“EFENDİLER, YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ” * CUMHURİYETİN ERDEMİ

“EFENDİLER, YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ”

Naci Kaptan – 28 Ekim 2022

Mustafa Kemal Atatürk, tam 99 yıl evvel bugün söyledi başlıktaki sözü.
Yarın 29 Ekim. Yarın bu cumhuriyetin kuruluşunun 99’uncu yıldönümü.
“Efendiler, yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz” cümlesinin hikayesini Nutuk’ta şöyle anlatıyor Atatürk:

Gece olmuştu Çankaya’ya gitmek üzere Meclis binasından ayrılırken, koridorlarda beni beklemekte olan Kemâlettin Sami ve Hâlit Paşa’lara rastladım. Ali Fuat Paşa Ankara’dan hareket ederken bunların Ankara’ya geldiklerini o günkü gazetede ‘Bir uğurlama ve bir karşılama’ başlığı altında okumuştum.
Daha kendileriyle görüşmemiştim. Benimle konuşmak üzere geç vakte kadar orada beklediklerini anlayınca, akşam yemeğine gelmelerini, Millî Savunma Bakanı Kâzım Paşa vasıtasıyla kendilerine bildirdim. İsmet Paşa ile Kâzım Paşa’ya ve Fethi Bey’e de Çankaya’ya benimle birlikte gelmelerini söyledim.
Çankaya’ya gittiğim zaman, orada, beni görmek üzere gelmiş bulunan Rize Milletvekili Fuat, Afyonkarahisar Milletvekili Ruşen Eşref Bey’lerle karşılaştım. Onları da yemeğe alıkoydum.
Yemek sırasında: “Yarın Cumhuriyet ilân edeceğiz” dedim. Orada bulunan arkadaşlar, derhal düşünceme katıldılar. Yemeği bıraktık. O dakikadan itibaren, nasıl hareket edileceği konusunda kısa bir program yaparak arkadaşları görevlendirdim. (…)
CUMHURIYET İÇİN ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ ÖNERİSİ
O gece birlikte olduğumuz arkadaşlar erkenden ayrıldılar. Yalnız İsmet Paşa Çankaya’da misafirdi. Onunla yalnız kaldıktan sonra, bir kanun tasarısı müsveddesi hazırladık.
Bu müsveddede 20 Ocak 1921 tarihli Teşkilât-ı Esasiye Kanunu’nun (Anayasa) devlet şeklini tespit eden maddelerini şu şekilde değiştirmiştim: Birinci maddenin sonuna “Türkiye Devleti’nin hükûmet şekli Cumhuriyettir” cümlesini ekledim.
Üçüncü maddeyi şu yolda değiştirdim: “Türkiye Devleti Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur. Meclis, hükûmetin ayrıldığı idare kollarını Bakanlar vasıtasıyla yönetir.”
Ve nihayet ertesi gün, 29 Ekim 1923 Pazartesi günü saat 20:30’da Meclis’te “Kabul” seslerine, “Yaşasın Cumhuriyet” nidaları karıştı. Anayasa değişikliği böyle kabul edildi ve Cumhuriyet ilan edildi. 15 dakika sonra da Mustafa Kemal Atatürk Cumhurbaşkanı seçildi.

Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti ! Sonsuza kadar.


CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN


Bütün toprakları işgal edilmiş, orduları dağıtılmış, insanları esir edilmiş ve sindirilmiş, emperyalist dünyanın “bu işi bitirdik” dediği ve ince hesaplar yaptığı günlerde, dünyaya başkaldırarak ve en olumsuz koşullarda emperyalist devletleri yenilgiye uğratarak, mazlum milletlere örnek ve önder olan bir kurtuluş savaşı sonunda çağdaş bir devlet kuran inancın, aklın ve faziletin zaferini kutluyoruz. Bu zaferin adı Cumhuriyettir.
Bütün dünya, dost ve düşman ve içimizdeki aymaz, işbirlikçi ve hainler bilmelidir ki; Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek yaşayacaktır. Cumhuriyetin muhafızı Türk gençliğidir. Gençlik Ata’sının vasiyetine uymaktan bir an bile geri kalmayacaktır.
Karşı devrimin ülkemizin üstüne karabasan gibi çöktüğü, Cumhuriyetimizin üstünde kara bulutların dolaştığı bu günde Atatürkçüler ve Atatürkçü gençlik, görev bilinci içinde, sağduyu ve soğukkanlılıkla gelişmeleri izlemekte, hukuk içinde ve demokratik yollarla eylem çizgisini belirlemektedir.
Hedefimiz çağdaş uygarlığın üstüne çıkmaktır. Bu hedefe akılla, bilimle, alın teri ve göz nuru ile (emekle), özgürlük ve bağımsızlık onuru ile ve bedeli ödenerek varılacaktır. Dünden daha kötü olmayan koşullar içinde olduğumuzun bilinci ile bu uygarlık savaşından galibiyetle çıkacağımıza kuşku yoktur. Onurla taşınan Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığı kimlik ve kişiliği başarımız için yeterlidir.
Değerli Yurtseverler, uygarlık savaşımız başarılı, Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.

CUMHURİYETİN ERDEMİ


Atatürk, Mudanya yolu ile Bursa’ya gidiyordu.
Kalabalık bir halk kitlesi iskelede etrafını çevirmiş bulunmaktaydı.
Bir kadının elinde bir kâğıtla Atatürk’e yaklaştığı görüldü.
İhtiyar, zayıf bir kadındı. Ata’nın yolunu keserek titrek bir sesle:
Beni tanıdın mı oğul ? dedi.
Ben sizin Selanik’te komşunuzdum. Bir oğlum var.
Devlet demiryollarına girmek istiyor. Siz onu alsınlar dediniz.
Fakat müdür dinlemedi. Oğlumu yine işe almamış.
Ne olur bir kere daha emir buyursanız.
Atatürk’ün çelik bakışlı gözleri samimiyetle parladı.
Elleriyle geniş jestler yaparak ve yüksek sesle:
– Oğlunu almadılar mı ? dedi. Ben tavsiye ettiğim hâlde mi almadılar?
-Evet paşam sizi dinlememişler .
Atatürk gülümsedi ;
-Ne kadar iyi olmuş… Çok iyi yapmışlar…
İşte Cumhuriyet böyle anlaşılacak…
Kadın, kalabalığın içinde kaybolmuştu.
Ve Atatürk adeta kendinden geçmiş bir sesle:
– İşte Cumhuriyetten beklediğimiz netice…
This entry was posted in ATATURK, CUMHURİYET - DEMOKRASİ - ÇAĞDAŞLIK, DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK, DEVRİM VE KARŞI DEVRİMLER, Gundem, TARİHE - AYDINLANMAYA - CUMHURİYETE NOT DÜŞENLER. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *