Atatürk’e saldırılar yine yoğunlaştı: “Çitalar hula hula dansları yapmaya başladıklarında Tarzanlar zor, hem de çok zor durumdadırlar.”

From: Aydogan Kekevi
Date: 9.05.2017

Atatürk’e saldırılar yine yoğunlaştı:

“Çitalar hula hula dansları yapmaya başladıklarında Tarzanlar zor, hem de çok zor durumdadırlar.”

Bunlar var ya, evet bunlar; hani „sinekten yağ çıkarmak“ diye bir söz vardır, bunlar ise sinekten bir tulum peynir çıkarmaya çalışan ama yüzlerine gözlerine bulaştıran “acınasıgiller” piramitinin üst kat sakinleridirler:

Bundan 5 yıl kadar önce de ülkelerin başkanları arasında yapılan olağan diplomatik „geçmiş olsun“ „başsağlığı“ gibi standart telgrafları alıp nerdeyse „Hitler Atatürk İşbirliği Pakti“na çevirmişlerdi.Geçen yıl da sapa sarılır gibi sarıldıkları “Malz bira şişesi”ne sarıldıkları gibi.

Bunların taktikleri „olağan“a „olağan dışı“ bir içerik yükleyerek akıl karıştırmak: Bunu yapmak için de her virgülü, her noktayı kullanmaktan geri durmayan „kin küpleri“dirler. Bunlar bu pis oyunlarını her fırsatta uygulamaktan çekinmezler; zamanında cevap veririrsiniz bir süre susarlar, sinerler ama bir süre sonra ilk fırsatta tekrar servise sürerler.

Tabii bir de ATATÜRK bunların hem can simidi hem de ekmek kapılarıdır: Her şeyleri sıkışıp gündemi değiştirmek zorunda kaldıklarında Atatürk’e saldırırlar; aslında sarılırlar. Bu sefer de bir kaç koldan saldırıp; Çitalar misali hula hula dansları yapmaya başladıklarına göre Tarzanlar zor, hem de çok zor durumdalar.

…..

5 yıl önce Mustafa ARMAĞAN nam “tarih çızıkcısı”nın “ “Atatürk, Hitler’e neler yazmıştı” zırvanamesine yazdığım tepki yazısı iki yıl önce konu yeniden gündeme getirilince tekrardan paylaşmıştım ve “Derin Strateji” sitesinde yayınlanmıştı. Bunların maniple yöntemlerine, saptırmalarına tipik örnekler içeren söz konusu yazımı aşağıya alıyorum.

Aydoğan KEKEVİ 9.5.17

* * * * *

https://derinstrateji.wordpress.com/2015/01/09/tarih-aydogan-kekevi-ataturk-ve-hitlerin-diplomatik-iceri-kli-telgraflari-uzerinden-parsa-toplamak/

TARİH /// Aydoğan KEKEVİ :

Atatürk ve Hitler’in diplomatik içerikli telgrafları üzerinden parsa toplamak..

https://derinstrateji.files.wordpress.com/2015/01/image001183.jpg?w=600&h=450

Son bir kaç gündür “Atatürk, Hitler’e neler yazmıştı?” başlıklı bir ileti dolaşıyor; yazarı da “Devr-i ZAMAN”ımızın tarihçi köşe yazarı Mustafa Armağan

http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=1273590

Yandaş tayfanın meraklıları da buna “Mal bulmuş mağribi gibi” sarılmış sağa sola postalayıp duruyorlar.

“Resmi tarih”i “Nurlu Tarih”e çevirme “misyon” eri bay M.Armağan Atatürk ile Hitler arasında karşılıklı olarak yapılan ve devlet başkanları arasında olağan olan “kutlama” “başsağlığı” gibi mesajlarını kendine “özgü” yorumuyla/ saptırmasıyla günümüze aktarırken bu karşılıklı yazışmaları da “..den cevap geçikmez” “..teşekkür gelir” gibi ara nağmelerle birbirine bağlayıp “Love Story” havalarında bir senaryo yazmış kendince…

Peki ne yapmış, ne yazmışmış Atatürk?; her devletin başının “devletler ve uluslararası ilişkiler, siyaset, protokol, diplomasi gereği” olarak yapılması gerekeni neyse onu yapıp ülkesi adına bir başka devletin seçilmiş başkanını seçilmesi veya her hangi ulusal bir konu nedeniyle kutlamış, yani uluslararası diplomasinin gereğini yerine getirmiş !

Pekiii ne zaman yazmış bunları?

– Hitlerin Polonya’ya saldırıp 2.Dünya savaşını başlattığı 1 Eylül 1939’dan sonra mı yapmış? Yok !; En erkeni 1934 en geci de 1937 de yani Hitler Nazismi dünya’yı kana bulamadan 2 yıl önce yapmış; yani ortada her hangi bir ülkenin istilası, savaş falan yokken..

– Peki Atatürk bu diktatörü ziyaret edip elinden madalya hediye mediye mi almış?

Yok !

– Atatürk’le Hitler birbirlerine “Biraderim” diye sarılarak mutlu aile resmi çektirip ardından habil kabil olup “savaş”ın eşiğine mi gelmişler?

Yok !

– Her hangi bir protokol görevlisi veya dışişleri bakanı falan olmadan ikisi başbaşa kalıp görüşmüşler mi?

O da yok !

Bütün bunlar “yok” iken sen bütün bunların “var” olduğu günümüz siyasetçilerini görme, kalk Atatürk’ün yaptığı diplomatik 3-5 kısa kısa telgrafı ele alarak, “Hitler’le yazışmak eğer sakıncalı bir şeyse, o zaman Atatürk’ün Hitler’le zaman zaman özel haberciler aracılığıyla devam eden mesajlaşmalarını nasıl yorumlayacağız?” diye her yöne çekilmeye açık bir cümleyle başlayarak baştan okuyucuyu etkile, kafa karıştır; “özel haberciler”in ne dediklerini, ne haber ilettiklerini bilmiyoruz ama bu “Özel Haberci”lerin Hitler’e veya Atatürk’e “Süpürmeyin, kullanın” türünden içerikli bir haber ilettiklerini hiç sanmıyoruz..

Ve söz konusu “karşılıklı yazışmalar”ın aralarına “Hitler’den cevap gecikmez” ” büyük sevinç”, “Ertesi günü Atatürk’ten teşekkür gelir”,”Aynı gün (9 Mayıs 1937) Hitler’den teşekkür gelir” gibi pasif/dolaylı yorumlu bağlantılar yaparak sanki “iki canciğerin arasındaki sabırsız yazışmalar” izlenimi bırakacak şekilde okuyucuyu manüple ederek “diktatörlerin yakınlığı veya yazışması” ya da en azından “Bir diktatöre gösterilen sempati yakınlık,” olarak okuyanlarda “Atatürk de Hitler hayranıymış(veya tersi)” düşüncesini uyandırmaya çalış.

Başka ne olmuş? “Nitekim Berlin Büyükelçiliği’nin 11 Kasım tarihli mesajında Führer’in bir adamının, (yani Atatürk’ün ölümü nedeniyle TC.Berlin Büyükelçiliğine yapılan bir ziyarette) Kemalist Türkiye’nin kendilerine bir yıldız gibi kurtuluş ümidi bağışladığını söylediği belirtilecektir.”

Eee ne olmuş söylemişse? Bırakalım altında bir saklı ima olup olmadığını; veya neden hangi amaçla söylendiğini bu günün Türkiye politikacıları yöneticileri için Emperyalist ülke başkanlarından tutun da “terörist” “faşist” “diktatör” ve “Siyonizm Lobileri” tarafından söylenenler öyle bir cümleyle de bitmez cilt cilt kitap olacak kapasitede iken, bir bölümü de WikiLeaks’ın sayfalarında daha taze taze dururken sen kalk cımbızla cümleler seçip Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihini “nurlandırmaya” çalış…

Bay Armağan’ın yazısının sonundaki şu cümleyi de “tüy” olarak kabul edebilirsiniz:

“Bundan sonra bana susmak düşecek. Gerçekler konuşunca hep olduğu gibi.”

Breh breh breh!

Hey allahım, sanki bilinmeyen saklı, gizli tutulan birşeyleri bulup da gün ışığına çıkarmış gibi; sen de bunları “Bilal N. Şimşir’in “Atatürk ve Yabancı Devlet Adamları I” adlı kitabından Hitler-Atatürk mesajlaşmaları (TTK, 1993, s. 149-178) aldığına göre “gerçekleri konuşturmak” bunun neresinde?..

Bu yapılanlara psikoljik savaşın “Psikolojik manipülasyonları” denir; “tahrikçilik” denir ama “Tarihçilik” asla!..

Muhaliflerini “Demogoji”yle “töhmet altında bırakmak” üzerine kurulmuş bir siyasetin takipçilerinin “Tarih anlayışı” da “tarih yorumu” da ancak bu kadar oluyor işte..

Bu arada bu tür yazışmaların yukarıda da değindiğim gibi “protokol, diplomasi ” gereği yapıldığından daha çok “klişe” içerikli olduğunu ve çoğu kez “Protokol”dan sorumlu sekreter müdür vb. tarafından yazıldığını da belirtmekte de yarar var.

İşte size biri Japonya İmparatoru Hirohito’ya, öteki Hitler’e gönderilen içerikleri aynı iki telgraf, buyurun siz de karşılaştırın:

“MajesteHirohito Japonya imparatoru TOKYO

Majestenizin doğumunun yıldönümü münasebetiyle, en hareretli tebriklerimi arza müsareat eder ve Majestenizin şahsi saadetleri ve Japonyanın refahı hakkında samimi dileklerimin kabulünü rica eylerim” K.Atatürk

* * *

“Ekselans M.Adolf Hitler Alman Führeri ve Başvekili BERLİN

Alman milletinin milli bayramı münasebetile, Ekselansınıza en hareretli tebriklerimle birlikte şahsi saadetleri ve Almanyanın refahı hakkındaki samimi dileklerimi arzetmekle bilhassa bahtiyarım.” K.Atatürk

* * *

Bir başka örnek daha; “… Atatürk hemen Hitler’e bir geçmiş olsun mesajı gönderir. Aynı gün (9 Mayıs 1937) Hitler’den teşekkür gelir.”: Düşününki bir “Alman balonu veya/ zeplin(?)i kaza yapıp düşüyor; Hitler de masa başına oturmuş dünyanın dört bir yanından gelen üzüntü başsağlığı telgraflarına şahsen teker teker cevap yazıyor”.

Olacak iş mi allah aşkına

Kuşkusuz ki “hayır”; yukarıda da değindiğim gibi protokolden/diplomatik yazışmalardan sorumlu “Sekreterlik” yazıyor bu cevapları..

Atatürk’ün dünyada saygınlık kazanan Genç Cumhuriyet’in Devlet Başkanı olarak yazdığı daha başka telgraflar da var. Okuyucuya durumu yansıtması bakımından aynı zaman dilimine denk gelen bir kaç örneği daha buraya almanın yararlı olacağını düşüncesiyle aşağıya ekliyorum..

Aydoğan KEKEVİ 18.04.12

* * * *

Diğer Telgraflardan bir kaç örnek daha:

– 19 Nisan 1934: Atatürk’ün, Berlin Büyükelçimiz Kemalettin Sami Paşa’nın ölümü nedeniyle başsağlığı telgrafı gönderen Almanya Cumhurbaşkanı Mareşal Hindenburg’a cevabı: “…Kemalettin Sami Paşa’nın ölümüyle kıymetli evlâtlarından birini kaybeden Türkiye, Almanya’nın şahsınızda bu ölümün matemine samimiyetle iştirakına karşı duygulanmasını daima koruyacaktır” (A.T.T., s.30).

* * *

– (Balkan Anlaşması üzerine Yunanistan Cumhurbaşkanı’nın tebrikine verilen cevap)

11 Kasım 1934

M. Alexandre Zaimis Hazretleri
Yunan Reisicumhuru

Balkan anlaşma misakının imzası münasebetiyle Zatı devletlerinin tebriklerini büyük bir sevinçle aldım. Ve samimiyetle teşekkür ederim. Misaki imza eden memleketlerin devlet adamlarının anlayış ve uzağı görüşleri mahsulü olan bu misak ile Balkanlarda bir sükun ve saadet devresi açtıklarını görmekle bahtiyarım. Asil Yunan milleti ile Türk milleti arasında mevcut olup bütün Balkan milletlerinin birbirleri ile kardeş olmaları yolunda inkişaf eden dostluğun bu vesile ile bir kere daha teeyyüt ettiğini görmekten sureti mahsusa da zevk duymaktayım.

Gazi Mustafa Kemal

Türkiye Reisicumhuru

http://www.ataturkdevrimleri.com/yazi-598-ataturk-un-yunanistan-cumhurbaskani-na-cektigi-telgraf.html

* * *

– Ağustos 1934: Atatürk’ün, Almanya Cumhurbaşkanı Mareşal Hindenburg’un ölümü üzerine, oğluna başsağlığı telgrafı (A.S.D.V, s.176-177).

– 25 Kasım 1934 : Atatürk’ün, eşi ve kızıyla Türkiye’yi ziyaretleri esnasında gördükleri yakınlığa teşekkür eden İsveç Veliahtı Prens Güstav Adolf’un mektubuna cevabı (A.M.D.P.II, s.269).
* * *
– 23 Mart 1935 : Atatürk’ün, suikasttan kurtulan Suudi Arabistan Kralı Ab-dülaziz İbn-i Suut’a geçmiş olsun telgrafı (A.T.T., s.33).
* * *
– 11 Mayıs 1935 : Atatürk’ün, İngiliz Kralı V. George’a tahta çıkışının 25. yıldönümü nedeniyle tebrik telgrafı (A.T.T., s.35).
Alıntı: http://www.atam.gov.tr/index.php?Page=KaynakcaliGunluk

* * * * * * * * * * * * * * *

Güncel bir ek:

Allah kimseyi bu “Leyla’mı gördüm Mecnun’a döndüm” durumuna düşürmesin..

Kimini aşk yönetir, kimini kin tüketir.!

https://www.aydinlik.com.tr/_usr/files/img/2017050819025319_8ke2gmms0jipv6t30ogfvq1bi31.jpg

This entry was posted in ATATURK, İHANET VE YABANCI YANDAŞLAR, YANDAŞ - ÇIKARCI - YAĞCILAR, YOBAZLIK - GERİCİLİK, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *