TARİH POLİTİKA *** Harun Reşid’den Sykes-Picot’ya Ortadoğu’nun Şifreleri

Georges PİCOT & Mark SYKES

Nilgün Cerrahoğlu
nilgun@cumhuriyet.com.tr
19 Ekim 2014 Pazar
Cumhuriyet

Harun Reşid’den Sykes-Picot’ya Ortadoğu’nun Şifreleri

Harun Reşid’le Sykes Picot… ne alaka diyeceksiniz.Haklısınız.Harun Reşid, 8. yüzyılda yaşamış mitos katmanında bir Abbasi halifesi. İslamın en parlak çağını temsil ediyor.

Sykes Picot ise I. Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı’nın Ortadoğu eyaletlerini paylaşmak amacıyla dönemin emperyal güçleri arasında yaptıkları kirli anlaşma.Hayata hiç geçmemiş.

Ama anlaşmaya damga vuran “paylaşım ruhu” ve “planlar”, baki kalmış.Savaşın bitiminde sınırlar; Mark Sykes ile Georges Picot isimli Fransız ve İngiliz impara-torluk görevlilerinin saptadıkları sınırlardan farklı tecelli etmiş olsa da son kertede bunlar da adı Ortadoğu’da bütün kötülüklerin anası diye anılan “Sykes Picot anlayışı” ile şekillendirilmiş.

Bu nedenle bölgede I. Dünya Savaşı’nın bı-raktığı düzene “Sykes-Picot”; düzenin sonuna da “Sykes Picot’nun sonu” deniyor.“Sykes-Picot” da sonuçta bir mitos ama olumsuz mitos.

Ortadoğu’da “halifelik” ilan eden IŞİD, işte şimdi bu dev projesini; biri “rüya” gibi algılanan; diğeri “kâbus”, bu iki mitosa dayandırıyor.“Sykes Picot’nun sonunu” ilan ederken hali-felik bayrağını düşleri tetikleyen bir Harun Reşid göndermesiyle açıyor…IŞİD’in siyah bayrağı meğer Harun Reşid’in bayrağıymış…“Halifelik başkenti” ilan ettiği “Rakka”da gene Harun Reşid döneminin başkentiymiş.

Yeni ‘Büyük Oyun’ aktörleri
IŞİD’in bu müthiş “Harun Reşid bağlantısından” habersizdim.Bunu ilk kez “Sykes Picot”yu tartışmak için başvurduğum Çizme’nin ünlü Ortadoğu uzmanı Prof. Stefano Silvestri’den duydum…

Çizme’nin en etkili düşünce kuruluşlarından IAI-Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nü 2013’e dek yöneten, kurumun halen danışmanı olan İtalya’nın tanınmış stratejistlerinden Silvestri ile ilk bölümünü dün yayımladığım görüşmenin gerisi şöyle:

“Harun Reşid’i İslam tarihi uzmanlarına bırakalım… Ancak ‘Sykes Picot’ IŞİD dışında da çok konuşuluyor. Bu anlaşma neden güncellik kazandı? Ortadoğu’da sınırlar yeniden mi çiziliyor” sorusunu yönelttiğim Silvestri önce ilk elden; “Umarım ki hayır!” diyor ve devam ediyor:

“Ama ne var ki sınırların artık yeniden çizilmesi gerektiğini düşünen bölge ve bölge dışından aktörler; eski Osmanlı topraklarında bu yüzden yeni oyun kovalayanlar var. Balkanlar’da ‘Yugoslavya’nın çöküşü ile Osmanlı’nın eski Batı eyaletlerinde sınırlar nasıl yeniden çizildiyse; Ortadoğu’da da Suriye, Irak’ın çözülmesi benzer durum yaratıyor’ düşüncesindeler…”

‘Türkiye sponsor olmazsa…
“Neden hemen ‘Umarım ki hayır’ dediniz?”

“Çünkü ‘Sykes Picot’nun sonu’ söylemi çok tehlikeli. Bu eski Osmanlı İmparatorluğu toprakları üzerindeki sınırları; aynı Balkanlar’da olmuş olduğu gibi yeniden tartışmaya açan bir söylem… Türkiye belki doğrudan etkilenmez ama çok ciddi problemler çıkar. ‘Sınırlar bitti’ iddiası dev boşluklar yaratır!”

“Irak-Suriye sınırı örneğin bitti mi bitmedi mi? IŞİD ‘Sykes Picot’ya atıfla sınırı kaldırdığını söyledi…”“Durum net değil. Kesin görünen Suriye ve Irak’ın topraklarını artık kontrol edememesi. Bu muğlaklık uzadıkça fiili durum ortaya çıkar. Fiili durum, ‘yeni devlet’i yaratır.”

“Yeni devlet, IŞİD/İD, İslam devleti mi oluyor?”
“Yeni devletin IŞİD olabileceğine ben inanmıyorum. IŞİD devletinin ‘sponsor’u yok. Türkler eğer; Kürtlere denge unsuru olarak ve bir yanda Esad’ı, bir yanda Bağdat’ı zayıflatmak amacıyla ‘IŞİD devleti’ne sponsor olmayı düşünmezlerse böyle bir sponsor şimdilik yok!”

‘Erdoğan muğlak’
“‘Erdoğan’ın çifte oyun’undan bahseden dış kaynaklar acaba bunu mu kastediyor?”

“Çifte oyun ifadesine katılmıyorum. Çifte oyun maksatlı olarak bir şey söyleyip başka bir şey yapmaktır. Durum böyle değil ama Erdoğan muğlaklık içinde görünüyor. Bölgede Suudi Arabistan, IŞİD’le rekabet ettiği için (İD oluşumuna) istekli olmaz. İsrail de fiilen Suudi Arabistan’ın müttefiki.Böylesi bir devlet Rusya’yıda ürkütür…”

“Senaryolar nedir bu durumda?”
“İlk senaryo; ‘Türkiye, Suriye, Irak… konsolide sınırlardır. Bu sınırlara dokunulmayacak, dokunanı yakarız!’ tavrıdır. Diğeri, ‘Sınırlar delinmiş ve Balkanlar’daki gibi bir Pandora Kutusu açılmıştır’ demektir. İkincisi; Ortadoğu’nun parçalanması ve Balkanlaşmasıdır. ”

‘Karar henüz alınmadı’
“Hangisi mümkün?”
“Karar bence henüz alınmadı!”
“Kim/kimler alacak kararı?”

“Kısmen Amerikalılar ve Avrupalılar; kısmen bölgesel güçler. Bölgesel güçlerin duruşu önemli. Türkiye iki seçenekten hangisini destekliyor örneğin? IŞİD’i tepelemeye yanaşmazsa sınırların tartışmaya açılmasını kabul ediyor/destekliyor demektir. IŞİD çünkü sınır tanımıyor. Türkiye’nin yapmak istediği bu mu? Bahis bir kez açılırsa; bu Suriye-Irak sınırında durmayabilir ve içine Türkiye’yi de çekebilir…”

‘İran Batı’ya en yakın!
“İran’ın niyeti ne?”

“Bence İran, devletlerin mevcut sınırlarda korunmasından yana. Bu bağlamda Avrupa’da halihazırda geçerli olan federal yapılarla olası değişiklikleri mevcut sınırların içinde tutmak-pozisyonuna daha yakın. Tahran ve Washington anlaşmaya varırsa ABD’nin Ortadoğu’da hazırda bekleyen bir müttefiki olacak!”

This entry was posted in EMPERYALİZM, SİYASİ TARİH. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *