ODTÜ SENATO’SUNUN KAMUOYUNA DUYURUSUNA TEŞEKKÜR ve REKTÖR Miguel de Unamuno

AYDINLANMAYA GİDEN YOLA IŞIK TUTANLARA SELAM OLSUN

ODTÜ SENATOSUNUN KAMUOYUNA
DUYURUSUNA TEŞEKKÜR

ve REKTÖR Miguel de Unamuno

ODTÜ Senatosunun değerli Üyelerine ,
Sayın rektörüne,
Sayın akademisyenlerine,

Yazıma Tolstoy’un bir deyişiyle başlamak isterim ;

“İnsan sadece uluorta yalan söylemekten sakınmakla yetinmemeli,
susarak yalan söylemekten de kaçınmalı”

Ülkemiz, son 10 sene içinde Cumhuriyet tarihimizde görülmemiş bir şekilde,Yönetici siyasetçilerin öngördüğü politikalarla derin karmaşaya sürüklenmiştir. Siyasi uygulamalarla toplumsal bölünmeler ve çatışmalar yaratılmıştır. Ülkemizin bütünsel yapısı tehlikeye sokulmuştur.

Ülkemizi tehdit eden birçok siyasi,ekonomik,sosyal ve toplumsal olaylar tüm dengeleri bozmuştur.Var olan tehlikeleri ve bugüne kadar yaratmış olduğu olumsuzlukları yazarak değerli zamanınızı almak istemiyorum.

ODTÜ Senatosunun değerli üyeleri,

Türkiye’mizin yaşamakta olduğu karanlık süreç içinde tarafınızca yayımlanmış ve yazı altında bulunan DUYURUNUZ,Karanlığa ve sessizliğe boğulduğumuz bu süreç içinde BİR CAN SUYU olmuştur.

Siyasi gücün yargıya hükümran olmasıyla başlayan zorlu süreç içinde evrensel değerler,demokrasi,insan hakları büyük bir baskı alınmış ve belirttiğiniz gibi ülkemizin değerli aydınları,bilim adamları,yazarlar,gazeteciler,siyasetçiler,akademisyenler, Terörle savaşmış olan TSK mensupları düzmece belgelerle 5 senedir tutukludur.Halkını çağdaşlığa ve aydınlanmaya çalışan toplum önderleri susturulmaya çalışılıyor.

Ülkemizin bağımsızlığı ve egemenliği sorgulanırken.Üniter Devlet ve Laik Cumhuriyet saldırı altındayken.Tam bu süreç içinde insanlar korkuyla ses vermekten kaçınırken ,Özellikle toplumun aydınlanmasında önder güç olan Üniversitelerimiz,

Bu güne kadar, Sizin Senato duyurunuza kadar,
Ülkemize sahip çıkmamışlar ve aydınlatma ışıklarını esirgemişlerdir.

Bu nedenle böylesi zorlu bir süreç içinde,Duyurunuz çok önemlidir.Senatonuz bu duyuru ile sorumluluğunun ve tarihi görevinin açılışını yapmıştır. Bu nedenle bir Yurttaş olarak size teşekkür ve şükranlarımı sunuyorum. Bu tutumunuzun diğer SESSİZ kalmayı seçen diğer üniversitelerimizin Senatolarına,yöneticilerine ve çalışanlarına örnek olmasını diliyorum.

Yakın tarih içinden İspanya’da Salamanca Üniversitesi’nde gerçekleşen bir olayı aktararak kendisine ve Üniversitesine unutulmaz tarihsel onur kazandıran , Aydınlanmaya,insan haklarına ve onuruna sahip çıkmış olan Rektör Miguel de Unamuno’yu şahsınızda selamlıyorum.

Değerli Senato üyelerine saygılar sunarım

Naci KAPTAN / 11.08.2012

İspanya İç Savaşında Bir Rektörün Direnişi:
Rektör Miguel de Unamuno

Kendi üniversitesinin çatısı altında baskına uğrayan Miguel de Unamuno
‘işgalciler’in şaşkın bakışları altında, şu tarihsel konuşmayı yapar:

“Hepiniz, benim, susmadığımı ve susmayacağımı biliyorsunuz.
Yetmiş üç yıllık ömrümde susmayı, suskun kalmayı bir türlü öğrenemedim”

Miguel de Unamuno (29 Eylül 1864, Bilbao – 31 Aralık 1936) yirminci yüzyılın ilk yarısında ilgilendiği hemen her alanda damgasını vurmuş bir İspanyol romancısı, şairi, dilbilimcisi, tiyatrocusu, eleştirmeni ve düşünürüdür. İspanyol kültürünü özümsemekle yetinmemiş, “anadili gibi” 14 dili bilmekteydi.

Yaşadığı çağı seçemese de o çağın içinde kendisini seçmiş ve konumunu belirlemiş, iki büyük savaş arasının büyük kavgasında, güçlülerin yanında değil, özgürlüklerin ve demokrasinin Cumhuriyetçi cephesinde yerini almıştır. Cumhuriyete ve onun değerlerine öylesine içten, öylesine kararlılıkla bağlıdır ki, Falanjistlerin katlettiği Frederico Garcia Lorca’nın akıbeti bile onu caydırmamış, tam tersine, rektörü olduğu Salamanca Üniversitesi’ni demokrasinin ve Cumhuriyetin kalesi olarak algılamak istemiştir.

İç Savaş’ın başlangıç yılı olan 1936’da Miguel de Unamuno, Cumhuriyetin görevlendirmesi ile Salamanca Üniversitesi’nin rektörlüğünü yapmaktadır. Ne var ki, Avrupa’nın en eski ve köklü üniversitelerinden biri olan Salamanca Üniversitesi, Falanjistlerin ilerlemesi sonucu, milliyetçi kuşatmanın içinde bir Cumhuriyetçi adacık olarak kalmıştır ve her fırsatta taciz edilmekte, kışkırtılmaktadır. Aşağıdaki olay işte bu kışkırtmanın öyküsüdür.

Cumhuriyet karşıtları orduda ve Falanjist örgütlenmeler içinde yuvalanmışlardır ve Cumhuriyeti devirmek için bin bir komplo, bin bir entrika tezgâhlamaktadırlar. Franco yanlılarının etki alanı içinde yer alan ve Miguel de Unamuno’nun rektörü olduğu Salamanca Üniversitesi’nin büyük amfisinde 12 Ekim 1936’da rektörün izni olmaksızın bir ‘Irk Şenliği’ düzenlenmiştir.

Şenliğin onur konukları arasında, daha sonra iyice ünlenecek olan o mahut Caudillo’nun karısı Dona Carmen Franco da vardır. Bütün o davetli resmi erkânın ve bindirilmiş kalabalığın önünde kürsüye çıkan Francocu General Millan-Astray, Cumhuriyetin ilanı ile “İspanya’nın maruz kaldığı büyük iç ve dış tehlikeleri” sayıp döken ve faşizmi öven bir konuşma yapar ve konuşmasını, coşturulmuş kalabalık tarafından sık sık tekrarlanan “Viva la muerta! – Yaşasın ölüm!” nidaları ile bitirir.

Kendi üniversitesinin çatısı altında böylesi bir baskına uğrayan Miguel de Unamuno, kendinden emin, kararlı adımlarla ve söz almaksızın, generalin ardından kürsüye çıkar, oluşan bir ölüm sessizliği içinde ve “işgalciler”in şaşkın bakışları altında, şu tarihsel konuşmayı yapar:

“Şimdi benim burada ne söyleyeceğimi büyük bir merakla beklediğinizi biliyorum. Beni tanıyorsunuz, beni biliyorsunuz. Hepiniz, benim, susmadığımı ve susmayacağımı biliyorsunuz. Yetmiş üç yıllık ömrümde susmayı, suskun kalmayı bir türlü öğrenemedim. Ve bugün de öğrenmek istemiyorum suskun ve sessiz kalmayı. Bazı durumlar vardır ki, orada susmak, yalan söylemektir. Zira sükût, ikrar olarak yorumlanabilir. Bugüne kadar içimde daima birbiri ile tutarlı bir uyum içinde yaşaya gelen sözüm ile vicdanım arasında bir boşanmaya asla izin veremem. Kısa konuşacağım. Süslemesiz ve dolambaçlı cümleler olmaksızın dile geldiğinde gerçek, daha bir gerçektir. Bu çerçevede, biraz önce dinlediğimiz ve şu an aramızda bulunan Genaral Millan-Astray’in konuşmasına, – eğer buna bir söylev denebilirse- birkaç şey eklemek istiyorum.

Basklara ve Katalanlara ilişkin iftira ve aşağılamalar yığını içinde kişiliğime yönelik lanları bir yana koyalım… Marazi ve anlamdan yoksun bir çığlık dinledim: ‘Yaşasın ölüm!’ Ben ki, ömrümü, anlamını kavrayamayanların tüylerini diken diken eden paradoksları hale yola koyup aşmaya çalışmakla geçirdim, uzman kimliğimle, bu barbar paradoksun benim için tiksindirici olduğunu söylemeliyim. General Millan-Astray bir maluldür. Bunu, kaba bir art düşünce olmaksızın vurgulayalım. Kendisi gerçek bir harp malulüdür. Cervantes de bir harp malulü idi. Bugün İspanya’da, ne yazık ki, çok fazla sakat kimse vardır. Ve eğer Tanrı bize yardımcı olmaz ise yakın bir gelecekte, maalesef daha pek çok sakat insanımız olacak. General Millan-Astray’in bir kitle psikolojisinin temellerini atmakta olduğu düşüncesi, bana acı veriyor. Cervantes’in ruh büyüklüğüne sahip olmayan bir malul, bu kompleksinden kurtulup rahatlamayı, genellikle başkalarının da sakat kalmasını sağlamakta arar.

Yenmek ikna etmek demek değildir; aslolan önce ikna etmektir; oysa duyguya ve tutkuya yeterince yer vermeyen kin, hiçbir zaman ikna edemez. Siz yeneceksiniz, çünkü siz, gerekli olandan daha fazla kaba kuvvete sahipsiniz. Ama kandıramayacak, inandıramayacaksınız. Zira, inandırabilmeniz için, ikna edebilmeniz gerekli. Oysa ikna etmek için, size, sizde bulunmayan iki şey gerekir: Akıl ve mücadelede haklılık. Sizi İspanya’yı düşünmeye çağırmanın, İspanya için tasalanmanızı beklemenin bir yararı olmadığını, bunun beyhude bir çaba olduğunu düşünüyorum. Bu kadar!”

General Millan-Astray’in, oturduğu yerden, “Kahrolsun zekâ, Kahrolsun akıl!” nidaları ile sık sık kestiği ve coşturulmuş amfiye yuhalattığı bu konuşmasının ardından, Miguel de Unamuno kürsüden inerken faşist militanlar namlularını ona doğrultmuş, General Millan-Astray’ın bir işaretini beklemektedirler.

Tam o sırada Dona Carmen Franco’nun ayağa kalktığı ve Unamuno’nun koluna girdiği görülür. Namlular şaşkınlık homurtuları içinde indirilir ve Unamuno amfiden yuhalamalarla çıkar, evinde göz hapsine alınır .*1*

ODTÜ Senatosu’ndan Kamuoyuna Duyuru

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Senatosu’nun 31 Temmuz 2012 tarihinde yapmış olduğu toplantıda aldığı karar doğrultusunda aşağıdaki duyuru kamuoyunun bilgisine sunulmuştur.

Ülkemizde süregelen kimi soruşturma, tutuklama ve baskılardan hak ve özgürlüklerin de yara aldığı bilinen bir gerçektir. Bu bağlamda, bilim insanlarına, öğrencilere ve basın mensuplarına yönelik bu tur uygulamalarla akademik değerlerin ve ifade özgürlüğünün gerilediği görüşü yurt içinde ve yurt dışındaki akademik çevrelerde de yaygın olarak paylaşılmaktadır.

Haberleşme özgürlüğünün yaygın bir biçimde ihlal edildiği endişesi, iddianamelerde delil olarak kullanılan bazı belgelerin gerçek olmadığına yönelik tespit ve kanıtlar, hangi gerekçeyle yargılandıkları belli olmayan öğrenci, bilim insanı, basın mensubu ve kamu görevlisi sayılarının sürekli olarak artması kaygıyla izlediğimiz gelişmeler arasındadır.

Kendi iradesi ile yurt dışından gelerek ifade veren ve bulunduğu konum itibarıyla delil karartması mümkün olmayan insanların bile tutuklu olarak yargılanmaları ve tutukluluk sürelerinin kabul edilemez şekilde uzaması ile yargılama sürecinin kendisinin bir cezalandırma aracı haline gelmesi, ülkemizde ağır bir baskı ortamı oluşturmakta ve kamu vicdanını rahatsız etmektedir. Üçüncü yargı paketi, bu sorunları ortadan kaldırmamıştır.

Temel hak ve özgürlüklere saygı, farklı görüşlere tahammül, çoğulculuk, açıklık, hukukun üstünlüğü gibi demokrasi ilkelerinin ülkemizde tam olarak hayata geçirilememesinden büyük kaygı duyuyoruz.

Son dönemlerde genel uygulama haline gelen tutuklu yargılamalara, uzun süreli tutuklamalara, baskı unsuru haline gelen yaygın dinleme, sorgulama ve kovuşturmalara son verecek, 2000’li yıllarda ülkemizi hala insanların fikir suçlarından ötürü yargılandığı bir ülke görünümünden kurtaracak, uluslararası standartlara uygun adil yargılanma koşullarını gerçekten sağlayacak adımların en kısa sürede atılmasını öncelikle bekliyor, hak ve özgürlükler alanının evrensel değerlere uygun biçimde düzenlenmesini istiyoruz.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Senatosu

Dip not ; *1* https://nacikaptan.com/?p=1114

This entry was posted in CUMHURİYET - DEMOKRASİ - ÇAĞDAŞLIK, DUYURULAR, EĞİTİM, GEÇMİŞİN İÇİNDEN. Bookmark the permalink.

One Response to ODTÜ SENATO’SUNUN KAMUOYUNA DUYURUSUNA TEŞEKKÜR ve REKTÖR Miguel de Unamuno

  1. Osman Tekes says:

    1975 ODTU IIF Mezunu olarak ODTU ruhundan bir daha kivanc duyuyorum.
    Biraz gecikmelide olsa,
    Hep beraber bu karanligida asagacagimizdan eminim

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *