Gerçekleri tarih değil, arşiv yazar *** Darbeci Kenan Evren, darbe anayasasının referandumunda “hayır” diyenler için “terörist” diyordu. 35 sene sonra asrın liderimiz ve binali bey “hayır” diyenler için terörist diyor.

Yılmaz Özdil
sozcu.com.tr
16 Şubat 2017

Gerçekleri tarih değil, arşiv yazar

Darbeci Kenan Evren, darbe anayasasının referandumunda “hayır” diyenler için “terörist” diyordu. 35 sene sonra asrın liderimiz ve binali bey “hayır” diyenler için terörist diyor.
*
Değerli gençler…
*
Laikmiş gibi yaparak aslında ticanilerin önünü açan 12 Eylül darbesinin anayasa referandumu, Kasım 1982’de yapılmıştı.“O günler”le “bugünler”i kıyaslayabilmeniz için, Kasım 1982’nin gazete arşivlerine girdim. Buyrun hep beraber okuyalım.
*
Ekonomi sayfasında “çiftçi zorda, ürünün karşılığını alamıyor” diye bir haber var mesela… Toprak Mahsulleri Ofisi genel müdürü ise, geleceğe dair müjde vermiş, “bundan böyle asla buğday ithal edilmeyeceğini” söylemiş. Nedir bugünkü durum?
*
“Kar başladı, doğuda yüzlerce köy yolu kapandı” haberi var. Bu kış nasıl o köy yolları? Açık mı?
*
“Yağma başlıyor, sahillere yapılaşma izni geliyor” haberi var. Turizm bakanlığı yetkililerimiz “külliyen yalan” demiş.
*
“1978’de başlayan Kurbağalıdere ıslah çalışmaları en geç 1983’te bitirilecek” diye haber var kardeşim… 35 sene geçti, Kurbağalıdere’nin ıslahı ne vaziyette?
*
“Devlet Bakanı Nimet Özdaş, vatandaşa kok kömürü dağıtmaya başlayacaklarını” açıklamış. Mucidi oymuş demek ki… Merak ettim, kim bu diye? Ahaliye avanta kömür dağıtalım, dua ederler, oylarını toplarız diyen arkadaş, profesörmüş, bilim ve teknolojiden sorumlu devlet bakanıymış, TÜBİTAK’ın kurucu genel sekreteriymiş iyi mi!
*
“Başbakan ithalatı azaltacağımızı” açıklamış, başbakan yardımcısı Turgut Özal da “bundan böyle Türkiye’nin borçlanmayacağını” açıklamış. İthalat azaldı mı sizce? Ya borcumuz?
*
“Siirt’te yüksek graviteli petrol bulundu” haberi var. 1982’den bahsediyoruz… O günden beri sırf benim hatırladığım 38 kere filan bulundu, hatta geçen ay gene buldular, en yüksek graviteli.
*
“Gazeteci Ali Sirmen, Barış Davası’ndan yargılanıyor” haberi var. Bugün Ali ağabeyin çalıştığı Cumhuriyet gazetesi komple hapiste!
*
“SSK’nın devletten 65 milyar lira alacağı var”mış… SSK’yı kapattılar, alacak verecek kalmadı.
*
OECD Yardım Komisyonu Başkanı Ralf Geberth, ekonomimizi methetmiş, “gayet sıhhatli büyüyorsunuz, Amerikan firmalarının Türkiye’ye yönelmesinden memnuniyet duyuyorum” demiş. Daha ne desin herif? Adında meymenet yokmuş zaten, Geberth’eteceği belliymiş!
*
“Özel dersanelerin kapatılması gündemde” diye bir haber var. Duayen ayaklarına yatan bir gazeteci itiraz etmiş, köşesinden döktürmüş, “dersaneye karşı çıkanlar, aslında fakir fukaranın okumasına karşı çıkıyor, bereket versin ki, eğitim bakanlığımız sahip çıkıyor, dersaneye gitmeyen çocuk ne yapacak, sokağa düşecek, üç beş kuruş verip dersaneye gitse fena mı?” diye yazmış. Damardan yazmış ama… O tarihlerde henüz palazlanmamış olan dersanelerin, Türkiye’nin başına aslında neler açtığını herkes gördü mü bugün?
*
Süleyman Demirel’in İsviçre’ye kaçan hayali ihracatçı yeğeni Yahya Demirel’in Devlet Malzeme Ofisi’ne sekiz milyon adet “ampul” sattığı ortaya çıktı diye haber var… E biz de merak ediyorduk birader, nerden çıktı bu “ampul” diye? Hayalmiş gerçek olmuş yani.
*
Bakın “ampul” dedim, şahane bir örnek daha var. Köklü kuruluş olduğunu anlatmaya çalışan Ziraat Bankası tam sayfa reklam vermiş, reklam sloganı olarak da “ampul yokken biz vardık” demiş! Güler misin ağlar mısın… Ampul yokken sen vardın ama, senin tapunu ampul’e verdiler, haberin var mı?
*
Tekirdağ’da otomobil kamyonun altına girmiş, beş vatandaşımız hayatını kaybetmiş… Trafik facialarına tam gaz devam!
*
“Fenikeliler Türk mü?” diye manşet var. Fenikelilerin etnik kökeni araştırılıyormuş, Türk olup olmadıkları tartışılıyormuş… Çok şükür bugün artık o tartışma yok. Akp milletvekili o tartışmayı bitirdi, “Türk filan yok” dedi!
*
Okur mektupları bölümünde, televizyon eleştirisi döşenmiş birisi… “İslam aleminin liderliğini yapmış bir neslin evladı olarak, Flamingo Yolu gibi ahlaksız dizileri seyretmekten utanıyoruz” demiş.
*
Adalet bakanı “hakim ve savcı açığımız var” demiş. O hakim ve savcıları kimin temin ettiğini gördük maalesef.
*
Milli eğitim bakanı “kadrosuzluk nedeniyle tayinleri yapılamayan öğretmenlerin en kısa sürede haklarının teslim edileceğini” açıklamış. En azından kibar adammış, moral vermeye çalışmış. Bugün artık bunu bile demiyorlar. “Ataması yapılmayan öğretmenler kendilerine başka meslek arasın” diyorlar.
*
Çin ticaret bakanını kabul eden tarım bakanımız “her Çinliye bir portakal yedirebilsek, ihracat sorunumuz hallolur” demiş. Ayıp edilmiş aslında… Bu tarım bakanımıza Nobel ödülü verilmeliymiş.
*
Ticaret bakanlığımıza göre, enflasyon azalmış, fert başına düşen milli gelirimiz artmış… Aynı terane.
*
Elektriğe zam gelmiş, suya zam gelmiş, benzine zam gelmiş. Yalaka basınımız o zamanlar da yalakaymış, “son zamma rağmen normal benzinde Avrupa’dan ucuzuz” başlığı atılmış.
*
Ürdün kralını Çankaya’da ağırlayan Kenan Evren “Arapları inanarak destekliyoruz, çok seviyoruz” demiş. Ne acıdır ki… Bizim Nato generallerindeki Arap sevdası, aslında bademlerden bile fazladır.
*
Irak’tan Türkiye’ye geçerken Dicle nehrinde boğulan 10 kişinin cesedi bulunmuş, “Apocu” oldukları sanılan kişilerin üzerinde “kalaşinkof” diye tabir edilen otomatik tüfek varmış… Ne Pkk’dan haberi var sayın basınımızın o günlerde, ne de nasıl yazıldığını bile bilmedikleri Kalaşnikof’tan… Peki bugünkü durum ne?
*
Federal Almanya dışişleri bakanı Türkiye’nin sırtını sıvazlamış, “en geç 1986’da AET üyesi olursunuz” demiş… Ki, bugün Federal Almanya bile yok artık.
*
İşsiz sayısı artıyormuş, 613 bin kişiye yükselmiş… 613 bin mi?
*
Enerji bakanlığımız “doğalgaz diye bir yakıt olduğunu” açıklamış, “İran’dan döşenecek boru hattıyla her sene sekiz milyar dolar kazanacağımız” ifade edilmiş… E bu kafaya az bile döşemişler!
*
Değerli gençler…
*
Kabak gibi görüldüğü üzere, sorunlar aynı sorunlar.
Tek farkı, hepsinin korkunç şekilde büyümüş olması.
*
“Evet” deyin, hepsini halledeceğiz dediler ama… Kakalamaya çalıştıkları anayasa, sorunlarımızın hiçbirine derman değildi.
*
“Evet” dayatmasına teslim olmayın.
Habire “kandırıldık” diyenlerin, sizi kandırmasına izin vermeyin.
*
“Bırak şimdi sen bundan sonra ne yapacağını… Sorunlarımızı halletmek için ne yaptın bugüne kadar? Madem çözeceksin, 15 senedir neden çözmedin?” diye sorun.

This entry was posted in SİYASİ TARİH, Yılmaz Özdil. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *