ENDÜSTRİYEL KAZALAR *** BANDIRMA BAĞFAŞ KAZASI FELÇ VE ÖLÜMLER‏

ENDÜSTRİYEL KAZALAR
BANDIRMA BAĞFAŞ KAZASI FELÇ VE ÖLÜMLER

Naci Kaptan

“1 Temmuz 1989 günü Türkiye’de küçük çapta bir Çernobil olayı yaşandı.
O gün, Bandırma Edincik Nahiyesi sakinleri, yoğun bir çürük yumurta kokusuyla adeta sarhoş oldular.Çocuklar kusmaya başladı, kısa sürede 15 bin dönüm ürün yandı, yok oldu. ”

İnsanoğlu,
Ne kadar acımasız ve hırs dolusun..
Yıkıyor,kesiyor,zehirliyor yok ediyorsun !!!

Bergama Kozak’ta,
Kazdağlarında,
Manisa Çaldağında

Doğayı,canlıları zehirliyorsun,
Kurutuyor öldürüyorsun …

Kozak köylüsü soruyor:

Bunca yıl Kozak Yaylasını gözbebeğimiz gibi koruduk, altıncı şirketlere peşkeş çekilsin diye mi? Nedir bu rezalet ! Yeryüzünün cenneti olan Kozak yaylasına nasıl kıyarsınız, bu hangi vicdana, hangi dine ve imana sığar ? Kozaklıların feryadını duyacak vicdan sahipleri yok mu Ankara’da ? Milli park ilan edilip koruma altına alınması gereken yaylamızı, Altıncı şirketin talanına nasıl açarsınız ? İki elimiz iki yakanızdadır.

“Çukuralan kan ağlıyor ve öfkeli… Kozak yaylası tedirgin… Özellikle Aşağıbey köyümüz sınırında yer alan Yelli mevkiinde kesimler yoğunlaşmıştır. Bu kesimler, devletin izniyle ve eliyle yapılıyor, göz göre göre bu katliama izin veriliyor. Koskocaman bir orman yok edildi. Ne pahasına? Bir ton kayaçtan elde edilecek 4 gr. altın için. Yüzlerce yılda oluşan bu ormanı 4 gr altın için feda eden zihniyeti lanetliyoruz. ..

Kozak yaylasında başlayan bu talanın nereye kadar gideğinden çok endişeliyiz. sırada Kaplan mı, Aşağıbey mi ,Yukarıbey (Gelintepe mevkii) mi yoksa tüm Kozak yaylası mı var ? Bugüne kadar dünyanın en kaliteli çam fıstığını üreten ve her yıl 50 milyon dolar civarı ihracat yaparak devlete katma değer kazandıran, ormanına canı gibi bakarak, yangınların neredeyse hiç olmadığı yöremiz de bu yapılanlar Kozak köylüsüne
reva mıdır?

Manisa Turgutlu’daki Çaldağında Nikel madeni tesisleri,
koca Bergama Ovasının üzerinde ölüm saçacak bir
Demokles Kılıcı olmaya aday,
Haberin var mı ?

Birşey olmaz mı diyorsun ???

Çernobil’de,
Kıbrıs Lefke’de,
Romanya’da,
Macaristan’da,
Dünyanın birçok altın madeninde de …

Tıpkı senin gibi demişlerdi !!!
Korkmayın,bir şey olmaz…

Şimdi açalım defteri Bandırma Bağfaş’tan .
Bakalım neler olmuş ;

Temmuz 1989 – Türkiye – Bandırma

1 Temmuz günü Türkiye’de küçük çapta bir Çernobil olayı yaşandı. O gün, Bandırma Edincik Nahiyesi sakinleri, yoğun bir çürük yumurta kokusuyla adeta sarhoş oldular.Çocuklar kusmaya başladı, kısa sürede 15 bin dönüm ürün yandı, yok oldu.

Uzmanlara göre o gün, 5 km. ilerdeki Gübre Fabrikası’nda gaz kaçağı olmuştu.. Yörede yaşayanlar ve çevre bilimcileri, Bandırma Gübre Fabrikası’nın (BAGFAŞ) bacasından yayılan dumanları, “Ölüm bulutları” olarak tanımladı ve tedbir istedi.

Gözlemciler, insanlar üzerindeki felç olaylarının yaygınlaştığını, ipekböcekçiliğiyle zeytinciliğin de giderek ölmeye yüz tuttuğunu öne sürüyorlar.

Edincik Belediye Başkanı, eskiden, yaşlılarda tek tük görülen felç olayının son üç yıldır arttığını, yılda ortalama 20 kişiye nüzul indiğini bildirdi. Başkan Keleşoğlu, tarlada çalışan ve 50-55 yaşlarındaki insanlarda görülen felç olayından, son bir yıl içinde 10 kişinin de öldüğünü söyledi.

Bilinen 45 felç olayı ve 10 ölüm olayı var.

***

Konumuz 1989 senesinde Bandırma Edincik Bağfaş fabrikasından kaynaklanan felç-ölüm-çevre kirliliğine neden olan kazayı irdelemek ve dünyada meydana gelen endüstriyel kazaların ülkemizde de olduğunu ve benzer kazaların ÇED raporları göz ardı edilmesi veya uygunsuz ÇED raporları nedeniyle yeni endüstriyel kazalar gündemdedir. Bu tehlikeyi yaratabilecek olan kazalara aday olan kuruluşlar Bergama altın işleme madeni ve Çaldağında kurulmakta olan nikel işleme maden ocaklarıdır.

Şimdi Bağfaş’a dönelim ve büyük kazadan daha gerilere gidelim ;

İlkhaber / 01.03.2007

Umurlarında bile değil..!
Bagfaş’ın karaya ve doğaya günde 2 bin tondan fazla kükürt artığı (cips – şlam), denize 250 tondan fazla fluosilikat asit, havaya ise kontrolsüz baca gazları vasıtasıyla amonyak bıraktığı bilinirken, Tübitak tarafından 92 yılında tespit edilen ve bölgenin acilen hassas kirlenme bölgesi ilan edilmesi, gerekli önlemlerin ilgililerce acilen alınması yönündeki raporu Balıkesir Valiliği’nce sümen altı edilmiş, İlkhaber’in ısrarlı yayınları sonucunda ortaya çıkmıştı.

Kararlar uygulanmıyor..!
Bundan 3 ay önce Doğal Hayatı Koruma Timleri tarafından yapılan denetimlerde meraya izinsiz olarak şlam dökerek zarar verdiği belirlenerek tutanak tanzim edilen Bagfaş Gübre Fabrikalarının geçen süre içersinde söz konusu alanı şlamlardan temizlemediği ve merayı ıslah etmediği tespit edildi. Hatırlanacağı üzere Balıkesir Mera Komisyonu operasyon sonrasında meranın Bagfaş tarafından ıslah edilmesini, dökülen şlamların kaldırılması ve 20 yıllık zararın söz konusu firma tarafından giderilmesi konusunda karar almıştı. Öte yandan, Bagfaş Gübre Fabrikalarının ruhsatının bulunmadığı yönünde bir ihbar alan Doğal Hayatı Koruma Timlerinin Erdek İlçe Kaymakamlığından söz konusu fabrikada denetim yapmak için görevlendirme talep ettikleri öğrenildi.

Tübitak uyarmıştı..!
Bandırma İlçe Jandarma Komutanlığına bağlı Doğal Hayatı Koruma Tim Komutanlığı ekiplerince Bagfaş’a yapılan denetimde, Bagfaş’a çevre kanununa ve mera kanununa muhalefetten dolayı tutanak tutulmuştu. Jandarma ekiplerinin Bagfaş’ın döktüğü şılam yerinde yaptıkları inceleme ve denetim sonucunda şılam atıklarının döküldüğü 96 bin metrekarelik alanın mera arazisi olduğu ve söz konusu firmanın bu araziyi işgal tespit ettiği öğrenilmişti. Jandarmanın uzun süredir bu yer konusunda yaptığı çalışmalar sonucunda Çevre kanununa ve Mera kanununa muhalefetten gerekli tutanaklar tanzim edilmişti.

Öte yandan mera arazisine dökülen şılam atıklarında kimyasal tehlike olup olmadığının araştırılması için katı ve sıvı şılam atığı alınarak 1 Nisan 2006 tarihinde gerekli incelemelerin yapılması için Tübitak’a, İl Tarım Müdürlüğüne ve Etibor Genel Müdürlüğü laboratuarına gönderilen numunelerin analiz sonuçlarının henüz kamuoyuna açıklanmadığı biliniyor. Ancak, bu atıklarla ilgili TÜBİTAK’ın 1993 yılında yayınladığı ve o günlerde büyük gürültü koparan raporlarında “gerekli önlemler alınmazsa yakın bir gelecekte bölge bir çevre felaketiyle karşı karşıya kalacaktır.” ibaresi yer alıyordu.

Gereken yapıldı mı..?
29 Mayıs 2006 tarihinde Bandırma İlçe Jandarma Komutanlığına bağlı Doğal Hayatı Koruma Tim Komutanlığı ekiplerinin Bagfaş’a yaptığı denetimler sonucunda, İl Mera Komisyonu tarafından bir takım kararlar alındı. Bandırma İlçe Kaymakamı Salih Keser ise konuyla ilgili olarak 28 Temmuz 2006 tarihinde gazetemize yaptığı açıklamada şunları belirtmişti: “Bilindiği üzere geçtiğimiz haftalar içinde Jandarma tarafından bir fabrikaya denetim yapıldı.

Şlam atıkları döktüğü ve çevreyi kirlettiği gerekçesiyle tutanak tutuldu. Daha sonra konu İl Mera Komisyonuna havale oldu ve Komisyon tarafından mevcut alana şlam dökülmemesi, dökülen şlamların kaldırılması, fabrikadan 20 yıllık ot parasının alınması ve söz konusu fabrikaya çevreyi kirletmesinden dolayı cezai işlem uygulanması kararı alındı. Komisyon tarafından alınan kararlar bize geldi. Kararların uygulanması için ilgili kurumlara tebligatlar yapıldı. Kararların sümenaltı olacağını kimse düşünmesin. Kararlar aynen uygulanacaktır. Kararların uygulanması için biz üzerimize düşen görevi yapacağız”

***

Ön not ;

aşağıdaki yazı yeni vefat etmiş olan değerli gazeteci Deniz Som’ aittir.
Rahmetli Deniz Som sadece Ulus Devlet’in, Atatürk’ün, laik demokratik Cumhuriyet’in ve bağımsızlığın bekçisi olmayıp aynı zamanda çevre olaylarına da duyarlı idi.
Yattığı yer ışıkla dolsun.

***

Ölüm saçan bacalara dur diyecek yok mu?
Bile bile cinayet

İnsanlar felç oluyor… Ürün kavruluyor… Bitki örtüsü yok oluyor… Ve bütün sorumlular, bu faciaya seyirci kalıyor…1 Temmuz günü Türkiye’de küçük çapta bir Çernobil olayı yaşandı. O gün, Bandırma Edincik Nahiyesi sakinleri, yoğun bir çürük yumurta kokusuyla adeta sarhoş oldular.

Çocuklar kusmaya başladı, kısa sürede 15 bin dönüm ürün yandı, yok oldu. Uzmanlara göre o gün, 5 km. ilerdeki Gübre Fabrikası’nda gaz kaçağı olmuştu..

Yörede yaşayanlar ve çevre bilimcileri, Bandırma Gübre Fabrikası’nın (BAGFAŞ) bacasından yayılan dumanları, “Ölüm bulutları” olarak tanımladı ve tedbir istedi.

Gözlemciler, insanlar üzerindeki felç olaylarının yaygınlaştığını, ipekböcekçiliğiyle zeytinciliğin de giderek ölmeye yüz tuttuğunu öne sürüyorlar.

Deniz SOM

İstanbul

1 Temmuz günü Türkiye’de küçük çapta bir Çernobil olayı yaşandı. O gün, Bandırma Edincik Nahiyesi sakinleri yoğun bir çürük yumurta kokusuyla adeta sarhoş oldular…

Boğaziçi Üniversitesi Kimya Fakültesi profesörlerinden Kriton Curi, Bandırma ve Edincik yöresindeki gözlemleri sonucu, Bagfaş’ın sorumlu, olduğunu söyledi.

Bagfaş Yönetim Kurulu Başkanı Recep Gencer ise “Dünyada örnek gösterilen müessesemiz, modern teknolojiye sahiptir. Çevreye zararımız yoktur” diyor…

Türkiye’de sessiz sedasız küçük bir “Çernobil” olayı yaşandı. 1 Temmuz sabahı insanlar geniz yakan pis bir kokuyla irkilirken soludukları hava nedeni ile kimilerinin sesi kısıldı kimi bebekler kustu, kimi çocuklar baygınlık geçirdi. Kokunun ardından bahçelerde yeşermiş sebzeler, adeta bir anda yanıp kavruldu. Birkaç saat içinde ağaçların yemyeşil yaprakları sararıp soldu.

Evet çevre kirliliği artık insanımızı doğrudan tehdit eder duruma geldi. Doğayı bir anda tahrip eder boyuta ulaştı.

Tepemizde “ölüm bulutları” dolaşmaya başladı.

Düne kadar çevreyle ilgili toplantılarda seminerlerde dile getirilip tartışılan sorunlar, bugün Bandırma’da Edincik Nahiyesi’nde yaşanır oldu. Çevre kirliliği nedeniyle son üç yılda başlıca geçim kaynakları ipekböcekçiliği ile bağcılığı yitiren zeytincilikten de umduğu mahsulü alamayan Edincikliler şimdi de giderek artan felç olaylarıyla ölümü enselerinde hissediyorlar.

1 Temmuz’da yaşadıkları “Edincik Faciası”nın şokunu henüz üzerlerinden atamamış olan Edincik Belediye Başkanı Halil Keleşoğlu, çevre kirliliğinin, bitki örtüsünden sonra insan sağlığı açısından da tehlikeli boyuta ulaştığını, soruna çözüm için, 2 bin 900 imzalı bir dilekçeyi, başta Cumhurbaşkanlığı olmak üzere, ilgili makamlara gönderdiklerini söyledi. Belediye Başkanı, 5 bin 700 nüfuslu Edincik’te son üç yılda 60’tan fazla kişinin felç olduğunu, son bir yılda da 10 felç olayının ölümle noktalandığını bildirdi.

DUMAN BİLE ÇIKMAZ

Edincikliler, kuşuçumuyla beş kilometre uzakta bulunan Bandırma Gübre Fabrikaları A.Ş. (BAGFAŞ)’ın sülfürikasit ve fosforikasit tesislerinden çıkan zehirli gazların beldelerine zarar verebileceğini gündeme getiriyorlar. Edincikliler daha ötedeki Etibank Sülfrikasit Fabrikası’nın, 22 yıldır çalıştığını ve beldelerine bir zarar vermediğini öne sürerek çevre sorunlarının BAGFAŞ asit fabrikalarının 1981 yılında açılışından sonra başladığına dikkat çekiyorlar

BAGFAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Recep Gençer ise “Değil Türkiye’de, dünyada örnek gösterilen müessesemiz, en modern teknolojiye sahiptir ve çevreye zararı yoktur” dedi. Gençer, fabrikanın çevreye zararını ispat edene, kişisel servetinden 1 milyar lira vereceğini de açıkladı. Yörede görülen felç olayları konusunda, baba Gençer’in oğlu ve BAGFAŞ Fabrikalar Müdürü Kemal Gençer, “Babaannem, Edincik’in Beyköy’ünden… Babaannem de felçten öldü. Ama o zaman fabrika yoktu” derken. “Sülfürikasit bacasından hiçbir şey çıkmaz. Duman bile çakmaz.” şeklinde konuştu. Kemal Gençer. daha sonra, dumanı tüten sülfrürikasit bacasından çıkan gaz konusunda, “Bu duman, azottur. Havada da azot bulunuyor. Hiçbir zararı yoktur.” dedi

Baba-oğul Gençer’ler, 1981 yılında faaliyete geçen sülfürikasit bölümünün bacasından kükürtdioksit ya da kükürttrioksit kaçağı olması halinde bile, havadan ağır olan bu gazların, en fazla 50 metre öteye, sülfat olarak düşeceğini öne sürdüler. “Biz de sülfatı, şeker gübresi diye satarız” dediler. Fosforikasit ünitesinin bacasından da Avrupa Topluluğu’nun belirlediği oranın çok altında flor gazı çıktığını, bunun da çevre kirliliğine neden olmadığını söylediler.

AĞAÇLAR NASIL YANDI?

Edincik’te 1 Temmuz Cumartesi sabahı, çürük yumurta gibi genzi yakan yoğun ve keskin bir koku hissedildiğini, kimi çocukların kustuğunu ve bayıldığını, hastaneye kaldırılanlar olduğunu anlatan Edincikliler, birkaç saat içinde tarla ve bahçelerdeki ağaç dallarıyla sebzenin, meyvenin yandığını bildirdiler. 15 bin dönüm alanda ürünün telef olduğunu söyleyen Edincikliler, açtıkları tazminat davası için, yanan bitkilere ilişkin bilirkişi raporunun beklendiğini anlattılar.

BAGFAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Recep Gençer ise, zarar gören ürün konusunda, “Bunlar yalan. Yanlış ilaçlama yapıp, bahçen yandıysa bana ne pezevenk” dedi. Gençer, fabrika çok kar ettiği için, kendisinden 100 milyon, 500 milyon “duman parası” alabilmek amacıyla bu tür iddiaların ortaya atıldığını bildirdi. Çevre kirliliğine ilişkin söylentilerin bu yıl düzenlenen Bandırma Kuş Cenneti Semineri sırasında gündeme getirildiğini belirten Gençer. “İki tane Einstein, üç tane de fikir bozmasının lafları bunlar” şeklinde konuştu Gençer fabrikasının arka yamaçlarında beşer dönümlük araziler alarak, buralarda bağcılık, zeytincilik, ipekböcekciliği yapacağını ve Edindkliler’e nasıl bol ürün alındığını göstereceğini de açıkladı.

Edincik Belediye Başkanı Halil Keleşoğlu ise Haziran sonunda BAGFAŞ Fabrikalar Müdürü Kemal Gençer’e Belediye Meclisi üyeleriyle birlikte yaptıkları ziyaret sırasında tehdit edildiklerini söyleyerek şöyle dedi: “Zaman zaman çok kesif koku geldiğini anlatıp bunun insan sağlığına zararı olup olmadığını sorunca, Kemal Gençer, çok sinirlendi. Basına yalan yanlış bilgi verdiğimizi söyledi ve ‘İstersem, sizleri süründürürüm. 70 Edincikli, bizim ekmeğimizi yiyor. Hepsini işten çıkarır, fabrikanın önüne koyarım.’ dedi. Felç olaylarından bahsedince, ‘Bizden olduğuna dair raporunuz var mı? Bizden olsa, fabrikadaki işçiler de felç olurdu’ diye konuştu. Sonra, icabında, Edincik yerinden kalkar, bu fabrika durur. Sizin, ekonomiye katkınız ne ? Bizim, ekonomiye katkımız var. Zamanında, Cumhurbaşkanı’ndan takdirname aldık. Bizi kimse engelleyemez” dedi.

Edincik Belediye Başkanı, eskiden, yaşlılarda tek tük görülen felç olayının son üç yıldır arttığını, yılda ortalama 20 kişiye nüzul indiğini bildirdi. Başkan Keleşoğlu, tarlada çalışan ve 50-55 yaşlarındaki insanlarda görülen felç olayından, son bir yıl içinde 10 kişinin de öldüğünü söyledi. Felç olayının araştırılması için üniversitelere başvurduklarını da anlatan Belediye Başkanı, henüz olumlu bir yanıt alamadıklarını açıkladı.

Bu yıl felç olan 54 yaşındaki Cemil Mert, başından geçenleri şöyle anlattı:

“30 yıllık pullukçuydum. 25 Şubat’ta tarlaya giderken, sol tarafıma inme indi. Beni hemen Bursa’ya götürdüler. Prof. Sadık Sadıkoğlu’na muayene ettirdiler. Doktor, bana, ‘Senin ciğerin benden sağlam. Böbreklerin iyi. Şekerin yok. Bu hastalık sana nereden geldi? Sizin çevrede uzun bacalı fabrikalar var mı?’ diye sordu. Ben de var, deyince, ‘Zarar buradan geliyor’ dedi.”

FABRİKADAN DUYURU VE DAVET

Cemil Mert, 1 Temmuz günü bahçesindeki sebzenin yandığını ve bütün ürününün zarar gördüğünü de anlattı. 1 Temmuz’da meydana gelen ve 15 bin dönüm arazide, bitkilerin yanmasıyla İlgili olarak Çevre Genel Müdürlüğü tarafından inceleme başlatıldığı da öğrenildi.

BAGFAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Recep Gençer, 1 Temmuz Felaketini kesin bir dille yalanlarken, olayın hemen ardında Bandırma’daki 200 kadar doktor ve eczacıyı fabrikaya davet ederek bir tanışma toplantısı düzenlemek istedi. 4 Temmuz’ daki bu davete, 10 kadar doktor ve eczacının katıldığı belirlendi. Çevre kirliliğine ilişkin iddiaların yoğunluk kazanması üzerine de BAGFAŞ tarafından hazırlanan el ilanı şeklindeki “duyuru”lar, Edincik’te dağıtıldı. BAGFAŞ duyurularında, “Maksatlı çevre ve kişiler son zamanlarda fabrikalarımızın çevreye zarar verdiğine dair hilaf-ı hakikat haberler derleyip yayarak, temiz duygularla dolu olan sizlerin sağduyularını yanıltmak istemektedirler” denildi.

BAGFAŞ’ın çevre etkisini Bandırma ve Edincik yöresinde yaptığı gözlemler sonucu değerlendiren Boğaziçi Üniversitesi Kimya Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Kriton Curi ise, “Çevrede görülenler, BAGFAŞ’ın olumsuz etkilerinin delilidir. Ölçüme gerek kalmadan, gözlemle bile, Edincik’lilerin başına gelenlerin sorumlusunun BAGFAŞ olduğu anlaşılıyor” dedi. Prof. Dr. Kriton Curi, baca gazlarını otomatik olarak kaydeden ve silinemeyen ölçüm aletleri bulunduğunu bildirerek, BAGFAŞ’ın bu aletleri kullanmasını ve tesislerini, bilim adamlarının incelemesine açmasını önerdi. Prof. Curt, baba-oğul Gençer’lerin, baca gazlarına ilişkin iddialarını ise şöyle yanıtladı:

“Kükürtdioksit ya da kükürttrioksidin, havadan ağır olduğu gerekçesiyle çevreye yayılmayacağını söylemek hele, havayla birleştikten sonra bu gazların 50 metre öteye sülfat olarak toprağa düşeceğini söylemek, ayıptır. O zaman, kükürt gazları nedeniyle, dünyada gübre sorunu olmazdı. Asit yağmurları olmazdı. Sülfürikasit bacasından çıktığı söylenen azot gazı da tertemiz değildir. O da asit yağmuruna neden olur. Ayrıca, fosforikasit bacasından çıkan flor gazı, flor asitlerini oluşturur ki, bu da, camı bile eritebilecek güçtedir. Para kazanmak için çevreye ve insanlara zarar vermek ayıptır. Bu şekilde düşünen sanayici, sanayici unvanını taşımaya layık değildir. Ancak, işportacı olabilir.”

Bu arada, SHP Balıkesir Milletvekili Önder Kırlı da, Edincik yöresinde yaşanan olaylardan BAGFAŞ’ı sorumlu gösterdi ve 1 Temmuz’da fabrikadaki zehirli gaz kaçağıyla küçük bir “Çernobil Olayı” yaşandığını söyledi. Önder Kırlı fabrika yönetiminin tehdit ve şantajla yöre halkını susturmak istediğini de öne sürdü.

SON 3 YILDA FELÇ OLANLARIN BAZILARI

Ülkü Kuş, Merkez Güder, Cemil Mert, Kerim Erdem, Mesut Burma, Necmettin Bay, İlhan Kutulmuş, Kemal Kocaman, Fahri Uysal, İsa Taşhan, Eyüp Tok, Hamdi Yapar, Müzeyyen Derece, Efraz Aydın, Vahit Erbay, Zafire Özsoy, İbrahim Sert, Hüsniye Bolu, Ahmet Kaşıkçıoğlu, Hülasa Koçan, Zeliha Pireci, Mesut Burma, Feride Utku, Ahmet Karaböcek, Müzeyyen Terece, Fatma Aydemir, Hüseyin Avcı, İsmail Kabakçı, Gürsey Çakır, Rahim Kaymaz, Salih Hoşgör, Emine Bigalı, Yunus Erbay, Mehmet Sarıgül, Mehmet Akar.

SON BİR YILDA FELÇ OLUP ÖLENLERDEN BAZILARI:

Hüseyin Avcı, Sami Ece, Zehra Avcı, Ahmet Tozlu, Bedriye Tozlu, Samı Kaplan, Hasan Bolu, Hüseyin Salı, Mehmet Çelen, Fevziye Diner.

GÜBRE FABRİKASI: BAGFAŞ

KISA adı BAGFAŞ olan Bandırma Gübre Fabrikaları A.Ş., Recep Gençer tarafından, Babaannesinin Bandırma-Erdek karayolunun 10’uncu kilometresinde deniz kıyısındaki arazisi üzerine kuruldu. Fabrika 1973 yılında suni gübre üretimine başladı. Recep Gençer, daha sonra gübre fabrikasını genişletirken yurtdışındaki işçileri de ortak alarak sülfürikasit ve fosforikasit üretimi için kısa adı İŞKUR olan, İşçi İşadamı Kimya Sanayii Kuruluşları A.Ş.’yi kurdu. Ancak, Ecevit Hükümeti döneminde yatırım kredisindeki kur garantisi kaldırılınca İŞKUR zor duruma düştü.

1981 yılında dönemin Başbakanı Bülent Ulusu tarafından asit fabrikalarının açılışının yapılmasına rağmen 1983’te iflas etti ve Denizcilik Bankasına satıldı. Recep Gençer, Denizcilik Bankası’nın çalıştıramadığı asit fabrikalarını taksitle bankadan geri alırken yurtdışı ve yurtiçinden ortak olanların hisselerini de topladı. Asit üretimine 1985 yılında yeniden başlandı. BAGFAŞ’la aynı araziyi paylaşan İŞKUR’un Recep Gençer’e geçmesiyle gübre fabrikası entegre tesis haline geldi. Gençer’in kuruluşundan beri murahhas üye ve yönetim kurulu başkanlığındaki BAGFAŞ yönetiminde halen iki oğlu; Kemal Gençer ve Ahmet Gençer’in yanısıra Kemal Cantürk, Zekai Gümüşdiş, Osman Bubik, Recep Ördekçi de görev yapıyor.

Kaynak: Hürriyet, 1989/07/28, Sayfa 1,14
This entry was posted in Doga - Cevre - Ekoloji - Tarim. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *