NEDEN HAYIR 45 *** Evet mi, hayır mı? – Emin ÇÖLAŞAN‏

NEDEN HAYIR 45 
Evet mi, hayır mı?
 
Emin ÇÖLAŞAN
 
 
Sevgili Okuyucularım anayasa mahkemesinin, AKP nin Anayasa değişikliği paketi için anlamsız, kimseyi tatmin etmeyen bir karar verdi. İşin bu boyutu artık geçmiş durumda. Karışık maddeler ve hiç kimsenin, hukukçuların bile üzerinde birleşemediği tuhaf bir karar…
 
Neydi bu paketin amacı?
 
AKP, yüksek yargıyı ele geçirecekti. Öteki maddeler sadece, acı yemeğin üzerine süs olsun diye konulan göstermelik nesnelerdi.
 
Peki bu son karardan sonra ne değişti? Paketten birkaç cümle cımbızlandı, fakat işin esası hiç değişmedi.
 
AKP için Anayasa Mahkemesi çok önemli. Çünkü bu mahkeme, aynı zamanda Yüce Divan olarak görev yapıyor. Örneğin hırsız başbakanlar ve onların ekip ârkadaşları gerektiğinde burada yargılanıp hesap veriyor. Memleketi soyan, ülke çıkarlarına ihanet eden, ulusal çıkarlarımızı paspas gibi çiğneyenlerin sonu Yüce Divan.
 
Kimse üzerine alınmasın da, daha somut bir ömek vereyim. Varsayalım Tayyip iktidardan düştü ve bir sürü açığı bulundu. O takdirde kendisini veya adamlarını Yüce Divan olarak görev yapan Anayasa Mahkemesi yargılayacak.
 
AKP iktidarının cingözlüğü işte bu aşamada devreye sokuldu. Bu mahkemeyi ele geçirmek, üye çoğunluğunu kendi adamlarından oluşturmak gerekiyordu. İşte bu aşamada sokuşturdukları maddelerle Anayasa değişikliğini gündeme getirdiler.
 
***
 
ikinci hedefleri HSYK (Hakimler Savacılar Yüksek Kurulu) idi. Yedi kişiden oluşan bu Kurul çok önemli. Başkanı Adalet Bakanı, doğal üyesi Bakan’ın emrindeki Müsteşar. Ayrıca üç üye Yargıtay, iki üye Danıştay tarafından gönderiliyor. Ancak bu beş kişiyi, kendisine gönderilen üçer isim arasından Cumhurbaşkanı seçiyor.
 
HSYK hem adli, hem de idari yargı hakim ve savcılarının tüm işlemlerini yapan kurul. Atama, terfi, cezalandırma, meslekten ihraç… Dahası, Yargıtay ve Danıştay üyelerini de bu Kurul seçiyor.
 
AKP iktidarı ile HSYK’nın yıldızı hiç barışmadı. iktidar yargıya el atmaya, müdahale etmeye kalkıştıkça, Kurul karşı çıktı. O kadar ki, Adalet Bakanı şimdi HSYK’yı aylardan beri çalıştırmıyor. Yargıdaki en önemli atamalar bile yapılamıyor. Örneğin Ankara Cumhuriyet Başsavcısı kaç aydır seçilemiyor. Niçin?.. Çünkü Kurul bu atamaları oyçokluğu ile yapıyor ve iktidar Kurul’da bu çoğunluğa sahip olmadığı için, Adalet Bakanı seçim yaptırmıyor.
 
AKP bu durumda ne yapmalıydı? Anayasa cambazlığı ile HSYK’nın yapısını değiştirip bu Kurulu ele geçirmeliydi!.. Ve aynen bunu yaptılar. Anayasa ile iki amaçla oynadılar:
 
Anayasa Mahkemesi ile HSYK’yı ele geçirmek.
 
Böylece, bir taşla üç kuş vurmuş olacaklardı:
 
Gelecekte yargılamalar bile Anayasa Mahkemesi’ndeki adamları sayesinde kurtulmak, yargıyı ve ayrıca yüksek yargıyı ele geçirip AKP’nin ve siyasetin emrine sokmak.
 
Anayasa Mahkemesi önceki günün akşamında bu konuda CHP tarafından açılan davaya ilişkin kararını birdenbire açıkladı. Özeti şöyle:
 
Ne şiş yansın ne kebap!.. Ve iktidarın yargıyı ele geçirmesine “DUR” denilmedi. Sadece birkaç cümlenin cımbızlanması AKP’nin işine yaradı. Siz bakmayın şimdi öyle timsah gözyaşı döktüklerine!..
 
Mutiuluktan havaya uçuyorlar.
 
***
 
Şimdi burada, çoğumuzun büyük olasılıkla unutmuş olduğu bir başka AKP cingözlüğüne değinelim. Anayasa değişikliğini Meclis’ten, kelle çoğunlukları ile yangından mal kaçırır gibi hızla çıkardılar. Sonra ilan ettiler:
 
“Referandum temmuz ayında yapılacaktır.”
 
Zamanlamayı öyle denk getirdiler ve “Temmuz ayı” derken öyle ince hesaplar yaptılar ki, hiç sormayın!
 
Açıktan asla söyleyemedikleri, ancak kendi aralarında verdikleri karar şöyleydi:
 
“Bu referandumda ‘Hayır’ oyu verecek olan karşıtlarımızın çoğu, temmuz ayında tatilde olur. Bunlar bir oy verme için tatili yarıda kesip seçim bölgelerindeki sandık başına gitmezler. Böylece büyük bir avantaj yakalamış oluruz.”
 
Fakat gelin görün ki, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) bu ince hesabı bozdu… Ve referandumun temmuzda değil, iki ay sonra, 12 Eylül günü yapılmasına karar verdi.
 
***
 
işin püf noktası işte bu aşamada karşımıza çıkıyor.
 
Takvime bakarsanız göreceksiniz. 9 – 10 – 11 Eylül günleri Şeker Bayramı. Yani tatil. 12 Eylül Pazar günü ise tatilin son günü.
 
Şimdi dikkat edilmesi gereken çok önemli husus şu:
 
Belki biraz erken olacak ama, lütfen programınızı şimdiden yapın ve 12 Eylül Pazar günü, seçim sandığının başında olup “HAYIR” oyunuzu kullanın.
 
Tatiliniz sadece bir gün kısıtlanmış olacak, hiç önemli değil.
 
Eğer o gün sandıktan çoğunlukla “HAYIR” çıkarsa, bu AKP iktidarı gitti demektir.
 
Şunlan da lütfen aklınızda tutunuz:
 
Oy vereceğimiz maddelerin ne olduğunu hiç kimse doğru dürüst bilmiyor. Önceki akşam açıklanan son Anayasa Mahkemesi kararının ne getirip ne götürdüğünü bilen kaç kişi var? Biz referandum günü Anayasa değişikliğini falan bilerek değil, AKP iktidarını oylayacağız. Ülkemizi bu duruma getirenlerin, vurgunların, terörün, şehitlerin, işsizlik belasının, kendileri krallar gibi yaşarken Müslüman insanlarımızı makarna nohut paketleriyle susturmaya yeltenenlerin, esnafa, işçiyi, memuru, emekliyi, çiftçiyi süründürenlerin hesabını soracağız.
 
Lütfen, lütfen!.. Biraz özveri gösterin ve 12 Eylül günü sandık başında olun.
 
11 Eylül için dönüş biletlerinizi şimdiden ayırtabilirsiniz.
 
Hiç kimse unutmasın, referandum günü sandıktan “HAYIR” çıkmazsa, o takdirde bunların gitmesi için 2011 yık temmuz ayında yapılacak seçime kadar bek¬lemek zorunda kalacağız.
 
***
 
Bu Anayasa değişikliği paketini “Yargı reformu getiriyoruz” masalıyla millete yutturmaya kalkıştılar. Nedir yargı reformu?
 
Yargının tamamen bağımsız olması, iktidarın güdümünden çıkmasıdır. Oysa bunlar, baskıyı ve siyaseti yargının dibine kadar soktular.
 
Yargı reformu, açılan davaların çabuk ve tarafsız bitirilmesidir. Var mı pakette buna ilişkin bir tek umut veya cümle?
 
Yargının sorunlarının çözülmesidir. Buna ilişkin bir tek çözüm var mı?
 
Karar sizindir, takdir sizindir. Eğer diyorsanız ki “Arkadaş, bu Anayasa paketi bana iş bulacak, işsizlikten kurtulacağım, sigortalı olacağım… Maaşıma zam gelecek… Esnafım, işlerim açılacak… Karnım doyacak… Ve ben de TayyipgÜlerin oturduğu sofralara oturacağım…”
 
Benim size haddim olmayarak tavsiyem, böyle diyorsanız o takdirde mutlaka, ama mutlaka “EVET” oyu vermelisiniz.
This entry was posted in Yazarlar and tagged . Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *