S500 yetmez Ferrari alın

MERCEDES S500
Güç 456 bg
Maksimum sürat 250 km/saat
Hızlanma 0 – 100 km/saat 4.8 saniye

****

Yılmaz Özdil
14 Aralık 2014
Sözcü

Facebook: yozdilsozcu
Twitter: yilmazsozcu
E-mail: yozdil@sozcu.com.tr

S500 yetmez Ferrari alın

Diyanet işleri başkanına 1 milyon liraya Mercedes S500 makam otomobili alındığı gün… CHP’nin müftü milletvekili İhsan Özkes, mecliste diyanet bütçesi hakkında konuşuyordu.

“Din Şurası’nın açılışında sevgi, hoşgörü, kardeşlik yerine, kin, nefret, ayrıştırma, kutuplaştırma öne çıkmıştır. Din şurası, kin şurasına dönüşmüştür.Atatürk’ün kurduğu diyanetin toplantısında, şükranla anılması gereken Atatürk’e haksız eleştiriler yapılmıştır.Diyanetin toplantıları iktidarın borazanlığına çanak tutar hale gelmiştir.

Dışişleri bakanıyken Van Ulu Cami’de belediye başkan adayını tanıtan Ahmet Davutoğlu, başbakanken neler yapmaz… Camileri propaganda merkezi yapmak için mi, diyaneti başbakanlığa bağladı acaba?

Kayseri’de belediye başkanı, cami mihrabına kurulan kürsüden propaganda yapıyor. Üsküdar’da ilçe başkanı seçilen kişiyi tebrik için, cami duvarına pankart asılıyor. Allah ‘mescitler, camiler Allah’ındır’ buyuruyor ama… Bu iktidar, camileri mescitleri seçim bürosuna çeviriyor.

Çanakkale’de köy imamı IŞİD saflarında savaşmaya gidiyor. Diyarbakır’da din görevlisi, IŞİD’e destek hutbesi okuyor. 25 senedir kutlu doğum haftası düzenleyen diyanet, 24 sene bu amblemi kullanmıyor, IŞİD’in ortaya çıktığı sene bu amblemi kullanıyor. Amblemi kullanma zamanlamasına dikkat çekmek istiyorum. (Bu sırada bir fotoğraf gösteriyor, diyanetin kutlu doğum haftası için dağıttığı not defterlerinin kapağında, IŞİD bayrağında kullanılan Hazreti Muhammed’in mührü var. Diyanet, bu mührü 25 senedir ilk defa kullanıyor.)

Alevi bir bakanı, Alevi bir valisi olmayan iktidar, Alevi köylerinin yollarını bile yapmıyor. Cami, kilise, sinagog onarımı yapıyor, bu mabetlerin elektrik paralarını ödüyor, Alevilerin cemevlerini yasal olarak tanımıyor. Aleviler, kendi vergilerinin de bulunduğu diyanet bütçesi için ‘hakkımız haram olsun’ diyor. Diyanet başkanı, Alevi dedelerini aşure yemeğine davet ediyor. Alevilerin diyanet bütçesindeki hakkını, sadece dedelere aşure yedirmek olarak mı görüyor?

Diyanetin 2015 bütçesinde ne bir Alevi kelimesi, ne bir Caferi kelimesi, ne de cemevi geçiyor. Alevilerin Allah’ı aynı Allah değil mi? Kitabı aynı kitap değil mi? Peygamberi aynı peygamber değil mi? Ehlibeyti aynı ehlibeyt değil mi? Nedir bu Alevilere yapılan zulüm? Müslümanlıkta, hak yemek yoktur. Demokraside, insan haklarına riayet vardır. Yeter artık. Cemevlerine yasal statü verilmelidir.

Allah Kur’an’da ‘hırsızın elini kesin’ buyuruyor. Hazreti Muhammed ‘hırsızlık yapan kızım Fatıma bile olsa elini keserim’ buyuruyor. Diyanet başkanı ise ‘hırsızlık kötü şeydir ama maneviyatı çalmak daha kötü şeydir’ diyerek, İslam tarihinin en talihsiz fetvasını veriyor.

Yüce dinimiz İslam’ın genleriyle oynanıyor. Hırsızlığın, yolsuzluğun, rüşvetin, devlet malını aşırmanın, yalanın, iftiranın, zulmün, şiddetin adeta meşrulaştırıldığı paralel bir din oluşturuluyor. Allah’ın dini, iktidarın icraatlarına göre uyarlanmaya çalışılıyor.

17 Aralık’ta rüşvet ve yolsuzluk operasyonu yapıldı, 20 Aralık 2013’te okunacak rüşvetle ilgili hutbeden vazgeçildi. Hutbedeki ‘rüşveti alan da veren de melundur’ hadisinin okunması engellendi. Camilerde bir senedir hırsızlık, rüşvet, yolsuzluk, kul hakkı yemek, devlet malını aşırmak gibi konularda ayet ve hadislere adeta sansür uygulanıyor.

Müslüman geleneğine göre, devlet işinde ‘hediye’ adı altında alınan, rüşvettir, hıyanettir. Rüşvete hediye diyen, müslüman olamaz. ‘Bakara makara’ demek küfürdür. Harama haram, hırsıza hırsız, yolsuza yolsuz, israfa israf denilemiyorsa, iktidar korkusu Allah korkusuna galebe çalıyorsa, bu ülkede din özgür değildir. Din iman istismarıyla, din, vesayet altına girmiştir.

Hazreti Muhammed’in ‘haram parayla hac ve umreyi Allah’ın kabul etmeyeceğine’ dair hadisini okudum, eski bir bakan beni mahkemeye verdi. Aslında mahkemeye verilen ben değilim. Ben sadece hadisi naklettim. Aslında dava edilen, hadisi şeriftir, Hazreti Muhammed’in ta kendisidir.

Hac hesaplarında yapıldığı iddia olunan 14 milyon 500 bin Suudi Arabistan Riyali kadar yolsuzlukla ilgili 26/3/2012 tarihinde soru önergesi verdim. 33 aydır cevap bekliyorum.”

İhsan Özkes’in bu konuşması sırasında, AKP milletvekilleri sürekli “belamsın, belamsın” diye bağırıyordu. Konuşmasını bitiren İhsan Özkes, “belamsın” diye laf atan AKP’lilerin üstüne yürüdü, zor ayırdılar, genel kurula ara verildi.

Belam, Hazreti Musa döneminde yaşadığı varsayılan, ulema Belam-ı Baura… İslam kültüründe, yalan yere fetva veren, dini kendi çıkarına alet eden haysiyetsiz insan figürü olarak tanımlanıyor. “Dininden dönen” manasında kullanılıyor.

Toplumun hafızasında kayda geçsin diye, meclis tutanaklarından birebir aktararak yazdım.

AKP Türkiyesi’nde… Milleti soyanlar “dindar” kabul edilirken, rüşvet hutbelerini sansürleyen diyanet işleri başkanına süper lüks makam aracı alınırken, hırsızlığın hesabını sorana “dininden dönen” deniyor

This entry was posted in DİN-İNANÇ, Yılmaz Özdil, YOLSUZLUKLAR. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *