JAPON OLMAK İSTİYORUM *** Japon mühendis Kishi Ryoichi’nin onur intiharı…

Japon mühendisin onur intiharı…

Körfez’de kopan halattan kendisini sorumlu tuttu.İzmit Körfez geçişi asma köprüsünde cumartesi günü ‘Catwalk’ olarak bilinen halatın kopmasından kendisini sorumlu tutan Japon mühendis 51 yaşındaki Kishi Ryoichi bilek ve boğazını keserek intihar etti.

Yalova Belediye Başkanı CHP’li Vefa Salman, ‘Haysiyet Anıtı’nın 45 günde tamamlanarak, Yalova’nın Japonya’dan kardeş kenti Tonami adıyla yaptırılan meydana dikileceğini söyledi. Dünyada konusunda uzman en önemli mühendislerden biri olan Kishi Ryoichi’nin cesedi, geçen pazartesi günü sabahı, Yalova’nın Altınova İlçesi’ndeki mezarlık girişinde okula giden öğrenciler tarafından bulundu.

Bileklerini ve boğazını maket bıçağıyla keserek yaşamına son veren mühendisin, bıraktığı notta, halatın kopmasından kendisini sorumlu tuttuğu için yaşamına son verdiğini yazdığı belirtildi. Bursa Adli Tıp Kurumu’nda otopsisi yapılan Mühendis Kishi Ryoichi’nin cenazesi dün Japonya’ya gönderildi.

Ayşe Kulin
24 Mart 2015 Salı

Japon olmak istiyorum

Japon mühendis Ryoichi Kishi, kendini İzmit Körfezi Geçiş Köprüsü inşaatında, kopan halattan sorumlu tuttuğu için intihar etmiş. Bu haberi okuyunca, Japon olmak istedim. Ahlaki değerlerin altüst olduğu ülkemde, haysiyetimi korumak adına, ben illa Japon olmak istiyorum

Japon mühendis Kishi Ryoichi, kendini İzmit Körfezi Geçiş Köprüsü inşaatında, kopan halattan sorumlu tuttuğu için intihar etmiş.Bu haberi, 23 Mart sabahı, gazetede okuyunca, elbette umutsuzca ama yine bütün samimiyetimle Japon olmak istedim.

Bir kere daha istemiştim Japon olmak!

Japonya’nın başına gelen büyük felaketten sonraydı. 2011 yılının 11 Martı’nda, Tokyo’nun kuzey doğusunda meydana gelen ve altı dakika süren 9 şiddetindeki deprem yetmezmiş gibi, 37 metrelik dalgalarla karaya saldıran tsunami sırasında 15.828 kişi ölmüş, 3.700 kişi kaybolmuş, altı milyon ev elektriksiz veya susuz kalmıştı. Yerle bir olmuş bölgeye dünyanın dört bir tarafından yardım yağarken gazetelerde felaketle ilgili haberler ve fotoğraflar çıkıyordu. İşte o fotoğraflara hayret ve ibretle bakmıştım.

Fotoğraflarda, Japonlar kendilerine dağıtılan gıdayı almak için sıraya girmiş bekleşiyorlardı. Yığılma yoktu, itiş kakış yoktu, açık gözlülük yaparak sırayı atlayıp önlere sızmak yoktu. Dağıtım yapan adamın üzerine çullanmak, başkasının hakkını almaya kalkışmak da yoktu. Televizyonları da izlemiştim elbette. Her şeylerini bir anda kaybetmiş bu acılı insanlar bağrışıp çağrışmıyor, şikâyet ederek dövünmüyor, inanılmaz bir vekâr ve sabırla enkazın kaldırılmasına yardım ediyorlardı. Enkaz kaldırıldıkça, dostlarının, akrabalarının hatta yavrularının ölü bedenlerini yine aynı tevekkülle kucaklıyor, bağırıp çağrışmadan göğüslüyorlardı başlarına geleni.

Bunlar ne güzel insanlar diye düşünmüştüm, nasıl bir terbiyeyle büyütülüyorlar ki, bu kadar nazik ve mütevekkil olabiliyorlar. “Allahım” demiştim gökyüzüne seslenerek, “bir kere daha dünyaya gelmek mümkünse eğer, beni bir sonraki seferde, Japon yarat!”

Çünkü ben, dindarlığı ile övünen ülkemde sık yaşanan deprem sonralarında, çadır, battaniye ve gıda dağıtımlarında, her seferinde kargaşaya, yağmaya, talana şahit olmuştum hep. Kimi açık gözlerin her dağıtılan malzemeden, kuyruğa girerek birkaç kez alıp hakkını alamayanlara para karşılığı sattığını ve hatta böylesi bir alçaklığa dağıtımı yapan görevlilerin bile bulaştığını okumuştum gazetelerde.

Hırsızlarla rüşvetçilerin, suçları belgelendiğinde dahi aklandığı, yalancıların yalanları belgelendiğinde, aynı yalanda ısrarcı olunduğu, yüzsüzlerin yüzünün asla kızarmadığı, fuhuş skandallarının, partiye, cemiyete, şuna, buna zarar verir diye örtbas edildiği, sınav yolsuzlukları sorumlularının, treni raydan çıkaran idarecinin, ihmalleriyle madencileri öldüren müdürlerin istifa etmediği, çocukları, gençleri döverek ya da kurşunlayarak öldüren polislerin kollandığı, siyasi cinayetlerin emrini verenlerin asla yakalanamadığı ülkemde yaşayıp giderken, şerbetlenip ya ben de utanç duygumu kaybedersem diye müthiş bir telaşa kapıldım, bu sefer.

İşte sırf bu yüzden, ahlaki değerlerin altüst olduğu ülkemde, haysiyetimi korumak adına, ben illa Japon olmak istiyorum. Japon konsolosluğundan biri, bu çığlığımı duyar da bana ses verirse, saçımı siyaha boyamaya hazırım.

This entry was posted in DÜNYA ÜLKELERİ, HAYATIN İÇİNDEN. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *