Akıl Fikir yazıları *** EFRASYAB..* Kafaları iyice karışık ve endişeli bademlerden bu durumda bile tek tık çıkmıyor. Hiçbir şey yokmuş, sanki hiçbir şey olmamışçasına, medyaları ve trolleriyle birlikte soyguna devam ederken, bıraktıkları yerden sallamaya da devam ediyorlar sadece.

Serendip Altındal
10.09.2017

EFRASYAB..

Bu kadar kem küm karmaşasından elle tutulur somut bir şey çıkamazdı nasıl olsa. Fırtınalı bir denizde batmakla batmamak arasında kalmış bir gemi görüntüsü veriyor Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Kaptanından çımacısına kadar birbirleriyle farklı dillerde iletişim kurmaya çalışan idari personelin durumu ise içler acısıdır.

Ötede kalender bir tayfa ağız armonikasıyla kendi haline ağıt yakıyor. Bir diğeri ise inip çıkan geminin küpeştesinden alışkanlıktan olsa gerek, yine yakalamak umuduyla oltasını sallamış. Öteki iskambil kâğıtlarıyla, ya tamam, ya devam niyetine fal açıyor. Biraz ötede bir türban aralanıyor, ortaya kahırlı bir surat ve kızarmış iki çipil göz çıkıyor. İçlerinde ki bulanık ışıltı, acaba kederini mi, isyanını mı yoksa hezeyanını mı yansıtıyor.

Gemi bu ahvalde gide koysun, sahilde bir yerlerde, melanetin odak noktası olmuş birisi, içine tükürdüğü Adaletin en tepe noktasında tınlayan bam telinde, hukuksal mantığın adalet namelerini boşuna arıyor ya da arıyor gözüküyor. Ne ki Okyanus sahillerindeki elin oğlu öyle düşünmüyor ve yolunu kaybedenlere, oysa kendisinin de buna şiddetle ihtiyacı olsa da, yollarını gösterecek adalet fenerini yakmaya hazırlanıyor.

Memleketimin orospuları ile memurlarını bolartmış bir diğeri, Okyanus ötelerinde yakında çakmaya başlayacak adalet fenerinin ışığında umuma okuyacağı, hesap gününün almanağını yazıyor. Mağdur ve şerik biraderlerin uykuları ise giderek karabasanlara dönüşüyor.

Bize de en iyisi, ‘al kalemi eline, yaz başına geleni defterine’ demek düşüyor onlara. Bal zengini çiçek tarlasında hangisine konacağını bilmeyen şaşkın arılar gibi uçup gidiyorken, acil bir ‘u’ dönüşüyle şimdi bizi biraz da ısıran güncenin üstüne inelim artık.

Milliyetçi cepheyi karıştırıp, CHP’yi sakata getirmek üzere AKP ve MHP‘li, Vatan Partili kefiller marifetiyle, yoğun bir uğraş veriliyor. Diğer yanda ‘bugün seçim olsa İstanbul’u toptan kazanırdık’ diyebilen CHP zihniyeti de baltayı taşa vuruyor.

Bunu nasıl yapmayı düşünüyorsunuz? 16 Nisan referandumunda olduğu gibi oylarınızı kaptırarak mı? Diye sormak düşüyor bize de. Bunu düşünmeden sallayan, acaba kızgın çorbaya parmak bastığının farkında değil midir? Tedbirsiz canı bir kere daha yanınca mı aklı başına gelecek.

16 Nisan Referandumu gerçek sonuçlarının, kahır ekseriyetle Hayır lehine bittiği; ama oldubitti ile AKP tarafından ağır ve yeni bir yasa ihlaliyle, 10 milyon hayır oyunun iptal edilerek, sonucun %51 evet lehine çevrildiği, ABD medyasında bile dillendiriliyor. Yani tam uluslararası mahkemelik ayrı bir durum daha yazılıyor AKP hesabına anlayacağınız. Böylece AKP hesabındaki eksi bakiye bayağı kabarıyor.

Amerikalı basın yoluyla bu gerçeği açıklarken etik davranıyor; ama tüm bu kumpasların arkasındaki gizli aktör ve yasallaştırılmış soygun demek olan liberalist-emperyalist manifestoyu, aynı Amerikalı neden(!) acaba göstermelik etikleri döktüğü o masaya yatırmıyor. Zikri olan asal fikrini de neden açıkça ortaya koyamıyor.

Kafaları iyice karışık ve endişeli bademlerden bu durumda bile tek tık çıkmıyor. Hiçbir şey yokmuş, sanki hiçbir şey olmamışçasına, medyaları ve trolleriyle birlikte soyguna devam ederken, bıraktıkları yerden sallamaya da devam ediyorlar sadece.

Yüz desem yüz değil. Surat desem o hiç değil. Suratsız desen, bak o tutar işte. Yani bildik; ama seçim vaktini endişeyle bekleyen bir AKP bu defa. Hoş korkunun ecele faydası olmadığını, şelaleden kaçarken kıçından suya dalan topal ördek bile bilir.

Chavez’ler neden çıkmıyor ülkemizde diye soruyor birileri. Chavez’lere gelinceye kadar ne lider mangalar çıkarmıştır Türk Ulusu. Hangi birini anlatalım. Mesela Firdevsi’nin taraflı, Batı tarihi gibi çakma İran tarihinde bile Türk lideri Alp Er Tunga’nın (Efrasyab) ancak pusu kurulmak suretiyle bertaraf edilebildiği yazar. Bugünkü durum ise ortadadır.

CIA, Nato Gladyosu, MOSSAD vs. gibi gözü toprağımızda, mal varlığımızda olan emperyalist parmakları yiye yiye kevgire dönmüş, pusuya bile gerek bırakmamış, bugünde Cumhur başının özel kolluk kuvvetine devşirilmiş MİT’in durumu ortada iken emperyalist karşısında duracak hangi lider çıkabilir ki.

Hepsi de parlayamadan söndürülmediler mi? Onların yerine emperyalistin kendi adamları ülkeye Başbuğ, Vezir, Tekfur, Hazinedar, kız-oğlan harem ağası vs. yapılmadılar mı? Ve uykudaki milli maymun hala gözünü açmadıkça sopa yemeye devam edecek, bu itlaf da böyle sürüp gidecektir.

Geriye bırakılanlar ise zararsız, pasif, pruvasındaki dümen suyuna odaklı, suya sabuna dokunamayanlardır sadece. Ki onlarla da ayrı hesabı vardır emperyalistin şüphesiz. Bakın, muhalefetin millileşmesi için gerekli adımlar atılamadığından, seçim sonuçlarını şaibesiz kılacak önlemler alamayan muhalefetin hala Parti kurma aşamasındaki uyurgezerliğinden – ki Haramiler çetesine kefil olmuş bir Parti, ister istemez lekelenmiş ismini, vizyonunu yenilemek zorunda kalacaktır – ve aralarında ki müşterek diyalog kopukluğundan daha bahsedemedim bile…

Serendip Altındal

Özün Kişiliğinin Aynasıdır…
serendipaltindal.blogspot.com
serendipaltindal@gmail.com

This entry was posted in AKIL FİKİR YAZILARI. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *