POLİTİKA GÜNDEM * Erdoğan başka kimlerden özür dileyecek?

habersol.org
Özgür Şen
28/06/2016 Salı

Erdoğan başka kimlerden özür dileyecek?

Önce İsrail’le anlaşma, sonra Putin’den özür.. İkisi de bekleniyordu. İsrail’le anlaşma aylardır konuşuluyor, tarafların somut maddeler üzerinde müzakere ettiği biliniyordu. Süreç Rus uçağının düşürülmesinden sonra AKP’nin bölgede iyice yalnızlaşması nedeniyle hızlanmıştı. Ama gerginliğin zirvede olduğu anlarda dahi İsrail’le ilişkiler tamamen kesilmemişti. Diplomatik temasın olmadığı iddia ediliyordu ancak iki ülke arasındaki ticaret hacmi sürekli artıyordu. İsrail için atıp tutan AKP, İsrail’in Irak Kürdistanı’ndan aldığı petrolün sevkiyatını sağlıyor, İsrail ekonomisine yaşamsal bir destek veriyordu.

İlke mi? Bir açıdan baktığınızda bunların dünyasında ilkeye yer yok diyebilirsiniz. Herkesin herkesle kavga edebildiği lakin sonra anlaşabildiği, kavga edermiş gibi yapıp arkada iş pişirdiği bir dünyada ilkelerden söz etmek mümkün değil.

Ama aslında bir ilkeleri var ve tüm bu dünya aynı ilkenin etrafında dönüyor. Hayır ilkesizliğin ilkesinden söz etmeyeceğim. Bu düzenin tek ve hayati ilkesini hatırlatacağım. Bir bütün olarak işçi sınıfıyla asla barışmayacaklarını, emekçilerle düşmanlığın, patronlarla dostluğun kalıcı olduğunu anımsatacağım.

Gerisi teferruat değil belki ama gerisini bu ilke olmadan anlamak imkansız…

Bu dünyayı ve ülkeyi temel karşıtlığı akılda tutmadan okumaya çalışmak büyük hata. Karşıt sınıf pozisyonlarına sahip olmayan bir dünyada herkesin herkesle rekabet edebileceği gibi yine herkesin herkesle müttefik olabileceği bir gerçek. Bu gerçek atlandığında ABD’nin sistem içinde en önemli rakibi olarak görülebilecek Rusya’nın, Suriye’de ABD’ye niye el uzattığını anlamak zor mesela. Ya da örneğin bugün ABD’nin en yakın müttefiklerinden olan Almanya’nın eline geçecek ilk fırsatta ABD’nin kuyusunu kazacak olması bu olgunun yokluğunda son derece şaşırtıcı. Bu dünyada rekabet gerçek ama bu rekabetin üstünde rekabeti de belirleyen sınıfsal bir gerçek var: Patronlar, uluslararası tekeller, onların temsilcisi olarak siyasetçiler aynı sınıfa mensuplar ve kavga da etseler, dostluk da, buna uygun hareket ediyorlar.

Erdoğan’ın AKP’si de öyle… AKP ve İsrail kavga ederken dahi sınıf kardeşi olduklarını hiç unutmuyor, buna göre davranıyorlar.

Erdoğan tükürdüğünü yalıyor mu evet yalıyor. Çark ediyor mu, kesinlikle ediyor. Ama işin doğası bu ve başka türlüsü mümkün değil. Tıpkı imzalanan anlaşmanın tarafların hepsini memnun etmese de, iki tarafın da zafer kazandığını iddia edecek olması gibi.. AKP’nin İsrail’le anlaşma konusunda pazarladıkları önemli ölçüde yanlış. Resmi yoldan tazminat alınamıyor, Gazze’ye uygulanan abluka kalkmıyor ve Gazze’ye gönderilecek yardım tıpkı geçmişte olduğu gibi bugün de İsrail’in iznine bağlı… Ancak İsrail’deki muhalefet de anlaşmanın Hamas’a meşruiyet kazandırdığını, AKP kazanamamış olsa da İsrail’in de zaferinden söz edilemeyeceğini söylüyor.

Bu masada asıl kaybedenin ezilen Filistin halkı olduğu açık değil mi? Peki, AKP-İsrail yakınlaşmasına Ortadoğu için memnun edici bir gelişme denebilir mi? Ezilen halkların taraf olmadığı bir masadan halkların lehine bir gelişme çıkamaz. Bu tür anlaşmalarda tarafların ne alıp verdiğine bakarken hiç atlanmaması gereken husus budur.

Erdoğan’ın Putin’den af dilerken de aklında Türkiye halkı değil, AKP’nin ve patronların çıkarı var. Putin’in istediğini alana kadar Erdoğan’ı süründürmesi beklenir. Hatta belki Erdoğan’ın altındaki koltuğu çekene kadar vazgeçmeyecektir. Ama o koltuğu çekse de, istediğini alıp Erdoğan’la uğraşmayı bıraksa da bir gerçek değişmez. Bunu Türkiye veya Rus halkının çıkarları için değil, kendisi ve Rus patronları için yapar… Putin veya benzerlerinin ezilen halklar ve emekçiler için kendilerine umut bağlayanları hayal kırıklığına uğratacakları kesin ve tartışmasız bir doğrudur.

Erdoğan geçtiğimiz dönemde dış politikada ayağına doladığı büyük dertlerden kurtulmaya, kendi pozisyonunu güçlendirmeye uğraşırken Türkiye’nin önemlice bir kesiminin desteğini de alır. Putin’den dilediği af için alacağı tek eleştiri bunu turizm sezonu açılmadan neden yapmadığı olabilir. İsrail’le yapılan anlaşmadan dinci gerici tabanın rahatsız olacağı bir masaldır. Onlar Erdoğan’ın anlattığı her hikayeye inanmaya dünden razıdır ve bu anlaşmanın İsrail’e karşı kazanılmış bir zafer olduğuna dair en ufak bir şüpheleri yoktur. Üstelik bu ikna sürecinin temelindeki neden de aynıdır. İsrail’le dinci gericilik arasında da uzlaşmaz bir karşıtlık tanımlanamaz.

Esas karşıtlık dinci gericilikle çoktandır emekçi sınıfların bir değeri olan laiklik ve aydınlanmacılık arasındadır.

Esas karşıtlık patronlar ve onun temsilcisi AKP ile başka patronların temsilcisi olarak Putin veya Netanyahu arasında değil, ezenlerle ezilen işçiler arasında tanımlanmalıdır.

Erdoğan sınıf kardeşi olan Putin’den af diler, İsrail’le masaya oturur, ABD başkanlarının kapısında yatar, her fırsatta bağırıp çağırdığı Avrupa Birliği’nden yardım dilenir. Onlar da Erdoğan yola geldiği an Erdoğan’la yan yana yürüyecektir.

Ancak Erdoğan hiçbir zaman işçilerden af dilemez. Laiklik konusunda gerçek bir adım atmaz. Katledilen insanlar için pişman değildir. Erdoğan bugüne kadar yaptıkları için Türkiye halkından özür dilemez.

Erdoğan’la Türkiye halkı arasında bir uzlaşma zemini veya anlaşma masası kurgulanamaz. Erdoğan diz çöktürülmek zorundadır. Tam o anda dilediği affın, kurduğu özür cümlelerinin ise bir kıymeti yoktur.

http://haber.sol.org.tr/yazarlar/ozgur-sen/erdogan-baska-kimlerden-ozur-dileyecek-160478

This entry was posted in DIŞ POLİTİKA, SİYASİ TARİH. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *