ORTADOĞUDA MEZHEP SAVAŞLARI ve İSLAMCI TERÖR İDEOLOJİSİ *** Şİİ EKSENİ GENİŞLİYOR

Ahmet Kılıçaslan Aytar
ahmetkilicaslanaytar@gmail.com
14.09.2017

Şİİ EKSENİ GENİŞLİYOR

ABD Başkanı D.Trump, İslamcı terör ideolojisini ve terörünü hızla yenmek üzere bir plan doğrultusunda hareket ediyor.Buna göre ABD cihatçılık ile mücadelede,

1- Cihadçı grupları kuşatıp, kaçmalarına imkan vermeden yok etmeye dayanan bir strateji yürütüyor.

2- Bölgede yağmacı politikalar takip eden tüm ülkelerden aşırılıkları atmak amacını paylaşan bir uluslar birliği oluşturuluyor.

3- Mısır, El Ezher Üniversitesinin tüm aşırılık ideolojilerini görme ve sınırlama rolü eşliğinde İslam’ın doğru öğretilerini yayma konusunda lider ülke yapılıyor.

4- ABD, Suudi otokrasisine ve onun İran’a karşı NATO himayesinde bir Sünni-Arap askeri koalisyon oluşturma planına destek veriyor.

Çünkü;
a- Washington, bölgede karşıt bloklaşmaya neden olabilecek bir yeni Soğuk Savaş denklemine girmek istemiyor.
b- Suudi Arabistan; büyük miktarda ve kaliteli petrol rezervlerine sahiptir: Kongrenin denetimi dışında ABD’nin gizli operasyonlarına para akıtıyor : CIA ve M16 hesabına dünyadaki cihadçı kadroların kaynağı olan Müslüman Kardeşler Örgütünü ve Nakşibendileri finanse ediyor: Filistin sorununda bölgesel barışı ilerletmek amacıyla İsrail ile ittifak içindedir: Mısır’daki askeri rejime sınırsız destek veriyor: İran’a karşı da savaşçı bir duruş sergiliyor…

5- Ortadoğu’daki büyük trajedinin siyasi çözümü yolunda, ABD’nin yükümlülüğünü en azından asgari düzeye düşürecek ve işlenen suçların sorumluluğu yüklenecek iki vekil ülke; Katar ve Türkiye olacaktır…

*
Bu noktada İsrail’in kuşatan “Politik İslami Sistem”de takdim edilen;
Müslüman Kardeşler, HAMAS, Hizbullah ve El Kaideci bir çok İslamcı terör örgütü “kafirleri öldürüp dünyaya İslamı empoze etmeyi” hedeflemekle itham ediliyor.

*
Mesela, HAMAS; dünyadaki en son Yahudiyi öldürüp bir İslam devleti kurmaya çalışan İslam Tugayları’nın bir bölüğüdür.

Ya da Hizbullah; ABD ve İsrail’in hilafına Suriye’nin Şii direniş ekseninde tutulmasını, bunun için cihatçı grupların Lübnan-Suriye sınırından temizlenmesini, bu suretle ABD ve İsrail’in öngördüğü hedefin çökmesini hedefliyor.

Ya da Recep Tayyip Erdoğan; Müslüman Kardeşler’in hamisidir, yeni Osmanlıların başı olarak günün birinde Hilafeti ve Kudüs’ü geri getireceğini düşlüyor.

*
Halbuki bunlar neden oldukları bunca şeyden sonra İslam’ın bir barış dini olduğu efsanesi son bulmuştur…

*
Mayıs’ta HAMAS; “Şiddet yanlısı değiliz, şu an işgalciliğe karşı direniyoruz. İşgalcilik ve yerleşim birimlerinin inşası durdurulursa artık askeri güce ve direnişe gerek kalmaz” özetinde yeni bir siyaset belgesi oluşturdu.Yeni siyaset belgesinin ABD ve İsrail’in; Araplarla Filistinlilerin İsrail ile olan çatışma dosyasını yeniden ele almasına ve Filistin-İsrail sorununun çözümüne bir fırsat oluşturmasını istedi.

*
Ancak HAMAS; ABD Başkanı D.Trump’ın Suudi Arabistan/ Riyad’daki “İslam-Amerika-Arap ” zirvesinde yaptığı konuşmada terörist olarak nitelendirilmesine tepki gösterdi.Diğer Filistinli gruplar da çeşitli bildirilerle HAMAS’ın bir ulusal kurtuluş hareketi olduğunu vurguladılar.

Filistinli gruplar, Trump’ın Riyad’da 55 İslam ve Arap ülkesinin liderleri karşısındaki açıklamalarıyla Siyonist düşmana hizmet ettiğini ve müttefikleri nezdinde bu rejimin bölgedeki batıl varlığına meşruiyet kazandırmaya çalıştığını ifade ettiler…

*
Şimdi siyasi lider Halid Meşal HAMAS’ın eksenini değiştiriyor.Bir taraftan Suudi Arabistan ve Mısır liderliğindeki Sünni eksenle ilişkiler sürdürülürken,Diğer taraftan İran’ın liderliğindeki Şii ekseniyle stratejik bağlar derinleştiriliyor ve Tahran’ın desteğiyle Lübnan’la yeni bir dayanak noktası kuruluyor…

*
Çünkü ABD’nin desteğini alan Suudi Arabistan, Mısır, BAE, Bahreyn ve Yemen; Katar’a karşı savaşa varmayan bir dizi önlem ilan etmiştir.Katar ekonomisini tehdit eden ekonomik abluka uygulaması;

1- Suudi Arabistan’ın Katar’ı vesayete tabi tutmasını,

2- Katar’ın Suriye’de İŞİD’le yaptığı işbirliğini, İŞİD çevresinde bir araya gelen İslamcı Cihad güçlerini finanse etmekten, örgütlemek ve silahlandırmaktan alıkoymayı,

3- Bahreyn kraliyet ailesine yönelik muhalefetini önlemeyi,

4- Yemen’de Suudi karşıtı Husi asileri ve Suudi Arabistan’ın Şii ağırlıklı El Katif bölgesindeki yönetim karşıtlarını desteklemekten vazgeçmesini,

5- Katar’ın İran ile ve onunla bağlantılı Filistinli İslamcı grup HAMAS’la,

6- Müslüman Kardeşler Örgütü ile arasına mesafe koymayı zorlamayı amaçlıyor…

*
Baskı altında kalan Katar, ülkesindeki bazı HAMAS liderlerini sınır dışı etme kararı almıştır.Katar’dan kovulan Batı Şeria’da HAMAS hücrelerine askeri danışmanlık yapan örgüt üyeleri de şimdi Lübnan’a yerleşmiş bulunuyor. Ama bu sırada üst düzey bir HAMAS heyeti Tahran’ da en üst düzey hükümet yetkilileri ile bir araya gelmiş ve HAMAS- İran- Hizbullah arasındaki ilişkilerde bir köprü kurulmuş,İran’ın Lübnan’daki protestosu olan Hizbullah, HAMAS’ın Lübnan’a olabildiğince yerleşmesine yardım etmek için emir almıştır…

*
Hasan Nasrallah liderliğindeki Lübnan Hizbullah’ı, İran ve Rusya ile olan işbirliği üzerinden İsrail Ordusu’nun ardından bölgedeki en güçlü ordu olarak görülüyor.Hizbullah​’​ın Suriye savaşına katılması, Lübnan​’da ve bölgede Suriye karşıtı kesimler tarafından sert bir şekilde eleştirilmişti.

​Bunlara göre Hizbullah, ​İran doğrultusunda Suriye’nin yanında yer almış ve savaşı Lübnan’a taşıyordu…​​Halbuki İsrail bölgenin bir gerçekliği olarak kabul edilmeli, sorunlar ABD ve İsrail’in kuralları çerçevesinde müzakerelerle çözülmeliydi…​

*
Şimdi Hizbullah, Suriye ordusu ile birlikte Suriye-Lübnan sınırı bölgesindeki Kusayr’ı 2013’te, Yabrud’u 2014’te, Malula’yı 2015’te ve Zebacani ve Madaya’yı 2017’de kontrolüne almıştır.

Suriye-Lübnan sınır güvenliğinin sağlanmasında önemli kazanımlar sağlamıştır.
Özellikle 5 Temmuz 2017’de, Lübnan ordusunun katılmadığı bir Hizbullah operasyonu ile yıllardır işgal altında olan Ersal’ın dağlık kesimleri​ni​ Nusra Cephesi’nden alınmasında, Lübnan topraklarındaki Nusra varlığı sona erdirmede,Ardından IŞİD işgali altında bulunan Ras Baalbek ve el-Kaa bölgelerinin kurtarılması operasyonu ile 28 Ağustos​’ta Lübnan topraklarının tamamının silahlı grupların işgalinden kurtarılmasında çok büyük başarılara sahip olmuş; ​Böylece Hizbullah’ın ​”​Ordu-Millet-Direniş​”​ sloganı tartışmasız hale gelmiştir.

*
Bugün Hizbullah örgütü ve HAMAS, bölgede giderek büyüyen Şii ekseninin en güçlü parçaları haline gelmiştir…Üstelik İran, Lübnan sahnesinde güçlü olmasa da artık HAMAS takviyeli Hizbullah;

Son kazanımlarından bu yana pa​rlamento gücünü daha fazla arttıran yeni bir seçim yasasını yürüten Başbakan Saad Al Hariri ile rahat bir ilişki sürdürüyor.

*
Şu anda Suriye topraklarında yaklaşık 16​ bin Şii militan savaşıyor;
Bunlar​ az sayıda İran kuvvetleri, az sayıda yerel Şii militanlar​​, az sayıda danışmanlar ve gerisi Hizbullah’tan oluşuyor.İşte HAMAS, Lübnan’la yeni bir dayanak noktası kuruyor…

*
İsrail kuşatılmakta oluşundan çok rahatsızdır…
Böyle bir kaos yaşanırken, Hay Allah! Irak Kürtleri 24 Eylül’de Bağımsızlık Referandumu’na yürüyor…

15. 9. 2017

This entry was posted in ORTADOĞU ÜLKELERİ, RADİKAL İSLAM, TERÖR. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *