Barzanistan’ın inşa sürecine katkı yapmış oldu.

AKP’NİN KÜRDİSTAN’DAKİ ROLÜ

aşamada, yani federasyon aşamasında ise katkının yerini omuzlama aldı! Bu süreci kabaca üç bölüme ayırabiliriz:

Bölüm, 2003-2007: AKP Hükümeti’nin Barzanistan’a ABD’nin BOP eşbaşkanı olarak destek verdiği dönem.

Bölüm, 2007-2010: AKP Hükümeti’nin Kürdistan’ı resmi olarak tanıdığı dönem.
ABD Özel Kuvvetler Komutanı Org. Wayne A. Downing Zaho’ya geldiğinde, Türk komutana aynen şöyle demişti: “2007 senesinde Kürdistan kurulduğunda önce Türkiye tanıyacak.”

Öyle de oldu. Ahmet Davutoğlu 10 Şubat 2007’de Washington’da “Kürt yönetimini tanımaya hazırız” dedi. Recep Tayyip Erdoğan 18 Eylül 2009’de Barzanistan’ın başkenti Erbil’de konsolosluk açacaklarını ilan etti. Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı sıfatıyla ilk kez 23 Mart 2009’da Bağdat’a giderken uçakta Irak’ın kuzeyini “Kürdistan” olarak isimlendirdi. Dışişleri Bakanı Davutoğlu ilk kez 14 Temmuz 2010’da bir TC resmi evrakına Kürdistan ifadesini koydu.

Bölüm: 2010-2017: AKP Hükümeti’nin Barzani’yle ortaklığı dönemi.

AKP-BARZANİ ORTAKLIĞI

AKP-Barzani ortaklığı üç boyutlu oldu.

1- Ortaklığın birinci boyutu petrol ortaklığıydı: Neçirvan Barzani’nin “50 yıllık stratejik anlaşma” dediği bu anlaşmayla Barzani, Irak’ın petrolünü kendi petrolüymüş gibi tankerlerle Ceyhan’a yolladı, AKP Hükümeti de bu “kaçak” petrolü başta İsrail olmak üzere bazı ülkelere sattı.

Bağdat yönetimi AKP Hükümeti’nin satışına aracılık ettiği bu petrolün kendisine ait olduğunu, Bağdat’ın 2011-2014 yılları arasından Erbil’e bütçedeki yüzde 17’lik payın tamamını ödediğini, AKP ile Barzani’nin bu satışla Irak’ı 2014 yılında 34 milyar dolar zarar uğrattığını ilan etti.

Kısacası bu kaçak petrol davalık oldu. Fakat AKP Hükümeti o anlaşmadan bu yana Irak petrolünü Barzani adına satmayı sürdürdü. Dahası Barzani PYD’nin Suriye’den gönderdiği petrolü de AKP üzerinden sattı. PYD, AKP-Barzani ortaklığı sayesinde her ay 10 milyon dolar kazandı! (Rudaw, 10 Haziran 2014)

2- AKP-Barzani ortaklığının ikinci boyutu askeri boyuttu: Türkiye, Musul’daki Başika Kampı başta olmak üzere birkaç noktada Barzani’nin peşmergelerine askeri eğitim verdi, vermeyi de sürdürüyor!

3- AKP-Barzani ortaklığının üçüncü boyutu ise siyasi boyuttu: Barzani AKP’nin Kürt Açılımı’na destek verdi, arabuluculuk ve kolaylaştırıcılık yaptı, AKP kongrelerined boy gösterdi, seçimlerde Kürt oylarının AKP’ye yönlendirilmesine çalıştı. AKP Hükümeti ise petrol anlaşmasını tanımayan Irak Başbakanı Nuri El Maliki’ye karşı Haşimi-Allawi-Barzani üçlüsüne dayanan bir siyasi darbeye bile soyundu! Dahası idamla yargılana Haşimi’yi Türkiye’de sakladı.

RUDAW: ERDOĞAN’DAN BAĞIMSIZ KÜRDİSTAN’A YEŞİL IŞIK

Bağımsızlık referandumu işte bu ortaklık sürecinde pişti.

Örneğin Barzani referandum için 23 Mayıs 2015’te Washignton’da destek ararken, Erdoğan “bağımsız Kürdistan Irak’ın iç meselesi” diyordu. (Haber Türk, 23 Mayıs 2015)

Öyle ki, Barzani’nin Rudaw’ı bu açıklamayı “Erdoğan’dan bağımsız Kürdistan’a yeşil ışık” diye duyurdu.

Öte yandan Başbakan Binali Yıldırım da çok değil, daha 11 ay önce şöyle diyordu: “IKBY bölgesinde yapılacak her türlü iş birliğini merkezi hükümete değil, o bölgenin esas sahibi olan Barzani yönetimiyle yapacağız.” (Milliyet, 23 Ekim 2016)

Yani bugün referandumla “esas sahip” dedikleri Barzani, esas sahipliğinin gereğini yapmış oluyor!

Ve çok değil daha 10 ay önce, 26 Şubat 2017’de Barzani İstanbul ve Ankara’da kırmızı halılarla karşılanıp cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık katlarında ağırlandığında, Barzani’nin kanalı Rudaw haberi şöyle geçiyordu: “Kürdistan bayrağı ilk defa Türkiye’de gönderde!”

ABD EMPERYALİZMİNE KARŞI BÖLGESELLEŞME

Barzani’yle ortaklık yapan ve bugüne kadarki sürecin gelişmesine omuz veren bir hükümetin kuşkusuz referandumu önlemek için bir önlem alması eşyanın tabiatına aykırı olurdu. O nedenle referanduma kadar herhangi bir önlem almadılar. Barzani de böylece referandumu yapmış oldu.

Şimdi referandum olduktan sonra AKP Hükümetinin alacağı önlemlerin hiçbiri, Kürdistan’ın 3. aşamasına geçildiği gerçeğini değiştirmeyecek.

Fakat Türkiye’nin hâlâ şu şansı var: Ankara Bağdat, Tahran ve Şam’la iş birliği yağarak, Kürtlerin de yararına bir ekonomik entegrasyon odaklı bölgeselleşme projesi hayata geçirebilir. Böylece ABD emperyalizminin Türk ile Kürt’ü, Kürt ile Arap’ı, Arap ile Fars’ı, Fars ile Türk’ü çatıştırma hedefi boşa çıkar!

Tabi önce bu iktidardan kurtulmalı!

Not: Konuyla ilgili şu dört kitabımı tüm okurlara öneriyorum: 1- ABD’nin Neo-Osmanlı Projesi: Büyük Kürdistan. 2- Hükümet-PKK Görüşmeleri. 3- IŞİD: Kara Terör. 4- Suriye’nin Sevr’i: Amerikan Koridoru.

This entry was posted in Bölücü KÜRTÇÜLÜK, MEHMET ALİ GÜLLER, ORTADOĞU ÜLKELERİ. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *