İşte Uğur Mumcu’yu şehit eden gizli güç

 

Uğur Dündar
24 Ocak 2015
Sözcü

İşte Uğur Mumcu’yu şehit eden gizli güç

Bugün,22 yıl önce evinin önünde park ettiği aracına yerleştirilen patlayıcıyla şehit edilen, Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük soruşturmacı gazetecisi, basınımızın efsane ismi Uğur Mumcu’nun ölüm yıldönümü.

Ne mutlu bana ki, sağlığında onu yakından tanıma fırsatını buldum ve sevdiği, değer verdiği meslektaşlarından biri olmanın ayrıcalığını yaşadım.

Uğur Mumcu, güç odaklarının gerçeklerin ortaya çıkarılmasını hiç istemediklerini çok iyi bildiği için, benim haberlerime kızanların, “itibarsızlaştırma amaçlı” saldırıları karşısında hep yanımda durdu. Destek verici, yüreklendirici yazıları, hem çocuklarımın onur duyacakları bir miras, hem de hayatımın en değerli ödülleri oldu.

Yine ne mutlu bana ki, ortak anılarımız da çoktu.Bunlardan biri, 1987 yılı Sedat Simavi Ödülü’nü birlikte kazanmamızdı. Şimdi geriye dönüp baktığımda, “Gazetecilik” dalındaki ödüllerimizi alırken yaptığı müthiş konuşmayla, bugünleri anlattığını görüyorum… İşte Uğur Mumcu’nun, günümüz Türkiye’sini 28 yıl öncesinden görüp anlattığı o tarihi konuşmadan bazı satır başları:

“(…) Ben ödülün kime verildiğinden çok, hangi konulara verildiğini dikkate alırım.

Laikliğin günümüz Türkiye’sindeki önemi, her gün biraz daha anlaşılıyor. Bu yüzden jürinin gerek Uğur Dündar’ı, gerekse beni, laiklik konusundaki yayınlarımızdan dolayı ödüllendirmesini, bilinçli ve duyarlı bir seçim diye yorumluyorum.

(…) “Rabıta” dizisinde, dinsel akımların yurtdışındaki merkezlerini, bağlantılarını ve ilişkilerini vurgulamaya çalıştım. Yurtdışında iki merkez var: Bunlardan biri Tahran, Humeyni rejimi, ikincisi ise Suudi Arabistan, yani Riyad. Araştırmamda iki tip gericilik ön plana çıktı. Önemli olan buydu. Bu yazı dizisi, gericiliğin devlet içindeki odaklarını ortaya çıkardı. Sanırım bu yüzden hışım çekti.

İleride bu gericiliği ve para kaynaklarını daha net ve daha geniş biçimde ortaya koyacağımı umuyorum.İslam finans kurumları Türkiye’ye yeni yeni geliyorlar. Aslında “Rabıta” yayınının devlet katında yarattığı çalkantı, Atatürkçülüğün inkarıdır.

Son 7 yıldır (12 Eylül dönemi) Türkiye’ye egemen olan sahte Atatürkçülük, Arap milliyetçiliğine bir çeşit perde oldu. Türkiye’de bugün, yurtdışından maddi yardım alan İslamcı akımlar cirit atıyor. Bunu daha net, daha açık, isim isim açıklayacağım. Hangi siyasal gücün içinde bulunduklarını, hangi sermaye gruplarının arkasında olduklarını kanıtlamaya çalışıyorum.”

Sanki dün yazılmış gibi değil mi?
Bu tarihi konuşma, bugünlere ışık tutmasının yanı sıra, Uğur Mumcu’yu hangi zihniyetin hedef seçtiğini işaret etmesi bakımından da çok önemli bir belge niteliğinde.Yaşasaydı o zihniyetin önde gelenlerini belirleyip yayınlayacaktı.

Bu nedenle çok korktular.
Hemen tetikçi maşalara sarıldılar.
Bombayla şehit edip, susturdular…

İnfazcıları kullanan asıl gücün üzerine hiç gitmedikleri gibi, unutturmayı uygun buldular! Ama o karlı günde kurdukları kahpe tuzakla Uğur Mumcu adını ölümsüz kıldılar.

Gazetecilik efsanesi Uğur Mumcu başta olmak üzere, tüm basın şehitlerimizi rahmetle anıyor, aziz hatıraları önünde sevgi ve saygıyla eğiliyorum.

Facebook: halkinsozcusu
Twitter: ugurdundarsozcu
E-mail: ugur.dundar@ugurdundar.com.tr

 

This entry was posted in DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK, DEVRİM VE KARŞI DEVRİMLER, İrtica, SİYASİ TARİH, TERÖR, UĞUR DÜNDAR, UĞUR MUMCU. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *