SİYASİ TARİHİN İÇİNDEN İSTİHBARAT OYUNLARI VE AKTÖRLERİ *** Ruzi Kızıl Ordu ve Alman Ordusu’nda subaylık yapmış, yabancı dil ve Türkçe’nin lehçelerini biliyor. Bir de çok güçlü bağlantılarından dolayı seçiliyor “Bölünme ne Türklerin ne de Kürtlerin işine gelir *** Kürt meselesinde en büyük suçlu Evren

Kürt meselesinde en büyük suçlu Evren

Eski MİT’çi ve yazar Enver Altaylı, ‘Kürt Meselesi’nin bugünlere nasıl geldiğini anlattı. “Bölünme ne Türklerin ne de Kürtlerin işine gelir” diyen Altaylı, “En büyük hataları Kenan Evren ve ekibi yaptı. Devlet dostu aşiretlerin devlet düşmanı olmaları bu hatalar yüzünden” ifadesini kullandı.

Eski MİT mensubu ve yazar Enver Altaylı’nın Kürt meselesi konusundaki düşünceleri ve çözüm teklifleri oldukça dikkat çekici. “Ruzi Nazar:?CIA’nın Türk Ajanı” adlı kitapta yer alan bilgilere ve Altaylı’nın anlattığına göre Nazar, Türkiye’de kaldığı dönemlerde Alparslan Türkeş başta olmak üzere pek çok kişiye ve özellikle de Türk güvenlik görevlilerine Kürt meselesi konusunda uyarılarda bulunmuş.

Kürt meselesinin bugüne gelmesinde Kenan Evren ve ekibinin büyük vebali olduğunu söyleyen Altaylı, çözüm için geçmişte sürgüne maruz kaldığı hâlde “ayrılıkçı” ve “devlet düşmanı” olmayan Burukan Aşireti’nin lideri Kinyas Kartal’ı örnek gösteriyor. Kinyas Kartal’ın Nazar’ın iyi dostu olduğunu vurgulayan Altaylı, “Ruzi ve ben Türk-Kürt kardeşliğine gönülden inanan insanlarız. Bizler Müslüman’ız. Madem ki; bir din birliğimiz var. O zaman Kürtlerle Türklerin anlaşmaması mümkün değil” diyor. İşte eski MİT’çi yazar Enver Altaylı röportajından bazı bölümler:

Kızıl Ordu’dan Nazi ordusuna oradan da CIA ajanlığına uzanan bir yol. Bu normal mi?

Sovyetler Birliği’ndeki Kızıl Ordu subaylığı dönemden Alman Ordusunda Nazi üniforması taşıdığında, savaştan sonraki yıllarda ve CIA’da çalıştığı döneme kadar Ruzi’nin hiç değişmeyen hayat çizgisi vardır. Ruzi bütün Orta Asya’yı Türkistan olarak görüyor. ‘Benim vatanımın bağımsız olması lazım’ diyor. Çünkü bu coğrafyada geçmişte muhteşem medeniyetler kurulmuş. Bir de Ruzi meselelere yalnızca Amerika’nın çıkarları açısından bakmadı. Ruzi, soğuk savaş döneminin en önemli figürlerindendir. Türkistan yakın tarihinin yaşayan en önemli şahsiyetidir. 1959 yılında Türkiye’ye geldi. 11 yıl boyunca bazen Türk güvenlik görevlileriyle birlikte hareket etti.

Hangi özelliklerinden ABD istihbarat örgütü CIA’ye giriyor?

Kızıl Ordu ve Alman Ordusu’nda subaylık yapmış, yabancı dil ve Türkçe’nin lehçelerini biliyor. Bir de çok güçlü bağlantılarından dolayı seçiliyor. Ruzi, önce üniversitede hocalık yapıyor. Onun için kongre kararı çıkartılıyor. ABD eski başkanlarından Roosevelt’in oğlu, Ruzi’yi keşfedip CIA’ya kazandırıyor. Türkistan’ın bağımsızlığı konusundaki durumunu CIA’de iken de muhafaza ediyor.

İran’daki elçilik baskınında gerçekten kitapta anlatıldığı gibi Ruzi Nazar önemli bir rol üstlendi mi?

“CIA her şeyi bilir” diye kanaat var. Aslında böyle bir şey yok. İran’daki CIA ajanları, Şah’ın kendilerine içirdiği şampanya ile sarhoş olmuşlar. Ve Humeyni’nin ayak sesleri hissedilirken bile CIA ajanlar, “Şah’ı 50 sene bile kimse deviremez” diye raporlar gönderiyorlar Amerika’ya. Sadece elçilik eylemi ve benzer pek çok hadise var.

Ruzi Nazar, Afganistan’da El Kaide ve Selefilerin desteklenmesini yanlış buluyor mu?

ABD, Afgan mücahitlerini destekledi. Ruslara karşı yürüttükleri savaşı da yapılan yardımlar sayesinde kazandılar. Ama Ruzi, Afanistan-Rus savaşında Vehhabilerin desteklenmesinden son derece rahatsız idi. Çünkü radikal akımların Türkistan’a verdiği zararları yakında bildiği için bunun ileride Afganistan’da da büyük tahribatlara yol açabileceğini öngörüyordu.

Bağımsız Türkistan için onca adres değişikliği yaşamış biri sonuçta amacına ulaştı mı?

Sovyetler Birliği dağıldı ve Orta Asya’daki cumhuriyetler bağımsız oldular. Ruzi’nin Türkistanlı gençlere tavsiyesi şudur: Bu coğrafyada iktisadi ve ticari entegrasyonu tamamlayın. Devletler birliği kurun, birleşin.

Ruzi Nazar, Türkiye’deki Kürt meselesinin çözümünde ne tür hataların yapıldığı görüşünde?

İnkâr ile bir yere varılamayacağını söylüyor. Ruzi, Kürt meselesini Alparslan Türkeş, ile epeyce konuşuyor. Hem Ruzi hem de Türkeş, var olan meselenin inkâr edilerek çözülemeyeceği konusunda mutabıktılar. Kürt meselesi çözülmediği sürece Türkiye üzerinde hesabı olan devletlerin bu konuyu Türkiye’ye karşı kullanacaklarından emindiler.

Sadece Türkeş’e mi anlatıyordu?

Yalnızca arkadaşı Türkeş ile değil, görüştüğü Türk istihbaratçılara da bu konuda farklı şekillerde uyarılarda bulunuyordu. Aldığı cevap umut verici değildi. Ruzi’ye ‘Türkiye’de Kürt yok ki problem olsun. Onlar dağ Türkleridir’ diyorlardı. Ruzi, Sovyet realitesini ve milliyetler meselesini iyi bilen biriydi. Milliyetler meselesi nasıl ki Sovyetler Birliği’nin en önemli meselelerinden birisiyse Kürt meselesi de Türkiye’nin en önemli meselelerinden biriydi.

Ruzi Nazar’ın Kinyas Kartal ile de dostluğu var?

Doğrudur. Ruzi aradan yıllar geçtikten sonra Kinyas Kartal’ın sık sık tekrar ettiği şu sözlerini hiç unutmamıştır: ‘Ayrılık tohumlarının ekildiği toprakta kin ve nefret çıkar.’ Ruzi’nin dediği gibi ki ben de aynı görüşteyim: Bugün de Türkiye’de Kinyas Kartal gibi Türk-Kürt kardeşliğine inanan Türkiye Cumhuriyeti’ni kendi öz devleti olarak kabul eden teröre karşı sağduyu sahibi Kürt kökenli çok sayıda aydın vardır.

Meselenin çözümü için ne tür teklifler dile getiriyordu?

Kürt-Türk kavgasından yararlanmak isteyen devletlerin var olduğunu unutmayın. Türkler de Kürtler de bunu unutmasın. Onlar bu kavganın devamı için her türlü provokasyona ve karanlık oyuna teşebbüs ederler. İsterler ki kin ve nefret büyüsün bu topraklarda ölüm saçsın. Oyunlara karşı uyanık olun ve ne yaparsanız yapın birlikte kardeşçe yaşamanın yolunu bulun. Bana göre de kardeşlik İslam kardeşliğidir. Yıllar sonra PKK hareketi başladığında bu örgütün Türkiye’nin eski müttefikleri tarafından desteklendiğini gören Ruzi, Türk dostlarına ‘Eğer Türkiye bu inkâr siyasetinden vazgeçseydi ve son dönemde verilen haklar geçmişte verilmiş olsaydı PKK’nın ortaya çıkması mümkün olmazdı’ demişti.

Kürt meselesini bugüne getiren hataları kimler yaptı?

Meseleyi bugün dev bir probleme getiren ve en büyük hataları yapan Kenan Evren ve ekibi olmuştur. Devlet dostu aşiretlerin devlet düşmanı olmaları yapılan hatalardan kaynaklandı.

Bölünme kimsenin işine gelmez

Eski bir MİT mensubu ve Sovyetler’deki durumu iyi bildiğinizden hareketle soruyorum: Türkiye’de bölünme olur mu?

Bölünme ne Türklerin ne de Kürtlerin işine gelir. Bana bölünmeme reçetesini verin derseniz onu veremem. Bölünmeme reçetesi konuşarak ve anlaşarak hazırlanır. Fakat kesinlikle problemin devamından yana olanlar var. Devletlerin birbiri üzerine her zaman hesapları var. O hesabı sen bozabilir misin, bozamaz mısın? Ancak Türkler ve Kürtler birlikte yaşamanın formülünü bulduklarında bütün hesaplar bozulur. Yoksa hesap tutar ve işler tersine döner. Kürtler yalnız Doğu ve Ğüneydoğu’da yaşamıyor. Tarafların gerçeği görmeleri gerekiyor. Teröre karşı Kinyas Kartal gibi düşünenlerin öne çıkması lazım. Onların sesi çıkmalıdır.

CIA’NIN TÜRK AJANI
Hayatı Oscar alan Argo’ya konu oldu

Enver Altaylı’nın kitabını yazdığı Ruzi Nazar, oldukça önemli bir şahsiyet ve pek çok enteresan olayın içinde yer almış biri.

Enver Altaylı’nın kitabını yazdığı Ruzi Nazar, oldukça önemli bir şahsiyet ve pek çok enteresan olayın içinde yer almış biri. Kızı Sylvia (Zülfiye) Nazar’ın yazdığı “Akıl Oyunları” isimli kitap beyaz perdeye uyarlandı. Aynı ismi taşıyan film birçok dalda Oscar kazanmıştı. Onun sıra dışı hayatı da Argo adında bir filme konu oldu. Argo, ödüle doymadı ve en sonunda o da Oscar kazandı.

Parmak ısırtan bir hayat öyküsüne sahip bu kişi CIA’da ajan olarak çalışan Türk Ruzi Nazar. 96 yaşındaki Nazar, Türkiye’de biyografisini konu alan kitapla gündemde. “Ruzi Nazar: CIA’nın Türk Ajanı” adlı kitap geçtiğimiz günlerde Doğan’dan piyasaya çıktı. Nazar oldukça önemli bir şahsiyet. Pek çok enteresan olayın içinde yer almış. Hayat hikâyesi, soğuk savaş tarihinin bir özeti gibi.

Sovyet topraklarında bir Özbek olarak, 1917 Ekim devrimi sırasında dünyaya gelen Nazar, iç savaşa, yoksulluğa, açlığa şahit oluyor. Bağımsız ve özgür Türkistan hayaliyle yaşıyor. Önce Kızıl Ordu subayı ardından Alman Ordusu saflarında yer alıyor. Türkistan Lejyonları’ndaki askerlere eğitim veriyor. Franklin Roosevelt’in oğlu O’ndaki yeteneği keşfediyor. Nazar önce Amerika’da, ardından CIA’de buluyor kendini. Afganistan, İran ve Türkiye’de Soğuk Savaş’ın en sıcak yıllarında çok önemli görevler yapıyor.

Anlayacağınız kitapta yok yok. Nazar çok renkli bir kişi. İlişkileri, dostlukları ve içinde bizatihi yer aldığı operasyonlar ve olaylar insanı çarpıyor. Tabii Nazar’ın Türkiye’de görev yaptığı 11 yıl içinde edindiği dostlukları da oldukça dikkat çekici. Nazar’ın öyküsü müthiş ve soluksuz okunuyor. Kitabın kahramanı kadar yazarı Enver Altaylı da ilginç biri.

Altaylı, 1963 yılındaki Talat Aydemir cuntasından dolayı Türk Silahlı Kuvvetleri’nden atılan 1.459 kişinin içinde yer alanlardan. TSK ile ilişiği kesildikten sonra Milli İstihbarat Teşkilatı’nda (MİT) görev yapan Altaylı, bir Sovyetolog. Rusça, İngilizce ve Almanca ve Türkistan’da konuşulan dilleri ve lehçeleri biliyor.

Kaynak:  Türkiye  gazetesi
Araştırma:Yücel Tanay
http://www.turkiyegazetesi.com.tr/gundem/34918.aspx

Konuyla bağlantılı yazı https://nacikaptan.com/?p=16767

This entry was posted in DEVRİM VE KARŞI DEVRİMLER, EMPERYALİZM, İSTİHBARAT KURUMLARI, SİYASİ TARİH. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *