“Ben 13 milyar avro satış yaptım ve bunun karşılığında 57 milyon avro Türkiye’de ve Suudi Arabistan’da rüşvet verdim.” *** Swoboda’nın Kılıçdaroğlu Kemal’e fırlattığı bilardo topu!

“Ben 13 milyar avro satış yaptım ve bunun karşılığında
57 milyon avro Türkiye’de ve Suudi Arabistan’da rüşvet verdim.”

Siemens Firması

Yukarıdaki büyük yolsuzluk AKP iktidarı tarafından kapatıldı.

***

Swoboda’nın Kılıçdaroğlu Kemal’e fırlattığı bilardo topu!
Necati Doğru

Yazıya bugün şifre başlık koydum. Şifreyi açıklayacak olaylar zincirinin hepsi belgelidir.
İsimler olaylar verilenler alınanlar mahkeme kayıtlarında var.

Soruşturma 2006’da başladı.
2008 yılında sonuçlandı.
Bir dava görülüyordu.
Davayı Alman savcı açtı.
Çünkü Alman adalet sisteminde“Yurt dışında faaliyet gösteren Alman firmalarının rüşvetle iş almalarını yasaklayan” kanun (Foreign Corrupt Practices Act) vardı. Dava edilen dünya devi Alman şirketi Siemens’ti.
Siemens suçunu kabul etti.

Türkiye dahil 20 ülkede 2000-2006 yılları arasında politikacılar ve karar sahibi üst düzey bürokratlara 2.1 milyar Euro rüşvet dağıtarakçok kârlı işler almıştı.
Kazancını katlamıştı.

* * *

Rüşvet tablosu açıktı.
Türkiye’de de 57 milyon Euro rüşvet yedirilmişti. Gerçi Siemens rüşvet dağıtmaya 2000 yılında başlamıştı ama 2006 yılına kadar rüşvet musluğunu açık tutmuştu. 2002 ile 2006 yılları arasında iktidarda AKP vardı. Rüşvet yiyenler arasında Türkiye’den bir bakan da var mıydı? Alman yargıçrüşvet yiyen sefil kişiler üzerinde durmuyordu. OAlman şirketinin “ahlaksızlığını” Alman adaleti ile yargılıyor ve mahkum ediyordu.

Tesadüfe bakın!
Simens’in rüşvetle devlet görevlilerini yemleme davası Almanya’da görülürken Türkiye’de Mavi Hat Operasyonu davası sanıklarından işadamı Rubil GökdemirBOTAŞ ihalelerinde Siemens’in ürettiği çok pahalı ekipmanların kullanılması için “dayatma yapıldığını” öne sürdü ve “Benim firmam Siemens ekipmanları kullanmadığı için linç edildi…
Türkiye’de Siemens’in dağıttığı 57 milyon Euro rüşvet kimlere gitti araştırmalı” dedi.

* * *

Dinleyen olmadı.
İşadamı Rubil Gökdemir’in “Siemens’ten rüşveti kimler yedi araştırılsın” sözleri duymazdan gelindi.
Şike şartname yapılmıştı.
Mavi Hat istasyonlarında Siemens’in ürettiği ekipmanların kullanılması isim vermeden tarif edilmişti.
İhaleye fesat girmişti.

İşadamı Rubil Gökdemirbirçok ayrıntı da anlattı. BOTAŞ üst yönetiminden isimler de verdi. Türk savcılarsoruşturma başlattılar ancak AKP’li bakan soruşturmanın derinleşmesine izin vermedi. Savcılar da Danıştay’da itiraz etmeyince “Siemens’ten rüşvet yiyip ihalelere fesat karıştıranlar yargılanmaktan” kurtuldu.

Ey sabırlı okurum!
Senin anlayacağınAlman devi Siemens “ben Türkiye’de iş almak için devletin önde gelenlerine 57 milyon Euro rüşvet yedirdim” derken Türkiye’de “devlet ve devleti elinde tutan iktidar rüşveti kimlerin yediğini hiç merak etmemiş” oldu. Ey okur hatırlayacaksın!
Bu iktidar “hortumları keseceğiz” diyerek seçilip başa geçmişti.

* * *

Gelelim Swoboda soyadına!
Şu anda Siemens’in yönetim kurulu üyeleri arasında Swoboda soyadını taşıyan bir hanım bulunuyor. Brigitte Ederer SwobadaAvrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı Hannes Swoboda’nın nikahlı eşidir. Hannes SwobodaCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu‘nun “Tayyip Erdoğan Reyhanlı’da ölen 51 kişinin katilidir…. Otoriterlik açısından Esad’la arasında derece farkı vardır” diye konuşmasını bahane edip Brüksel’e davetli gelmiş CHP lideri ile görüşmedi.

Hannes Swoboda’nın tavrıTürkiye’de iç siyasete Kılıçdaroğlu’nu karalama malzemesi oldu ve Tayyip Erdoğan’a sempati üretme yağcılığına dönüştü.
Tıpkı bilardo oynar gibi..!
Öndeki topa vur.
Arkadaki topla puan kazan.

Hannes SwobodaKılıçdaroğlu’na vurarakTayyip Erdoğan’a puan kazandırma peşinde. Eşinin yönetim kurulu üyesi olduğu Siemens de önümüzdeki yıllarda büyüyecek
Türkiye enerji piyasasından pay alma peşinde…

***

Değerli Necati Doğru konuyu yukarıda özetlemiş.
Konuyu biraz daha açalım ;

Siemens’e 201 milyon Euro yolsuzluk cezası

ALMAN mühendislik devi Siemens, telekomünikasyon bölümündeki yasadışı ödemeler ve vergi kaçırıldığını iddialarıyla ilgili olarak yürütülen soruşturmanın son bulması için 201 milyon Euro ceza ödemeyi kabul etti. Siemens CEO’su Peter Loescher, Münih mahkemesi tarafından verilen para cezasına itiraz etmeyeceklerini belirterek, “Siemens sorumluluğunu kabul ediyor. Yasadışı uygulamaları hiçbir şekilde kabul edemeyiz. Olaylarla ilgili sorumlular ise net bir şekilde cezalandırılacaktır” dedi. Alman şirkette skandala neden olan soruşturma, daha önce Com Group olarak faaliyet gösteren Siemens’in telekomünikasyon bölümündeki bir üst düzey yöneticinin yasa dışı ödemeler yaptığı ve vergi kaçırıldığı iddiaları üzerine başlatılmıştı. Siemens’ten yapılan açıklamada 201 milyon Euro’luk para cezasının yanı sıra kaçırıldığı belirtilen 450 milyon Euro’luk verginin de cezasıyla birlikte ödeneceği kaydedildi.
6 Ekim 2007 Hürriyet

CHP İstanbul Milletvekli Aykut Erdoğdu’nun Meclis teki siemens yolsuzluğuyla ilgili konuşma metni:

Tutanak Metni:

AYKUT ERDOĞDU

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; doğal gaz ve enerji sektörüyle ilgili bizlere anlatılmayan gerçekleri hep birlikte paylaşmak üzere kürsüye geldim. Şunun bilinmesini isterim ki doğal gaz ve elektriğe son dönemde uluslararası piyasalardaki gelişmelerin tersine yapılan fahiş zamların iki temel sebebi vardır. Bunun birinci sebebi yolsuzluklar, diğer sebebi de kötü yönetimdir.

Değerli arkadaşlar, enerji üreten KİT’lerimiz yani BOTAŞ, TKİ, TTK, EÜAŞ, TEİAŞ, TETAŞ ve elektrik dağıtım şirketleri olmak üzere bir zincir üzerinde dikey bütünleşik bir yapıda ham maddeden yani madenlerden enerji üretip vatandaşa dağıttığımız bir sistem içerisinde enerji üretilmekte ve kullanılmaktadır. Bu KİT’lerin tamamı, mali tablolarında da görüleceği üzere, batık durumda olan KİT’lerdir. Ne yazık ki bu acı gerçeği Türkiye’de birçok insan Adalet ve Kalkınma Partisinin saklaması dolayısıyla öğrenememektedir. Bu batık KİT’leri kurtarmak amacıyla da 6111 sayılı bir yasa çıkarılmıştır. Bu 6111 sayılı yasa ne yapmaktadır? Bu KİT’lerin birbirlerine borçlarını ve alacaklarını mahsup ederek ve özelleştirme gelirlerinde bir kısım enerji şirketlerini, dağıtım şirketlerini de satarak bu zararı buharlaştırmaya çalışmaktadır. Bundan başka ne yapılmaktadır? Elektrik dağıtım şirketleri apar topar özelleştirilmiştir. Şimdi üretim şirketleriyle madenler özelleştirilmektedir ve insafsız zamlarla ne yazık ki bu zararın vatandaş tarafından kapatılması sağlanmaya çalışılmaktadır.

Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz, son dönemde yüzde 37 kamu elektrik santrallerine bir zam yapıldı, bunun da çok kısaca sebebini açıklayayım kayıtlara girmesi açısından. Bu 6111’le temizlenen enerji KİT’leri tekrar bir batağa girdi. Özellikle BOTAŞ ciddi bir batak içerisindedir. Elektrik Üretim Anonim Şirketinin son mali tablosundaki yaklaşık 1,3 katrilyon kârı alıp BOTAŞ’a aktarmak amacıyla bu zam yapıldı. Bizim hesaplamalarımıza göre bu zammın normalde elektrik fiyatlarında yüzde 7,5 ile 8,5 arasında bir elektrik fiyat artışı getirmesi gerekmektedir. Umuyorum ki Hükûmet bu zammı yaparak vatandaşa bunu yansıtmaz ama Enerji Bakanlığındaki asıl sorun yolsuzluklar değerli arkadaşlar çünkü bu bakanlık bir yolsuzluk sarmalında. Ben bugün size bir örnek üzerinden nasıl bir sarmalın Enerji Bakanlığını yönettiğini anlatmaya çalışacağım.

Değerli arkadaşlar, Siemens diye uluslararası bir şirket var. Bu Siemens’in yetkilileri Avrupa’da, Amerika’da kendilerini ihbar ediyorlar, ihbar konusu şu: “Biz Türkiye ve Suudi Arabistan gibi ülkelere yaptığımız 13 milyar avro satış karşılığında bu ülkelere 57 milyon avro rüşvet verdik.” diyorlar. “13 milyar avro satış yaptık ve bu ülkelerde 57 milyon avro rüşvet verdik.” diyorlar ve bu rüşvet açıklamasını yapan Siemens yetkilisinin Türkiye hakkında kullandığı sözler şu: “Rüşvet, Türkiye’de iş yapma alışkanlığının bir parçasıdır ve biz Türkiye’de tekerlekleri yağlamak zorundayız.” diyor, verdiği rüşveti aynen bu kelimelerle anlatıyor değerli arkadaşlar. Bunun üzerine Cumhuriyet Halk Partisi bir gensoru veriyor ve bu gensoru iktidar partisi milletvekillerinin oylarıyla kabul edilmiyor.

Şimdi sürece tekrar geri dönelim:
Bu Siemens şirketi Avrupa ülkelerinden Almanya’da rüşvet verdiğini kabul ettiği için 395 milyon avro cezayı kabul ediyor ve ödüyor, Amerika Birleşik Devletleri’nde “Rüşvet verdim, özür dilerim.” diyor ve üzerine 800 milyon dolar ceza ödüyor değerli arkadaşlar ve bunun üzerine battı dediğimiz, karşısında çok övündüğümüz Yunanistan’da bir soruşturma başlatılıyor ve o zaman Başbakan Kostas Simitis’in sağkolu olarak gösterilen Theodoros Tsoukatos ve Tasos Mandelis isimli 2 önemli siyasetçi Papandreu tarafından partisinden ihraç ediliyor ve yargılanmaya başlanıyor.

Peki, bizde bu yolsuzluk karşısında neler yapılıyor değerli arkadaşlar? Dönemin Enerji Bakanı Hilmi Güler değerli arkadaşlar. Hilmi Güler’le ilgili olarak bu bürokratlarının rüşvet aldığı iddiasıyla Siemens’le ilgili bir soruşturma açılması talep ediliyor. Konu mahkemeye gidiyor ama Hilmi Güler bu soruşturmaya izin vermediği için Siemens yolsuzluğunun bürokrat boyutunda bir soruşturma yapılamıyor değerli arkadaşlar. Ancak, olay bununla kapanmıyor çünkü Hükûmetin bu konunun kapanması üzerine çok ciddi çalışmaları var. Bizim yaptığımız araştırmalar sonucunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında bir dava açılıyor, bu dava diğer ihalelerle birlikte, işte, bu gördüğünüz elimdeki iddianemesidir, Çorum kompresör ihalesinin iddianamesi değerli arkadaşlar. Bu iddianameye konu ihale bedeli yaklaşık 160 trilyon, yeni parayla 160 milyon lira.

Bu ihale içerisinde, Siemens yetkilisi, satış yetkilisi Ertuğrul Cambazoğlu ile Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti zamanında bürokratlarla yapılan ilgili görüşmelerin tamamı burada. Ben, çok kısa bir şeyi okuyayım size burada, diyor ki: “İhale şartnamesinin değiştirilmesi için hazırlanan zeyilnameyle ilgili, suç örgütü kurucuları Seydi Çevik, Ethem Tozlu, Hasan Turgay Günay tarafından suç örgütü kurucusu Mehmet Sezgin’e talimat verildiği, Mehmet Sezgin’in Siemens firması yetkilisi Ertuğrul Cambazoğlu’na: ‘Aldınız mı değişiklikleri?’ diye sorduğunda Ertuğrul Cambazoğlu’nun: ‘Aldım ama onlar hikâye, çok güzel bir tezgâh söz konusu. Anladığım kadarıyla herkes solara oynuyor.’” diye bütün görüşmeler, bütün rüşvet kayıtları, bütün suistimaller yine telefon görüşmeleriyle, yine zabıtlarla, yine ihale belgeleriyle ve şurada görmüş olduğunuz fotoğraflarla tespit edilmiş durumda değerli arkadaşlar. Yani, Siemens’in: “Ben Türkiye’de rüşvet verdim, bunun cezasını çekmek istiyorum.” diye kendi ülkesinde pişmanlık duyduğu konu bu iddianamede net değerli arkadaşlar. Ve sizin bakanlık görevine getirdiğiniz Hilmi Güler’in kapattığı iddianamenin sadece bir kısmı burada.

Bununla bitmiyor deliller. Şu elimde görmüş olduğunuz Sayıştay raporu değerli arkadaşlar. Sayıştay kurumu tarafından BOTAŞ hakkında düzenlenmiş bir rapor. 2009 yılı raporunun 137’nci sayfasında -BOTAŞ’ın yüz milyonlarca dolar değerindeki bu kompresör istasyonlarında- bakınız ne diyor: “4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 22/a maddesine göre Siemens firmasından alındığını, -22/a maddesi- ihalesiz, doğrudan Siemens firmasından almak zorunda kalındığını ve bütün bu paraların Siemens şirketine ödendiğini” söylüyor değerli arkadaşlar.

Şimdi, dönüp baktığınızda değerli arkadaşlar, bu Siemens’e, bu şirkete aktarılan veya bu şirkete haksız olarak aktarılmak durumunda bırakılan bu paralar sayesinde ne oluyor? Türkiye’deki doğal gazın ne yazık ki maliyeti yükseliyor. İktidar partisinin anlattığı gibi, uluslararası gelişmeler dolayısıyla doğal gazın fiyatı artmıyor değerli arkadaşlar. Daha bu doğal gazın altında, al ya da öde anlaşmalarında, uluslararası anlaşmaların fiyat bölümünde, uluslararası statü anlaşmalarının strateji bölümünde, eğer ki şüphelerimizde haklıysak, ne yazık ki vatana ihanet suçuna kadar gidecek suçlar işlenmiştir. Umuyoruz ki -siyaseten haklı çıkmak uğruna değil ama- bu şüphelerin hiçbiri doğru olmaz.

Şimdi, Siemens olayına tekrar geri dönelim değerli arkadaşlar. Siemens ne demişti: “Ben 13 milyar avro satış yaptım ve bunun karşılığında 57 milyon avro Türkiye’de ve Suudi Arabistan’da rüşvet verdim.” Diğer birkaç ülkenin de ismi geçiyor. Bu durum karşısında Siemens ne yapıyor? Kendi ülkesinde… Çünkü başka ülkelerde rüşvet ve yolsuzlukla mücadele kanunu gereğince -bizim tip ülkelerde, ne yazık ki yolsuzluğa bulaşmış ülkelerde- rüşvet vermek de o ülkelerde bir suçtur değerli arkadaşlar. 800 milyon dolar Amerika’da, 395 milyon avro da Almanya’da ceza ödüyor. Bunun karşılığında Yunanistan hemen bir soruşturma yapıyor. 3 önemli siyasetçisini siyasetten siliyor ve yargılıyor.

Peki, Türkiye’de ne yapılıyor değerli arkadaşlar? CHP’nin verdiği gensoruya “İftira, yalan…” ve bu tip suçlamalarla bu gensoru kabul edilmiyor, işlemler yapılmaya devam ediyor; üzerine, kamu görevlileri hakkında dava açılması gerekirken atadığınız bakan bu soruşturmayı onaylamadığı için -mevzuat gereği- dava açılamıyor ve sonuçta Türkiye, bir yolsuzluk ve çürüme kısır döngüsü içerisinde yürüyüp gidiyor değerli arkadaşlar. Peki, bu yolsuzluk ve çürümenin sonuçları nasıl ortaya çıkıyor? İşte, doğal gazın fiyat zammıyla, elektriğin fiyat zammıyla, evinde doğal gaz olmasına rağmen bedava kömürü yaktığı için ölen insanlarla, zehirlenip ölen insanlarla karşımıza çıkıyor.

Keşke bütün bunlar olmasa, keşke bu ülkede yolsuzluklar olmasa, keşke bu ülkede Adalet ve Kalkınma Partisi olmasa diyorum, saygılarımı sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Haber Kaynağı: Toplum Haber Ajansı-Nejla Tarım

This entry was posted in AB, Politika ve Gundem, YOLSUZLUKLAR. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *