Yüreğimiz ağrı’yor *** “İlk defa, tee 108 sene önce Alman profesör Friedrich von Parrot çıkmış, sonra Rus çıkmış, İngiliz çıkmış, Belçikalı çıkmış ama, kendi topraklarımızda olmasına rağmen, hiç Türk çıkmamıştır. Başlarlar tırmanmaya… Dedim ya, 15 subay”

Yılmaz Özdil
4 Ağustos 2015
Sözcü

Yüreğimiz ağrı’yor

Sene 1937…
Erzurum’dan yola çıkan, 15 subay ve 50 erden oluşan iki seçkin birlik, Iğdır üzerinden yaklaşarak, Serdarbulak Yaylası’nda buluşur. Hava bıçak gibidir. Mıhtepe rotasını takip edip, düz duvar buzullarıyla insanı ürperten Ahora göçüğünden geçerek, tarihi tırmanışa başlarlar. Neden tarihi derseniz? O güne kadar hiçbir Türk vatandaşı çıkmamıştır oraya… İlk defa, tee 108 sene önce Alman profesör Friedrich von Parrot çıkmış, sonra Rus çıkmış, İngiliz çıkmış, Belçikalı çıkmış ama, kendi topraklarımızda olmasına rağmen, hiç Türk çıkmamıştır. Başlarlar tırmanmaya… Dedim ya, 15 subay, başlarında topçu kurmay binbaşı var. Subayların arasında bir şair var, piyade teğmen… Ve, bir de sırt çantası var. Ağır… Subaylar sırayla, değişe değişe taşırlar o sırt çantasını… Kan ter içinde ama, özenle, yere bile koymadan taşırlar. Kilosundan ziyade, manevi yükü ağır olan o sırt çantasında, Mustafa Kemal Atatürk büstü vardır.

Çıkarlar.
Doruğa yerleştirirler.
Yanına da bayrak dikerler.

Etekleri hep bizimdi.
O gün, doruğu da bizim olur.

Ağrı dağıdır orası.
Anadolu’nun çatı katı.

Topçu kurmay binbaşı…Sonradan, Çankaya Köşkü’ne de tırmanır, cumhurbaşkanımız olur.Cevdet Sunay’dır.

Şair teğmen desen…
Oturur oraya, bakar memlekete, memleketin çatı katından, çıkarır kağıdını kalemini, topçu kurmay binbaşı söyler, o yazar.Bir metal şişenin içine konularak, Ağrı’nın zirvesinde buzların içine gömülen o tarihi tutanakta, şu tarihi cümle yatar.

“Türkiye’nin en büyük adamının büstünü, Türkiye’nin en yüksek dağına armağan ediyoruz!”

O teğmen…
Fazıl Hüsnü Dağlarca’dır.

Hatta, seneler sonra o günkü duygularını şiire de döker.

Aşağı yer uçurum, yukarı yer uçurum / Tanrı’ya mı varıyorduk, özgürlüğe mi, bilinmez / yaşamımızı bir ululuğa döktük mü, dökmedik mi? / Biz üç piyade teğmeni, solumuzda Türkiyece bir mavi / nöbetleşe aldık sac kutudaki Atatürk büstünü sırtımıza / oralardan evrene baktık mı, bakmadık mı? / Ne demiştik, hâlâ yüreğimdedir, tutanakta / Türkiye’nin en büyük adamının büstünü, Türkiye’nin en yüksek dağına armağan ediyoruz / hey hey Türk olarak yücelere aktık mı, akmadık mı / Ağrı dağına çıktık mı, çıkmadık mı?

Ve dün açıklandı:
Ağrı dağı geçici askeri güvenlik bölgesi ilan edildi.

Türkçe meali:
Ağrı dağı kapatıldı.

Çünkü…
“Türkiye’nin en büyük adamı”nın döneminde, zirvesindeki noktaya kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin toprağı olan Ağrı dağı, kendisini “asrın adamı” ilan eden arkadaşın döneminde, bizim olmaktan çıktı!

Yüreğimiz Ağrı’yor.
Yüreğimiz.

This entry was posted in PKK TERÖRÜ, Politika ve Gundem, TERÖR, TSK, Yılmaz Özdil. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *