İmam uçtu uçak düştü *** Pilot montu giydi… Pilot gözlüğü taktı, kaskı geçirdi kafasına… Resimler çekilirken arada bir eğilip baktı düğmelere falan, kaç ileri bir geri?.. Arkasına ikinci pilotu da oturttular… Uçağın henüz motoru yok ama …

Bekir Coşkun
26 Şubat 2015
Sözcü

Facebook: BEKIRCOSKUNVEYAZILARI
Twitter: bekrcoskn
E-mail: bcoskun@sozcu.com.tr

 

İmam uçtu uçak düştü

Biliyorsunuz; ilk Türk savaş uçağının pilot koltuğuna çıkıp oturdu…
Yalaka gazeteler “Başarı ile denedi” diye yazdılar…
Halbuki uçağın motoru yoktu…

Pilot montu giydi…
Pilot gözlüğü taktı, kaskı geçirdi kafasına…
Resimler çekilirken arada bir eğilip baktı düğmelere falan, kaç ileri bir geri?..
Arkasına ikinci pilotu da oturttular…
Uçağın henüz motoru yok ama,
Allah muhafaza yine de uçarsa, indiremez çünkü…

Baş parmağını havaya kaldırarak “uçuyorum” işareti yaptı…
İndi aşağı…
O fotoğraf partinin seçim afişlerinde, tanıtım kitaplarında,
reklam filmlerinde kullanıldı, hatırlarsınız…
Çevresindekiler uçmadan inerken alkışladılar,
“Hakikaten çok güzel uçmadınız” diye tebrik ettiler…

Dün:
İki savaş uçağımız düştü…

Bunlar RF-4E Fantom tipi uçaklardı…
Amerika bu uçakları Vietnam’da kullanmıştı…
Uçaklar iyi kalkıyorlardı ama inemiyorlardı…
Bu yüzden çoğu düştü ve Amerikalı askerler
F-4 uçaklarının adını “Uçan tabut” koydular…
Sonunda ABD bu uçakları envanterinden çıkardı…
ABD, 40 kadar tabutu Türkiye’ye hibe etti…
Almanların da elinde çok sayıda Fantom F-4 vardı,
çöpe atacaklarına onlar da Türkiye’ye hediye ettiler…
200 Fantom uçağımız olmuştu…
Ama bu uçakların uçması için modernizasyonu gerekiyordu…
İşi İsrail AL firmasına verdiler, lakin ödeyecek para yoktu…
İsrail kredi açtı…
Yani İsrail şirketine verilecek para,
İsrail bankalarından kredi olarak alındı…
Bundan üç sene önceye kadar bu anlaşma yürürlükteydi…

İşte dün düşen uçaklar bu uçaklardı…

Şimdi “İki savaş uçağımız durup dururken niye düştü?” diyorsunuz ya…
Askerlerimiz “tabut” ile bir bir düşerken,
kendine 436 milyon dolara A330 tipi uçan saray almış uçana sorun…

This entry was posted in Bekir Coşkun yazıları, Kose Yazarlari, Politika ve Gundem, SİYASİ TARİH. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *