TÜRKİYE’yi DİNAMİTLEYENLER * TSK’daki Fetullahi’ler * Saraylarda saltanatla yaşayan , Devlet hazinesini harman yeri yapanlara bir kahramanlık öyküsü ; SAT Botunun benzinini kredi kartıyla alan ve tehlikeli göreve bakkaldan aldıkları ekmek arası peynirle gidenler *Kardak kahramanı SAT Komandosu Emekli Albay Türkşen’den çarpıcı açıklamalar! Türkiye’nin çivisi çıktı ülke batıyor…

28 Mart 2016

Emekli Albay Türkşen’den çarpıcı açıklamalar!
Türkiye’nin çivisi çıktı ülke batıyor…

Balyoz davasından 16 yıl ceza alan ve 3.5 yıl cezaevinde yatan Kardak kahramanı SAT Komandosu emekli Albay Ali Türkşen, artan terör olayları ve güvenlik sorunu ile ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı.

Ali Türkşen 1996’da Kardak Adası’na çıkan SAT timinin komutanıydı.

Türkşen, emniyette, yargıda ve kamuda cemaate karşı düzenlenen operasyonların benzerlerinin, TSK içinde yapılmadığını söyledi. Emekli albay, “Bu insanlar yerlerinde duruyor, sessizce bekliyorlar. Uyuyan hücreler ayıklanmadı” dedi.

Türkşen konuyla ilgili şöyle konuştu:

TÜRKİYE’NİN ÇİVİSİ ÇIKTI
“Türkiye’de artık yerinden oynamadık taş kalmadı. Türkiye’nin çivisi çıktı. ‘90 yıllık enkazı temizliyoruz’ diyorlar. Dua etsinler bugüne kadar o 90 yıl sayesinde geldiler. Şimdi ise özellikle 2009’dan itibaren Türk Silahlı Kuvvetleri’ne başlatılan kumpas operasyonları ile bugünlerin yolu açıldı. Bir ülkenin milli güç unsurunu bu şekilde yıpratırsanız başınıza gelecek her türlü belaya hazırlıklı olmalısınız.

ERDOĞAN TEK BAŞINA…
Bugünkü olaylar ve TSK’nın zayıflatılması ile başlayan bir süreç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dış politikadan ekonomiye ve sosyal hayata kadar her alanda tek başına yaptığı katkıdır. Bu kadar yanlış bir politikayla bugünlerin olması da kaçınılmazdı. Suriye’deki drama sırtınızı dönmeniz doğru değil ama siz önce kendi ülkenizin insanının güvenliğini en üst sıraya koymazsanız bugün yaşananlar olur. Ankara’da, İstanbul’da insanlar sokağa çıkmıyor. Doğu illerinde evlerine giremiyorlar, batı illerinde evlerinden çıkamıyorlar.

SAT komandosu emekli Albay Ali Türkşen, Antalya’da katıldığı bir seminerde Sözcü muhabiri Başak Kaya ile bir araya geldi. Türkşen sorulara içtenlikle yanıt verdi…

ÜLKE BATIYOR
Ümmetçi zihniyetle Ortadoğu’ya Osmanlıvari hükmetme hayaliyle yaklaşımın sonucudur bunlar. IŞİD de gelir PKK da gelir. Titanik filminde gemi batarken insanlar panikten birbirlerini ezmesin diye kemancılar çalmaya başlıyordu. Güneydoğu zaten suyun altına girdi, ülke batıyor, İstanbul’dakiler keman sesiyle idare ediyordu. Şimdi sular İstanbul’a kadar geldi. İyiye gidecek bir şey görmüyorum. Bir tane sorumlu yok, ‘hatalı davrandık’ diyen yok. Hep laf salatası, istifa eden yok.

BİR TEK İŞLEM YAPILMADI
‘Teröre alışacağız’ diyorlar. Asla. Niye alışalım. Son 13 yıldır demedikleri kalmadı, en son bunu söylediler. Bize yapılanlardan sonra bazıları ‘TSK güçlüdür, gücümüzden eksilme olmadı’ dedi.

Yalan, böyle bir şey yok. Erdoğan’ın şahsi hayat kaygısından dolayı siyasi olarak Gülen’le mücadele için Emniyet ve yargı içinde bir takım yer değiştirmeler yaptı. Ama TSK’dan bugün bir tek kişi Gülen Cemaati’nden olduğu için işlem görmedi. TSK içindeki bu yapılanmanın varlığını kimse inkar etmesin. Emniyet’te, yargıda nasıl buldularsa TSK’da da bulabilirler ama kimse elini taşın altına koymak istemiyor. Sistemdeki hain unsuları çıkaramıyoruz ve sistem zafiyete uğrar düşüncesi tamamen akıl dışı.”

***

Bu habere bir eklemede bulunarak kumpas davalarla mağdur edilen Kardak Kahramanlarına şükran ve selamlarımızı göndermek borcumuzdur. Bu güzel ülkeye canları ve kanlarıyla hizmet edenlerin Kardak olayını hatırlayalım ;

Milliyet
14.07.2010

ESRA ALUS İstanbul

‘Botun benzinini kredi kartıyla aldık’

Türkşen, “Kardak’a çıkarken biz cebimizden verdik o botun benzin parasını. Şu an burada bulunan Ercan Kireçtepe’nin kredi kartıyla o gece benzin, bakkaldan ekmek arası peynir alıp adaya çıktık. Şimdi yargılanıyoruz” dedi

“Kafes Eylem Planı” ve “Amirallere suikast” davalarının birleştirildiği Poyrazköy’de yapılan kazılarda ele geçirilen mühimmata ilişkin davada 11’i tutuklu 69 sanığın birlikte yargılanmasına dün başlandı.  Duruşmaya Hasdal Cezaevi’nde tutuklu bulunan 9 muvazzaf subay, yakalarında Deniz Harp Okulu arması bulunan lacivert ceket ve gri pantolondan oluşan tek tip kıyafetle duruşmaya katıldı.

Duruşmada savunma yapan Albay Ali Türkşen, diğer sanık Deniz Yarbay Ercan Kireçtepe’nin Kardak krizinde adaya çıkılan botun benzinini zaman kaybetmemek için kredi kartıyla satın aldığını söyledi. Türkşen’in savunmasının bazı bölümlerinde salonda bulunan emekli Koramiral Feyyaz Öğütçü’nün de aralarında bulunduğu askerler gözyaşlarına hakim olamadı.

‘Amin’li destek
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada savunmasını yapan tutuksuz sanık Yarbay Mustafa Turhan Ecevit, “Allah beni bu sınavdan namerde muhtaç olmadan muvaffak etsin” dedi. Ecevit’in bu sözlerine salonda bulunan sanık yakınları da “amin” diyerek karşılık verdi.

SAT komandosu olarak yıllarca Filistin’den Bağdat’a pek çok yerde görev yaptığını ve müttefik ülke komutanlarından övgü aldığını belirten Ecevit, “2001 yılında, bir daha kahpelikler olmasın, çuval olayı ve benzerleri yaşanmasın diye Bağdat’a gittim. Yıllar sonra çuvalın benim başıma geçirileceğini ve asıl hainlerin içimizde olduğunu bilmeden” diye konuştu.

Ecevit, “Medyatik olan Zekeriya Öz dışında hiçbir savcıyı tanımıyordum. Şimdi tanıyorum. Onlara yapacağım tek şey, bir gün benden önce musalla taşına yatarlarsa, Allah’ın bana verdiği hakkı kullanarak, hakkımı helal etmemek olacak” diye konuştu.

Deniz Kurmay Albay Ali Türkşen ise, 1992’de Karadeniz’de Levent Bektaş ve Ercan Kireçtepe ile beraber çektirdikleri fotoğrafı göstererek, “Vatan, millet uğruna buralara geldik. İnşallah daha iyi yerlere geleceğiz” dedi.  Türkşen, 1990-1997 yılları arasında SAT Grup Komutanı olarak görev yaptığını ve iki önemli görevde bulunduğunu, bunlardan birinin 1993 yılında 14.5 ton uyuşturucu yüklü gemi Lucky S’e el konulması olduğunu anlattı.

Poyrazköy Keçilik Mevkii’nde bulunan mühimmata ilişkin olarak da Türkşen şu iddiada bulundu: “Yapılan ihbardaki tarifle bu kadar kısa süre içinde mühimmatı bulmak imkansızdır. Ben bir mühimmat gömeyim, bir yıl bile geçse o mühimmatı bulamazlar. Polislerin bazıları ararken bazılarının hiç yorulmadan elleriyle koymuş gibi mühimmatı çıkardıklarını gördüm.”

Kardak olayı
1996’daki Kardak kayalıkları olayını anlatan Türkşen, şunları kaydetti:

“Özden Örnek komutanımızın 2005 yılındaki emriyle yazdığım, Kardak Kayalıkları hatıratımı okuyunca, bizden neden terörist çıkmayacağını anlayacaksınız. 30 Ocak 1996’da saat 21.33’te biz cebimizden verdik o botun benzin parasını. Şu an burada bulunan Ercan Kireçtepe’nin kredi kartıyla o gece benzin aldık. Kredi kartının slipi de burada.
Herkes cebindeki parayı çıkardı, bakkaldan ekmek arası peynir aldık. O gece 01.40’da da adaya çıktık. Biz şimdi burada yargılanıyoruz. Güven Erkaya o gece aradı ve ‘Evladım, daha hazır değil misiniz?’ diye sordu. Tabii Tansu Çiller de onu sıkıştırıyor. Biz Ercan Kireçtepe’nin kredi kartıyla benzin aldık ve öyle gittik. Tabii herkes bizim yerimizde olmak için nelerini vermezdi?”

Fişi gösterdi
Türkşen, mahkeme heyetine Kireçtepe’nin kullandığı kredi kartının 1996 yılına ait 16 milyon 730 bin liralık fişini göstererek, şunları söyledi: “Sonra bir şey oldu. Aradan 13 yıl geçti. Herhalde bizim Deniz Kuvvetleri’nin şebeke suyuna bir şey kattılar. Hepimiz burada terörist olduk. Levent Bektaş öyle bir laf söyledi ki bana göre o laftan sonra Hükümet, üniversite hocaları, Cumhurbaşkanı, Başbakan, herkes işini bırakıp bu sözü tartışmalıydı. Bektaş ‘Benim askerlikle sorunum yok. Ben dünyaya yeniden gelsem, yine asker olurdum, yine SAT olurdum. Ama bu ülkenin ordusunda değil’ demişti. Bektaş’a bu sözü ettirenleri asla affetmeyeceğim.”

Bu sözler üzerine salondaki sanıklar ve izleyiciler gözyaşlarına hakim olamadı. Eski Kuzey Deniz Saha Komutanı emekli Kora. Ahmet Feyyaz Öğütçü, gözyaşlarına hakim olamayınca gözlüğünü çıkarıp güneş gözlüğünü taktı. Gözyaşlarını durduramayan Öğütçü, mendille yaşlarını sildi. Bu duygusal anlar üzerine duruşmaya 1 saat ara verildi.

Mühimmat elverişli değil
Poyrazköy davasına ilişkin önemli bir ayrıntı daha ortaya çıktı. Poyrazköy’deki 21 Nisan ve 24 Nisan 2009 tarihli kazılarda ele geçirilen ve aralarında lav silahı da olan mühimmatın imha edilmesini talep eden emniyet, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne bir yazı gönderdi. Emniyet Müdür Yardımcısı Tufan Ergüder imzalı 2 adet yazıda, toplam 30 maddede sıralanan patlayıcı maddelerin imhası için yer belirlenmesini istedi. Ancak, yazıdaki bir detay çok dikkat çekti.

Yazıda şu ifadeler yer aldı:
“İstenmeyen müessir olayların önüne geçmek için ‘kullanıma elverişsiz oldukları’ değerlendirilen 30 madde halinde sıralanan patlayıcı maddelerin adli emanet ve benzeri depolarda bulundurulması ve saklanması sakıncalı olduğundan imha edilmeleri yönünde karar veya teslim edilecek yerin tarafımıza bildirilmesi gerekmektedir.”

İŞTE O FİŞ

NOTLAR…
–   Duruşmaya 11 tutuklu, 25 tutuksuz sanık katıldı. Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Kadir Sağdıç ile Tuğamiral Mehmet Fatih Ilğar’ın da aralarında bulunduğu 33 tutuksuz sanık ise gelmedi.

–  Duruşmaya Hasdal Cezaevi’nden getirilen 9 tutuklu sanığın, göğüs kısmında Deniz Harp Okulu arması bulunan lacivert ceket, gri pantolon giydikleri, lacivert tonlarda kravat taktıkları görüldü.

–  Heyete, Balyoz soruşturması sürecinde verdiği tahliye kararlarıyla dikkat çeken hakim Oktay Kuban başkanlık etti. Davada müdahil olan Agos Gazetesi avukatları da duruşmada hazır bulundu.

This entry was posted in ERGENEKON - BALYOZ, Fetullah Gülen, İHANET VE YABANCI YANDAŞLAR, TSK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *