AKIL FİKİR YAZILARI * FAŞİZM GELİYORSA NASIL YAŞAMALI? Kendimizi ve Vatanımızı korumak için neler yapmalıyız?

Mustafa ACER
30. 03. 2017
VATANI KORUMAK

Aşağıdaki yazıyı anlamlı bulduğum için paylaşmak istedim.

FAŞİZM GELİYORSA NASIL YAŞAMALI?
Kendimizi ve Vatanımızı korumak için neler yapmalıyız?

Yale Üniversitesi’den Prof. Timothy D. Snyder’in ÖĞÜTLERİ
Çeviren/Derleyen: Prof. Zeynep Direk – İstanbul Üniversitesi
07 Aralık 2016

Kaynak: http://siyasihaber3.org/fasizm-geliyorsa-nasil-yasamali-yale-universitesiden-prof-timothy-d-snyderin-ogutleri

1. ÖĞÜT

Otoriterliğin gücünün büyük bir kısmı, BİZİM ONA KAZANDIRDIĞIMIZ BİR GÜÇTÜR: Şimdilerde yaşadığımıza benzer zamanlarda, baskıcı bir hükümetin uygulamaları yüzünden zarar görmekten çekinen insanlar, o hükümetin kendilerinden daha neler isteyebileceğini düşünürler. Hükümet bunları talep etmeyi henüz aklına getirmemiş olabileceği veya göze alamadığı halde, insanlar kendilerine uygulanacağını hayal ettikleri baskıya göre hareket etmeye başlarlar. ÖNGÖRÜYE BAĞLI İTAAT(otokontrol) HÜKÜMETE, halka daha fazla ne yapılabileceğini işaret eder ve ÖZGÜRLÜĞÜN KAYBINI HIZLANDIRIR. Bunu şimdiye kadar yapmış olabilirsiniz, bundan sonra YAPMAMAYA DİKKAT EDİN.

2. ÖĞÜT

Elde kalan kurumları SAVUN. Savunulacak kurum bir GAZETE, bir OKUL, bir ÜNİVERSİTE, bir SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ, bir DERGİ, bir SANAT KURUMU, bir DERNEK olabilir. O kurumlarda etkin olmaya çalış, hiç olmazsa varlığını hissettir. Bir davayı takip et. Bir gazeteyi satın alarak yaşat. Biz kurumları sahiplenmezsek, onlar için ve onlar adına harekete geçmezsek kurumlar hiçbir zaman bizim olmazlar. KURUMLAR KENDİ KENDİLERİNİ SAVUNAMAZLAR. Baştan beri sahiplenilip savunulmazlarsa faşizm geldiğinde kurumlar domino taşları gibi düşerler. Ek: Başkalarıyla mutlu hayat ancak ADİL KURUMLAR varsa mümkündür diyor Paul Ricoeur. Kendi hayatına çekilmek, kendini toplumsal olayların akışına teslim etmek sana MUTLULUK GETİRMEZ, çünkü kurumsal adaletin olmadığı yerde mutluluk da yoktur. Mutluluk içte yaşanan bireysel bir ruh haline indirgenemez.

3. ÖĞÜT

“Faşizm koşullarında en büyük DEVRİMCİLİK, İŞİNİ İYİ YAPMAKTIR” (W. Benjamin) Faşist rejimlerde devlet liderleri kötü örnek oluştururlar: Onların muktedir kıldığı bazı kişilerin artık yasaya uymama özgürlüğü vardır. Bazı kişilere, gruplara RANT, TALAN, YALAN SÖYLEME özgürlüğü verilmiştir; ZAYIFLARA da sadece YALANLARA İNANMA, KATLEDİLME, TECAVÜZ EDİLME özgürlüğü kalmıştır. Böyle zamanlarda, normal halde işler düzgün yürüdüğü için kullanılması pek gerekmeyen MESLEK AHLAKI(etiği) dilinizi hatırlayın. Meslek ahlakı, ADİL UYGULAMAYI savunmaya yarar. AVUKATLAR işini iyi yaparsa, YARGIÇLAR işini iyi yaparsa bir hukuk devletini yıkmak zorlaşır. Bu diğer kurumlar için de geçerli. Kurumlar insanlar sayesinde vardır. Meslek ahlakı, muktedirin sizden yapmanızı talep ettiği yanlış işleri NİYE YAPAMAYACAĞINIZI gerekçelendirmeye yarar.

4. ÖĞÜT

Politikacıları dinlerken bazı kelimeleri nasıl kullandıklarına dikkat edin. Bu kelimeleri sorgulamayı öğrenin. “TERÖRİST”, “VATAN HAİNİ” gibi kelimeler çok geniş bir anlamda kullanılmaktadır. “OLAĞANÜSTÜ HAL”, “ACİLİYET” gibi çok önemli kavramları duyduğunuzda UYUMAYIN. Olağanüstü halde hükümet yetkililerine göre terör, devletin bekasına karşı olduğuna hükmettikleri tutumların bütünüdür. Küçük bir çocuğun yaptığı yaramazlık, mini etekli bir kadın, öpüşen eşcinsel bir çift, bir popstarın bir mitinge katılma davetini geri çevirmesi, FACEBOOK’TA bir haber sitesinde çıkmış bir haberi paylaşmak, barış için verilen bir imza, bir gazeteyi okumak, sembolik dayanışma eylemleri TERÖR ile yan yana getirilebilir. Terör unsuru olarak algılanan şeyler yeri geldiğinde taş, sopa, FLAMA veya bir BARET dahi olabilir.

Peki, gerçekte TERÖR NEDİR?
TERÖRİST diye KİME DENİR?
Teröristlerin AMACI veya HEDEFİ NEDİR?

TERÖR kelime anlamıyla herhangi bir amaç uğruna, KONU İLE İLGİSİ OLMAYAN BİREYLERE yöneltilmiş şiddet eylemlerinin bütünüdür. TERÖRİST siyasal davasını kabul ettirmek için karşı tarafa KORKU SALACAK davranışlarda bulunan, eylemler yapan kimsedir. POLİTİKACILAR, GAZETECİLER, YAZARLAR TERÖRİST DEĞİLDİRLER. Yurtsever dil kullanılarak şiddete başvurmayan insanların “TERÖRİST” olarak adlandırılıp dışlanmasına veya cezalandırılmasına ÖFKELENİN ve ÖFKENİZİ uygun bir dille İFADE EDİN.

5. ÖĞÜT

Akıl almaz şeylerle karşılaştığında, örneğin ülkede bir yerde bir CANLI BOMBA patlayıp YÜZ KİŞİ ÖLDÜĞÜNDE veya başka bir TERÖR eylemi gerçekleştiğinde SAKİN OL ve şunu hatırla:

TÜM OTORİTER REJİMLER, İKTİDARLARINI daha da SAĞLAMLAŞTIRMAK İÇİN böyle SALDIRILARA GEREK DUYARLAR.

Sivillerin zarar gördüğü böyle olaylara GÖZ YUMAR, kışkırtır, hatta planlar ve GERÇEKLEŞTİRİRLER.

Bu olaylara tanık olan insanlar KORKACAK, endişeyle yaşayacak, hayatlarını daraltacak, ÖZGÜRLÜKLERİNİ DAHA AZ TALEP edecek(otokontrol), KENDİLİĞİNDEN HAREKET ETME GÜÇLERİNİ, bir araya gelme isteklerini KAYBEDECEKLERDİR.

Bu duygulara kapılan bir İNSANLARIN, güvenlik gerekçesiyle özgürlükleri elinden alınsa bile, GÜÇLÜ BİR LİDERİ DESTEKLEME EĞİLİMİ ARTAR.

Reichstag yangını düşün. HİTLER bu olayı bahane ederek GÜÇLER AYRIMINI ve dengesini ORTADAN KALDIRMIŞ, ÇOK PARTİLİ SİYASAL HAYATI SONA ERDİRMİŞTİR.

Bu eski bir oyundur, BU OYUNA GELME.

6. ÖĞÜT

Dile özen göster. Herkesin kullandığı cümleleri kullanmaktan kaçın. Herkesin söylediği bir şeyi söyleyeceksen bile onu nasıl söyleyeceğine kafa yor. Sadece ne dediğin önemli değil, NASIL DEDİĞİN DE ÇOK ÖNEMLİDİR. Faşizme karşı mücadele FAŞİSTLERİN KULLANDIĞI DİLİ KULLANARAK YAPILAMAZ. Düşünen, kavramaya çalışan, kavramsallaştıran, sorgulayan, şüphe eden, ötekini dinleyen, duyan, hisseden, hatta konuşturan bir söyleme biçimi edinmeye çalış. Toplumsal olaylar karşısında kitlelerin kapıldığı heyecan, hiçbir ‘şok’ seni bu dilden vazgeçiremesin. Tepki dilini o anda kuramıyorsan tepki verme, DAHA SONRA KONUŞ. KÜFRETME: küfrün kadın nefreti, cinsiyet temelli nefret söylemi, ERKEK İKTİDARINI GÜÇLENDİREN bir dil olduğunu aklında tut. KÜFÜR, öfkesinin sebeblerini açıklayacak kadar DÜŞÜNMEYE ve KONUŞMAYA VAKTİ OLMAYANLARIN çaresizliğidir. LÜMPEN FAŞİSTLER KÜFÜRLÜ KONUŞUR. Öfke dilini kullan, ÖFKENİ İFADE ET, fakat bunu yaparken düşünmeyi bırakma. KÜFRETMEDEN, uygun kelimelerle ÖFKENİ DİLE GETİR.

YATMADAN ÖNCE İNTERNETE GİRME. Elektronik aletlerini yatak odası dışında bir yerde şarj et ve oku. Bunun sebebi şu: SADECE SOSYAL MEDYA OKUMAMALISIN. Düşünce dilini inceltmek, geliştirmek için KİTAP OKUMALISIN. YAŞADIKLARIMIZI DAHA İYİ DÜŞÜNMEK İÇİN NE OKUMALI?

Belki Václav Havel’in GÜÇSÜZLERİN GÜCÜ’nü, George Orwell’in 1984’ünü, Czesław Milosz’un TUTSAK EDİLMİŞ AKIL’ını, Albert Camus’nün BAŞKALDIRAN İNSAN’ını, Hannah Arendt’ın TOTALİTARİZMİN KAYNAKLARI’nı ya da Peter Pomerantsev’in HİÇBİR ŞEY DOĞRU DEĞİL VE HERŞEY MÜMKÜN’ünü.

7. ÖĞÜT

İTİRAZ ET. Birileri etmeli. DOĞRUYU SÖYLE. Birileri doğruyu söylemeyi göze almalı. Bu senin karakterin için de önemli. Ne fazla gözü kara ol ne de çok korkak biri: CESARET, söyleyeceklerini doğru zamanda, uygun bir dille söyleyerek iki uçtan kaçınıp ortayı düşünerek bulmaya denir. Elbette HİÇBİRİMİZ KENDİMİZİ KOLAYCA ELE VERMEMELİ, HAPSE GİRMEMEYE ÇALIŞMALIYIZ. Ama biz bile konuştuğumuz için hapse giriyorsak DIŞARISI hapishaneden çok daha kötü hale gelmiş demektir. İNSAN, cesurca konuşa konuşa CESUR BİRİ OLUR. Bunu yapamazsak, yavaş yavaş yalanların içinde kendimizi de kaybederiz. Zamanla bizden eser kalmaz. EN BÜYÜK KAYIP HAKİKATİN KAYBI, KENDİLİĞİN KAYBIDIR.

Sözde ve davranışta etrafa uyum sağlayarak, SÜRÜDEN BİRİ GİBİ DAVRANMAKTAN VAZGEÇ. Çoğumuza çocukken öne çıkmamayı, göze batmamayı, böylece daha az zarar göreceğimizi öğretmişlerdir. Şimdi farklı bir şey yapmak ya da söylemek insana kendisini garip hissettirebilir. Çoğunluk susarken konuşmak seni tedirgin edebilir. Fakat zaten artık herkes tedirgin değil mi? Tedirginlikle yaşamayı başarıyorsak biraz daha tedirgin olmayı göze alabiliriz. Aslında içinde bulunduğumuz şartlarda, bu huzursuzluk olmadan özgürlük mümkün değil. Sen bir örnek oluşturduğunda, sessiz çoğunluktan olmanın efsunu ortadan kalkar, KORKU EŞİĞİ daha KOLAY AŞILIR, DİĞERLERİ DE seni takip edip İTİRAZ ETMEYE BAŞLAYACAKTIR.

8. ÖĞÜT

Doğru ile yanlışın birbirinden ayırt edilebileceğine, gerçeği bulabileceğimize ve doğruyu söyleyebileceğimize İNAN. Gerçeğe ulaşma çabanda seni yoran, umutsuzluğa kaptıran, hakikat arayışından vazgeçmene sebep olabilecek bir BİLGİ KİRLİLİĞİ, SİYASİ ÇARPITMA, ALGI OPERASYONU, SAVAŞ PROPAGANDASI var. Ülkede MEDYA iktidarın söyleminin dışına çıkamıyor. FARKLI DÜŞÜNEN GAZETECİLERİN ÇOĞU HAPİSTE. Gerçeğe savaş açılmış sanki. Medyaya bakarak savaş bölgelerinde ne olduğuna karar vermek zor. O bölgede çıkarları olan veya bilfiil savaşan devletler kendi amaçları doğrultusunda açıklamalar yapmaktalar. Sivil halktan kişiler kendi deneyimlerini aktarmaya çalıştıklarında onlar da, terörist olmakla suçlanıyor. SOSYAL MEDYADA muktedirlerin binlerce TROLÜ dolaşıyor, sırf söyleme aykırı deneyimlerin bize iletilmesini engellesinler, BİZ GERÇEĞE ULAŞAMAYALIM DİYE.

Faşizmde YALANIN toplumsal olarak örgütlendiğine tanıklık ederiz. Halkın bir kısmının bunu fark ettiğini, kabul ettiğini ve artık hakikatle, gerçekle, olgularla ilgilenmemeye başladığını hissederiz. Normal zamanlarda ahlaksızlık olarak görülen edimler artık kanıksanmaktadır. MUKTEDİRİN topluma söyledikleri YALANLARIN, ÇELİŞKİLERİN, tutarsızlıkların, saçmalıkların artık önemi yoktur. Kitleler GÜÇTEN YANA OLMAYI varoluşunun koşulu gibi görmektedir. Bu durumda sana da çeşitli söylemler arasında dolaşmak, farklı söylemleri, sözleri, yazıları BİRBİRİYLE KARŞILAŞTIRARAK hakikate ulaşmaya çabalamak kalmıştır. HER OKUDUĞUNA İNANMAMAN, bağlamı gözden kaçırmaman, satır aralarını okuman, safsataları ayırt etmen, yapılan konuşmaların performatif boyutunu gözden kaçırmaman gerekir. Dil gerçekliği şekillendiriyor elbette ve bunu yapmaya aday birden fazla dil var. Gerçeğe ulaşma çabanda başkalarının somut deneyimlerine, YAŞANANIN DİLİNE ÖNCELİK VERMEYİ İLKE EDİN. Tanıklıkları dinle. Olgular çıplak değilse bile olgular yoksa özgürlük de yoktur. Eğer hiçbir şey doğru değilse iktidarı da kimse eleştiremez, çünkü eleştirinin bir zemini yoktur. Hiçbir şey gerçek değilse, herşey gösteriden ibarettir. Parası olan düdüğü çalıyor demektir.

9. ÖĞÜT

VATANSEVER OL. Muktedirler vatansever bir söylem tutturabilirler fakat gerçekte vatansever olmayabilirler. Vatanseverler öncelikle hem GELECEK KUŞAKLARA hem de tüm canlılara YAŞANABİLECEK BİR DOĞA bırakmaya çabalayan kişilerdir. Vatanseverler kentleri KAPİTALİST YAĞMAYA karşı savunanlardır. DOĞAYI SATILACAK bir ENERJİ KAYNAĞI olarak gören, kenti zenginlere pazarlayan, kamu tesislerini ve fabrikalarını yabancı şirketlere satan, ahlaki ve siyasi yozlaşmayı önemsemeyen yöneticiler VATANSEVER OLAMAZLAR. Vatansever insanlar ülkede nasıl yeniden bir ÜRETİM EKONOMİSİ kurulabileceğini düşünen, kurumları batırmaya çalışmak yerine yaşatmaya çalışan, ülke ekonomisinin batmasından herkesin, en çok da yoksulların zarar göreceğini bilen kişilerdir. Eğitim çok kötü bir hale gelmiş, üniversiteler yozlaşmış olabilir: Yine de bu kurumları düzeltmek için elimizden geleni yapmalı, mücadele etmeye devam etmeliyiz. Ekonomi krize girmiş olabilir ama BANKALARIN BATMASINI DİLEMEK BİR VATANSEVERE YAKIŞMAZ. Halihazırdaki iktidar hepimize zarar veriyor ama zarar gördüğümüz için öfkelenip YAŞADIĞIMIZ YERİN YOK OLMASINI DİLEMEK insanın kişisel olarak acılaşmasıdır. Vatansever olmak EVRENSEL ETİK DEĞERLERİ sahiplenmeyi gerektirir. Yabancı düşmanlığını, batı düşmanlığını vatanseverlikle karıştırmamak gerek. Hangi kültürden gelirse gelsin EĞER BİR DAVRANIŞ DOĞRUYSA benimsenmeye değerdir. Hangi kültürde bulunursa bulunsun eğer bir davranış YANLIŞSA ONDAN VAZGEÇMEK GEREKİR. Başkasından öğrenmek ayıp değil bir meziyettir. Gerçek Vatanseverlik ŞOVENİZMİ AŞMAYI GEREKTİRİR.

10. ÖĞÜT

Dışarıya çık, GERÇEK DÜNYADA SİYASETE KATIL. Toplumsal bir meseleyle ilgili iktidarın benimsediği bir tavıra, şiddet içermeyen bir biçimde tepki gösterilmeye çalışıldığında, buna sadece sanal dünyadan destek verme; FİZİKEN, BEDENİNLE DE KATILMAYA, ORADA OLMAYA GAYRET ET. Siyasi, sanatsal, kültürel olaylar etrafında tanımadığın insanlarla bir araya gel. Bu topluluklara katılmak sana kendini daha güçlü hissettirecek. İNSANLAR BİRBİRİNDEN GÜÇ ALIR, bir araya geldikçe DAHA UMUTLU OLUR.

Toplumsal bağlarını SADECE SANAL DÜNYADA kurma. İKTİDAR, sandalyene çakılı kalmanı, DUYGULARININ EKRANDAN EMİLİP KAYBOLMASINI İSTER. Sanal dünyanın hayatımızda daha çok yer kaplamasıyla OTORİTERLİĞİN ARTMASI arasında bir ilişki var. Dışarı çık. Alışık olmadığın yerlerde daha önce tanımadığın kişilerle ol. YENİ ARKADAŞLAR EDİN, ne düşündüklerini sor, onların deneyimlerini dinle, onlarla yürü.

11. ÖĞÜT

TEK PARTİ DEVLETİNİ ENGELLE. Faşizme geçişin özelliği, ÇOK PARTİLİ SİYASİ HAYATI ORTADAN KALDIRMAK veya demokratik rejimi değiştirmek isteyen bir partinin ortaya çıkmasıdır.

Aslında bu parti de demokratik yollarla iktidara gelmiş, bir zamanlar demokrasinin usullerini kabul etmişti.

Demokrasinin paradokslarından biri de, bir siyasi partinin demokrasinin kurallarına göre oynayarak DEMOKRASİNİN SONUNU GETİREBİLMESİDİR.

Söz konusu parti iktidardayken, TARİHSEL bir andan (Reichstag Yangınından) FAYDALANARAK demokrasiyi güvence altına alan KURUMLARI YIKMIŞ, ardından da RAKİPLERİNİN siyasi varlıklarını ORTADAN KALDIRMIŞTIR.

Önerilen yeni rejim “demokrasi” olarak adlandırılsa bile ASLINDA DEMOKRASİ DEĞİLDİR.

Güçler ayrılığı, çok partili sistem, demokratik işleyen kurumlar olmadan ve azınlık hakları korunmadan DEMOKRASİ OLMAZ.

Faşizmin yolunu çoğunluk demokrasisi açar.

Halkın tek parti devletini onaylaması için REFERANDUM YAPILDIĞINDA OYUNU tek adam, tek parti devletine HAYIR demek için MUTLAKA KULLAN.

This entry was posted in ANAYASA, CUMHURİYET - DEMOKRASİ - ÇAĞDAŞLIK, DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK, FAŞİZM, İNSAN HAKLARI - DEMOKRASİ. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *