Akıl fikir yazıları * REFERANDUM HİLELERİ *** HUKUKA AYKIRI KARAR OLMAZ

 

HUKUKA AYKIRI KARAR OLMAZ
(Mehmet Ali Yaşar’ın açıklaması…)

Arkadaşlar,
Yaşadığımız referandum süreci ve sonrasında gelişen olaylarla ilgili olarak muhtemelen yarın başta Barolar Birliği olmak üzere hukuk dünyasından bazı önemli açıklamalar yapılacaktır. Başta TBB olmak üzere çoğuna kuşkusuz İtibar edebilirsiniz. Kişisel görüşümü kısaca aktarmam gerekirse şunları söyleyebilirim;

Hayır oylarının ağırlık kazanması ihtimaline göre önceden hazırlanmış kapsamlı bir operasyonla, hatta topyekûn bir devlet operasyonuyla karşı karşıya olduğumuz açık. Yüksek Seçim Kurulu kararı çok ama çok bariz bir şekilde hukuka aykırı. Hukuken izahı olabilecek bir karar da değil zaten. Seçim kurulu damgasını taşımayan zarf ve pusulaların geçerli sayılması;

seçim yasasındaki apaçık düzenlemeye ve de üstelik seçimden az bir zaman önce ilan ettikleri kendi kararlarına aykırıdır. Komiktir de. Çünkü bunu hayatın gerçekleriyle ve mantık bilimi içinde de izah edemezsiniz. Çelişki gayet açık ortada. Yasaya göre normal koşullarda mühürsüz bir oy pusulası veya zarfı geçerli midir? Hayır. Hem yasa hem YSK’nin şubat ayında referanduma ilişkin kendi kararında bu husus açık mı? Evet.

Yani bir bakıma mühürsüz pusula ve veya zarf seçim hukukuna göre zehirli, pis, kaka bir şey mi? Evet. O halde seçim başladıktan sonra (başlamadan önce de alsalar bu kararı yine yok hükmünde zaten) AKP’nin başvurusu üzerine böyle bir kararı nasıl alırsın.

Başvurunun niteliği de ilginç. Can alıcı noktası da orası zaten. Başvuru sadece belli sandıklarda güya sandık görevlilerinin ihmal veya kasıtları sonucu efendim zarfları veya pusulaları mühürleyip usulüne uygun seçmenin önüne koyamamışlar gibi kargaların bile güleceği bir martaval. Böyle bir durum varsa bile (ki imkânsız, öyleyse de olsa “o sandıkla sınırlı olmak üzere” görevlilerin cezai sorumlulukları ve sandığın akıbeti ile ilgili olarak ilçe seçim kurulunun müdahalesi gerekir) itiraz ya da girişiminizi bu olayın olduğu seçim çevresindeki ilçe seçim kuruluna yapabilirsiniz.

Bir kere parti olarak sizin ilçe seçim kurulunu aşıp Böyle genel bir taleple YSK’ya gitmeniz mümkün değil. YSK’nin de böyle kapsamlı bir talebi incelemeye dahi alması düşünülemez. Talebinizin münferit bir sandık veya seçim çevresi ile sınırlı olması (ki muhtemelen bu mühürsüz zarf ve pusula ile seçmen karşısına çıkılan sandıklar da bir tür intihar komandosu ya da kamikaze kılıklı birkaç sandık kurulundan veya görevlilerinden ibaret) ve bunlarla sınırlı olması gerekirdi).

Kısacası AKP tarafından (veya başka herhangi bir veya birkaç hatta tüm partiler ortaklaşa başvursa bile) asla yapılamayacak bir kapsamdaki başvuru, yanlış makama yanlış içerik ve taleple yapılmış, YSK de incelemeden dahi merci aşımı nedeniyle reddetmesi gereken bu talebi gülünç ve skandal bir gerekçeyle (ki aslında hukuki anlamda bir bilgi veya önem kırıntısı dahi içermediği için gerekçe de yoktur ortada)

seçimi tamamen sakatlayacak bir karara imza atmıştır. Bu kararın hukuken iptali dahi gerekmez çünkü YOK hükmündedir. Seçim mevzuatı ve yapılan itirazlar da sanki böyle bir YSK kararı yokmuşçasına karara bağlanmalıdır. İptal ise iptal, yeniden sayım ise yeniden sayım. Artık Seçim kurullarına yapılan itirazlar neyi icap ettiriyorsa…

Bana kalırsa Yargıtay Cumhuriyet savcısının bu kararları alan YSK üyeleri hakkında, kararı alıp ilan ettikleri anda görevi kötüye kullanma suçundan soruşturma açması gerekirdi. Muhtemelen Barolar birliği de benzer bir itirazı ortaya koyacaktır. Ama işin hukuki yanı bir tarafa, ortada çok büyük bir siyasi ahlaksızlık olduğu açık. İlan edilen oy farkı ile YSK sayesinde sonradan geçerli sayılan oy sayısı karşılaştırıldığında sonuç zaten ortaya çıkıyor. Oy farkı 1.3 milyon civarı. Sahte oy sayısının 2.5 milyon olduğu tahmin ediliyor. Bu durumda gerçekte yaklaşık 1.2 milyon fark oluşuyor hayır lehine.

Yani toplamda hayır oyları evet oylarına nazaran yaklaşık 1.2 milyon daha fazla. Minareye kılıf oldu mu? Bence olmadı. Minare de değil artık Eyfel Kulesine prezervatif geçirmeye kalkmışsınız baylar. Üzgünüm çok absürd ve yararsız bir girişim olmuş. Gerçi saray ve akıldanelerine de böylesine devasa abukluklar yakışırdı. Hukuken bu fiyasko inanın milyonlarca duşakabinoğulları skandalı değerinde. Ama o kadar komik değil işte, gülemiyor, utanıyorum bu kararı alanlar için.

Bu ihtiyaç içerisindeyim mesleki onurumu ve dürüstlüğümü çiğniyor olmamak adına hiçbir hukuk sistemi bu kadar açık bir kanuna aykırılığı kaldırmaz. Seçim sonuçları üzerine konuşan yalaka medya ise sanki bunlar hiç yokmuş gibi davranıyor. Gezi’deki penguen belgeselleri gibi aralarında geleceğe dair ahkâm kesme ve saraya en iyi ben yalarım reis sinyalleri göndermekle meşgul. Yalnız bir çekincemi hemen ifade etmek isterim. Özellikle yaptığım hukuki değerlendirmelerin olayın sıcaklığıyla ve çok derinlemesine bir mevzuat ve karar taraması yapılarak ayrıntılı olarak çalışılmaksızın yapılmış olduğunu dikkate alındığında genel bir hukuki fikir beyanı olarak değerlendirilsin isterim.

Hoş, ilk etapta ve sıcağı sıcağına yapılmış olsalar da görüşlerimin temel prensipler bakımından herhangi bir hukuki hata veya ciddi temel eksikler taşıdığını da düşünmüyorum. Eksikleri mutlaka vardır ama bir sosyal medya içeriği olarak kifayet eder kanısındayım. (ŞİMDİLİK)… Daha uzun ve ayrıntılı analizlerin de değerli meslektaşlarımca yapılacağı muhakkak. Onları anlamaya bir zemin oluşturabilirsem maksat hasıl olmuş demektir.

This entry was posted in AKIL FİKİR YAZILARI, ANAYASA, İNSAN HAKLARI - DEMOKRASİ, SEÇİM - SEÇSİS, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *