ÇANAKKALE ZAFERİ YENİ TÜRKİYE’NİN ÖNSÖZÜDÜR..*** .CEPHEDEKİ ASKER MUSTAFA KEMAL’den ENTELLEKTÜEL DEVLET ADAMI ATATÜRK’e

Naci Kaptan / 18 mart 2015

ÇANAKKALE ZAFERİ YENİ TÜRKİYE’NİN ÖNSÖZÜDÜR…
ÇANAKKALE SAVAŞLARI ZAFERİNİN
100. YILI TÜRK ULUSUNA KUTLU OLSUN…

“Bir tümen komutanının üç ayrı yerde tek başına giriştiği hareketlerle bir savaşın,hatta bir ulusun kaderini değiştirecek yücelikte bir zafer kazandığı tarihte pek nadirdir” ( İngiliz general Aspinal)

“Bana 600 bin kişilik ordu verseler, Mustafa Kemal’in 50 bin askerinin üzerine gitmeye tereddüt ederim. ( Fransız Mareşal Foş )

CEPHEDEKİ ASKER MUSTAFA KEMAL

“Ça­nak­ka­le­’de ge­le­ce­ği elin­de tu­tan ko­mu­tan, üs­tün şa­hıs, Mus­ta­fa Ke­ma­l’­di.
Mustafa Ke­mal Ça­nak­ka­le Sa­va­şı­’nın ka­de­ri­ni ta­yin et­miş­tir.”

Mustafa Kemal’in Dört bü­yük za­fe­ri var­dır ve bu za­fer­ler­le baş­kent İs­tan­bul yol­la­rı­nı düş­ma­na ka­pat­mış­tır. 27. Ala­y’­la bir­lik­te Arı­bur­nu Za­fe­ri, Ana­far­ta­lar Grup Komutanı ola­rak 1. Ana­far­ta­lar Za­fe­ri, Conk­ba­yır Za­fe­ri, 2. Ana­far­ta­lar Za­fe­ri. Bu son sa­vaş Ça­nak­ka­le­’de­ki en bü­yük sa­vaş­tır

***

O, ne tafralı gelişti o… İngiliz Deniz Kuvvetleri Komutanı Winston Churchil (Çörçil) böbürlene kabara övünüyordu: Çanakkale’ye Queen Elizabeth (Kuin Elizabeth) Zırhlısı’nı göndermişler, bu yalnız İngiltere’nin değil bütün dünyanın en korkunç zırhlısıydı. Bir yaylım ateşiyle bütün tabyaları yok eder, toprağın altını üstüne getirirdi.

Çörçil, dediğini yaptı.
Tabyalar uçtu.
Toprağın üstü altına kaçtı.
O toprağa yapışmış bir yürek vardı.
18 Mart 1915,
yüreğin emperyalizminin tafrasını,
böbürlenmesini, kabarmasını yenişidir.

***

Anzak kuvvetleri komutanı general Bridges anlatır ;

Çanakkale Savaşlar’ında savaşıp, bir kolu ile bir ayağını kaybeden ve dönüşte Alexandra (İskenderiye’de) ölen General Bridges anlatıyor:

“Askerlerimizin Türkler gibi mert bir milletle savaştıkları için daima iftihar edebilirsiniz.Hiç unutmam.Savaş sahasında döğüş bitmişti.Yaralı ve ölülerin arasında dolaşıyorduk az evvel, Türk ve Fransız askerleri süngü süngüye gelip ağır zayiat vermişlerdi.Bu sırada gördüğüm bir hadiseyi ömrüm boyunca unutamayacağım.Yerde bir Fransız askeri yatıyor, bir Türk askeri de kendi gömleğini yırtmış onun yaralarını sarıyor, kanlarını temizliyordu.Tercüman vasıtası ile şöyle bir konuşma yaptık:

– Niçin öldürmek istediğin askere yardım ediyorsun?
Mecalsiz haldeki Türk askeri şu karşılığı verdi:

“Bu asker yaralanınca cebinden yaşlı bir kadın resmi çıkardı.Birşeyler söyledi, anlamadım ama herhalde annesi olacaktı.Benim ise kimsem yok.İstedim ki, o kurtulsun, anasının yanına dönsün”.

Bu asil ve alicenap duygu karşısında hüngür hüngür ağlamaya başladım.Bu sırada, emir subayım Türk askerinin yakasını açtı.O anda gördüğüm manzaradan yanaklarımdan sızan yaşlarımı dondurduğunu hissettim.Çünkü, Türk askerinin göğsünde bizim askerinkinden çok ağır bir süngü yarası vardı ve bu yaraya bir tutan ot tıkamıştı.Az sonra ikisi de öldüler…”

General BRIDGES
Çanakkale Savaşları Anzac güçleri komutanı.

***

“Siperler yok olmuştu… Artık siper, önde ölen askerlerin üst üste bedenleriydi… Üç gün durmadan kurşun sıkmıştı düşmana… Böyle zamanlarda bir süre sonra sesler duyulmaz olur… Korku azalmıştır… Kulak diplerinden geçen kurşunlar sivrisinek sesi çıkartır… Bir ara bedenlerden siperde iki kişi kaldıklarını fark etti… Tüfeği tutukluk yapmıştı… Arkadaşına dönüp “Şuna bir bak, tüfek bozuldu, çekiyorum çekiyorum sıkmıyor” dedi… Arkadaşı dönüp baktı “Tüfek bozuk değil, senin parmağın kopmuş” dedi… Onlar Mustafa Kemal’in askerleriydi…”

***

“Conkbayırı’nı temizlemek için süngü hücumu başlatmıştı, karşıdan yoğun topçu ateşi vardı, aniden bi şey çarptığını hissetti, elini göğsüne götürdü, üniforması yırtılmıştı, sağ cebindeki saatine şarapnel isabet etmişti. Saat darmadağın olmuştu ama, Türkiye Cumhuriyeti’nin hayatı kurtulmuştu.”

ENTELLEKTÜEL DEVLET ADAMI ATATÜRK

Yıl 1915 savaş ta cephede, Mustafa Kemal kısacık dinlenme molasında
siperden çadırına gelir.Çok kısacık dinlenme zamanlarında bile tahta masasının üzerinde duran kitaplarını okur.

Çadırında Macar Türkoloğu Nemeth’in, Fransız Türkoloğu Deny’nin Türkoloji albümleri duruyor ve dinleneceğine onları okumaya başlıyormuş. Arkadaşları gülmüşler, “Deli misin? Dışarıda savaş var, 3 dakika dinleneceksin, onda da kitap okuyorsun. ”

Şu cevabı vermiş “Savaştan sonra bu dilin değişime ihtiyacı var. Onu tespite çalışıyorum.” “Savaştan sonra” diyor, savaşı nasıl olsa kazanacağız.

Yaptığı herşeye, her adıma, her devrime yıllar boyunca okuyarak hazırlanıyor. 57 senelik ömrüne tam 4000 kitap sığdırıyor.

Masasının üstü kitap doluydu

1914 Mart’ında yarbaylığa yükseltilen, daha sonra, Anafartalar Komutanı olarak Çanakkale Savaşlarına katılan Mustafa Kemal, cephede ateş altında bile okumaktan vazgeçmemiştir. Savaşın bütün şiddetiyle sürdüğü günlerde, kendisi ile, bir gazeteci olarak görüşmeye giden Ruşen Eşref Ünaydın, Mustafa Kemal’in Karargâhtaki odasını anlatırken ;

“Masasının üzerinde, Balzac’ın Colonel Chabert’i, Maupassant’ın “Boule de Suif”i, Lavedan’ın “Cervir”i duruyordu. Şüphe yok ki, Paşa, durgun dakikalarının boşluğunu edebiyatla dolduruyor” diyordu. Mustafa Kemal’in yine bu günlerde, yakın arkadaşı Yzb. Ömer Lütfü Bey’in eşine yazdığı bir mektupta, kendisine uğrayacak olan Karargâh Kâtibi’ne, satın alıp getirebilmesi için kitaplar önermesini rica etmektedir. Bu belge de, O’nun en güç koşullarda dahi okuduğunun bir başka kanıtıdır.

Tanınmış tarihçi Prof. Enver Ziya Karal’ın konuya ilişkin belirlemeleri de şöyledir: “Atatürk’ün tükenmez enerjisinin ilk aşaması, yetişme tarzında görülür. Kendi çabası ile Fransızca öğrenmiş ve bu dilde yazılmış, askerlik eğitimi ile ilgili olduğu kadar, siyaset, hukuk ve edebiyat üzerine yazılmış eserleri de okumuştur. Atatürk’te okuma, öğrenme merakı hayatı boyunca sürecektir.”

Türkiye’nin yakın tarihini en iyi bilen Hürriyet gazetesi yazarı Soner Yalçın, Atatürk’ün Birinci Dünya Savaşı’nın zorlu şartlarında cephede okuduğu kitabı yazdı.. İşte Soner’in o yazısından bir alıntı:

‘Allah’ı inkâr Mümkün müdür?’ Bu, bir kitap ismidir. Yazarı Filibeli Ahmet Hilmi’dir. Kitabı satır satır okuyup notlar alan kişi ise bir tuğgeneraldir. Eseri Birinci Dünya Savaşı’nın zorlu şartlarında cephede okumaktadır. Üstelik… Hem elinden kitabı düşürmemiş hem de Kürt milislerle birlikte Rusları Muş’tan, Bitlis’ten kovmuştur. Bu askeri başarısından dolayı Mecidi Nişanı’yla onurlandırılmıştır. Bugünlerde ağır hakaretlere maruz bırakılan bu tuğgenerali tanıdınız mı? (…) Mustafa Kemal’in ayırt edici bir özelliğini sizinle paylaşmak istiyorum.

14 TEŞRİNİSANİ 1332 (27 KASIM1916) Mustafa Kemal teftişe çıktı. Alphonse Daudet’in “Sapho” adlı romanını bitiren Mustafa Kemal yanına yeni bir kitap aldı: “Allah’ı İnkâr Mümkün müdür?” Yazarı; vahdeti vücuda inanan Osmanlı’nın önemli din bilgilerinden Şehberderzade Filibeli Ahmet Hilmi’ydi. Mustafa Kemal bu kitabı üç günde bitirdi. 3 Aralık tarihli günlüğüne bu kitabın özetini yaptı. Düşüncelerini belirtti. İlim ve fen yolundan yürüyenlerin makbul olduğunu yazdı. İmam Gazali, İbn Rüşd, İbn Sina hakkındaki düşüncelerini açıkladı.

DÜŞÜNEBİLİYOR MUSUNUZ?

Cepheden cepheye koşan Mustafa Kemal salt savaş stratejisine kafa yormuyor. Batılı uzmanların bile en önemli savaş stratejisi dehası olarak kabul ettikleri Mustafa Kemal sadece savaş kitabı okumuyor; yazmıyor.

MUSTAFA KEMAL’İ “ATATÜRK” YAPAN SÜREÇ

Hayatı kavramaya çalışıyor. Düşünüyor. Soruyor. Arıyor. Ve bunu, kanın oluk oluk aktığı cephedeki çadırı içinde yapıyor. Mustafa Kemal’i “Atatürk” yapan bu süreçtir işte.

DİP NOTLAR

Naci Kaptan arşivi
Bekir Coşkun 18.03.2015 Sözcü
Necati Doğru 18.03.2015 Sözcü
Yılmaz Özdil 18.03.2015 Sözcü
http://www.guncelmeydan.com/pano/ataturk-te-okuma-tutkusu-t36074.html

This entry was posted in ATATURK, Gundem. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *