Tarihin içinden bugüne *** ZİFİRİ KARANLIKTA BAŞ KESENLER KÜRT ŞEYHİ ve AĞRI – MENEMEN İSYANI

Araştırmacı yazar
Mustafa Yıldırım

ZİFİRİ KARANLIKTA BAŞ KESENLER
KÜRT ŞEYHİ ve AĞRI – MENEMEN İSYANI

“Ey Müslümanlar!
Ne duruyorsunuz?
Halife Abdülmecit hududa geldi.
Sancak-ı Şerif çıktı!
Gelin altında toplanalım!
Şeriat isteyelim!

31 Mart 1909’da olduğu gibi, 1925’te de Nakşîlerin Kürt Halidilik kolundan Şeyh Muhammed Sait Palevi’nin önderliğinde, Kürt milliyetçilerinin, aşiret reislerinin desteğiyle ayaklanma başlatıldı. “İslam elden gidiyor” sloganıyla köylüleri isyana kattılar.

İsyanın bastırılmasının ardından Şeyh Sait’in kardeşi Şeyh Mehdi, sonra da oğlu Şeyh Ali Rıza, kaçtıkları sınır bölgelerinde bir dizi isyana karıştılar. 1925-1930 arasında Siirt, Van, Ağrı, Bitlis çevresinde şeyhlerin de aralarında bulunduğu isyancılar, devlet kurumlarına, saldırdılar, memurları öldürdüler.

Ağrı dağı çevresinde eşkıyalıkla geçinen bazı aşiretlerin saldırıları 1926’da başladı. Eylül 1929’da İran tarafında yaşayan, yazları Türkiye’ye geçen Şeyh Abdülkadir aşiretinin isyanı geniş-ledi. Mayıs 1930’da Savur’da isyancılarla güvenlik güçlerinin çatışmasını Eylül 1930’a dek süren Zeylan ayaklanması izledi.

Bu arada Lübnan’da İngilizlerin yönlendirmesiyle “Hoybun” örgütü kuruldu. Örgüt yönetiminde Şeyh Sait’in oğlu Ali Rıza ve Ermeni temsilcisi Vahan Papazyan da vardı. Mısır’da, Irak’ta, Avru-pa’da temsilcilikleri açılan örgüt, Ermeni Taşnak partisiyle cephe birliği protokolü de imzalamıştı. Ermenistan sınırında, Ağrı’da son genel isyan başlamıştı. Ana sloganlardan biri de “Halifesiz millet yaşamaz!” idi. Yörede 4 yıldır süren isyanın son dönemi, isyancıları yüreklendirmişti. Yörede bir tür devlet örgütlenmesine de giden isyancılar, zafere yakın olduklarını düşünüyorlardı. /

KÜRT ŞEYHİ ERBİLLİ ESAT
O sıralarda İstanbul Erenköy’deki köşkte yaşayan Kürt Şeyhi Erbilli Esat’ın mollaları da batıda isyana hazırlanıyorlardı. Şeyh Esat, 1847’de Erbil’de doğdu. Dedesi Şeyh Hidayatullah, Süleyma-niye’nin Karadağ Köyünde ve daha sonra Hindistan ve Bağdat’ta yaşayan Kürt Şeyhi Diya ed-Din Halid’in Erbil temsilcisiydi. Babası Mehmet Sait de Erbil’de Nakşi Halidiye Tekkesi şeyhiydi.

1875’te İstanbul’a gelen Esat, Fatih Camisinde dersler verirken Abdülhamit’in damadı Halit Pa-şa’nın yardımıyla dergâh Şeyhi oldu; bir zengin kadının yaptırdığı tekkeye yerleşti. 1900’de Irak’a sürüldü; 1910’a dek Erbil’de kaldı. İstanbul’a döndüğünde Sultan Reşat’la ilişki kurmayı başardı. 1914’te Şeyhülislam emrinde tekkeleri yöneten, denetleyen Meclis-i Meşayıh [Şeyhler Meclisi] üye-liğine atandıktan kısa süre sonra reisliğe getirildi ve Erenköy-Kazasker’de bir köşk satın aldı.

Cumhuriyet döneminde halifeliğin kaldırılması, tekkelerin, medreselerin kapatılması ve Türkçe devrimleriyle, eğitim seferberliğiyle egemenliğini yitiren şeyhler gibi Şeyh Esat da Cumhuriyet devle-tine karşıydı. /

Şeyh Esat’ın bağlılarından Laz İbrahim Hoca, Manisa’da Tabur imamıydı. İstanbul’dan “Kut-buazam” diye yücelttiği Şeyh Esat’ın fermanlarını, kitaplarını getirip evinde, çevre köylerde toplan-tılar düzenliyor, zikir ayinlerinden sonra köylüleri halifenin, padişahların, Abdülhamit’in damatları-nın yakında döneceğine inandırarak örgütünü genişletiyordu. Paşaköy’den “Mehdi” adıyla ünlenen Derviş Memet, Laz İbrahim’in başta gelen mollasıydı.

Emekli olduktan sonra İstanbul’da Beykoz’a yerleşen Laz İbrahim, Erenköy’deki Şevki Paşa Köşkünde oturan Şeyh Esat ve onun oğlu Mehmet Ali’yle görüşüyor; Manisa çevresinde örgütlülüğü geliştiriyor; gerektiğinde müritleri Şeyhinin köşküne gönderiyordu. Derviş Memet ile Laz İbrahim’in müridi Nalıncı Hasan, isyancılarla Şeyh Esat arasında kuryeydi.

Manisa’nın Lalapaşa, Narlıca, Aktar Hoca mahalleleri, Horos Köyü, Paşaköy, Menemen ilçesi ve Bozalan Köyü, örgütün köklendiği yerlerdi. Paşaköy’den Giritli Derviş Memet becerikliydi; Şeyh Hafız Ahmet, Şeyh Ahmet Muhtar, Ha-yimoğlu Jozef, Molla Süleyman, Hafız Cemal başta olmak üzere çiftçilerden, esnaftan, Girit, Selanik göçmenlerinden, Arnavutlardan, Boşnaklardan güçlü, disiplinli bir ağ oluşturdu. Rumların bazıları da onunlaydı.

KÜRT ŞEYHİ ERBİLLİ ESAT’IN MÜRİTLERİNİN KANLI İSYANI
Cumhuriyet devleti, Eylül 1930’da doğudaki Kürt isyancıların egemenliğini bitirmek için uğraşı-yordu. Aralık 1930, Ağrı isyanının en kritik dönemiydi. Batı Anadolu’da da isyana hazırlanılıyordu. Kasım 1930’u İstanbul’da geçiren Laz İbrahim Hoca da İstanbul’dan Manisa’ya döndü.

Manisa merkezde, Menemen’de, köylerde müritler toplantıları sıklaştırdılar, silah edinmeye baş-ladılar. Derviş Memet, gizli toplantılarda ayaklanma zamanının yaklaştığını söylüyor; ancak yerini bildirmiyordu. Büyük bir ustalıkla, isyanın öncülerini topluyordu.

23 Aralık 1930’da Manisa’dan, ilçelerden, köylerden Menemen’e gelen müritler camide namaz kıldılar. Namaz sonrasında Derviş Memet, camideki yeşil sancağı alarak topluluğun başına geçti; hep birlikte hükümet binasının karşısındaki alana yürüdüler. Derviş Memet sancağı alanın ortasına dikti; topluluğu coşturan konuşmasını halkı isyana çağırarak haykırarak bitirdi:

Ey Müslümanlar! Ne duruyorsunuz?
Halife Abdülmecit hududa geldi.
Sancak-ı Şerif çıktı!
Gelin altında toplanalım, şeriat isteyelim!

Kürt Şeyhi Erbilli Esat

Ayaklanmacılar sık sık tekbir getiriyor; “Şeriat isteriz” diye bağırıyorlardı. Hükümet binasından gelen bir Yüzbaşı, Derviş Memet’in “mehdilik” sözlerini ciddiye almadı. Alanda toplananlar çoğalı-yordu. Bunun üzerine Asteğmen Öğretmen Kubilay alana geldi, Derviş Memet’e dağılmalarını söy-ledi. Derviş Memet, elindeki silahı doğrultup ateş etti. Öğretmen Kubilay tabancasını kılıfından çıkaramadan vuruldu; sendeleyerek birkaç adım gerileyip yere düştü.

Şeyh Esat’ın kuryesi Nalıncı Hasan’la Derviş Memet, Kubilay’ın üstüne çullandılar. Derviş Me-met, eğri ağızlı, tırtıllı bağ testeresiyle Öğretmen Asteğmen Kubilay’ın boğazını keserek başını ayır-dı; kanlar akan kesik başı yukarı kaldırarak alanın ortasına getirdi, yeşil sancağın ucuna geçirdi. Kubilay’ın askerlerinin tüfeklerinde talim mermisi vardı. İki mahalle bekçisi tabancalarıyla isyancı-ları durdurmaya çalışırken vurulup öldüler. İsyancılar askerlere saldırdı. Desteğe gelen askerler onları durdurdu. Çatışmada Derviş Memet de yaralandı.

Duruşmalar yaklaşık bir ay sürdü. Aralarında Derviş Memet’le Şeyh Esat’ın oğlu Mehmet Ali’nin de bulunduğu 31 kişi idama mahkûm oldu. Altısının idam cezaları, yaşları nedeniyle 15-24 yıla indirildi. Derviş Memet ve sağ kolu Paşaköylü Mehmet Emin’in darağacı Mustafa Fehmi Kubilay’ın başını kestikleri yere kuruldu. Menemenli Jozef, Hacıpaşazade Ragıp, Şeyh Hafız Ahmet, Alaşehirli Şeyh Ahmet Muhtar, Manisalı Şeyh Hüseyin, Şeyh Esat’ın oğlu Mehmet Ali hükümet önünde asıldılar. Geri kalanları da istasyonda asıldılar. Yaşı 65’ten büyük olduğundan Şeyh Esat’ın cezası 24 yıla indirildi. Şeyh Esat üremi hastasıydı, hastaneye kaldırıldı. Cezası onay-lanmadan önce 3-4 Mart 1931 gecesi hastanede öldü.

Zifiri Karanlıkta, Cilt 1, s. 21-24

Not: Kürt Şeyhi Esat’ın ardılı Ramazanoğlu’na bağlananlar 1964’te MTTB’yi ele geçirdiler ve Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı savaştılar. Osmanlıcılık görünümünde Arap Krallarına çalıştılar. Ramazanoğlu ile birlikte Arabistan’a yerleştiler. 1908-2003 dönemi Türk karşıtı İslamcı örgüt-lenmeler, isyanlar, suikastlar ve Humeyni’nin Türkiye’de kurduğu İslami Hareket, Hizbullah, Tevhid-Kudüs Kuvvetleri örgütleri için bkz. Mustafa Yıldırım, ZİFİRİ KARANLIKTA cilt 1: İçten Çürüme – Cellad’ın Gecesi; cilt 2: Demokrasi Tuzağı – Cellad’ın Zaferi

Abartılı yorumlarına karşın bu örgüt için bkz. Rohat Alakom, Hoybun Örgütü, Avesta, 1998
Van Valisi’nin raporu. Genelkurmay Belgelerinde Kürt İsyanları-1, s. 428
Şeyh Halid, “Mevlana” sanını aldı. Kürt yoğun bölgelerde bağlıları çoktu.
Şeyh Esat’ın dostu Saidi Kürdi-Nursi de Şeyh Halidi’nin Siirt tebliğcisi Abdurrahman Tagi’ye “ustam” diyordu. Abdurrahman Tagi [Şirvan 1831–1886], Sibgatullah Arvasi’nin halifesidir. Isparit medresesinde ders verdi. Sibgatullah Arvasi [1870] Hizan’da yaşadı. Taha el-Hakkâri’nin halifesi ve “Gavs-ı Hizan” ola-rak tanındı. Abdurrahman Memiş, s.160–162.
Saidi Kürdi-Nursi, Halidilerin öğrencisi. Meczup Yaratmak, 4. Basım, s. 6-7 Anadolu Ajansı, 3.2.1931

This entry was posted in İrtica, MUSTAFA YILDIRIM, Tarih, YOBAZLIK - GERİCİLİK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *