GÜNDEM ANALİZ YORUM *** Turkiye’nin beyni nasil calisiyor?

Cuneyt Ulsever
cuneyt.ulsever@yurtgazetesi.com.tr
23 Ekim 2014,
Yurt

Turkiye’nin beyni nasil calisiyor?

Ben bu yazida Turkiye’nin beyninin gelismislik seviyesini irdelemek istiyorum. Bu seviye Turkiye’nin yonetiminde ne kadar akil kullanildigina isIk tutar.

“Turkiye’nin beyni” derken Turkiye’yi yonetenlerin beyni nasil calisiyor diye sorguluyorum.Bugun itibari ile Turkiye’ye yon veren, onun makus talihini yonlendiren dort adet insan beyni olduguna inaniyorum:

1) Murat Karayilan.
2) Abdullah Ocalan.
3) Ahmet Davutoglu.
4) Recep Tayyip Erdogan.

Beyin etki-tepki iliskisi icinde sekillenir. Ne gordu isek, ne ogrendi isek, ne yasadik isek beyin odur!

1) Murat Karayilan:

Karayilan 1979’dan beri silahtan baska “guc” tanimiyor. Beyni her turlu pazarligi silah uzerinden yapiyor. Uzun yillardir dagda. Buyuk bir ihtimalle 1979’dan beri carsi pazar dolasip bir magazadan begenisine gore kiyafet satin almadi, insanlarla sinemaya/tiyatroya gitmedi, ucaga binmedi, denize girmedi, bir lokantada kafayi cekmedi, hatta belki de amiyane tabiri ile yarenle “laga luga” bile yapmadi.

Eminim, agzinin icine bakmak zorunda oldugu icin Apo’ya gicik oluyor, onu asiri tavizkar buluyor. Tek adama karsi ofkesini belli edemedigi icin her seyi icine atiyor. 60 yasina geldi hala hayatini adadigi idealin muruvvetini goremedi. Ote yanda “gormek istedigin muruvvet nedir?” diye sorsaniz artik o da ne oldugunu tam olarak tarif edemez.

2) Abdullah Ocalan:

1999’dan beri dort duvar arasinda yasiyor. Dunyayi oradan takip ediyor. 12 kanalli televizyona ve arada bir gorustugu hapishane arkadaslarina ancak gecen yil kavustu. Takriben 15 yildir “insani” bir hayat yasamiyor. Buyuk bir ihtimalle 1999’dan beri bir kadin eli bile tutmadi. Bir adada yasiyor ama deniz sefasi yapamiyor, dolunaya karsi keyif catamiyor. Tek isi kendisini dinlemek. Neresinin agridigini saptamak. Eminim coktandir hastalik hastasi oldu.

1999’a dek Suriye’de “krallar” gibi yasarken, birden perdenin arkasinda ABD’nin oldugunu kesfetti. ABD onu TC’ye teslim edince odu patladi. Savastigi otorite ile her turlu is birligini yapmaya hazir oldugunu daha ucakta haykirmaya basladi. Sahsi tek beklentisi bir gun disari cikmak. Butun bunlara ragmen koskoca Kurt halkina liderlik ediyormus gibi gozukmek muhakkak ki egosunu besliyor. Ama liderligini ABD’nin golgesindeki TC’nin caresizligi sayesinde icra ettiginin de farkinda. Kurtler icin ne istedigini ancak kalip cumleler ile ifade edebiliyor.

3) Ahmet Davutoglu:

Aralarinda formal egitimi en saglam kisi o. Ancak, o da “ideoloji” kurbani. Onun da dunyasi “tek dogru” uzerine kurulu.Yillardir “gitmesek de gormesek de bir koy var uzakta” tiradinda yasiyor. Kaf Dagi’nin otesinde dusleri var. Bazen bu dusler o kadar gucleniyor ki ABD’ye, Rusya’ya kafa tutuyor. Sonra birileri haddini bildiriyor. Suklum puklum oluyor. Ama tipki bir daha agzina alkol almamaya yemin etmis bir alkolik gibi “ideoloji” onu kisa sure sonra tekrar teslim aliyor. Tekrar esiyor, kesiyor. Tek dogruyu sadece kendisi bildigi icin saplantilari cok guclu, muazzam kibirli.

Son aylarda dayanmasi cok guc bir ikilem yasiyor. Kendince “tuttugu yol tek dogru oldugu” icin Basbakanlik makami ile sereflendi. Ama Basbakan olamadi. Bu makami kendinden cok daha az donanimli ama otoritesini inkar edemeyecegi bir insanin sayesinde kazandigini pekala en iyi o biliyor. Simdiki tek isinin “buyugunun” o gun hangi tarafindan kalkacagini, hangi kararini degistirecegini, kendisinden hangi akil disi isi isteyecegini tahmin etmek oldugunun farkinda.

4) Recep Tayyip Erdogan:

13 yillik muhtesem basari kendisinde herhalde megalomani, mitomani, hubris karisimi bir beyin yaratti. Oncelikle kendisine asIk. Gercekleri isine egip bukmekte hicbir yanlis gormuyor, (zaten hayal dunyasinin yarattigi yalan dunyaya ilk once kendisi inaniyor). Kendisini dunyaya ozel bir misyonla gelmis kutsal bir kisi olarak goruyor.

Ancak, sahsini kadir-i mutlak gordugu bir donemde Bilal ile yaptigi “sifirlama” konusmasinin ortalik yerlere dokulmesi “kucuk de buyuk de butun daglari ben yarattim” diye dusunen beynine buyuk bir darbe vurdu. Artik en mahrem hesaplarinin bile ABD, Almanya, Ingiltere’nin elinde oldugunu resmen biliyor. Bocekleri yatak odasina kadar her yere yerlestiren kisilerin hemen dibinde oldugunu da biliyor ama kimliklerini tespit edemiyor. Kim bilir, boyle bir ruh hali insan beyninde ne tur enzimler/salgilar uretir.

Bir yanda koru korune inandiklari hiddetlenmesine neden olurken, ote yanda egosu korunmasi, haddini bilmesi, otorite ile iyi gecinmesi gerektigini soyluyor.

Hasili iki arada bir derede yasiyor. Onun icin bir dedigi bir dedigini tutmuyor. Bir gun “cici” olan ertesi gun “kaka” (ISID) oluyor, bir gun “kaka” olan ertesi gun cici (PYD) olabiliyor. Cevresi de hangi gune ne dustugunu tahmin edememenin sIkintisini yasiyor. Turlu cesitli sIkintilarina simdi de “Obamania” eklendi.

***

Turkiye Cumhuriyeti’ne bu dort beyin yon veriyor. Ulkenin yarisi saskin, bezgin ve karamsar vaziyette. Diger yarisinin da beyin gelismislikleri yukarida tarif ettigim seviyede oldugu icin durumu fark edememenin huzurunu yasiyorlar. Bu yarinin “otorite” ile olan sIkintisini “yon verenler” de paylastigi icin birbirlerinin dilinden de anliyorlar.

Not: Yukarida saydigim 4 isim arasinda bence yine de en tutarli, en mert olani Murat Karayilan! Gerisini siz dusunun!

This entry was posted in Politika ve Gundem. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *