FAŞİZM ve KATLEDİLEN İNSAN HAKLARI *** O hâkim ve savcılar hesap verecek

Hürriyet’in haberine göre İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından üçü eski mahkeme başkanı olan 15 hâkim ve savcı hakkında soruşturma başlatılmış. Ergenekon, Balyoz ve Poyrazköy davalarında görev yapan hakim ve savcıların ‘görevlerini kötüye kullandıkları, ölüme sebebiyet verdikleri, masumiyet karinesini ihlâl ettikleri ve vatana ihanet ettikleri’ iddiasıyla ilgili dosyanın müfettişte olduğu belirtilmiş.Savcılığın ‘ölüme sebebiyet vermek’ten soruşturma başlattığı 15 hakim ve savcının mağdur ettiği isimler şunlar:

Ergenekon soruşturması kapsamında 13 Nisan 2009’da evinde arama yapılan 79 yaşındaki Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı (ÇYDD) Prof. Dr. Türkan Saylan,

Ergenekon soruşturmasında tutukluluğuna itiraz talepleri uzun süre reddedilip, tahliye edildikten 5 gün sonra yaşamını yitiren Kuddusi Okkır,

Poyrazköy davası sürecinde gözaltına alınan, tahliye edildikten sonra hakkında tekrar tutuklama kararı çıkarıldığını öğrenince 18 Aralık 2009’da evinde beylik tabancası ile intihar eden Yarbay Ali Tatar.

Ölenlere Allah’tan rahmet, görevleri esnasında adil davranmayıp, bu kişilerin mağduriyetine sebep olmuşlarsa sorumlularının gerekli cezaya çarptırılmalarını dileriz. İddialar doğru ise, geç de olsa adaletin tecelli etmesi, suçluların hesap verebiliyor olması iyi bir şey.

O günlerde gözaltına alınan İlhan Selçuk polislerin kendisine ne kadar iyi davrandığını anlatmıştı. Diğer yandan soruşturma sürecinde tek bir işkence iddiası bile olmamıştı.

Şimdi gelelim bugüne…
Erdoğan’ın yolsuzluklarının ortaya çıkmasından sonra cemaati terör örgütü ilan ederek başlattığı cadı avı halen devam ediyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun 2 Nisan 2017 günü yaptığı açıklamaya göre “bugüne kadar 113 bin 260 kişi FETÖ’yle ilgili gözaltına alınmış ve yaklaşık 745 kişinin gözaltı işlemi devam ediyor. Bugünkü tutuklu sayısı 47 bin 155 ve önemli bir rakam. Adli kontrol ile bırakılan 41 bin 499 kişi ve serbest kalan da 23 bin 861 kişi var, 863 kişi de firari.” Bu açıklamadan sonra yaklaşık 10 bin kişi hakkında gözaltı kararı verildi, bunların 1000’den fazlası tutuklandı. Bu rakamları da ilave etmek lazım.

Yani…
15 Temmuz’dan bu yana OHAL uygulamaları sonucu,Milyonlarca kişi MİT tarafından fişlendi. Bu fişlemeler sonucu bir kısmı OHAL KHK’larıyla ihraç edilenlerin isimleri resmi gazetede yayınlanarak açık hedef haline getirildi. Bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından ‘ihbar edin, aranızda barındırmayın’ denilerek hedef gösterildi. Sivil ölüme mahkum edildi.

150 bine yakın kişinin evinde arama yapıldı. Aramaların çoğunda polis kötü muamelede bulundu, bir çok yerde sahte deliller bıraktı.

Bırakın Türkan Saylan gibi 79 yaşındaki birinin evinin aranmasını, 80 yaşın üzerinde ihtiyar dedeler hasta yatağında gözaltına alınmak istendi. Kimisinin ömrü vefa etmedi, kimisi gözaltına alınıp tutuklanarak cezaevine gönderildi, kimi de cezaevinde hayatını kaybetti. Halen 80 yaşın üzerinde olduğu halde cezaevinde bulunan tutuklu sayısını Adalet Bakanlığı açıklamalıdır.

İşkence devlet politikası oldu. İşkence merkezleri oluşturuldu. Devletin resmi ajansı tarafından servis edilen görüntülerle ispatlandı. Daha geçen hafta ‘mahrem imamlar’ saçmalığıyla gözaltına alınan 1000’den fazla kişiye emniyette ağır işkencelerin yapıldığı sosyal medyaya düştü.

Kanser hastası Kuddusi Okkır’ın cezaevinde tutulmasını hiçbir vicdan kabul edemez. Diğer yandan 3 yıldır ileri derecede beyin kanseriyle boğuşan, artık hayati fonksiyonları azalmış, ölmek üzere olan eski Ankara Başsavcısı İbrahim Ethem Kuriş’in 9 aydır iddianamesi bile hazırlanmadan cezaevinde tutulmasını kim izah edebilir?

Tahliye edildikten sonra hakkında tekrar tutuklama kararı çıkarıldığını öğrenince intihar eden Albay Ali Tatar’ın hesabını soranlar, gözaltında ağır işkenceye maruz kalan Bilgisayar Mühendisi Mustafa Zümre’nin, adli kontrolle serbest bırakıldıktan sonra tekrar yakalama kararı çıkınca çocuklarının gözü önünde Meriç nehrine atlayıp boğulmasının hesabını da sorarlar mı?

15 Temmuz’dan bugüne kadar 47 kişi cezaevinde intihar etti veya infaz edilip intihar süsü verildi. Bununla ilgili Adalet Bakanlığından doyurucu bir açıklama dahi yapılmadı.

Bütün bu hukuksuzlukların altında imzası olan polisler, savcılar, hakimler… Ve havuz medyasının tetikçileri… İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından 15 hâkim ve savcı hakkında başlatılan soruşturmayı iyi takip etmeliler.Onların zamanında 79 yaşındaki birinin evinde arama yapılmış, bugün onlarcasını yaptılar. Sadece ev aramasıyla yetinmeyip tekerlekli sandalyesiyle veya bastonuyla ayakta zor duran ihtiyarlara kadın erkek ayırt etmeden kelepçeler taktılar, tutukladılar.

Onların zamanında Ergenekon şüphelisi Kuddusi Okkır 20 Haziran 2007 günü tutuklanmış, 10 Mayıs 2008’de akciğer kanseri teşhisi konmuş, teşhisten 50 gün sonra, 1 Temmuz 2008 tarihinde serbest bırakıldıktan 5 gün sonra da hayatını kaybetmiş. 2 yıldır kanser tedavisi gördüğü halde 19 Temmuz 2016 tarihinde tutuklanan eski Ankara Başsavcısı İbrahim Ethem Kuriş 9 aydır cezaevinde olduğu halde tahliye talepleri ısrarla reddediliyor.

16 Temmuz 2016’da gözaltına alındıktan sonra tutuklanan Yargıtay Üyesi Mustafa Erdoğan cezaevinde yaşam savaşı vermesine rağmen tahliye edilmiyor. Kızı Buket Erdoğan’ın babasının durumunu anlattığı mektup okuyanın yüreğini dağlıyor ama Saray yargısının duvarlarını aşabilmesi imkansız.

33 yaşındaki polis memuru Kadir Eyce, ‘Bank Asya’da hesabı bulunduğu’ gerekçesiyle 2016 Ekim ayında tutuklanıp, sapasağlam girdiği cezaevinden, belden aşağısı tutmaz vaziyette, makinelere bağlı halde tahliye ediliyor. Kadir Eyce 11 Nisan 2017’de hayata gözlerini yumdu.

Sezeryanla doğum yapan kadınları gözaltına almak için polisin doğumhanenin yoğun bakım bölümünün kapısında beklediği, yoğun bakımdan çıktıktan sonra da gözaltına aldığı haberlerini çok okuduk.

Bunlar yaşanan örneklerin sadece birkaçı… Böyle binlerce örnek var.
Bugün Erdoğan’ın özel seçtiği/seçtirdiği polisleri, savcıları ve hakimleri… Yapılan hukuksuzlukların hepsi bir bir kayıtlara geçiyor. İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından 15 hakim ve savcı için hazırlanacak iddianame, aynı zamanda bugün bu hukuksuzlukları yapanlar içinde hazırlanıyor demektir. Şimdikilerin sabıkası daha kalabalık.Şundan emin olun: O hâkim ve savcılar hesap verecek. Hem de destekçileriyle birlikte.

Originally published at www.tr724.com on May 2, 2017.

This entry was posted in FAŞİZM, HUKUK-YARGI-ADALET, İNSAN HAKLARI - DEMOKRASİ. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *