HALÜSİNASYON..*** Vaktaki Başkan oldu, bir süreliğine daha mı kurtaracak kendi ve birilerinizin nazik bedenini. Sonra yaşam denilen büyük oyunun bitiş düdüğü çaldığında ve artık Başkanınızın başınızın üstündeki koruyucu şemsiyesi de olmayınca, dıral dedenin düdüğü gibi kalıvereceksiniz orta yerde, sizler, kale arkasında ki AKP takımı.

Serendip Altındal
serendipaltindal@gmail.com
27 Şubat 2016

HALÜSİNASYON..

Vaktaki Başkan oldu, bir süreliğine daha mı kurtaracak kendi ve birilerinizin nazik bedenini. Sonra yaşam denilen büyük oyunun bitiş düdüğü çaldığında ve artık Başkanınızın başınızın üstündeki koruyucu şemsiyesi de olmayınca, dıral dedenin düdüğü gibi kalıvereceksiniz orta yerde, sizler, kale arkasında ki AKP takımı. Aranızda ki tescilli vatan hainleri asılacak nasıl olsa bu ülkede. Kalanlarınıza da yazılacak genel faturanın sarkan bakiyeleri kuşkusuz, o halde uyanın ulan artık.

Bakın MHP bile sizden uyanık çıktı. Baktılar ki bugüne kadar AKP’nin patinaj zinciri olmaktan öte akıllı bir icraatı olmayan Bahçeli ile birlikte yola devam ederlerse, 5 ayda yarı yarıya fire verdiklerine göre ikinci kümeye düşecekler, hemen istifalara başlayarak kendisini silkeleyip, yönetimde yalnız bırakarak, genel kurultaya gitme doğrusunu da yakalayıverdiler.

Onların sizinki gibi bir kaç gün askıda teşhir edilmek gibi bir kaygıları da olmadığı halde, yine de sizden önce doğru yolu buldular. Siz seyredip oturun daha. Herhalde reisinizin ve oyun arkadaşlarının makûs kaderlerine ortak olmak istiyorsunuz anlaşılan. Almanlar der ki; “Mit gegangen mit gehangen”, “birlikte yürüdük birlikte asıldık”. Ki ne kadar da doğru, o zaman denecek bir şey de kalmıyor zaten.

Hele de içinizde ki mümin geçinenler, bırakın cenneti cehennemi, o meşhur teneşir tahtasını bile bulamayacaklar sonunda. Aslında kurşuna dizilmeleri gerekenler de gelenek ve görenekler doğrultusunda, ibretlik suçlular kategorisinde – ki vatana ihanet böyle suçlardandır – asılarak ibret olması için birkaç gün de askıda teşhir edilirler. Dolayısı ile açın artık gözlerinizi. Çünkü mermi namluya sürüldü artık. Sonra da söylemedin demeyin bana…

Bu güzelim laik Cumhuriyetten kopup, Bedevinin kıçına takılır, dinle devleti de bir araya paketlerseniz, cenazeyi yıkayıp gazına da katlanırken, onu kaldırmakta size düşecektir elbette;

Erdin mi muradına
Bak güzelim ülken
Oldu sana Arabistan
Derdinden de anlamaz
Ümüğünü sıkmadan
Birde Atatürk olmadan
Şimdi otur da çöz düğümü bakalım

Tayyip Sultan
Anla artık tutmuyor dikişler
Demek ki
Kurusıkı sallamakla da çözülmezmiş bu işler…

Başkanlık ve darbesiz yeni anayasa ihtirasının esası, Erdoğan’dan itibaren aktif kadronun ibrik taşıyıcısına kadar, bir gün yüce yargı önünde hesap verme ve avantalardan olma korkusunun tavan yaptığı yandaş cemaatin, yüreğindeki basıdan oluşan halüsinasyondur. Ve Erdoğan’a, saray âlemlerinde aralarındaki iğrenç ilişkilerin ahlak duvarlarını baltaladığı çakma danışmanları tarafından, sürekli olarak verilen ve başını yiyecek olan tavsiyeler ise hep bu doğrultudadır.

Yani Başkanlık ihtirası sadece Erdoğan’a ait değildir.  Himayesinde ki Kraldan fazla Kralcıların da bunda etkisi tamamlayıcıdır. İşte bir de işin bu tarafı var tabii. Her şeyden önce de bu arazın teşhis edilmesi gerekir. Bana göre artık gerisi de tatavadır. Amerikalı da bu durumun farkındadır ve B planına da geçmiştir bile çoktan. Ne ki sürekli varsanımlar altındaki aymaz biraderler, bunun bile farkında değildirler ve hamileri ABD’den yeşil renkli sıcak(!) destek beklentisi içindedirler hala.

Oysa yeni bir Hükümetin kurulur kurulmaz ilk bilmesi gereken hususların başında, geçmiş tarihi Hükümet yanlışlarının da sorumlusu olduğudur. Şayet ayni yanlışlara devam ederse, bunu misliyle öder. Yani yargıda ceza erteleme, suçun tekrarında ise katıyla ödetmek gibi bir durumdur bu anlayacağınız. Öyle ya, neticede zorla iktidar yapılmadınız. Öyleyse, bu riski de taşımalısınız. Siz mecliste oturup, kaymaklı ödeneklerinizi, yok haline rağmen onun cebinden alırken, yoksa bu riski de sokaktaki vatandaşınız mı taşıyacak zannediyordunuz.

TBMM Bütçe konuşmalarında Kılıçdaroğlu, çok doğru bir tespitle, AKP Hükümetinin içerde ve dışarıda Hükümet erkini kaybettiğini söyledi. Eksik bıraktığını da biz tamamlayalım. Erkin aslında sarayda oturanda olması, sakın bu açmazın da ana nedeni olmasın. Herhalde göstermelik AKP Hükümetinin otonom(!) Başbakanı olan Davutoğlu bu soruyu cevaplamalıdır.

AKP iktidarının 14 yılda ülkeye verdiği hasarın kayıplarını yerine koymak, asla yeni bir Cumhuriyet sürecine daha gereksinim duymaz. Sen sadece başındaki Bedevi Hükümetinden kurtul ve milli eğitimi kaldığı yerden Köy Enstitüleri disiplini içinde tekrar eline al. Çok değil 10 sene içinde yeni kuşaklarını tekrar evirip millileştirerek, bütün enkazı çöpe süpürmüş olursun nasılsa, hiç merak etme.

Çünkü sonsuz devinim nedeniyle gelecek kuşaklar, nasıl olsa birbirini hep tazeleyecekler ve buldukları kazuratı hep ortadan kaldıracak ya da şimdi olduğu gibi üstüne tüy bile dikeceklerdir. Ne ki bütün mesele otokontroldedir. İşte bunu asla elinden kaçırmamalısın. Yoksa o zaman da birileri seni kontrole başlar ki şimdi olduğu gibi. Emperyalist, mandalarında boşuna mı önce milli eğitimi manipüle ediyor sanıyorsun. Şehirlere dağlardan inenler bile bir süre sonra nerelerden geldiklerini unutuveriyorlar, sana bile içinde büyüdüğün doğanı öğretmeye kalkıyorlar, bunun dahi farkında değil misin?

Sözün özü; değişim eskisinden de köklü ve kalıcı olarak kısa bir sürede yeniden sağlanacaktır kuşkusuz. En fazla 20 yıl içinde bütün bu KARAKP dönemi, tarihin atıklar mezarlığında yerini almış olacak ve yeni Türkiye dimdik ayakları üstünde yeniden yükselecektir. Çünkü doğru kullanılan zaman, hep yaptığı gibi bütün yaraları kısa sürede tekrar kapatarak, ölüm yatağında ki hastayı bile yeniden ayağa kaldıracaktır, hiç kuşkunuz olmasın.

Bunları söylüyoruz diye de sakın kusurumuza bakmayın. Atatürk’ün ebedi yanacak olan kor ateşi bir kere içimize düşmüş ve hep doğru yolu da aydınlatıyor önümüzde, ne yapalım. 14 yıl önce birileri bana,  kişiliği hakkında da açılış reklamını yapıp, adam gümbür gümbür geliyor demişlerdi. Bende onlara, o zaman giderken o da Kemalist olup öyle gider demiştim. Bunu da birkaç defa dile getirmiştim yazılarımda. Şimdi korkarım öyle olması da kurtaramayacak artık onu. Olmaz öyle şey diyen var mı? Haydi, varmısın buna da bahse. Bak ne dediysek oluyor bu ülkede. Ona göre…

This entry was posted in Politika ve Gundem, VATANDAŞIN KÖŞESİ, YANDAŞ - ÇIKARCI - YAĞCILAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *