CUMHURİYET GAZETESİNE KURULAN KUMPASIN PERDE ARKASI * Erbabından FETÖ soruşturması * Bölüm 2

YAZININ BİRİNCİ BÖLÜMÜ : https://nacikaptan.com/?p=47044

cumhuriyet.com.tr | 2017-05-22

Erbabından FETÖ soruşturması

Cumhuriyet’i susturma soruşturmasını yürüten Savcı Murat İnam, arkadaşlarımızı FETÖ adına faaliyet yürütmekle suçladı. Aynı savcı, FETÖ üyesi olduğu iddiasıyla Yargıtay’daki davada sanık. İki kez müebbet hapsi istenen savcının yurtdışına çıkışı yasak. Savcı İnam’a, “Görevi kötüye kullanma, suç uydurma, delilleri gizleme” gibi suçlamalar yöneltiliyor.

Cumhuriyet’e yönelik susturma amaçlı soruşturma, 18 Ağustos 2016’da başlatıldı. Operasyon ise 31 Ekim 2016 tarihinde yapıldı. Soruşturmayı yürüten savcı Murat İnam, Cumhuriyetçileri FETÖ adına faaliyette bulunmakla suçladı. Henüz Cumhuriyet yazar ve yöneticileri gözaltındayken ve savcı karşısına çıkmamışken akıl almaz bir gelişme yaşandı.

Soruşturmayı yürüten savcı Murat İnam’ın Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nde süren “Selam Tevhid Kumpas” davasında FETÖ üyesi olduğu ve darbeye teşebbüs ettiği gerekçesiyle yargılandığı ortaya çıktı. İnam, Selam Tevhid soruşturması kapsamında başta dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın arasında bulunduğu 997 kişinin yasadışı şeklinde dinlenmesine karar veren 54 hâkim ve savcının yargılandığı davanın sanığı olarak halen yargılaması sürerken Cumhuriyet soruşturmasını yürüttü. Yani FETÖ sanığı bir savcı Cumhuriyet hakkında FETÖ soruşturması yürüttü! Türkiye hukuk tarihinde böyle bir görevlendirme bulunmuyor.

Özel yetkili geçmiş
Savcı İnam, Basın Suçları Soruşturma Bürosu’na getirilmeden önce İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nda görevliydi. Bu büro Mart 2014’te 17-25 Aralık soruşturmalarının ardından kapatılan Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) 10. maddesi ile yetkili savcılığın yerine açılmıştı. İnam, Temmuz 2012’de Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) kararı ile bu büroda göreve başladı.

2012’de Fethullah Gülen cemaati bu savcılıkta öylesine güçlüydü ki bu büro savcılarından Sadrettin Sarıkaya MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı şüpheli olarak ifadeye çağırmıştı. Ancak İnam’ın ismi 2014 yılına kadar dikkat çekmedi. Adı ilk kez Şubat 2014’te 25 Aralık soruşturmasını yürütürken görevden alınan şimdinin FETÖ üyesi olduğu iddia edilen firari savcı Muammer Akkaş’ın bu dosyasının devredildiği savcı olarak duyuldu. Devredilen dosyalar arasında Dink cinayeti dosyası da yer alıyordu. Ancak soruşturmalar savcı İnam’da iddianame veya takipsizlik kararı hazırlayacak kadar kalmadı. İnam’ın ismi bundan 2 yıl sonra, Mart 2016’da Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 54 hâkim ve savcı hakkında hazırladığı iddianameye ‘FETÖ üyeliği’ suçlaması yöneltilen sanık olarak girdi.

Diğer savcılar
İnam’ın sanık olduğu iddianamenin tanıkları arasında iki önemli isim dikkatlerden kaçmadı: İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan ve İnam’ın gazetemiz hakkındaki soruşturmayı devrettiği Başsavcı Vekili Mehmet Akif Ekinci.

Tanıklardan İrfan Fidan, MİT TIR’larının durdurulması ile ilgili gazeteciler Erdem Gül ve Can Dündar hakkında iddianayarme hazırlamıştı. Muhabirimiz Ahmet Şık, gazetemize yönelik ilk gözaltıların gerçekleştiği 31 Ekim2016’dan 5 gün önce Fidan’ın Fatsa’da Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliği yapan kardeşi İlhan Fidan’ın FETÖ soruşturması kapsamında açığa alındığını ortaya çıkarmıştı. Şık, haberinde, 1 Eylül 2016 tarihli KHK ile görevinden alınan ve “FETÖ ağabeyi” suçlaması yöneltilen Fidan ile ilgili şu ifadeleri kullanmıştı:

Açığa alınmadan önce Cemaat’e mesafelenmiş görünen Fidan, daha önceleri eğitim camiasında Gülen Cemaati’yle olan bağını gizlemeyen biri olarak tanınıyordu. Çevresindeki öğretmenleri Cemaat’in sohbet toplantılarına götürmeye çalışan Fidan, iddialara göre Gülen Cemaati’nin Fatsa ve köylerindeki öğretmenlerden sorumlu “ağabeyi” konumundaydı. Gülen Cemaati ve AKP’nin ortak olduğu dönemde, 2 Haziran 2012’de gerçekleştirilen, 10’uncu Türkçe Olimpiyatları’nın Ordu’daki etkinliklerinin organizasyonunda baş roldeydi. Dershanelerin kapatılması sürecinde Gülen Cemaati’nin, AKP Hükümeti’ne tepki olarak sahaya sürdüğü Aktif Sen’in Ordu ve Fatsa teşkilatlarının örgütlenmesinde de öğretmen Fidan vardı. Fidan, 17/25 Aralık 2013 yolsuzluk soruşturmaları sonrasında Cemaat ile mesafelenerek sendikadan istifa edenler arasında yer aldı.”

Ödül Erdoğan’dan
Mehmet Akif Ekinci ise, HSYK’nin 28 Haziran 2007 tarihli yaz kararnamesi ile Silivri savcılığından İstanbul savcılığına getirildi.  12 Haziran 2007’de başlayan Ergenekon soruşturması sırasında İstanbul’da görevlendirilen Ekinci’nin ismi, Adalet Bakanlığı’nın adli tatilde nöbete kalacak hâkim ve savcılara ilişkin listede yer aldı. Çoğunluğunu firari ve tutuklu hâkim ve savcıların oluşturduğu listede Zekeriya Öz, Cihan Kansız, Fikret Seçen göze ilk çarpan isimler. Ekinci, Cumhuriyet soruşturmasının başlatıldığı 18 Ağustos 2016’dan 10 gün önce İrfan Fidan’ın yayımladığı iş bölümü talimatıyla şimdiki görevi olan Basın Suçları Soruşturma Bürosu Başsavcı Vekilliği’ne getirildi. Ekinci, 19 Mayıs’ta da Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Hâkimler ve Savcılar Kurulu’na atandı.

Asıl işleri İnam yapmış
İnam’ın FETÖ davasında yargılandığı gerçeğinin ortaya çıkması üzerine soruşturmaya Başsavcı Vekili Mehmet Akif Ekinci ve Savcı Yasemin Baba görevlendirildi. Bu atamalar İnam’ın soruşturmada pasifize edildiği şeklinde yorumlandı. Ancak gerçek hiç de öyle değildi. Cumhuriyet davasının ekleri incelendiğinde soruşturmayı sonuna kadar Murat İnam’ın yürüttüğü belgelendi.İddianamenin altında her ne kadar Ekinci ve Baba’nın imzaları olsa da tutuklu yazar ve yöneticilerimizle ilgili araştırmaların altındaki imzalar çoğunlukla İnam’a ait çıktı.

Ağırdan almışlar
Cumhuriyet yazar ve yöneticileri 5 Kasım 2016’da tutuklandı. Uzun süre iddianame beklendi. Ancak ekler incelendiğinde savcıların soruşturmayı ağırdan aldığı ortaya çıktı. Çünkü soruşturmada delil toplamaya yönelik çeşitli kurumlara yazılan yazılar genellikle Mart 2017 tarihliydi. Savcı İnam, 3 ay boyunca soruşturmada kritik bir şey yapmamıştı. Örneğin Murat İnam TMSF’ye, 16 Mart tarihinde “çok acele” koduyla yazı gönderdi. Yazıda, Cumhuriyet Vakfı, Yeni Gün Haber Ajansı ile 18 Cumhuriyet çalışanının tüm hesap hareketlerinin 10 gün içinde gönderilmesi istendi. İnam, sadece çalışanların değil 70’e yakın birinci derece yakınlarının da tüm hesap hareketlerinin dökümünün gönderilmesini istedi.

Cevap vermeyi zül sayarım
İcra Kurulu Başkanımız Akın Atalay, gözaltına alındıktan sonra 12 Kasım 2016’da emniyette verdiği ifadede şu ifadeleri kullanmıştı:

“Soruşturmayı başlatan ve yürüten Cumhuriyet savcısı Murat İnam’ın kendisinin FETÖ/PDY terör örgütüne üyelik, hükümeti cebir ve şiddet yoluyla devirmeye teşebbüs eylemlerinden halen yargılanmakta olduğunu, bu yargılamada hakkında kuvvetli suç şüphesi iddiası ile adli kontrol tedbiri uygulandığını ve ayrıca başkaca suçlamalardan da cezalandırılmasının talep edildiğini öğrenmiş bulunuyorum. Bu durumda kendisi FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üyelikten yargılanmakta olan ve hatta kuvvetli suç şüphesi olduğu düşünülen bir kişinin benim hakkımda aynı örgüte yardım etmek bakımından soruşturma yürütmesi kara mizahın da ötesinde absürt bir durumdur. Böyle çirkin bir oyunun parçası olmayı bu konumdaki bir şüphelinin kendisinin suçlandığı örgütle ilgili bana yönelttiği suçlamalara cevap vermeyi zül sayarım.”

Savcı İnam’a yöneltilen suçlamalar
İddianamenin 28 No’lu şüphelisi olan İnam hakkında bir kez ağırlaştırılmış müebbet, bir kez müebbet ve ek olarak 67 yıl 3 aya kadar hapis cezası istendi. İnam’a ceza istenen 10 suçlama şöyleydi:

1) FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü üyeliği.
2) Siyasi ve Askeri Casusluk.
3) Gizli Kalması Gereken Bilgileri Açıklama ve Bu Suça Teşebbüs Etmek
4) Cebir Ve Şiddet Kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Ya da Tamamen Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etmek.
5) Suç Uydurma.
6) Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Etmek.
7) Hukuka Aykırı Olarak Elde Edilen Verilerin Kaydedilmesi. 8) Suç Delillerini Yok Etme, Gizleme Veya Değiştirme.
9) Görevi Kötüye Kullanmak. 10) Resmi Belgede Sahtecilik.

Savcı İnam: İmza benimkine benziyor ama…
Savcı Murat İnam, yargılandığı davanın ilk duruşmasına katılmadı. Mahkeme, zorla getirme uyarısında bulununca 3. duruşmaya gitti. Savcı, savunmasında imza attığı usulsüz dinleme kararına ilişkin “Nöbetçi savcıyken görevli savcının yerinde olmaması nedeniyle evrak bana imzalattırılmış. İmza benim imzama benzemekle birlikte sürekli attığım bir imza değil. Bilirkişi incelemesi istiyorum” dedi. İnam bir başka izleme talebinin altındaki imza için de “Benim imzama benziyor ama olmayabilir” diye ifade verdi. Kardeşinin FETÖ ile bağlantılı bir dershanede çalıştığı iddiasını ise “Bilmiyorum” diye yanıtladı.

NELER SÖYLENDİ:
Savcı Murat İnam’ın FETÖ’ye üye olduğu iddiasıyla yargılandığı gerçeğinin ortaya çıkmasının ardından yandaş kalemler, hakikati perdelemeye çalıştı. Kimi “savcının sanık olmasının soruşturmayı sulandıracağını” öne sürdü, kimi akıl almazlığı bir adım öteye taşıyarak “savcının sanık olduğu haberinin FETÖ servisi olduğunu” iddia etti. Oysa İnam’ın şüphelisi olduğu iddianameye ilişkin haber, Mart 2016’da Anadolu Ajansı başta olmak üzere tüm ana akım basın-yayın kuruluşlarınca duyurulmuştu.

‘FETÖ servisi’
Sabah Gazetesi yazarı Ersin Ramoğlu, soruşturmanın savcısının FETÖ’den yargılanmasının ortaya çıkması üzerine şunları yazdı: “FETÖ’nün taktiğidir bu. ‘FETÖ’cü savcı’ işi ise Soner Yalçın’a servis edildi. Haber doğru. Yapılan doğru değildi ama… Basiretsizlik mide bulandırdı. Soner’in haberi FETÖ’cü gazeteyi ‘Soruşturma üç günde çöktü’ diye bayram ettirdi. Bir dikkatsiz atamanın nelere mal olduğu ortada işte. Onlar için bulunmaz bir fırsat bu” dedi. Ramoğlu 4 Kasım 2016 tarihli yazısında her şeye rağmen Cumhuriyet hakkında gerekenin yapılacağını söyledi.

Bekir Bozdağ: ‘Kötü niyet yok, talihsizlik’
Cumhuriyet’in operasyona direndiği günlerde Oda TV Genel Yayın Yönetmeni, savcı İnam’ın FETÖ üyeliği ile yargılandığını ortaya çıkardı. 4 Kasım 2016’da TBMM Genel Kurulu’ndaki Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmeleri sırasında Adalet Bakanı Bekir Bozdağ konuyla ilgili, “O savcının verilmesini talihsizlik olarak görüyorum. Keşke böyle bir görevlendirme yapılmamış olsaydı. Başka birisi pekâlâ yapılabilirdi. Bizim savcıları değiştirme görevimiz yok. O başsavcılığın görevi. Kötü niyetin olmadığını çok net ifade ediyorum” ifadelerini kullandı.

Yandaş örtmeye çalıştı
Yeni Şafak gazetesi ise, “talihsizlik” ifadesi ile hukuk tarihinde örneği olmayan bu atamanın garabetini kabul eden Bozdağ’ın sözlerini, “Savcının FETÖ ile irtibatı yok” şeklinde duyurdu. Savcının sanık olduğu gerçeğini örtmeye çalışan Yeni Şafak’ın haberinde, “Cumhuriyet’e yönelik operasyonu yapan ve FETÖ ile ilişkili olduğu iddia edilen savcı Murat İnam’ın soruşturma savcısı olmadığı, nöbetçiyken arama, el koyma ve yakalama kararlarına imza attığı” iddia edildi.

4 gün sonra ‘Sulandırmayın’ uyarısı
4 Kasım 2016’da Hilal Kaplan, Sabah gazetesinde, “FETÖ’cü savcı” haberini işledi. Kaplan, “FETÖ ile mücadele ülkenin en önemli gündemiyken, FETÖ kapsamındaki bir davanın sanığı olan savcıyı da bir zahmet başka bir FETÖ soruşturmasında görevlendirmeyiniz. Organik bağlantılarının kanıtlanması kolay olan Can Dündar ve Akın Atalay’ın yurtdışına kaçmasına göz yumulduğu intibaı oluşmuş ise, Aydın Engin’den karikatürist Musa Kart’a kadar pek çok Cumhuriyet çalışanının şayet haklarında somut delil yoksa tutuklu yargılanması davayı sulandıracaktır” dedi.

This entry was posted in FAŞİZM, Fetullah Gülen, HUKUK-YARGI-ADALET, MEDYA, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *