POLİTİKA GÜNDEM *** Lawrence’a Nankörlük

Günün Sözü:
“Ebola göründüğü kadar kötü değil,
bulaşınca öldürüyor
!”

TEMEL KOTİL THY Genel Müdürü

***

Mine G. Kırıkkanat
kirikkanat@mgkmedya.com
19 Ekim 2014 Pazar
Cumhuriyet

Lawrence’a Nankörlük

Türkiye’de yapılan her işin kalitesi öyle düştü ki, yandaşlık bile ikinci sınıf zekâlara kaldı, medyadaki yalakalar hem yetkin değil, hem de yaratıcı olamıyor.

Örneğin Cumhurbaşkanı Erdoğan, Marmara Üniversitesi’nin yeni eğitim yılı açılışında yaptığı konuşmada, “Hizmet eri görünümünde, gazeteci yazar görünümünde, terörist görünümünde yeni Lawrence’ların çabaladığını görüyoruz. Hizmet diyerek, basın özgürlüğü diyerek, bağımsızlık savaşı ya da cihat diyerek Sykes-Picot anlaşmaları yapanlar var” dedi.

Ben yalaka televizyon patronu olsaydım, hemen o akşam, yandaş kanalımda David Lean’ın 1962 yapımı “Arabistanlı Lawrence” filmini gösterir, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın işaret ettiği düşmanı ve tehlikeyi, Peter O’Toole’ün harika canlandırmasıyla desteklerdim!

Gel gör ki ben yalaka ve patron değilim. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın propagandacıları arasında da -Allah’tan!- Goebbels’in zekâsıyla aşık atabilecek tek bir kafa yok.Bu yokluk, Erdoğan ve kurmaylarının Goebbels’e özenmedikleri, “ilmini” taklide çalışmadıkları anlamına gelmiyor tabii. Kafacıklarının bastığı oranda, ellerinden geleni yapıyorlar.

Hitler’in propaganda bakanı Goebbels, felsefe doktoru bir iletişimciydi. “Hedef kitlenin psişik durumu hakkında iyi bilgi sahibi olup ısrarla tekrarlayarak, dört köşeli karenin aslında yuvarlak bir çember olduğuna ikna etmek zor değildir. Sonuçta kare de çember de iki sözcükten ibarettir. Sözcükler ise taşıdıkları fikirler tanınmaz hale gelinceye kadar çarpıtılabilir” derdi.

Bizim Goebbels’cikler ise fıkıh doktoru ve ilahiyatçı yazar olmadıkları zaman, yüce hatibin borazanından ibaret oluyorlar. Erdoğan’ın Lawrence dediğini yuvarlayacaklar yuvarlamasına da önce Lawrence’ın ne olduğunu anlamaları gerekiyor ki, o da kolay olmuyor.

Dolayısıyla meydan yine bize, karenin çember diye yutturulamadığı basın paryalarına kalıyor. Belleğimiz de güçlü, tutturuyoruz “dört köşe yuvarlak değildir, Lawrence da senin ideolojinin atasıdır” diye.
Gerçekten de Ortadoğu’daki hiçbir İslamcıya, İngiliz casusu Thomas Edward Lawrence’ı kötülemek düşmez, haddi de değildir, çünkü nankörlük eder.

Birinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrası bölgede ortaya çıkan hepsi emperyalizm işbirlikçisi tüm Arap örgütlerinin ebesi, Lawrence’dır.Amirlerinin kum üstüne değnekle sınırlar çizerek devletçiklere ayırdığı bölgede, Lawrence’ın doğurttuğu sözde Arap milliyetçiliğinin bugünkü mirasçıları Müslüman Kardeşler, Hizbullah, El Kaide, El Nusra ve şimdi de IŞİD’dir. Daha da onlarcası vardır da, henüz gündeme sokulmamışlardır.

Bütün bu örgütlerde, hatta malum el işareti Rabia’da bile bu İngiliz casusunun parmak izine rastlayabilirsiniz.İstisnasız hepsi, ABD ve yandaşlarının öyle ya da böyle işbirlikçisidir.

On yıllardan beri Arap halklarının tepesine vidalanan ve kendinden menkul kral şeyhlerden, aşiret diktatörlerinden oluşan bir avuç azınlık, Lawrence artığıdır.

Sözlerimin gerçekliğinden kuşku duyanlar, Ortadoğu çöllerinde İngiliz casusu Lawrence ve Arap uşaklarıyla boğuşan Teşkilatı Mahsusa mensubu Kuşçubaşı Eşref ile yoldaşı Mehmet Akif Ersoy’un ortaya çıkardıkları kalleşçe tuzaklara ait belgeleri, yazışmaları okusunlar!

Demem o ki, bugün Müslüman Kardeşler’e sahip çıkıp Ortadoğu’da ne kadar emperyalist uşağı varsa Sünni kardeşlik adına bağrına basan, hatta iş ortaklığı kuranlar, İngiliz casus Lawrence’ı minnetle anmalıdır. Tersi değil.Ve zaten dünya da yuvarlaktır, döner. Alıklar dört köşe olduğuna inansa da döner, inanmasa da durmaz.

This entry was posted in ORTADOĞU ÜLKELERİ, Politika ve Gundem, SİYASİ TARİH. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *